HELALLEŞMENİN TURNOSOL KAĞIDI

Cano AMEDÎ

Son yıllarda Türk siyasal ikliminde yaşanılan toplumsal, siyasal ve ahlaksal krizler sonrası, etkin politik aktörler yeniden Amerika’yı keşfedercesine rotayı Diyarbakır’a doğru kırmaya başladıklarını görüyoruz. Diyarbakır’ın tarihsel misyonu ve sorumluluğu gereği siyasi aktörlerinin umut limanıdır. Bundan dolayıdır ki dara düşen politikacılar rotayı bu kadim şehre çeviriyorlar.

“Demokrasi ve Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer” cümleleriyle başlayan kandırmaca ve yönlendirme etkinlikleri, dönemsel politik ajitasyonlar artık bir anlam ifade etmiyor!

Ben bu yaklaşımları tamamıyla bir manipülasyon ya da beklentilere yönelik ağız tatlandırma hareketleri olarak yorumlamaktayım. Eğer Türk siyasal aktörleri gerçekten samimi bir şekilde sorunların çözümü noktasında bir arayış içerisinde iseler, evirip çevirmeden sorunları gerçek ismiyle tanımlamaları ve tarihsel geçmişle yüzleşmek gerekiyor.

Elbette geçmişle yüzleşmek için güçlü bir irade ve vizyona sahip olmak yetmiyor, korkusuz ve samimi olmaktan geçer.

Helalleşmek! Kiminle, neden, niçin ve nasıl? Bu helalleşmenin arka plandaki tarihsel, toplumsal ve siyasal sorumluluğunu üstlenebilecek misiniz? Bu ve buna benzer sorulara verilecek bir cevabınız var mı?

Sanırım geçmişle yüzleşmek için, tarihin o kanlı sayfalarıyla birer birer yüzleşmekten geçtiğini hatırlatmam gerekmiyordur!

Sahiden siz bu sayfalarla yüzleşmeye hazır mısınız? Koçgiri?  Pîran1925? Şeyh Said, Seyid Rıza ve arkadaşları, İstiklal mahkemeleri, Agiri, Gelîyê Zilan? Dersîm ve adını saymadığım onlarca ölüm ve katliam dönemeçlerini nasıl izah edeceksiniz? Bu tarihsel süreçlerinin maddi ve manevi travmalarının sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır mısınız?

Türk devletinin 1923’lerin başından itibaren yürürlüğe koyduğu ve bu zemin üzerinde şekillendiği üç tarz-ı siyaset stratejisinin sonuçlarıyla yüzleşebilecek misiniz?

Konuyu uzatmak istemiyorum, “helalleşmek” bireysel bir sorun değildir, toplumsal bir sorundur. Bu sorun tarihsel, siyasal ve toplumsal açıdan Kürd ve Kürdistan sorunudur. Hala yok sayılan, inkâr edilen ve dili “bilinmeyen bir dil” olarak zabıtlara geçirilen bir halkın trajedisidir bu sorunlar silsilesi.

Ben ilkokula başladığım andan itibaren bu toplumsal sorunlarla, bu ceberut sistemle yüzleştim. Neden, Niçin, Nasıl sorularına yanıt aramaya başlamamla birlikte devletin o “şefkatli kollarının” ne olduğunu atmış yıldır mücadele ederek, direnerek, karşı koyarak yaşıyorum!

Ben 18 yaşında tutuklandım, askeri mahkemelerde yargılandım. Bilfiil 20 yıl farklı cezaevinde kaldım. Sayısını hatırlamadığım açlık grevleri ve ölüm orucu sürecini yaşadım. Kanlı cezaevi operasyonları ve sürgünleri yaşadım.

5.Nolu cezaevinde 8 yıl kaldım. 1980-1988 yılları arasında o sürecin tarafı, mağduru ve tanığıyım. Orgeneral Kemal Yamak, Binbaşı Birol Şen, Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran, Üsteğmen Ali Osman Aydın ve nice Gestapoları tanıdım. İşkence tezgahlarında yaşamını yitiren, öldürülen, sakat bırakılan arkadaşlarımın isimleri sıralasam sayfalar tutar. 5 nolu cezaevi sıradan bir cezaevi olmadığını hepimiz biliyoruz. Kürd ve Kürdistan sorunun gömüleceği bir ölüm laboratuvarıydı. Ancak Kürd tutsaklar yaşamları pahasına, dirençleriyle bu stratejiyi boşa çıkardılar.

Yaşadıklarım ve tarafı olduğum toplumsal, sosyal, siyasal ve tarihsel sorunların çözümü bireysel helalleşme hamleleriyle çözüm bulamaz. Dolaysıyla bu sorun çözümü toplumsal proje ve stratejilerden geçmektedir.

Bu sorunun tarihsel muhatabı ve tarafı Türk devleti ve CHP dir. CHP geçmişteki rolü ve tarihsel sorumluluğu çerçevesinde Kürd halkıyla helalleşmeye hazır mıdır? Bu sorunun cevabını samimi bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaya hazır mıdır?

Eğer CHP bu sorulara olumlu yanıt verecek olursa, ben de bir Kürd olarak, Kürdi tarafın bir bireyi olarak diyalog ve çözüm başlangıcı için somut adımların gerekliliğine inanıyorum. Farklı zaman dilimlerinde, politik partiler ve sivil kuruluşlar Kürd halkının genel acil taleplerini sıralamışlardır. Bu talepler belidir. Acaba CHP en kısa zamanda bu talepleri parti programına alacağını ve bunu kamuoyuyla paylaşmaya hazır mıdır? Ben bu soruların cevabını CHP yönetiminden ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan talep ediyorum. Konunun duyarlığı ve samimiyetin turnusol kâğıdı bu talepler olacaktır. Cano Amedi. 09/03/2022 AMED

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *