Kemal Burkay’ın Cevabındaki Çelişkiler!

Şeyhmus Özzengin

„Üç gün önceki “Face’teki Bazı Modalar Üzerine” başlıklı yazım, birilerini rahatsız etti.

O birileri, Kurd milli dava adamlarıdır. Kurdperwerlerdir.

„Ben güya yazımda “Geçmişte Kürt milliyetçiliğini” bozguna uğrattık, demişim…“

Kast ve çarpıtma iddiası ile, cümlenin gerçek anlamı birbirini tutmuyor. Sayın Burkay’ın iddiasına göre, böyle bir cümle kullanmadığıdır. Oysa cümle çok açık bir gönderme ve Kurdperwerlere yöneliktir.

„Geçmişte, Kürt milliyetçiliği adına piyasaya sürülen bu tezlere karşı ciddi ideolojik bir mücadele verip onları bozguna uğrattık.”

Burkay kimi/kimleri bozguna uğratmış?

Kurd milliyetçiliği adına piyasaya sürülen tezlere karşı mücadele ettiğini ve onları bozguna uğrattığını“ açıkça söylüyor. Ama o bu anlam çıkmaz diyor. Bu anlamı çıkaranlar „artniyetlidir“ diyor! „Ben güya yazımda Geçmişte Kürt milliyetçiliğini” bozguna uğrattık, demişim… Oysa yazı son derece açık.“(!)

Evet, gerçekten „Oysa yazı son derece açık“ ama sayin K. Burkay bu „son derece açık“ olan cümleyi kabul etmiyor. Başka anlam yüklüyor! Ve cebine koyduğu taşı fırlatıyor kendisine tepki/eleştiri yöneltenlere:

„Onu okuyan ve okuduğunu anlayan iyi niyetli hiç kimse böyle bir iddiada bulunamaz.“ Yani Sayin K. Burkay gibi düşünmeyen ve böyle anlam çıkarmayanlar „iyi niyetli“ değiller. Kurdistan milli kurtuluş mücadelesinde „iyi niyetli olmayanlar“ kimler olduğunu hepimiz biliriz! Davaya karşı düşmanca tavır koyanlardır. Yani Burkay’ın düşüncelerini „doğru“ anlamayan ve takdir etmeyenler kötü niyetlidir ve başka niyetleri var! Pes doğrusu.

Sayin K. Burkay’ın bir başka serzenişi de „sosyalizm“ konusundadır.

„Birçok kişi ağzını açtığında, Kürt davasını savunma adına, sosyalizme ve sosyalistlere atıp tutuyor. Sanki sosyalistler Kürt halkının birliğini ve özgür olmasını engellemiş!.“(!)

Şimdi K. Burkay’a soruyorum hangi „sosyalizm“ ve hangi „sosyalist“(ler)?

Nerdedir bunlar?

Eğer K. Burkay bugün, geçmişin Sovyetler Birliği, TKP, Komintern ve Türk „sosyalist“(ler)i hakkında düşüncelerini kastediyorsa ki öyledir. Evet ben Komintern‘i de, Sovyetler Birliğini de, Türk Kemalist sol hastalığını da ve taşıyıcılığı üstlendiğiniz Kurdistan’daki „sol“ taşeronları da bugünün Kuzey Kurdistan’ın içinde bulunduğu tükenmenin sorumlusu görüyorum. Çünkü bunlar bir bütün olarak, Kurdistan’da sağlıklı bir milli düşüncenin gelişmemesi için engel oldular, ayak taktılar ve Kemalist Türk solunu düşünsel anlamda Kurdistan’a taşıdılar. Türk devletin milli misakı sınırlarını onaylamak anlamda, Türk iktidar kavgasına Kurd davasını kurban ettiler. Bunun adına da „halkların kardeşliği, demokrasi mücadelesi“ dediler. Kurd dinamiklerini ve kurdlerin 60 yıllık enerjisini „türk demokrasi“sine kurban ettiler. Kurdeler iki noktada vuruldu..Solcular „halkların kardeşliği“ ve „demokrasi talebi“ ile, ummetçiler de „biz din kardeşiyiz“ düşüncesiyle.

Ama kurdler katledilirken, Kurdistan dağlarında yağmur gibi bomba yağarken, Kürdler sürgün yollarına düşerken, köyleri, ormanları yakılırken, Çocukları sömürgeci okullarda asimileye tabi tutulurken, ne bir „halkların kardeş(ler)in“den, ne de „ummet kardeş(ler)“imizden bir destek; bir tepki görmedik. Bir sahiplenme görmedik. Tam tersine kurdlerin siyasal haklarından ve toprak/devlet talebinden vazgeçmeleri için, her türlü oyunla kurdlere müdahale ettiler. Kuzey Kurdistan’da milli davamızı bozguna uğrattılar.

Kemal Burkay’in bir başka serzeniş ve tezatları!

„Birçok kişi ağzını açtığında “demokrasi istemi Kürtleri ilgilendirmez, Kürtlerin davası başka!” diyor… Birçok kişi ağzını açtığında “halkların kardeşliğini” savunanlara öfkeleniyor.“(!) 

Evet Sayın K. Burkay „demokrasi istemi Kürtleri ilgilendirmez“. Çünkü Kurdlerin bir devleti yok. Olmayan devletin demokrasisi de olmaz. Önce devletini kuracaksın. Bu öncelikli bir ilk adımdır. Ondan sonra devletin iktidar rengi ne olacağına dair mücadele vereceksin. Buna da Kurd Mileti karar verir. Türk devletinde „demokrasi“ araması mazlum sömürge çocuklarını ve Kurd enerjisini heba ederek, işgalci devletin Kurdistan’daki varlığını meşrulaştırmak demektir. Bu da sömürgecilere hizmettir.

İkinci Serzenişiniz de „“halkların kardeşliğini”(!) konusundadır. Halklar „kardeş“ değiller Sayin Burkay! Halklar ancak kumşu, ya da dost olabilirler. Kurdler ile Türkler iki „kardeş“ halk değil. Türkler, bizi davamızdan alıkoymak ve vaz geçirerek asimile etmek için, kendi devletinin dinamik gücüdür. Bu barbar devleti ayakta tutan ve besleyen güçtür. Bizi linç eden, lince seyirci kalan ve kitlesel linç eylemlerini yönlendiren gücü temsil ediyor.

Kurdler ise toprakları işgal altında, varlıkları egemenleri tarafından inkar edilen,  zulüme ve zorbalığa tabi tutulan, inkara ve asimilasyona uğrayan bir millettir.

Türkler, Kurdler üzerinde yürüyen bütün politikalara ses çıkarmayan, katılan ve onaylayan bir „millettir“. Bunların kardeliği olur mu?

Kardeşim, Kurdistan’da davamıza destek veren ve benimle Kurdistan’ın kurtuluşu için mücadeleye katılan azınlıklardır. Onlarla kadeşlik huku içindeyiz, ama Türklerle, Araplarla, Farslarla değil.

Sayin K. Burkay

„Diğer bir deyişle, “bozguna uğrattık,” dediğim, bu bayların ileri sürdüğü gibi “Kürt milliyetçiliği” değil, bu perde altında ileri sürülen yanlış görüşlerdir.“ 

Yukarda kısa kısa Kurd milliyetçilerinin düşüncelerini açtım. Siz övünerek “bozguna uğrattık” dediğin düşünceler bunlar. Ama yanılıyorsun Sayın Burkay, bence siz ve sizin o „sol“ diye Kemalist sol düşüncenin Kurdistan‘da taşeronluğunu üstlendiğiniz misyon bozguna uğradı. Çünkü o küçümsediğiniz ve „adam yerine“ koymadığınız yeni nesil Kurdler, kendi davalarının ne „demokrasi“ ne „sosyalizm“, ne „halkların kardeşliği“ne kurban edilemeyeceğini anladılar. Kendi davalarının milli bir dava olduğuna ve bu da toprak talebine tekabül ettiğine kanat getirdiler. Sizin, sahte „sol, halkların kardeşliği ve demokrasi tezlerinize tepkileri de bundandır. Değişmesi gereken ve Kurdlerden özür dilemesi gereken siz ve sizin gibi „öncü“ kadrolardır. Siz bugün Kuzey Kurdistan’da Kurd davasının içinde bulunduğu durumun düşünsel sorumlularısınız. Kurd milliyetçilerine saldırıp, „bozguna uğratacağı“nıza, nerede yanlış yaptık diye bir soruya cevap arasanız daha iyi olur. O zaman Kurd gençlerinin tepkisini de anlarsınız belki.

Bak bir doğıruyu ittiraf ediyorsunuz burada ve „yaban arısı kovanına çomak soktuğumun da farkındayım“ diyerek yapıyorsun:

„Bunu yaparken yaban arısı kovanına çomak soktuğumun da farkındaydım ve gelebilecek tepkileri hesapladım. Bir başka deyişle böyle bir saldırıyı bekliyordum. „

O zaman, neden yazının girişinde „bunu kastetmedim, bunu söylemedim“ deme ihtiyacı duyuyorsun?

Türk Kemalist sol düşüncesi ile Kurd davası yorumlanmaz sayin Burkay. Türk Kemalist sol, yıllardır, herkesin devleti varken, sıra Kurd miletine gelince „ulus devlet süreci bitti, Kürtlere devlet lazım değil, biz Kurdlerle kardeşiz, bizim demokrasi mücadelemize katılsınlar, ayrılmak yanlış, Türk devleti sizin de devletiniz“ gibi düşüncelerin Kurdistan’daki ayakları oluşturmaya çalışıyor. Ve bu ayak, sömürgeci türk devleti‘nin projesidir. HDP bu ayağın en açık görevlileridir. Siz de bizi bu stratejiye taşıyorsunuz, ama biz yok diyor ve size karşı koyuyoruz, tepki gösteriyoruz. Biz yeni nesil kurdler hâkliyiz Sayın Burkay, Biz Kurd mili dava adamları hâkliyiz.

„Sosyalistlere atıp tutmaktan, Kürt halkının içinde bulunduğu zor durumu, bölünmüşlük halini onlara yüklemekten zevk alıyorlar.“  Diyorsun Kurd milliyetçilerine.

„Sosyalist’leri eleştirmek“ bir tabu değil sayın Burkay. Ben eleştiriyorum. Eski Sosyalizm ve çağa uymayan eski tezleri, dünya çapında bir proje olmaktan çıkmıştır. Kim Kurd enerjisini ve Kurd dinamiklerini bu olguya yönlendirirse, biz Kurd milliyetçilerini karşısında bulur. Bir sol söylev olan „halk“ kavramını bile, Kurdler’in bir milet olarak reddinin yerine kullanıyorsunuz. Bu da taşıyıcısı olduğunuz „sol“ düşüncenin kurdleri bir millet, bir tarih ve bir toprak parçasına sahip bir millet olarak kabul etmedi. Onun için karma ve ne olduğu belirsiz bir kavram olarak Kurdlere de „sol“cular tarafından dayatıldı. Çünkü Kurdleri bir millet olarak reddetmek ve Kurlerin devletleşme tezlerine karşı kullanıyorsun. Biz buna karşı da tepkiliyiz.

„Demokrasi istemlerine, bunun için yürütülen mücadeleye dudak büküyor ve bunu da Kürt davasına zarar veren bir çaba gibi göstermeye kalkışıyorlar. Kürt halkına baskı uygulayan devlet mekanizması ile kendileri de bizzat kendi egemen sınıflarının sömürü ve baskısına uğrayan, bu halleriyle Kürt halkına müttefik olabilecek komşu halkları birbirinden ayıramıyor ve tümünü düşman safına koyuyorlar.“ 

Ne demek?

Ben bir Kurd olarak, millet ve toprak davası yürütüyorum. Yok olmamak ve tarihe karışmamak için, sıkı sıkıya topraklarıma, tarihime, dilime ve kültürüme sahip çıkarak; Kurdistan üzerinde hiç bir efendi kabul etmeyeceğime ve sadece o toprakların efendisi olan, o topraklar üzerinde yaşayan Kurdler ve o toprakların kadim azınlıkları olduğunu söylüyorum. Bu düşünce Modern Kurd mili davasının ana damarıdır. Senin yukardaki paragrafınla tepeden tırnağa ters bir önermedir.

Bu halkların dostluğunu kazanmak için çaba göstermenin önemini kavramıyorlar.“

Samimi bir şekilde söyler misiniz Sayın Burkay, Sizin bu cümleniz hayali mi, yoksa gerçekten buna inanıyor musun? Hangi halk ve hangi dost? Ki biz bunları kazanalım..100 yıllık Türk tarihi, türk „mileti“ ve Türk devleti ortada! Son 50 yıllık Türk sol, liberal, demokrat, islamcı/umetçi, yazar/aydın/demokrat zerzevatların Kurd ve Kurdistan’a karşı tutumlarının da şahidiyiz. Kaç direniş yaşadık? Bunların katliamlara arka çıkmaktan, çocuklarını davul-zurna ile Kurdistan’daki savaşa göndermekten başka, ne tür „dostluk“ları gördük?

Güney Kurdistan’da hem Sunni, hem Şii Arapların, İran’da Farıs’ların, Suriye’de Arapların Kurdlere karşı tutumları ortada. Nerdeyse Suriye ve Irak yok olacaktı, ama yine de Kurd düşmanlığı ayakta. Bağdattaki „zavalı“ şiilerin anti Kurd oyunlarını görmüyor musun. Kurdleri açlıkla terbiye etmek istiyorlar.

„Şimdi oturup şu 60 yıl boyunca biz Kürt sosyalistlerinin Kürt halkını her türlü sömürü ve zulme karşı aydınlatmak, kitleleri bilinçlendirip örgütlemek için yürüttüğümüz mücadeleyi, ulusal güçlerin birliği için yıllar boyu sürdürdüğümüz çabaları, demokrasi mücadelesinin Kürt halkı için de önemini, yan yana yaşadığımız halkların ilerici güçleriyle dayanışmanın gereğini ve önemini uzun uzun yazacak değilim, diyorsun ve isyan ediyorsun sayin K. Burkay.

Ama bence şu yukarda eleştirilerini sunduğum „sol“ misyonunuzu da, Türk solcuları ile dayanışmanı da, Bunun Kurdistan milli davasına kar/zararını da yeniden yaz, tabi ömrün yeter ve bugünkü süreci kavrayacak isteğin varsa, yaz. Belki özeleştirinizle ömrünüzün son dönemlerinde, Kurd davasına bir katkınız olur.

Sonra bu çağrı kötü bir şey değil, saygınlığınızı artırır.

04.09.2021

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *