Filistin Sevdası Zulüm Karşıtlığı Boyası

Şefik Çolak

Bir Kurd ile kendisini emperyalizme karşı yılmaz bir mücadeleci olarak tanımlayan bir Türk Rojava ile Başür ê Kurdistan’daki Amerika’nın varlığını konuşuyorlardı. Tesadüfen onları dinledim. Konuşmasını onlarca sloganlarla süsleyen Türk, Kurdlerin Amerika’nın işbirlikçisi olduğunu söylüyordu. Devamında Kurdlerin Türkler ve Araplarla yakınlık içinde olması gerektiğini, bu tutumun demokrat olmanın gereği olduğunu söylüyordu.

Kurd kendisine sordu. “Amerika ile yakın ilişki içinde olmanın Kurdlere ne zararı var?”

Türk “Amerika Kurdleri desteklemenin karşılığında anlaşma yapmış. Oradaki Petrolü on yıllığına varilini 30 Dolara alacak. Halbuki petrolün bir varili 70 Dolardır. Kurdlere 30 Dolar ödeyerek aradan büyük kazanç çıkaracak. Amerika Kurdlerin petrolünü ucuza almanın derdindedir.”

Kendisini akıllı ve iyi eğitimli sanan bu kişi çok mantıklı bir tez ileriye sürdüğünün keyfini çıkararak üstünlük gösterisi yaptığını da gizlemeye bile çalışmıyordu. Bunun altında karşısındaki Kurdün ezildiğini sanıyordu. Ona göre Kurd eğitimsizdi.

Bunu duyan Kurd, Türkün beklemediği bir tepki verdi. Etrafına bakarak konuşmaya başladı. “Yakında bir Amerikalının olup olmadığına bakıyorum. Gördüğümde elini öpeceğim.”

Türk “hayrola neden yapacaksın?”

Kurd “Böyle bir anlaşma var mı yok mu bilmiyorum. Varsa sadece sevinirim. Neden yapmayalım onlar bize 30 dolar ödeyecek, on yıl sonra da 70 dolar ödeyecekler. Türkler ve Araplar ise bize bir kuruş bile ödemiyorlar. Sen bizden, bir kuruş bile vermeyen gaspçıları desteklememizi istiyorsun.” Devamında “sizde utanma varsa önce kendi devletinizden yaptığının hesabını soracak, sonra bizi suçlamaya kalkışacaksınız.”

Egemen devletler sürekli olarak Kurdlerden, kendi düşmanlarına düşmanlık yapmasını istemekteler. Bunu çağdaşlık ve insanlığın bir gereği olarak sunarken bir erdemlik yaptığını sanmaktalar. Filistin meselesinde bu anlayışları çıplak bir şekilde kendisini göstermektedir. Onların kavram ve sloganlarına şimdiye kadar, Yakındoğu’daki başta Kurdler olmak üzere, mazlum halklar ne yazık ki inanmış görülmektedir. Gelişen teknolojinin etkisi ile halkların gerçeği hızla öğrenme olanakları geliştiği için işgalcilerinin yalanına inanma alışkanlığını hızla kaybediyorlar. Bu uyanış egemenleri çıldırtıyor. Çıldırdıkça daha pervasız davranıyorlar. Başta dini kurumları olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarını devreye sokuyorlar.

Yaklaşık 2 aydır bölgede İsrail ile Filistinliler arasında kural tanımayan bir savaş sürmekte. Her halk ve devlet kendi çıkarına uygun bir şekilde bu savaşta tutum geliştirmiş bulunmaktadır. Kurdler de kendi uzun ve kısa süreli çıkarlarına göre tutum geliştirmek zorundadır. Başka bir devletin yancısı olmanın kendisine ağır bedeller ödettiğinin farkına varmalıdır. Haksızdan yana olalım demek istemem, ama tarihsel gerçekleri analiz etmeden politika geliştirildiğinde işgalcilerimizin tuzağına düşmemiz kaçınılmazdır.

Bir Filistinli ile bir İbrani tartışıyorlarmış. Filistinli “sizler gelip zorla memleketimizi işgal ettiniz, bize haksızlık ettiniz, yaptığınız aynı zaman da malımızı mülkümüzü çalmaktır” demiş.

İbrani “senin söylediğini doğru kabul edelim. Sizin atalarınız da bizimkilerin malını çalmışlar!”

Filistinli “ne yapmışlar”

İbrani “Davut Peygamber (MÖ 1040-970) yüzmek için sahilde soyunmuş ve denize girmiş. Bir Filistinli denizde yüzen Davut Peygamberin elbiselerini çalmış.”

Bunu duyan Filistinli sinirlenmiş ve “yalan söylüyorsun, iftira ediyorsun. Filistinliler hırsızlık yapmaz. O tarihte biz burada yoktuk” demiş.

İbrani “sizin olmadığınız zamanda biz buradaydık. Şimdi söyle bakayım kim kimin toprağını işgal etmiş.”

Bu diyalog aslında tarihsel gerçekliği önümüze koymaktadır. İbraniler, bir başka değişle İsrailoğulları bu bölgenin kadim halklarıdır ve tarihsel olarak hakları da vardır.

Zamanda geriye dönüş yapma olanağı yoktur. Bu nedenle sonradan oraya gelip yerleşmiş olanlara defolup gidin diyecek değiliz. Herkesin hak ve hukukunun karşılıklı anlayış çerçevesinde olması gereklidir. Birini savunurken diğerinin gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bunu sadece asimilasyonu politika olarak belirleyenler yapar. Türkiye, İran ve Arap devletlerinin yaptığını yapmak zorunda değiliz. 

Ehmedê Xanî yazdığı Mem û Zîn’de Kurdlerin Kurdistan aşkını anlatmaktadır. Bazılarının manipüle ettiği gibi iki kişi arasındaki klasik bir aşk hikayesi değildir. Aslında Kurdler’de milli bir duruş geliştirmeye çalışıyor.

Siyonizm konusunda da bölgenin işgalci devletleri manipülasyonla ve yalana dayalı propaganda ile aynı şeyi yapıyorlar. Siyon İsrail’de bir dağın adıdır ve onların kendi topraklarına dönme sevdasını göstermektedir. Kendi topraklarına dönme olan bir sevdayı başka halkların topraklarını işgal etme olarak anlaşılmasını sağlamaya çalışmak bölgemizdeki işgalcilere nasip olmuş bir şeydir. Önce kendi yaptıklarına baksınlar. Bunu yapmadan Siyonizm’e karşıyım diyen ve karşı mücadele çağrısı yapanlar her şeyden önce dürüst değiller ve işgalci egemenlere hizmet ediyorlar.

Bu anlayışın en büyük destekçileri olan Araplar başkalarına haksızlık ve düşmanlık yapmaktan kaçınmıyorlar. Gazze’ye yardım götüren bir uçağa, üzerinde Jîna Mahsa Amin’in resim olduğu için, Mısır iniş izni vermiyor. Çünkü Jîna Mahsa bir Kurd kızıdır ve resmine dahi tahammül etmiyorlar. Kurdlerin hiçbir hakkı yok, “ama Kurdler bizden yana olmalıdır” diyenler her şeyden önce ahlaksızdır. Türkiye’de kendini büyük demokrat olarak göstermeye çalışanlardan bilinen birinin veya kurumun tavır geliştirdiğini gören oldu mu? Kurdler kendi enerjilerini geçmişte kendi düşmanları lehine kullanmamış olsaydı, eminim bugün farklı davranacaklardı. Uyanık olalım ve menfaatimize olmayan bir tavır geliştirmeyelim.

Yahudilik bir inançtır, bir halkı tanımlamamaktadır. İbranilerin çoğunlukla Yahudi inancına sahip olması ulusal kimliklerini yok saymayı gerektirmez. İbranileri kast ederken sürekli Yahudiler diye tanımlamaya kalkışmak doğru bir tanımlama değildir. Sorun Yahudiler ile Müslümanlar arasındaki din sorunu da değildir. 

Yahudilere karşı mücadele etmek gerekir görüşünü ileri sürenlerden uzak durmak ve onlara kötü amaçlar taşıyanlar olarak şüphe ile bakmak gerekir. Halkların haklarının gündeme gelmesini istemeyenler, insanların duygularını ve inançlarını kullanarak olası mücadele gücünü kendilerini rahatsız etmeyen kulvara çekmek istiyorlar. Bizler farklı inanç gurupları arasında tercih yapmak zorunda değiliz. Bir halkı sadece bir inanç gurubu olarak tanımlamaya çalışmak demokratlık olmadığı gibi insani ve ahlakı değildir. Egemen sistem TC.de yaşayanların hemen hemen tümünün Müslüman olduğunu söylemektedir. Bu yalanı görmemek için akıldan yoksun olmak gerekir. Aynı şey İsrail için de geçerlidir. Tartışılacaksa İbranilerin yaptıkları tartışılmalı.

Yaklaşık 70 yıldır Filistin ve İsrail ekseninde süren tartışmalar devam etmektedir. Kurdlerin bir taraftan yana katı tutum alması için aralarında vazgeçilmez ortak yanların olması gerekir. Aynı zamanda karşı tarafla da mutlaka hesabı görülmesi gereken ayrılıkların olması gerekir.

Filistinliler ile tek ortak yanımız halkımızın ağırlıkla Müslüman olmasından başka bir şey göremiyorum. Ama Kurdlere karşı yapılan bütün haksızlıklarda haksızlığı yapanlara karşı Kurdlerin yanında tutum geliştirdiklerine rastlayamadığımız gibi tartışmasız bütün olaylarda haksızlığı yapanları desteklemekten uzak durmadılar.

İsrail halkının çoğunluğunun Yahudi olmasından başka onlara karşı Kurdlerin tutum geliştirmesi için gerekçe bulunmamaktadır. Bu ise siyasi, ahlaki açıdan haklı bir gerekçe değildir. İsraillilerin Kurdlere karşı eylem içinde oldukları olaylar da vardır. Bu olumsuz tutum Filistinlilerden fazla değildir.

Bu nedenle her iki kesimle bize gösterdikleri yakınlık kadar yakınlık içinde bulunabiliriz. Aksi tutum diplomatik olamayacak ve eğemenlerimize sadece hizmet eder. Kim bize dostluk eli uzatırsa bize düşen o dostluk elini havada bırakmamaktır. Aksi durumda bizi ilgilendirmeyen konularda birinden yana tavır almak doğru olmadığı gibi bize sadece zarar verir. Bu gerçeği gördüğü takdirde başkaları bize dostluk eli uzatmaktan çekinmeyecektir. Unutmayalım diplomaside kazan kazan düşüncesi hakimdir.

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *