Sistemi ayakta tutan araçları kavramak ve zamanın ruhuna uygun örgütlenme ve mücadele

Cano AMEDÎ

Uluslararası narko güç odakları, hukuksuzluk ikliminde kendi iktidarlarını tesis etmek, toplumsal mühendislik projeleriyle toplumu kontrollü bir gerginlik girdabında yürütür ve sonuç alıcı hamleler için zemin hazırlar.

Geçmişten günümüze siyaseti belirleyen yerel ve merkezi düzeyde ciddi çıkar grupları, rant ve “güç” odakları mevcuttur. Bu şebekeler İhale, İmar, emlak, yap-sat, arsa spekülatörleri ve narko kriminal gruplar temelinde toplumsal yaşamı parsellemişler. Bu şebekeleri besleyen bürokrasinin kontrol ettiği ittifaklar silsilesinin oluşturduğu rant grupları, egemen siyaseti tayin etmekte, zemin ve sınırlarını belirlemekteler. Bu çevreler aday belirleme süreçlerinden kendilerine hizmet edecek etkisiz kişilerin olması noktasında, karşıtlarıyla paslaşmayı ihmal etmezler.

Sistemin kanlı ve vahşi çarkları her on yılda bir, toplumsal mühendislik algoritmasıyla, toplumu dizayn etmektedir. Irkçı borazanlar, “onuncu yıl marşı” eşliğinde ergen duygularını tatmin etmek ve biat ayinlerini düzenlemekle toplumsal çelişkileri, derin yoksulluk travmalarını ve politik yapıları askıya alarak, yola devam etme noktasında, “başarılı” bir grafiğe sahip oldukları, belirtmekte yarar var. Aslında bu “başarı” çıtasını yükselten ve katkı sunan muhalefetinin yetersizliğinden ve cılız oluşundan kaynaklanmaktadır. Elbette ki alternatif bir muhalefetin oluşmasını engelleyen de, var olan anti demokratik devlet mekanizmasıdır.   

Yıllar ve yaşanılan tecrübeler bize gösterdi ki toplumsal “gel-gitler” arafında yaşanılan alaboralar sonucu, artık kimin kimi temsil ettiğini, kimin sistem karşıtı kimin sistem aparatı olduğu noktasında ciddi emareler, sorular orta yerde durmaktadır. Sorunun salt egemen mahalleyle izah etmek doğru olmadığını yaşayarak öğrendik. Bütün mahallelerin masum olmadığını ve “kontrolü sürdürebilir” bir görev yüklendiklerini ifade etmek gerekiyor. Özellikle fırtınalı süreçlerde, toplumsal mücadeleye ve değerlere sırt çeviren “uslu memurların” ve “Bodrum sevdalılarının” beyaz bulutlar üzerinde sergiledikleri radikal “kürdi” refleksler, daima soru işaretleriyle birlikte, olası girift ilişkileri, sistemle olan bağdaşık çıkar ilişkilerine dair kuşkuları gidermek için sorgulayıcı olmak gerekiyor.

Toplumsal ve kentleşmenin getirdiği ortak yaşam çıkarlarını öne çıkarmak, zülüm ve zorbalığa, sömürgecilik ve işgal sistemine karşı mücadele araçlarını ortaklaştıracak bir sürecin zorunluluğu, bize asgari müşterekler temelinde bir mevzi kazanmanın zorunluğunu dayatmaktadır.

Elbette küresel ve bölgesel güç odaklarının girift, bağdaşık ve narko çıkar ilişkilerinin dayatmış olduğu siyasal iklimin değiştirilmesi, ancak dipten gelen örgütlü bir dalganın “Yeter artık” haykırmasıyla mümkündür.

Her seçim sürecinde “bu seçim çok önemlidir, bu seçim bir hayat memat meselesidir” gibisinde cümleler eşliğinde gündemi tayin etme, süreci bir mahalle baskısına dönüştürme ve sisteme entegre etme çabaları, toplumsal mücadeleyi de etkilemektedir. Eğer amaç parlamentoya gitmek ve nemalanmak ise kurgu, yol ve yöntemlerinizi ona göre dizayn edersiniz. Ancak, amacınız Kürd ve Kürdistan sorununun statü temelinde çözüm ise yol ve yönteminiz, süreci okumanız ve değerlendirmeleriniz farklı olacaktır. Acil talepleriniz, yakın ve uzak hedefleriniz net ve anlaşılır olması gerekiyor.

Temel stratejik hedefleriniz, yol haritanız ve mücadele yöntemleriniz bir devamlılık temelinde zamanın ruhuna uygun tavizsiz olmalıdır. Yoksa bütün zamanların “umut yorgunu” olarak ideolojik koridorlarda gölgenizle savaşır ve hizip örgütleyicisi olarak dar mevzilerde konforunuzu, bireysel çıkarlarınızı koruma uğruna kör labirentlerde debelenip durursunuz.

Dolaysıya mücadele deneyimi ve yaşamın gerçekleri bize öğretmiştir ki örgüt karakteri ulusal karaktere; örgüt hiyerarşisi devlet organizasyonuna dönüşmediği sürece bu zihniyetle, bu yaklaşımla kör bir labirentin girdabında enerji tüketmekten başka bir şey yapamayız. Değişim, dönüşüm ve zamanın ruhuna uygun mücadele yöntemlerini tespit etmezseniz, geçmişi tekrarlamaktan hep yorgun düşersiniz.

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *