İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)
Kürtler, Kürdistan’ın Kuzeyinde, bütün kolektif milli hak ve özgürlüklerinden; sosyal, siyasal, kültürel hak ve özgürlüklerinden yoksundurlar. Bu kolektif haklarını kazanmak; kendi kaderini, ülkesini yönetme, iktidar ve egemenlik hakkını kazanma yönünden tayin etmek için mücadele ediyor.
Bundan dolayı Kürtler, Türkiye’de herkesten daha fazla hak ve özgürlükler konusunda; hak ve özgürlüklerin teminat altında olduğu, halkın kendi kendisini yönetmekte olduğu demokrasi konusunda daha hassas ve daha duyarlı olmaları gerekir.
Kürtlerin bu duyarlılığı sadece dışarıya karşı değil, kendi içlerinde de olmalıdır.
PKK/HDP Yandaşı Olmayan Kürtlerin: Hak ve Özgürlüklere, Demokrasiye Bakışı…
PKK/HDP yandaşları dışındaki Kürtlerin Özgür Gündem’in kapatılması konusunda gösterdikleri tepki, onların kendi iç tutarlılıklarının, hak ve özgürlükler, hak ve özgürlükler sistemi demokrasi konusundaki tutarlılıklarıdır.
En genel anlamda anlaşılır ve doğru bir tutumdur. Ama Özgür Gündem’in yapısal özelliklerinden dolayı sorunlu bir durumdur.
PKK/HDP Dışındaki Kürtler, Kürtlerin milli hakları, sosyal, siyasal, kültürel hakları konusunda tutarlı ve kararlı mücadele içindeler. Demokrasi konusunda duyarlı haldedirler. Demokrasinin, Kürdistan’da bir siyasal sistem ve yaşam tarzı haline gelmesi için, çaba gösteriyorlar. Kürtlerin kendi iç ilişkilerinde hak ve özgürlüklerin, demokrasi ilkelerinin geçerli olmasını istiyorlar.
Bundan dolayı Kürtlerin iç işleyişinde, özellikle PKK’nın 40 yıldır Kürdistan’ın Kuzeyinde ve Kürdistan’ın bütün parçalarındaki hak ve özgürlük ihlallerine; PKK’nin Kürt yurtseverlerine ve Kürt halkının hayat hakkına yönelik canice, barbarca, vandalistçe eylemlerine de tutarlı bir şekilde karşı durmuşlar, eleştirmişlerdir. Eleştirmeye de devam ediyorlar.
Kürdistan’ın Güney Batısında Baas-PKK/PYD Totaliter Diktatörlüğünün halkımıza yaptığı zulme karşı çıkıyorlar. Özellikle de son günlerdeki uygulamaları çok tehlikeli görüp, karşı duruyorlar.
PKK’nın, Kürdistan’ın diğer parçalardaki hak ihlallerine, hukuk dışı uygulamalarına, işgalci, hegemonyacı, egemenlikçi emellerine karşı duruyorlar.
PKK’nın tek lider, tek ideoloji, tek parti diktatörlüğüne karşı demokrasiyi savunuyorlar. Demokrasinin Kürdistan’da siyasal bir sistem olarak yapılanmasını ve demokrasinin bir yaşam tarzı haline gelmesi için çaba gösteriyorlar.
PKK/HDP Yandaşlarının Özgürlükler ve Demokrasi Konusundaki Çifte Standartlılıkları…
Ne yazık ki, PKK/HDP yandaşları hak ve özgürlükler, demokrasi konusunda çifte standarta sahipler. Devlete karşı, hak ve özgürlükler, kendilerine yönelik uygulamalar konusunda sözde de olsa “duyarlı” olmalarına rağmen, Kürtlerin iç ilişkilerinde, ortak yaşamında hak ve özgürlükler konusunda hassasiyet ve duyarlılık göstermiyorlar.
Yandaşlar, PKK/HDP’nin genelde ve belediyelerde hak ve özgürlük ihlallerine ses çıkarmıyorlar. Demokrasi havariliği yapmalarına rağmen, KCK’deki katı Stalinist Diktatörlüğü, demokrasiyle alakası olmayan tek parti, tek lider, tek ideoloji sistemine karşı çıkmayı bir tarafa bırakalım, açıkça savunuyorlar.
Kürtlerin milli haklarının gaspı ve bağımsızlığı konusunda karşı duyarlılık göstermiyorlar. Kürt ulus devletine, özellikle de güncel olan Kürdistan’ın Güney Parçasındaki devletleşmeye şiddetle karşı çıkıyorlar.
Bu kesimin son günlerdeki tutumu, Özgür Gündem Gazetesi’nin yasaklanması ya da kapatılması sorununda bir kez daha kendisini gösterdi. Özgür Gündem’in kapatılmasından sonra feryatları koparmaya, hak ve özgürlükçülük konusunda başa oynamaya başladılar.
Oysa Özgür Gündem’den önce, birçok gazete, radyo ve televizyon kapatılmasına rağmen, hiçbir tepki göstermediler.
Bu tutumlarının tutarlılığı olmadığı ve çifte standartlılığı ifade ettiği için, inandırıcı olmuyorlar.
PKK/HDP yöneticileri ve yandaşlarının tutumu bu nedenle, hak ve özgürlükleri ve demokrasi savunma kapsamında ele alınacak bir durum değildir.
Kendi grup ve parti çıkarlarını, halkın milli hak ve özgürlükleri ve çıkarları üstünde tutarak savunmasıdır.
Genel ve Özgün olarak…
Milli hak ve özgürlüklerin kullanılması her milletin hakkıdır. Bu hakların gasp edilmesi ve ihlalleri halinde de, demokratların tutarlı bir şekilde karşı durması gerekir. Bulunduğumuz aşamada Kürtlerin milli hak ve özgürlükleri gasp edilmiş, ülkeleri sömürge-altı konumda ve ilhak durumdadır. Buna karşı durmak insani ve demokrat bir görevdir.
İfade, düşünce, örgütlenme ve basın yayın özgürlükleri, insanın vazgeçilmez hak ve özgürlükleridir. İnsanlar, bu hak ve özgürlükleri kendi başına (bireysel) kullanacakları gibi, kolektif çerçevede ve tarzda da kullanabilirler.
İnsanlar, bireysel ve kolektif anlamda bu haklarını kullanırken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine göre hareket etmek durumundadır. Bu sözleşmelerde tek sınırlandırıcı kriter: Terör ve şiddet yoluyla düşüncelerini ifade etmeye ve benimsetmeye çalışmaktır.
Kesin olan bir şey var ki, şiddet ve teröre dayanan düşünce, düşünce değildir. İnsanlar, kendi düşüncelerini meşru vasıtalarla ifade ederler ya da etmek zorundadırlar. Şiddet ve terör yoluyla ifade edemezler. Eğer insanlar, düşünceleri şiddet ve terör yoluyla ifade etmeye kalkarlarsa, o zaman bu düşünce olmaktan çıkar.
Basın Yayın Özgürlüğünde de sınır, şiddet ve terörün propagandasını yapmamaktır.
Bu kapsamda, Özgür Gündem sorunlu bir yayın organıdır. Kendisini gözden geçirmesi gerekir.
Özgür Gündem Gazetesinin sorunluluğunu değerli Şilan Yaşar’ın yakın zamanda bu konuda yazdığı yazıya bırakıyorum.
“ Özgür Gündem Hendeği
Şilan Yaşar/ Dün Özgür Gündem’in, polis tarafından basıldığını, gazetecilerin ite kaka gözaltına alındığını görünce, 1990’lar bir film şeridi gibi bir anda gözümün önünden geçip gitti.
Gerçekten çok hazin. Özgür Gündem 91-92’de kuruldu sanırım.
Yıllar geçiyor hep aynı senaryo sadece senaristler değişiyor.
Onlarca şehidi var. Duvarlar öldürülen gençlerin fotoğraf ve isimleriyle dolu.
Peki bu basın kurumu Kürtleri kırdırmaktan ve yalandan başka ne verdi?
Objektif olarak gözünüzde bir zuhur ettirin…
Maddi-manevi ne verdi? Somut olarak, 26 yılda elde olan ne vardır?
Aldıkları ve çaldıkları binlerce Kürt gencinin hayatı!
Kürtler’i fişleyip hedef haline getirmekten, Kürtler’i saçma sapan bir ideolojiye ve Türk soluna kurban etmekten başka hiç bir şey kazandırmadılar.
Tipik Doğu Perinçek mantığıyla Kürtleri, Türklerin biçimsiz solcularına peşkeş çektiler.
Perinçek kalemiyle yazılmış bini bir paradan iftira, yalan, Aydınlık dergisinin Kürdistan bayiisiydi.
Kürtlere karşı acımasız, üslupsuz, demokrasi kültüründen uzak, özgürlükten nasip almayan bir yayın organı.
Kapılarını çaldığımızda, İftira ve yalan haber yaptıkları halde, bize tekzip yayınlattıramazsınız diyen yöneticileri vardı.
Varlık nedenleri Kürt liderlerine ve kurumlarına hakaret etmekti.
Kürtlerin uğruna öldüğü ama Türklerin köşe yazarı, gazeteci, yayın yönetmeni olduğu bir organ.
Tüm köşe yazarları Türk, Türkçü ve Türkiyeci.
Perinçek ekolü üzerinden Kürtlerin başına musallat edildi.
Hasan Cemal, Ece Temel Kuran, Veysi Sarısözen’in başyazar olduğu bir gazetenin nesi Kürtlerin olabilir?
Koşturan ölen Kürtler, Sorumlu olanlar ve yazanlar Türkler.
Teşbihte hata olmaz derler.
Kölelere benzetiyorum bu durumu.
Köleler hiyerarşisi; Köle, köleleri yöneten için sadık köleler, bir de devlete bağlı çalışan köleler vardı.
Her biri kendisini diğerinden daha ayrıcalıklı görürdü.
Bu köleleri saymakla bitmez; Perinçek, Yalçın, Cemal -Özgür Gündem Hendeği- tellalları.
Sırrı, Ertuğrul, Figen ve Nursel on bir ilçenin yerle bir edilmesine neden olan hendeklerin tellaleridirler.
Kürtlerin sırtına binmiş olmalarına da enternasyonal dayanışma diyorlar.
Özgür Gündem hiçbir zaman Kürd halkının sesi olma niteliği kazanmadı. Zaten böyle bir derdi de olmadı.
Halklar ve halkların kardeşleri buna tepki versin ve dirensin çünkü onlar adına faaliyet yürüten bir gazeteydi.
Kürdlerin bir kesimini itibarsız kılmak yayın politikasının ana ekseniydi.
Hiç ama Kürtleri ve Kürdistan’ı olumlu göstermedi.
Eleştiriye ve okuyucu haklarına saygı duymasalar da yine de gazete kapatılmasına demokrasi ve basın özgürlüğünden dolayı karşıyım.
Muhabirlerinin hırpalanmasını da ayrıca Lanetle kınıyorum!”
*****
İşte Özgür Gündemin “ol hikayesi”.
Amed, 20 Ağustos 2016