İbrahim GÜÇLÜ
Her zaman olduğu gibi, son günlerde PKK’nın benim hakkımda aldığı karar üzerine yaptığım Kürtçe ve Türkçe yazılı açıklamalar, Basın Toplantısından dile getirdiğim görüşler ve verdiğim bilgiler üzerine yoğun tartışmaların olmasını bekliyordum. Öyle de oldu. Birçok Kürt yurtseveri, aydını, siyasi parti ve örgütleri konuyu çok pro-aktif şekilde tartıştılar. Halen de bu tartışmalar devam ediyor. Ben de kişi olarak hem yapılan yorumlar, hem sorulan sorular, hem yapılan yanlış değerlendirmeler, suçlamalar konusunda yoğun bir şekilde görüşlerimi dile getirdim. Tartışmaların ve benim değerlendirme ve açıklamalarımın burada durmayacağı ve kalmayacağı açık.
Bu yoğun ve pro-aktif tartışma sırasında Kürt siyasası ve okumuşları arasında var olan ve devem eden sorunlu alanlar yeniden tezahür etti, güçlü bir şekilde gün yüzüne çıktı. Bu tartışmalar vesilesiyle bir kez daha bu sorunlu alanlara işaret etmenin ve üzerinde durmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Birinci sorunlu alan: Bir konuyu sağlıklı yorumlamak, analiz etmek, yararlı sonuçlara varmak için, öncelikle sorunu anlamak, kavramak bilgilenmek gerekiyor. Sorunda doğru ve sağlıklı bilgilenmek, sorunun yarıdan fazla çözümü demektir. Oysa bu son PKK’nın hakkımdaki ölüm kararından sonra bir kez daha anladım ki, biz Kürtlerde doğru bilgilenmeden, yorum yapıyor, görüş belirtiyor, sonuçlara varıyoruz. Hiç tartışmasız bu oldukça sorunlu bir alan oluşturuyor.
İkinci sorunlu alan: Bir konu üzerinde tartışma yürürken ve görüş belirtirken, olgusal davranmak ve gerçeklere göre hareket etmek gerekir. Oysa biz Kürtler genel anlamda olgulara ve gerçeklere değil, olgu dışı enstrümanlara göre görüş belirtiyor ve sonuçlara varıyoruz. Yani olgusal davranılmıyor. Subjektif davranıyoruz. Öznel konular üzerinde hareket ederek görüş belirtiyor ve sonuçlara varıyoruz. Bu doğru sonuçlara varmamızı engelliyor. Bu da önemli sorunlu bir alan oluşturuyor.
Üçüncü sorunlu alan: Bir sorun hakkından görüş belirtirken, sonuçlara varırken araştırmacı ve incelemeci olmak gerekiyor. Biz Kürtler bu konuda oldukça tembeliz. Var olan şablonlarla, ya da dikte ettirilen kalıplarla hareket ediliyor. Bu da ciddi bir sorunlu alan oluşturuyor.
Üçüncü sorunlu alan: Düşünce ve ifade özgürlüğü, insan, insanlar, insanlık için oldukça değerli bir özgürlüktür. Düşünce ve ifade özgürlüğüne göre bir konuda görüş belirtmek, sonuçlara varmak oldukça da önemlidir. Oysa biz Kürtlerin çoğunluğu düşünce ve ifade özgürlüğünün değerini bilmiyor. İnsanı varlığının önemli bir koşulu olduğunu bilince çıkaramıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamı dışından davranıyoruz. Üyesi olunan partilerin, derneklerin ve benzeri kurumların değer yargıları, sahip olduğu düşünce ve ifade özgürlüğünün sakat bakış açısıyla görüş belirtiliyor ve sonuçlara varılıyor. Bu da ciddi sorunlu alanlardan biridir.
Dördüncü sorunlu alan: Dar ideolojik kabullerle görüş belirtiliyor ve sonuçlara varılıyor. Geniş felsefe dünyasının sağladığı görüşlerle yorum yapılmıyor ve görüş belirtilmiyor. Soğuk savaş döneminin ideolojik değerleriyle görüş belirtiliyor, sonuçlara varılıyor. Bu da en önemli sorunlu alanlardan biridir
Beşinci sorunlu alan: Tartışmanın ve eleştirinin etiğine uygun davranılmıyor. En önemlisi insani bize sunduğu etiğe göre davranılmıyor. Belden aşağı vuruluyor. İftira ve gerçek olmayan şeyleri ifade etmekte pervasızlık yapılıyor. İnsanların hak ve özgürlükleri kolaylıkla ihlal ediliyor. Hak ve hukuka riayet edilmiyor, kolaylıkla hak ve hukuk ayaklar altına alınıyor. Bu daha çok büyük sorunlu alan oluşturuyor.
Altıncı sorunlu alan: Tartışmalarda görüş belirtilirken, Kürt kültürüne ve sahip olunan diğer değerlere aykırı, onlara yabancılaşmış haliyle olaylarla ilgili görüş belirtiliyor ve sonuçlara varılıyor. Vefa duygusu, tarih bilinci önemli bir olgu olma özelliğini kaybediyor.
Yedinci sorunlu alan: Tartışmalarda, belirli güç odaklarından korkmak, başka önemli sorunlu bir alandır. Biz Kürtlerin büyük bir kesiminde devlet korkusundan ziyade, bir PKK korkusu var. Bu korku ile görüş belirtiliyor, sonuçlara varılıyor. Bu da çok önemli bir sorunlu alandır.
Sekizinci sorunlu alan: Yaşam hakkı, en önemli haklardan biridir. Doğal ve mutlak bir haktır. Yaşam olmadan, insanlar yaşamadan, onların hiçbir hakkında bahsetmek ve insandan bahsetmek olanaklı değildir. Biz Kürtlerde yaşam hakkı konusundan büyük bir önemsemezlik, pervasızlık var. Ölüm kanıklanmış. Ölüm olmadan, insan öldürülmeden hiçbir şey olmaz yargısı, değer olarak benimsetilmiş en kötü ve en tehlikeli değer yargısıdır. Bu değer yargısı yorum ve görüşlerde egemen bir değer yargısı. Bu en tehlikeli sorunlu alanlardan biridir.
Dokuzuncu sorunlu alan: Dava insanlığı, duygusu ve değeriyle hareket edilmiyor. Güncel bireysel, grupsal topluluk, örgütsel değerlerle ve çıkarlar ön planda tutularak görüş belirtiliyor. Bu de önemli sorunlu bir alandır.
Diyarbekîr, 6 Nisan 2021