İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)
KÜRDİSTAN’IN İŞGALDEN KURTULMASINI, KÜRTLERİN BAĞIMSIZ DEVLET OLMASINI, KÜRTLERİN KENDİ ÜLKELERİNDE EGEMEN VE İKTİDAR OLMASINI İSTEMEK; BÖLÜCÜLÜK MÜ?
FEDERALİZMİ, KÜRTLERİN ÜLKELERİNDE EGEMEN VE İKTİDAR OLMASI İÇİN Mİ, YOKSA TÜRKİYE’Yİ BÖLMEMEK İÇİN Mİ İSTİYORUZ?
*****
Her zaman yazdığım gibi, “Kürtler”, “Kürt milleti”, “Kürdistan” gerçekleri ve kavramları söz konusu olduğu zaman, bütün kavramlar yerlerini değiştirmekle kalmıyor; anlam değişikliğine uğruyorlar.
“Millet”, “ülke”, “devlet”, “bağımsızlık”, “özgürlük” kavramları, Kürtler ve Kürt milleti, Kürdistan bağlamında anlam değiştiriyor.
Kürtler söz konusu olunca, “Ulusların kendi kaderlerini kendi iradeleriyle tayin etmesi” ilkesi anlam değiştiriyor.
En olumsuz ve kötüsü de: Kürt milleti, Kürdistan, Kürt milletinin kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesi, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve devlet olması, anlam değiştirmekle kalmıyor; göze batan, alabildiğince kaçınılan, karşı olunan kavramlar olunuyor.
Bu kavramlar üzerinden hayatımızı, siyasal ve sosyal olayları okumaya başlamak, hemen “bölücülük” kabul ediliyor.
Biz Kürtler de, “bölücü” olmadığımızı anlatmak için on takla atıyor, renkten renge giriyor, kaçamak laflarla işi geçiştirmeye çalışıyoruz. Ya da “biz Türkiye’yi bölmüyoruz. Bütünlüğünü savunuyoruz” diyerek Kürtlüğümüzden ve değerlerimizden, millet olma haklarımızdan, farkına vararak ya da varmayarak uzaklaşamaya ve yabancılaşmaya başlıyoruz.
Böylece “bölücülük” kavramı, Türkiye’de tam da absurt (saçma) ve tersine çevrilen bir kavram oluyor.
*****
Kürtlerin bir kesiminin ve bir kesim örgütlerin, Federalizmi, Kürtlerin kendi ülkelerinde egemen ve iktidar olması için değil, “Türkiye’yi bölmemek” için savundukları görülüyor. O noktada “Türkiyecilik”, “Türkiyeseverlik” ortaya çıkıyor.
Böylece, federalizm diyenlerin bir kesimi, farkına varmadan resmi devlet paradigmasına hizmet etmiş oluyorlar.
*****
Kürt milleti, Orta Doğu’nun en eski ve yerleşik bir milletidir. Nüfus itibarıyla, Araplardan sonra ikinci millet konumundadır.
Kürtlerin ülkesi, Kürdistan’dır.
Kürtler de tarihte birçok devletler ve imparatorluklar kurmuşlardır.
Ne yazık ki, daha sonra Kürdistan, 1639’da Kasr-ı Şirin Antlaşmasıyla ikiye bölünerek, Osmanlı ve Fars İmparatorluğunun egemenliğinin altına girdi. Böylece kölelik ve sömürgecilik boyunduruğu boynuna geçirildi.
Kürdistan, Birinci Dünya Savaşından sonra da, emperyalistler ve sömürgeci güçler tarafından dörde bölündü. O tarihten sonra da Kürdistan, dört sömürgeci devletin (Türkiye, İran, Irak, Suriye) egemenliği altından inlemeye başladı.
Bu Kürt milletine yapılmış en büyük tarihi haksızlıktı.
Kürt milletini ve Kürdistan’ı bölenler, bölücüler, emperyalistler ve sömürgeci güçlerdi.
Bundan dolayı, Kürdistan’ın birliğini savunmak, Kürtlerin mutlak anlamda hakkıdır, bölücülük değildir.
Çünkü biz başka milletlere ait toprakları almıyoruz, işgal etmiyoruz, kendi topraklarımıza katmıyoruz ve ilhak etmiyoruz. Kendimize ait topraklarımızı, Kürt milletinin topraklarını birleştiriyoruz.
Emperyalistler ve sömürgeci güçler tarafından 4 parçaya bölünmüş Kürdistan’ın birliğini savunmak, milletimizin, ülkemizin topraklarını birleştirmek mücadelesi; bölenlere karşı, kendi ülkemizin birliğini savunmaktır. Bu yaptığımız bölücülük değildir.
Kürdistan’ın, sömürgeci devletlerin işgalinden kurtarılmasını, sömürgeciliğin Kürdistan’da son bulmasını istemek, bölücülük değil; topraklarımızı gasp eden sömürgeci devletlerin kendi evlerine dönüşünü istemektir.
Kürdistan’ı, Türk, Arap, Fars Devletlerinden kurtarmak, başka bir deyimle onlardan koparmak/çekip almak, egemenliklerine son vermek, bölücülük değildir. Kendi topraklarımıza sahip çıkmaktır.
Kürdistan’da bağımsız devlet istemek, başkalarının toprağında gözümüzün olması demek değildir. Kendi topraklarımız üzerinde milletimizin egemenlik ve iktidarını inşa etmektir. Bu da bölücülük değildir. Ülkemiz Kürdistan’ın sahiplenmek, yabancılardan kurtarmaktır.
*****
Federalizm, bir milletin, egemenlik, devlet olma modellerinden biridir. Bağımsız ve özgür olmanın, egemenlik ve iktidar olmanın tarzlarından biridir.
Federal sistemi birlikte kurmaya karar verdiğimiz Türk, Arap, Fars milletleriyle her açıdan, haklar, siyasi statü açısından eşit olmaktır. Devletin ortak sahibi olmaktır. Egemenliği ve iktidarı eşitçe ve ortak meclis kanalıyla paylaşmaktır. Kendi ülkemizde egemenliği, bağımsız meclisimiz, hükümetimiz, yargımızla sağlamaktır.
Bu bölücülük değildir.
*****
Biz Kürtler, Türkiye’de, İran’da, Irak’ta, Suriye’de ilk aşmada ve asgari olarak bu kapsamda bir federasyon savunmaktayız. Bu kapsamdaki federasyonun hayat bulmaması ve yaşamaması halinde, bağımsız devlet kurmak istiyoruz.
Yoksa biz federasyonu, Türkiye’yi, İran’ı, Irak’ı, Suriye’yi bölmemek için savunmuyoruz.
Çok açık ki biz Kürtlerin Türkiye’yi bölme sorunumuz yok. Türkiye’nin işgal ettiği ülkemizin topraklarımızın kurtarılması, işgalin son bulması diye bir sorunumuz var.
Kürtlerin bir kesimi ve örgütleri de, Federalizmi, Kürtlerin kendi ülkelerinde egemen ve iktidar olması için değil, “Türkiye’yi bölmemek” için savundukları görülüyor. O noktada Türkiyecilik, Türkiyeseverlik ortaya çıkıyor.
Orada da anlaşılıyor ki, federalizm diyenlerin bir kesimi farkına varmadan resmi paradigmaya hizmet etmiş oluyorlar.
Amed, Mart 2017