SEKTEYE UĞRAMIŞ ÜTOPYA

Çeşitli medya kuruluşlarının haberlerini takip edince, Kürdistan coğrafyasının tahribi, insansızlaştırılması açıkça göz önündeyken, kendine aydın mahlasını takanların bu olaylara sessiz kalması absürt bir yaklaşımın nasıl gözler önüne serildiğine şahit oluyoruz.

5-6 ay önce kendi evlerinde, tüm aile bireyleri ile belki gelecek hayalleri kuran ailelerin nüfusu birer birer eksiliyor. Türk medyası; her zaman yaptığı gibi ‘bayrak, şehit, vatan’ algısıyla haberler yapıyor. Kürt medyası ise; jenoside uğrayan Kürd halkını, tankla mahallelere giren birimleri, boşaltılan evleri, göç eden ve ekmeğinden olan insanların haberlerini veriyor.

Bu olayların temelinin ‘Kürdistan coğrafyasının kimliksizleştirilmesi’ üzerine kurulu bir sistem olduğudur. Peki buralara nasıl gelindi? Bu insanlar nasıl oldu da, hiçbir şeye anlam veremeden bu hallere düşürüldü?

HDP’nin ‘demokratik talepleri’ AKP’nin ‘Çözüm süreci’ savının Kürd halkına ‘statüsüzlükten’ başka bir şey getirmeyeceğini, Türkiyelileşmenin Kürdlerin sonu olacağını hep dile getirdik. Bunları kulak arkası edenler bir yana, bu kadar katliamın yaşandığı bir ortam da hala ‘biz kardeşiz, bu vatanda hep beraber kardeşçe’ yaşayacağız diyen Kürdler hala bu edebi ağızla rubailerini okumakta!!

Kardeşlik, barış, eşit yaşam dediğiniz hempalar, bugün Kürdistan’ın ulusalcı olduğu stratejik yerleri nerdeyse haritadan silmeye kadar alçalmışken, ulusalcı bir şekilde tavır almayan, Türk solunun önsözlerine göre hareket eden, `her milletin kendi kaderini tayin etme hakkı`ndan bi haber olan Kürdler’dir en çok suçlu olanlar.

Uluslar arası büyük pazara sahip olan haber siteleri son günlerde, Kürd/Kürdistan hakkında belgeler yayınlarken, Ortadoğu’nun yeni düzeninde ‘Kürdistan devletinin’ kurulacağını bas bas bağırılırken, bugün Silopi’de insanlar, Akrep tipi zırhlı araçlardan onlara dağıtılan erzaklara muhtaç hale getirilmiş durumda. Sur ilçesi ‘SURiyelileşmiş’ durumda. Bu vakalar, eskiden de olduğu gibi, ezenin yasalarınca hareket edileceğinin göstergesidir

The Times’in, Sur raporuna göre; “HDP ile AKP arasındaki diyalogun kapanması ve yerini saldırı, misillemelere bırakmasıyla umudun nafile olduğu” yorumunu yapıyor:

“En ılımlı Kürt politikacılar bile PKK’nın şiddetini eleştirmekte isteksiz. Türk devleti bedeli ne olursa olsun militanları ezmekte kararlı görünüyor, bu da öfkeyi alevlendirip PKK’ya halk desteğini artırıyor.”

Ortadoğu/Yakındoğu bölgesinde bir savaşın patlak vereceği artık kaçılmaz bir gerçek, uluslar arası güçler bu savaşı başlatmadan önce bölgedeki terör örgütü ‘IŞİD’ üzerinden birbirlerine karşı güç gösterisi yapıyorlardı. Bölgenin en önemli yerel gücü olan Kürd güçlerini yanına çekmeye çalışan bu güçler, yeni oluşacak olan dünya düzenini ‘ulusal ve mezhepsel olarak’ düzenlemek istiyor.

Güney Kürdistan’ın artık bağımsız sayıldığı bu günlerde, Rojava Kürdistan’ında bir takım haklar elde ettiğini gören Türkiye, Kuzey Kürdistan’ı hemen formatlama gereği duydu. Çünkü, çıkacak savaşta birçok NATO ülkesinin ‘çıkarı gereği’ Kürdler’e destek vereceğinin farkında. Bölgeyi elinde tutmaya çalışan Türkiye, bölgeyi boşaltma adına Kürd halkına karşı her türlü şiddet politiğini meşru görmektedir.

Adı henüz konulmamış bu savaşta, Kürdler ulusunu ‘demokratik öz yönetim’ tarzı yaklaşımlar kurtarmayacaktır, Kürdler’in kurtuluşu devletleşme yolunda olacaktır. Bunun farkında olan işbirlikçi taşeronlar danışıklı dövüş ile halkı galeyana getirip bilinçsizleştirme adına her türlü yaptırımı Kürd ulusuna reva görmektedir.

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *