İbrahim GÜÇLÜ
PKK’nın, sömürgeci devletlerin bir taşeronu, aparatı, projesi olduğunu yazıyorum. Asıl olarak da Türk sömürgeci devleti tarafından PKK projelendirildi. Daha sonra bu proje, diğer üç sömürgeci devlete de yaramaya başladı. Sömürgeci devletlerin amacının da, savaşla, ordularla, katliamlarla, sürgünlerle, tutuklamalarla, yüksek cezalandırmalarla, idamlarla asimile edemediği, ortadan kaldıramadığı Kürt milli değerlerini ortadan kaldırmak, Kürdistan milli hareketinin toplumsal tabanını zorla ve terörle tasfiye etmek, Kürdistan milli hareketini içerden çökertmek ve engellemek, Kürdistan siyasi partilerini tasfiye etmek ya da etkisiz hale getirmekti.
PKK, Kürdistan’ın Kuzeyinde başarıyla gerçekleştirdiği bu vazifesini, Kürdistan’ın diğer parçalarından da yerine getirmeye başladı. Bu vazifesini yerine getirmek için, Irak, Suriye, İran devletleriyle işbirliği içine girdi, onların bir uydusu, Kürtlere yönelik sömürgeci politikalarının uygulayıcısı olmaya başladı.
Bulunduğumuz aşamada, Kürdistan’ın Güneyinde ve Batısında yaptığı kötülükleri sıralamak olanaklı değildir. Yıllardır da bu konuda ben ve başka birçok Kürt yurtseveri yazmaya ve ifade etmeye devam ediyorlar.
PKK’nın, Kürdistan’ın Güneyinde ve Batısında yaptığı en büyük kötülüklerinden biri; Kürdistan’ın Güneyinde Türk ordusuyla savaşmıyor, savaşamıyor. Kürt topraklarını da, kendi işgalini bırakıp Türk Devletinin işgaline terk ediyor. Kürdistan’ın Batısında da Kürdistan topraklarının sömürgeci devletler tarafından el değiştirmesine, Türk Devletine Kürt topraklarını terk etmesi şeklinde ifadesini buluyor.
Buna rağmen, PKK yalanlarına ve manipülasyonlarına devam ediyor. Son birkaç gündür bir kez daha PKK’ye bağlı medya, Kürdistan Peşmerge Güçleri’ne yönelik temelsiz ithamlarda bulunarak, PKK’ye karşı Türk ordusuna Amedi ve Zap bölgesinde yol yaptığını iddia ediyor.
Oysa PKK, Türk ordusuna karşı savaşamıyor, Kürt topraklarını Türk ordusuna terk ediyor.
Kürdistan askeri yetkililerinin açıklamasına göre:
“Kürdistan Bölgesi kurulduğundan beri PKK her zaman Kürdistan Bölgesi halkı için tehdit ve baş ağrısı olmuş, yüzlerce köyün inşasına da haksız yere engel çıkarmıştır.
PKK, Kürdistan Bölgesi’nin birçok bölge, yer, dağ ve vadisinin ismini değiştirme ve buralara farklı, tuhaf, enteresan isimler koyma cüretini kendinde görmüştür.
PKK mensupları insani olmayan, doğa düşmanı bir davranış sergileyerek Kürdistan Bölgesi’nde yollara, vadi, kaynak ve doğal ormanlara mayın döşeyerek sivil halk, esnaf ve köylüler için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Yine PKK’nin Kürdistan Bölgesi topraklarındaki yasadışı varlığı nedeniyle sınır bölgelerindeki halkın büyük çoğunluğu evlerini terk etmek zorunda kalmıştır.”
Ayrıca Pêşmerge Genelkurmay Başkanlığı, PKK’nin Türk ordusunun askeri yığınak yapmasın neden olduğunu belirtiyor. Ve diyor ki, “PKK Türkiye güçlerine karşı savaşamıyor ve Kürdistan Bölgesi’nin sınır bölgelerini Türkiye güçlerine bırakıyor, Türkiye güçlerine ardından getiriyor. Eğer Türkiye ile PKK arasında bir çatışma ve savaş varsa da bu Türkiye’nin kendi içinde olmalıdır. PKK medyası Kürdistan Peşmerge Güçleri’nin bazı araçlarının uzaktan çekilmiş fotoğraflarını yayımlayarak Kürdistan Peşmerge Güçleri’nin, Türkiye güçleri için yol yaptığını iddia etmektedir. Bu iddiaların tamamen temelsiz olduğunu vurguluyor, Kürdistan Peşmerge Güçleri’nin, kendi toprakları üzerinde görev ve yetkilerini kullanmasının, Kürdistan halkı ve topraklarını savunmasının da kendi hakkı olduğunu belirtiyoruz. PKK hangi hakla Kürdistan Bölgesi topraklarında bulunuyor da Türkiye güçlerini ardından sürükleyip getiriyor? Neden Türkiye’nin içine girmiyorlar da Kürdistan halkı için tehdit ve sorun yaratıyorlar?”
Pêşmerge Genel Kurmay Başkanı’nın bu açıklamaları, gecikmiş ve karşı tedbirleri alınmamış açıklamalar olmasına rağmen, doğruluklarından şüphe yok. Kürdistan Federe Devletinde yaşananlar, 45 yıllık siyasi tecrübe, bu görüşleri doğrulamaktadır.
Irak Devletinin işgali altında olan Kürdistan Toprakların bir kısmı, Saddam ve Baas Rejimi tarafından PKK işgaline bırakılmıştı. Daha sonra bu PKK işgal ettiği bu toprakları İran adına işgala devam etti. Şimdilerde de Türk işgaline terk ediyor.
Kürdistan topraklarının parçalanmışlığımdan, toprak işgallerinin sık-sık Sömürgeci devletler tarafından el değiştirdiğine şahit oluyoruz.
Bu durum böyle devam edemez. Kürdistan Federe Devleti Hükümetinin, tüm yetkili kurumlarının bu duruma bir çare bulması ve çözmesi gerekiyor. Bu da PKK’nın Kürdistan Federe Bölgesinden çıkarılmasından geçiyor. Son günlerde Kürdistan Başkanı Mesut Barzani de bunu açıkça ifade etti. PKK’nın Kürdistan’ı terk etmesini istedi. PKK’nın kendisinse de suikast hazırladığını, Kürt halkına düşman olduğunu açıkça ifade etti.
PKK’nın Kürdistan’dan çıkarılması; riski, çatışmayı göze almak anlamına geldiği de bilinen bir şey. Ama Kürdistan Federe Devleti’nin egemenlik hakkını koruması, egemenlik hakkı ihlallerini, bütün riskleri göze alarak bertaraf etmesi gerekir. Yoksa devlet olarak ayakta kalması, itibarlı olması, vatandaşına güven sağlaması olanaklı değildir.
Diyarbekir, 30 Ağustos 2022