Seçim tartışmalarının Kürdistani parti ve kadrolar arası ilişkileri zedelememesi için herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum

Eleştiri sınırlarını aşarak, yurtsever ilişkileri zedelememek lazım. Tüm yaşamı, tüm davayı bu seçimlere kilitleyerek, insanların 40-50-60 yıllık yurtsever mücadele ve değerlerini yok saymak doğru değildir.

Olmamış şeyleri varmış gibi göstermek ve bu temelde ağır itham ve saldırılar yürütmek tecrübeli bir yurtsever aydın olan İbrahim Güçlü’ye yakışmıyor. Herhangi bir konuda farklı düşünebiliriz, ama farklı düşündüğümüz için, tüm insani, yurtsever ilişkileri tahrip edecek tutumlara yol vermemeliyiz.

Mustafa Özçelik, PAK’ın kuruluşunda, 4 ay önce, 20 gün önce ne dediyse bugün de aynı şeyleri söylüyor. 17 Aralık 2017 Günü Van’da yaptığımız konferansta ‘’Ne AKP ne CHP ne İyi Parti ne Saadet Partisi; alternatifimiz Kürt Seçim Bloku olmalıdır’’ dedik ve Kürtler’in millet, Kürdistan’ın ülke olarak varlığını, temel ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini kabul eden en geniş kesimlerle ittifak yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Bugün de Kürdistani Seçim İttifakı’nın deklerasyonunda da dile getirildiği gibi, aynı şeyleri söylüyoruz. Bu prensipleri kabul eden geniş kesimlerle de görüşüyoruz.

Mustafa Özçelik, hiçbir açıklamasında HDP’yi Kürdistani parti ilan etmemiştir. HDP, dile getirdiğimiz prensipleri kabul ediyorsa, seçim ittifakını görüşebiliriz diyoruz. Bu açık ve nettir. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi HDP, PAK’a ittifak teklifi getirdiğinde, yine bugün olduğu gibi, prensiplerimizi esas aldık ve prensiplerimiz kabul edilmediği için de herhangi bir ittifaka girmedik, milletvekilliği pazarlığına girmedik. Ne Mustafa Özçelik’in, ne de PAK’ın milletvekilliği için kendi siyasal, partisel kimliğini ayaklar altına almayacağını, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde kanıtladığı gibi, bugün de aynı yerdedir. Mustafa Özçelik’in zaten milletvekilliği gibi bir derdinin olmadığını söylemeye bile gerek yok. PAK olarak da bu satırların yazıldığı ana kadar da, hiçbir parti ile milletvekilliği için bir tek görüşme yapmadık; ulusal demokratik prensiplerimiz kabul edilmeği sürece hiçbir ittifakın olmayacağı da açıktır.

Kürtler arası uzun vadeli ilişkileri zedeleyecek her türlü tutum ve söylemden kaçınmamız lazım. Elbette ki birbirimizi eleştirelim, ama farklı da düşünsek, herkes kendi düşüncelerini başkasına saldırmadan, hakaret etmeden dile getirmelidir. Ve ana hedefimiz, Kürdistan’da 95 yıldır uygulanan Türk Devleti’nin siyasetine yönelik Kürdistani tutum olmalıdır. Kürt, Kürdistan halkının ulusal demokratik prensipler temelinde örgütlendirilmesini esas almalıyız. Kürdistan Seçim İttifakı’nın kamuoyuna açıkladığı prensipler temelinde bir taraf olmalıyız ve bu prensipleri kabul edecek en geniş kesimlerle işbirliği ve ittifakı sağlayarak, seçimleri halkımızın ulusal demokratik kazanımları için bir platforma dönüştürmeliyiz.

Kürdistani partilerin PKK ve HDP öncesi aynı geleneklerden gelen partilerle diyalog, ilişki ve ittifak girişimleri yeni değildir. 1993’de PKK-PSK Protokolü; bu protokolün devamında o dönem var olan 10 Kürdistani parti ve örgütün PKK ile Ulusal Cephe kurmak için yaptığı görüşmeler; bu görüşmelerin bir parçası olarak 10 Kürdistani parti ve örgüt ve PKK’nin mutabakatıyla, desteği ile kurulan DEP; 2013 Yılında Başkan Sayın Mesud Barzani’nin çağrısıyla Güney Kürdistan’da Ulusal Kongre oluşturmak için yapılan toplantı. Bütün bunlar PKK, HDP gibi partilerle olan diyalog, ilişki hatta ittifakların somut örnekleridir.

1993’te, 2013’te PKK hangi kimliğe sahip idiyse, bugün de aynı PKK’dir. Ve ne sayın Başkan Mesud Barzani, ne sayın Kemal Burkay, ne Kürdistani parti ve örgütler bu diyalog , ilişki ve protokollerden dolayı ‘vatana ihanet’ etmiş olmadılar. Halkımızın ihtiyaçları, kimi konjonktürel zorunluluklar önümüze bu tür ilişki ve ittifakları getirebilir ve ulusal demokratik prensipler temelinde bundan kaçınmamak, hata ulusal demokratik zeminlerde bu tür ilişki ve ittifakları zorlamak lazım.

Bugün Kürdistani Seçim İttifakı’nın ulusal demokratik prensiplerimizi kabul eden en geniş kesimlerle seçim ittifakı girişimlerini de dile getirdiğimiz daha önceki diyalog, ittifak girişimleriyle aynı kapsamda değerlendirmek lazım. Bazı Kürdistani kadro ve partilerimiz, bugün HDP ile dile getirdiğimiz prensiplere dayalı da olsa ittifak girişimlerini doğru görmeyebilirler. Olabilir; onlar da kendi doğru bildikleri alternatifi sunsunlar, ona göre davransınlar. Ama aramızdaki yurtsever ilişkileri zedelemeden yolumuza devam edelim. Kürdistan davası uzun bir yolculuktur. Mutlaka ulusal demokratik esaslarda bugün bizimle Kürdistani Seçim İttifkı’nda yer almayan bu arkadaşlarla ittifak yapacağımız bir durakta bir araya geleceğiz. Hangimiz yanlış bir siyaset yürütmüş isek, yaşam onun bedellerini bize ödetir.

Bu nedenle de, Kürdistani partiler PAK, PSK, PDK, PDKT, HAKPAR, Azadi Hareketi’nin yönetici ve üyeleri başta olmak üzere, Kürdistani tüm aydın ve siyasetçileri, uzun vadeli ulusal demokratik ilişkilerimizi zedeleyecek saldırı, itham, iftira ve eleştiri sınırını aşan tutumlardan kaçınmaya, daha duyarlı davranmaya davet ediyorum.08.05.2018

Mustafa Özçelik

PAK Genel Başkanı

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *