TEVGER ve PAK’ın örgütsel birliği olumludur / Kürdistan Lideri Seyid Rıza’nın mektubu

İbrahim GÜÇLÜ 

Kürt ve Kürdistan’ın özgürlük ve devlet sorunu ve derdi, tek tek bütün Kürtlerin, değişik toplumsal katmanlarının, sınıf ve tabakalarının, farklı fikir topluluklarının, farklı mezheplerden ve ulusal özelliklere sahip olup da Kürdistan’da yaşayan herkesin; tüm Kürtlerin ve Kürdistanlıların derdi ve sorunudur. Bütün Kürtler ve Kürdistanlılar bu yaklaşım içinde oldukları zaman, millet olarak başka milletlerin seviyesi olan devletleşmeye ve özgürlüğe ulaşma olanağına sahip olunacaktır. Bundan dolayı Kürt ve Kürdistan’ın özgürlük, bağımsızlık, devlet sorunu, birilerinin birilerine havale edemeyecekleri bir milli ve toplumsal sorundur. Herkes bu bilinç ve sorumlulukla hareket ettiği zaman, ulaşılmak istenen amaç olan devletleşmeye ulaşmak olanaklı olacaktır. 

Kürdistan’ın Kuzeyinde milli hareketin, sosyolojik gerçeklere ve milli hareket parametrelerine uygun bir yapıda olmaması en büyük sorun olarak bütün Kürtlerin, Kürdistan’daki siyasi toplulukların, örgütlerin ve partilerin gündemindedir. Bu sorunu aşmak el birliğiyle olacaktır. 

Bu da:

-Milli, toplumsal, insani, hak ve hukuksal akla sahip olmakla,  

-Kürdistan’ın bağımsızlık ve devlet olma hedefine bağlı kalmakla,

-Milli ve toplumsal hayatla iç içe olmakla,

-Milli ve toplumsal çıkarlara uygun hareket etmekle,

-Kürt ve Kürdistan milli değerlerini yaşama geçirmek ve yaşatmakla,

-Özellikle de Kürt diline sahip çıkmak, Kürt dilini her zaman ve her alanda kullanmakla ve  yaşatmakla,

-Kürtlere zarar vermemekle,

-Kürtlerin birbirlerini ve ülkeleri Kürdistanı sevmeleriyle,

-Sorumlu hareket etmekle,

-Kürtlerin ve birbirlerinin kişisel ve kolektif hak ve hukuklarına saygı duymakla,

-Ülkemizin bölünmüşlük gerçeğinin bilinciyle, parçalar arasında karşılıklı dayanışmayı sağlamakla, parçaların birbirlerinin hak ve hukuklarına saygı duymakla,

-Kürdistan Federe Devletine sahip çıkmakla ve geliştirmekle; onun bağımsızlık hedefine doğru yürüyüşüne içten ve gönülden destek olmakla,

-Kürt ve Kürdistan’ı tehlikelerden korumakla,

-Türk Devletine ve onun aparatı PKK ile mücadele etmekle; PKK’nın Kürdistan’ın Kuzeyinde örgüt ve partileri tasfiye etmesine olan rolünü görmekle ve PKK’nın Kürdistan’ın diğer parçalarında ve özellikle de Kürdistan Federe Devletinde yarattığı yıkım, işgal, terörist hareketlerini bilince çıkarmakla,

-Kürt milletinin devlet kurma hedefine bağlı olarak koşullara uygun mücadele yol ve yöntemlerini tayin etmekle,

-Kürdistanlılarla sağlıklı bağ kurmakla olanaklı olacaktır.  

Bunun için de İLK MİLLİ VE AHLAKİ İLKE: Kürtlerin milli hak ve özgürlükleri, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve devleti için mücadele eden tek tek Kürtlerin, Kürt siyasi topluluklarının, Kürdistan örgüt ve partilerinin, Kürdistan’daki bütün toplumsal kesimlerin ve değişik fikir akımlarının mücadelesini önemsemek ve desteklemek gerekir. 

TEVGER ve PAK, Kürdistan’ın Kuzeyinde, Kürtlerin milli hak ve özgürlükleri, Kürdistan’ın bağımsızlığı için mücadele eden ve çalışma yürüten iki siyasi grup ve örgüttür. Bir dönemdir birlikte güç ve iş birliği çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu iş ve güç birliği çalışmalarının neticesinde, ayrı iki siyasi grup ve parti olarak varlıklarının devam ettirmelerinin doğru ve yararlı olmadığına karar vererek, tek bir örgüt haline gelerek milli mücadele ve çalışmayı sürdürme ortak iradesini oluşturduklarını kamuoyuna, tek tek Kürt yurtseverlerine açıklamışlardır. 

Bu örgütsel birliği, PAK’ın örgüt yapısı temelinde yeni bir parti ismi, programı ve tüzüğü (hukukuyla) oluşturmaya karar vermiş durumdadırlar. Bu gelişmeyi olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek ve destek olmak yukarıdaki satırlarda sıralandığı ilke ve çerçeveye hizmet anlamına gelecektir. 

TEVGER ve PAK’ın birlikte ortak örgüt oluşturmalarından sonra daha başarılı çalışmalar yapmalarını umut ediyor, başarılar diliyorum. 

Bu ortak örgütsel birlikteliğin genişleyerek, zihniyet değişikliği yaratarak, reformcu ve sivil itaatsiz atılımlarla ilerlemesi Kürt milletinin ve Kürdistan milli mücadelesinin çıkarlarına olacaktır.

 

KÜRDİSTAN LİDERİ SEYİD RIZA’NIN MEKTUBU…

Sömürgeci Türk Devletinin Dersimi egemenliği altına almak için başlattığı soykırım ve toplu katliam hareketi döneminde Kürdistan lideri Seyid Rıza Fransa Dışişleri Bakanlığına destek için bir mektup yazıyor. Bu mektupta çok çok önemli tarihi gerçekleri ifade ediyor. 

Bu gerçeklere vakıf olmak için bu mektubun okunması çok yararlı olacaktır. Mektubun çok iyi olmayan tercümesi ve Almancasını sunuyorum. 

                                        ********

Dersim – Kürdistan, 30 Temmuz 1937

Fransa Dışişleri Bakanlığına

Sayın Bakanım

Türk devleti yıllardır Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor, gazete ve yayınları yasaklıyor, ana dilini konuşanlara zulmediyor ve sistematik olarak halkımızı Kürdistan toprakları ölsün diye Anadolu’nun verimsiz bölgelerine yerleştiriyor..

Son dönemde Türk devleti de, bu baskıdan kurtulan Dersim bölgesini kendisiyle vardığı bir antlaşmayla işgal etmeye çalışıyor. Bu işgal olayı karşısında 1930’da Kürtler sürgün yollarında ölmek yerine kendilerini savunmak için Ağrı Dağı’nda, Zilan Vadisi’nde ve Beyazıt’ta silaha sarılmak zorunda kaldılar.

Üç aydır ülkemde acımasız bir savaş var. Eşit olmayan savaş şanslarına, hava kuvvetlerinin, yangın bombalarının ve zehirli gazların kullanılmasına rağmen Türk ordusunu yendik.

Direnişimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombalayıp yerle bir ediyor, savunmasız kadın ve çocukları katlediyor. İşte Türk hükümeti başarısızlığının intikamını tüm Kürdistan halkına zulmederek böyle aldı. Hapishaneler barışsever Kürt halkıyla dolup taşıyor, aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor veya Türkiye’nin ücra bölgelerine sürülüyor.

Kendi ülkelerinde barış ve özgürlük içinde varlıklarını, dillerini, örflerini, kültürlerini ve medeniyetlerini korumak isteyen 3 milyon Kürt, Ekselanslarını bu zulme son vermeye çağırıyor ve yardım için yüksek manevi gücünüzü Kürt halkına iletmenizi rica ediyor.

Sayın Bakanım, size en derin saygılarımı sunmak benim için bir onurdur.

Dersim Komutanı Seyid Rıza

 

ALMANCASI

Die deutsche Version des Briefes von Seyid Riza lautet wie folgt:

Dersim – Kurdistan, 30. Juli 1937

An das französische Außenministerium

Sehr geehrter Minister,

seit Jahren versucht der türkische Staat das kurdische Volk zu assimilieren, Zeitungen und Publikationen zu verbieten, diejenigen zu verfolgen, die ihre Muttersprache sprechen und unser Volk systematisch in die ineffizienten Regionen Anatoliens zwangsweise umzusiedeln, wo die meisten derjenigen, die von den fruchtbaren Ländern Kurdistans abgeschnitten sind, sterben.

In letzter Zeit versucht der türkische Staat auch, in die Region Dersim einzudringen, die im Rahmen eines mit ihr getroffenen Vertrags frei von diesem Druck war. Angesichts dieses Besatzungsereignisses waren die Kurden 1930 gezwungen zu Waffen zu greifen, im Berg Ararat, im Zilan-Tal und im Beyazid, um sich zu verteidigen, anstatt auf den Straßen des Exils zu sterben.

In meinem Land gibt es seit drei Monaten einen brutalen Krieg. Trotz der Ungleichheit der Kriegschancen, des Einsatzes von Luftwaffe, Brandbomben und Giftgasen besiegten wir die türkische Armee.

Angesichts unseres Widerstands bombardieren und zerstören türkische Flugzeuge Dörfer und töten wehrlose Frauen und Kinder. So rächt die türkische Regierung ihr Scheitern, indem sie das gesamte Volk Kurdistans verfolgt. Gefängnisse sind überfüllt mit dem friedliebenden kurdischen Volk, Intellektuelle werden erschossen, erhängt oder in isolierte Gebiete der Türkei verbannt.

Drei Millionen Kurden, die ihre Gegenwart, Sprache, Bräuche, Kultur und Zivilisation in Frieden und Freiheit in ihrem eigenen Land schützen wollen, rufen zu ihrer Exzellenz auf, um diese Verfolgung zu beenden und bitten Sie, dem kurdischen Volk von der hohen spirituellen Macht Ihrer Regierung zu helfen.

Sehr geehrter Herr Minister, es ist mir eine Ehre, Ihnen meinen tiefen Respekt entgegen zusprechen.

Kommandant von Dersim Seyid Rıza

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *