İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)
Av. Faik Bucak, 1919 yılında Urfa ili Siverek ilçesine bağlı Hadro köyünde dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini Siverek ilçesinde, liseyi ise Diyarbakır’da başarıyla bitirdikten sonra, 1939 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, Yüksek Öğrenimine başladı. Hukuk Fakültesinde olduğu zaman, Kürdistanlı öğrencilerle ve aydınlarla ilişki kurdu. Üniversitede olan Kürdistanlı öğrencilerin sorunlarına destek olmak, onlara maddi ve manevi yardımın yapılması için, önemli örgütsel çaba ve dayanışma hareketleri geliştirdi.
1947 de yükseköğrenimini başarıyla tamamladıktan sonra hâkim olarak görev yapmaya başladı.
Faik Bucak’ın tayini hâkim olarak önce Antalya’ya ve daha sonra Sivas’ın Gürün ilçesine çıktı
Faik Bucak, Sivas Gürün’de arazi davalarında haklı olan davacı Kürtlerin lehinde kararlar verdi. Daha sonra Siyasi nedenlerle 1956’da Hâkimlikten istifa etti. Avukatlık görevine memleketi Urfa’da başladı.
Av. Faik Bucak aynı zamanda 1939 yılından itibaren fiili olarak siyasetin içinde bulundu. Kürt toplumsal ve milli sorunlarıyla yakından ilgilendi.
1946 yılından itibaren de Kürt halkının milli ve toplumsal sorunlarının çözümü için aktif çalışmaya başladı.
Bu çalışmalarının karşılığı, 1960 yılında, 27 Darbesi sonrası yüzlerce Kürt aşiret Reisi, Beyi, Ağası, Şeyhi ile birlikte Sivas Kampında Asker Kemalistler tarafında gözaltında tutulması oldu.
Hukukçu Faik Bucak, daha sonra 55 Kürt Aşiret Reisi ve Ağası ile birlikte Batı’ya Türk şehirlerine sürgün edildi. O sürgün döneminde Kürtlükle ilgili mücadeleye devam etti, kendisinin ve sürgün edilen arkadaşlarının haklarını hukuki düzlemde sıkı bir şekilde, cesaretle savunmaya devam etti.
Kürt milli faaliyetlerini ve halkımızla olan toplumsal dayanışmasını sürdürdü.
Bu Kürt milliyetçi faaliyetleri ve sürgün yaşamı onu Kürdistan’da sadece çok tanınan bir hukukçu yapmadı, aynı zamanda çok tanınan ve herkesin sevdiği ve saydığı toplumsal bir lider haline getirdi.
Sürgünden döndükten sonra da Kürt milli ve toplumsal sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. Mazlum ve yoksul Kürtlerin, başlarının sıkıştığında başvurdukları bir yerel milli lider ve hukukçu oldu.
Türk Devletinin sömürgeci ve Kürtleri inkâr eden siyaseti, her Kürt milliyetçisi ve aydını olarak, onu da fazlasıyla üzüyordu. Onun tepkisine yol açıyordu. Kürdistan’da 1919 yılından sonra Koçgiri milli ayaklanmasıyla başlayan, 1938 yılında Dersim’deki katliamla tasfiye edilen Kürt milli hareketlerinin kanla ve katliamla bastırılması, o milli hareketlerin liderlerinin idam edilmesi, Kürdistan’daki toplu sürgünler, onun hayatını derinden etkiledi.
Kürdistan’da en son katliam olan Dersim Katliamı yapıldığı zaman, O, 9 yaşında bir ilk okul öğrencisiydi.
Bundan dolayı da Kürdistan’da Türk sömürgeci devletin inkâr politikasına ve uygulamalarına; gasp edilen Kürt milli haklarının ifade edilmesi ve kazanılması konusunda gelişen mücadelelere de sesiz kalmıyordu. O gelişmelere destek oluyor. O gelişmeler de aynı zamanda onda milli şuurunun gelişmesine yardımcı oluyordu.
Onun yaşamında, 1958 yılında – ki o zaman Hukukçu ve milli-toplumsal kavga insanı Faik Bucak 39 yaşındadır-, Kürdistan Milli Lideri Mustafa Barzani’nin Sovyetler Birliğinden dönüşü onun da milli duygularının yükselmesine neden oldu. Onun için de, milli mücadelede yeni bir pencere açılmış oldu.
Faik Bucak, 49’lar Davası olduğu zaman 40 yaşında, 23’ler Davası geliştiği zaman 44 yaşında bir hukukçu ve Kürt milliyetçisi olarak, bu davalardan etkilenmiş ve bu davalara destek çıkmıştır.
Bu önemli hukuki davaların ortaya çıkması, bu davalara bağlı olarak gerçekleşen tutuklanmalar ve yargılanmalar, mahalli derneklerin faaliyetleri, yayınlanan gazete ve dergiler, Kürt milliyetçi Kürtlerin TİP’i bir sol parti olarak desteklemesi gibi çaba ve faaliyetler; Kürt milli haklarının kazanılması, Kürtlerin örgütlenerek standartlara uygun bir milli mücadele verilmesi için önemli çabalardı.
Bu çabalar, Kürdistan’da yeni milli örgütlenmenin şartlarını olgunlaştırdı. 1965 yılında şehit Sait Elçi’nin öncülüğünde Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) kuruldu. Hiç şüphe yok ki, TKDP, İran, Irak, Suriye Kürdistan’ı Demokrat Partilerinden derinden etkiline, hatta onların devamı diye bileceğimiz bir partileşmeydi.
TKDP’nin kuruluşu kısa sürede Kürt aydınlarını, Kürt öğrencilerini etkilemekle kalmadı, Kürdistan’da geniş kitleleri etkilemeye, milliyetçi duyguların gelişmesine neden oldu.
TKDP, çok zor koşullarda ve dar bir kadro ile kuruldu. Birçok milliyetçi Kürt aydını; partinin kuruluşuna destek olmalarına rağmen, çok özel zor koşullardan dolayı parti kurucusu olmadılar. Ama bu milliyetçi Kürt aydınlarının çoğu, TKDP’nin kuruluşundan sonra pişmanlık duymaya başladılar. Ama yine de ilk başlarda partinin kuruluşuna çok sevinmelerine rağmen, parti üyesi olma konusunda da çekingenlikleri devam etti.
Buna rağmen Kürt milliyetçisi hukukçu Faik Bucak, TKDP’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra partiye katıldı. Partiye katılmasıyla birlikte, Şehit Sait Elçi partinin genel sekreteri olarak yerini, Faik Bucak’a terk etti. O Parti’nin genel sekreteri değil, Genel Başkanı olarak kurucular tarafından onay gördü.
Hukukçu ve milliyetçi Faik Bucak, TKDP Genel Başkanı olduğu zaman 46 yaşından dinamik bir parti lideriydi. Onun partiye katılması ve genel başkanı olması, hiç şüphe yok ki partinin konumunda bir sıçrama yaptı.
Faik Bucak, aynı zamanda Kürt diline, edebiyatına, kültürüne gençlik yıllarından itibaren değer veren, O Kürt milli değerleriyle yakından ilgilenen, onlarla yaşayan, onlara katkıda bulunan, Kürtçe şiirler yazan biri olarak da, karizmatik bir parti genel başkanıydı. Kürtçenin iki lehçesini (Kurmanci ve Dımili) iyi konuşan ve yazan biriydi. Onun için de Kürdistan’ın Kuzeyinde çok kısa sürede genel başkanlığı ve liderliği benimsendi.
Hukukçu ve milliyetçi Faik Bucak’ın TKDP Genel Başkanı olması, sömürgeci Türk Devletinin daha fazla dikkatini çekti. Onun kişiliğine ve partiye yönelik şimşekleri çekti.
Faik Bucak’ın TKDP’ye genel başkan olması, parti çalışmalarına ivme kazandırmakla kalmadı, milliyetçi aydınların partiye katılımını da olumlu yönden etkiledi.
Ne yazık ki, Onun ve TKDP’nin milli faaliyetlerinden ve çalışmalarından korkan, onun ve partisinin başarısını çekemeyen karanlık güç ve düşman odaklar; aşiret çelişkisi ve çatışmasını da kullanarak, kendisine karşı özel bir tim tarafından “4 Temmuz 1966’da saat 10 sıralarında Urfa’nın Karaköprü mevkiinde suikast düzenlendi. Ağır yaralanan TKDP Genel Başkanı Av. Faik Bucak 5 Temmuz 1966 tarihinde yaşama veda etti, şehit oldu.
TKDP Genel Başkanı, hukukçu ve milliyetçi, Kürt dili ve edebiyatı sevdalısı Faik Bucak’ın ölümü, bütün Kürdistan parçalarından şok etkisi ve üzüntü yarattı. TKDP’ye, Kürt milliyetçilerine, Kürt milliyetçiliğine, dostlarına ve arkadaşlarına, ailesine büyük darbe oldu.
Faik Bucak’ın ölümünden 6 yıl sonra TKDP Genel Başkanı Sait Elçi’nin, kendi arkadaşları bilinen Dr. Şıvan, Brusk, Çeko tarafından katledilmesi daha da yaralayıcı, öldürücü, moral kırıcı gelişmeye yol açtı.
Her ikisinin ruhu şad olsun, yerleri gülistan ve Kürdistan olsun. Ailesinin, arkadaşları ve dostlarının, Kürt milletinin başı sağ oldun.
Ankara, 12 Temmuz 2022