İzmir’de bir ilkokula Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelerle anılan Esat Oktay Yıldıran’ın ismi verildi

İzmir’in Buca İlçesi’ndeki Belenbaşı Köyü’ndeki Şehit Sadık Şen İlkokulu’nun adı törenle değiştirildi. İlkokula 12 Eylül darbesi sonrası 1981-83 yılları arasında Diyarbakır Cezaevi’nde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amirliği yapan ve adı cezaevindeki işkence iddialarıyla anılan Esat Oktay Yıldıran’ın ismi verildi. Yıldıran, 1988 yılında İstanbul’da bindiği bir otobüste öldürülmüştü. Buca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘isim değişikliği’ törenine Yıldıran’ın ailesi ve bürokratlar katıldı. Okul önünde Yıldıran için lokma dökülüp ikram edildi. Okulda Esat Oktay Yıldıran adına bir ‘Şehit Köşesi’ açıldı. Yıldıran’ın görev yaptığı Diyarbakır Cezaevi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla geçen yıl müzeye çevrilmişti.

çevrilmişti.

İzmir’in Buca ilçesindeki Belenbaşı Köyü’nde bulunan Belenbaşı İlkokulu’nun binasının yıkılıp tekrar yapılmasının ardından isminin “Şehit Esat Oktay Yıldıran İlkokulu” olarak değiştirildi.

Buca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okula “ŞEHİT ESAT OKTAY YILDIRAN” isminin verilmesi bir törenle kutlandı.

Törene Esat Oktay Yıldıran’ın ailesi, Buca Kaymakamı Mahmut Nedim Tunçer, Konak Kaymakamı Gökhan Görgülüarslan, Buca  İlçe Mili Eğitim Müdürü Hüseyin Güneş, ilçe protokolü, köy halkı, öğretmen ve öğrenciler  katıldı.

Okulun isim değişikliği töreninde Esat Oktay Yıldıran için lokma da dökülüp ikram edildi.

2022 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla, 12 Eylül sonrası yaşanan işkenceler nedeniyle müzeye çevrilen Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkence iddialarının merkezinde olan güvenlik amiri Yıldıran’ın  isminin bir ilkokula verilmesine sosyal medyadan tepkiler geliyor.

Esat Oktay Yıldıran kimdir?

TRT Haber’in geçen yıl yaptığı Diyarbakır Cezaevi haberinde işkence iddiaları ve Diyarbakır Cezaevi’nde İç Güvenlik Komutanı olarak görev yapan Binbaşı Esat Oktay Yıldıran ile ilgili şunlar yazılmıştı:

“12 Eylül’ün karanlık günlerinin en bilinen yerlerinden biri Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaeviydi. İnşasına 1972 yılında başlanan cezaevi 12 Eylül darbesinden iki ay önce tamamlanmış ve kamuoyuna ‘modern’ olarak lanse edilmişti. Ancak darbenin ardından, zaman içerisinde böyle olmadığı ortaya çıkacaktı.

Binbaşı Esat Oktay Yıldıran yönetimindeki Diyarbakır Cezaevi dünyanın en kötü on cezaevinden biri olarak listelendi. 

Cezaevi yönetimi bilinen işkence yöntemlerinin tamamını uygulamakla yetinmediler mahkumları lağım sularının içine soktular, dışkı yedirdiler, kaba dayaklarla genç yaşlı demeden kemiklerini kırdılar. 

İşkence, kötü muamele ve ağır şartlar nedeniyle 1981 ve 1984 yılları arasında 34 kişi yaşamını yitirdi.

25 kişi atılan ağır dayakla öldü, 9 mahkum intihar etti.

Onlarca kişi sakatkaldı, yaşadıkları ağır travmalar sonucu akıl sağlığını yitirenler oldu.

Kişiyi suç işlemekten caydırmak, topluma kazandırmak, ıslah etmek üzere kurgulanmış yapı, terör örgütlerinin insan devşirdiği alana dönüştü.

Zulüm sadece 5 No’lunun koğuşları, hücreleri ile sınırlı değildi.

Yakınlarını görmek için gelen ziyaretçiler hakarete uğradılar, tartaklandılar, aşağılandılar. 

Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşananlar ülkenin karanlık geçmişinin en büyük lekelerinden biri haline geldi.

Hakkında filmler yapıldı, belgeseller çekildi, kitaplar yazıldı.

Kırk iki yıl sonra Türkiye darbeci zihniyetin bir utancından daha kurtuluyor.
Hatırlamak ve bir daha yaşamamak için…”

Yıldıran, Diyarbakır Cezaevi’ndeki görevinin ardından İstanbul’a atanmış,  22 Ekim 1988’de bindiği bir halk otobüsünde uğradığı saldırı sonucunda ölmüştü.

 Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilen Yıldıran’a suikastın ardından Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği’nden “Çok kıymetli bir subay olarak isim yapmıştır ve daima da böyle anılacaktır” açıklaması yapılmıştı.

Serbestîyet

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *