Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın ziyareti

Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Türkiye Ziyareti Özel Koşullarda Yapıldı ve Özel Bir Anlamı Var…

Kürdistan Federe Devleti Başkanı, Orta Doğu’da önemli ve özel gelişmelerin olduğu bir merhalede yapıldı.

Suudi Arabistan’ın Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nı Selaheddin Eyyübi gibi karşılaması ve Kürdistan’ın devletleşmesine destek sunması sonrasında bu ziyaretin yapılmış olması daha anlamlı oldu.

Kürdistan federe Devlet Başkanı’nın Türkiye ziyaretini birkaç başlık altında incelemek istiyorum.

KÜRDİSTAN FEDERE DEVLET BAŞKANI MESUT BARZANİ, ORTA DOĞU’DAKİ VE KÜRDİSTAN’DAKİ ÇELİŞKİLERE, ÇATIŞMALARA, SAVAŞA, KOMPLOLARA VE İÇ AYAAKLANMA PROVALARINA RAĞMEN KÜRDİSTAN DEVLET STRATEJİSİNİ ANA HALKA OLARAK ELİNDE TUTUYOR. ONUN İÇİN NEFES ALIP VERİYOR VE ÇALIŞIYOR.

Arapların ve özellikle Şii Maliki’nin üniter ve Arap ulus devleti reflekslerini devam ettirmesi, federal devleti ve demokrasiyi içine sindirmemesinden dolayı, Kürtler ve özellikle de Kürdistan Federe Başkanı yeni bir arayış içine girdi.
Kürtlerin bu arayışı sonucunda, Kürdistan Devlet Başkanı, Kürdistan Meclisi ve Yönetimi hayati bir stratejinin belirlemesi yoluna gittiler.

Bu strateji şuydu: “Federal devlet, Irak’taki milletlerin ihtiyacına cevap vermiyor. Araplar bağımsız devlet olsunlar. Kürtler de bağımsız devlet olsunlar. Arap ve Kürt Devletleri de kendi aralarında Konfederal Devlet kurmaya karar versinler.”
Kürdistan Başkanı ve yönetiminin bu stratejisi, Irak koşulları ve Kürdistan halkının da talepleriyle örtüşüyordu. Çünkü 2005 yılında Anayasa Referandumu ile birlikte Kürdistan’ın statüsü hakkında da referandum yapılmış. Bu referandumda, Kürdistanlıların % 98’i, Kürdistan’ın bağımsızlığı için irade beyanında bulunmuşlardı.
Arap Şiileri bu stratejiyi benimsemezse de, Kürdistan Başkanı ve Kürdistan yönetimi, bu hayati ve Kürdistan’ın geleceği için önemli olan stratejiyi, dünyanın dört bir yanında görüştükleri devlet başkanlarına, başbakanlara, meclis başkanlarına, en başta da ABD ve Avrupa Birliğindeki devlet başkanlarıyla konuştular. Birçok devlet de, Kürdistan Başkanı ve yönetiminin bu stratejisine destek verdiler.
Orta Doğu’da iç savaşlara ve IŞİD’in Kürdistan’’a saldırmasına rağmen, Kürdistan Başkanı ve Kürdistan yönetimi bu stratejiden vazgeçmedi. IŞİD’e karşı savaşta ilk başlarda sarsıntı geçirilse de, zaman içinde IŞİD’e karşı mücadele de başarı elde edilmeye başlandı. Kerkük IŞİD belasından korundu. En son Şengal’in IŞİD’den temizlenmesinden sonra, IŞİD’e karşı zafer kazanılacağı netleşti. Dünya da, Kürdistan Başkanı ve yönetiminin, pêşmergelerin başarısını kabul ettiler, takdir ettiler. Pêşmergelerin, tüm insanlığın, hak ve hukukun bölge çapında savunulmasının savunucuları ve savaşçıları olduğu kabul edildi ve tescil edildi.
Musul’ın IŞİD’de kurtarılmasının verileri ortaya çıkmaya başladı ve tünelin ucundaki ışık görünmeye başladı.
Tam da bu aşamada, Kürdistan Başkanı’nın, Suudi Arabistan, Katar, Körfez Devletleri ziyaretinden sonra, Türkiye ziyareti gerçekleşti.
Kürdistan Başkanı’nın Suudi Arabistan ziyaretinde Kürdistan Başkanı, Kral tarafından Selahattin Eyyübi olarak nitelendirildi, o değerlendirmeye göre büyük değer ve karşılama gördü. Kürdistan Başkanı, Kürdistan devleti stratejisinden ısrarlı oldu. Suudi Arabistan, Kürdistan Devletini desteklediklerini açıkça ifade etti.
Katar ve Körfez Devleri de açıkça olmazsa Kürdistan Devletinin kuruluşuna karşı olmadıklarını ve desteklediklerini, tutum ve davranışlarıyla ortaya koydular.
Kürdistan Devlet Başkanı, Türkiye’yi ziyaret ettiği zaman da bu stratejisinden vazgeçmediğini açıkça ortaya koydu. Türk Devleti Başbakanı ve Cumhurbaşkanı tarafından bir devlet Başkanı gibi karşılanması, görüşmelerde Kürdistan Bayrağının da protokolde yer alması bunun en somut örneğidir.
Bundan önce de, yerel seçimler öncesinde de Kürdistan Başkanı, Türkiye’de hem de Kürdistan’ın Kuzeyinde Diyarbakır’da bir devlet başkanı gibi karşılanmıştı. Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak, Kürdistan Federe Devlet Başkanı Mesut Barzani’ye hitap etmişti.
İRAN VE MÜTTEFİKLERİ (RUSYA, SURİYE, IRAK ŞİİLERİ, PKK/PYD/HDP, GORAN) KÜRDİSTAN FEDERE DEVLET BAŞKANI’NIN TÜRKİYE’YE GELMESİNE KARŞILAR.
İtan ve müttefiki devletler ve onların işbirlikçisi Kürt örgütleri ve güçleri, Kürdistan Devletine karşı oldukları için, Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın diplomasisinden ve çalışmalarından; dünyadaki tüm başarılı devlet ilişkilerinden, özellikle de Suudi Arabistan, Katar, Haliç Devletleri ve Türkiye’ye ziyaretinden rahatsızdırlar.
İran, Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nı, başkanlıktan düşürmek için kendisine bağlı Goran, KYB, İslamcı örgütlerle darbe yapmak istedi. Bu darbede başarısız kalınca, GORAN ve PKK eliyle Kürdistan’da iç çatışma, iç ayaklanma, iç savaş, organize etti.
Bu kirli ve tehlikeli planında da başarıya ulaşamadı.
Kürdistan Federe Devlet Başkanı, bütün bu planları, komploları, tehlikeli oyunları görmesine rağmen, kimseye düşmanlık etmeden bu planları ve oyunları alt etmekle kalmadı; Kürdistan Bağımsız Devlet Projesini de adım-adım gerçekleştirmek için çalışmalarını sürdü. Halen de sürdürüyor.
Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Türkiye ziyareti, bir yönüyle de bu çalışmasının hayata geçmesidir.
İsmi geçen devletler ve güçler bundan dolayı Kürdistan federe devleti Başkanı’nın, Türkiye ziyaretinden rahatsızdırlar.
Türkiye’nin, Kürdistan Federe Devleti ile birlikte, ABD ve Avrupa Birliği, Suudi Arabistan, Katar, Körfez Devletleri,, Yemen, Libya cephesinde olmaları da onları rahatsız ediyor.
Yine İsmi geçen devletler ve güçler, Kürdistan Federe Devleti’nin, Türkiye ile birlikte bölgede büyük bir güç olmasından, Kürdistan Devleti’nin kuruluşuyla birlikte işbirlikçi siyasi güçlerin, partilerin, zorbalığın, otoriterizmin ve şiddetin yenileceğinden ve tasfiye edilmesinden korkuyorlar.
PKK/PYD/HDP, Goran, Kürtlerin yapıcılığından, dünya gücü olmasından korkuyorlar. Onlar karanlık dehlizlerde, kirli sularda kulaç atmayı, kirli ve zorba devletlerin uşaklığını yapmayı her şeyin üstünden tutuyrlar.
Bu nedenle, PKK/PYD Kürdistan Federe Başkanına açık düşmanlık ediyor. HDP Eş Başkanı alelacele Süleymaniye’ye gitti. İranlılar ve onların işbirlikçisi örgütlerle görüştü.
PKK/PYD/HDP, Goran, Bağımsız Kürdistan’a ve Kürt ulus devletine karşı oldukları için bu ziyaretlerden rahatsız oluyorlar. Çünkü bu ziyaretler Kürdistan Federe Devlet Başkanını bir adım daha devlet olmaya yaklaştırıyor.
KÜRDİSTAN FEDERE DEVLET BAŞKANI’NIN, SUUDİ ARABİSTAN, KATAR, HALİÇ DEVLETLERİNDEN SONRA TÜRKİYE’Yİ ZİYARET ETMESİ ANLAMLIDIR…
Kürdistan Federe Devlet Başkanı, Suudi Arabistan, Katar, Körfez Devlet Başkanlarıyla yaptığı görüşmeden sonra Türkiye’ye geldi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez Devletlerinin, Kürdistan Devletine destek çıktıkları biliniyor.
Bu nedenle Kürdistan Başkanı’nın ismi geçen ve Kürdistan Devletini destekleyen devletlerle görüşmesinden sonra Türkiye’ye gelmesi çok daha anlamlıdır.
Türk Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bunu bilerek Kürdistan Federe Devlet Başkanını karşıladılar ve ona değer verdiler. Kürdistan Bayrağını, Türk Bayrağının yanına astılar. Bu Kürdistan’ın, devletleşme sorununda Türk yetkililerinin de bilgi sahibi olduklarını, Kürtlerin devletleşmesine karşı bir tutum içinde olmadıkları verisini sunuyor.
Genel seçimlerden önce R. T. Erdoğan’ın, “Kürdistan Devleti, Irak’ın iç sorunudur” demekle, karşı olmadığını ortaya koymuştu. Bu konuyu da tyazmıştım.
MUSUL MESELESİNDE KONUŞIULANLAR: IRAK’IN VE KÜRDİSTAN’IN GELECEKTEKİ STATÜSÜ, SURİYE’NİN KAZANACAĞI STATÜYE GÖRE OLMUŞTUR…
Kürdistan Federe Devleti Başkanı ile Türk Devleti Başkanı’nın Musul meselesini konuştukları da tartışmasız. Musul Meselesi, zan edildiği gibi, Musul’da Türk Devleti’nin söz sahibi olması çerçevesinde konuşulduğunu düşünmüyorum.
Irak ve Kürdistan’ın gelecekteki statüleri, Kürdistan Devleti koşullarında Musul Meselesinin konuşulduğunu düşünüyorum. Türk Devleti açısından da oradaki petrol ve doğal gaz bağlamında yapılan konuşmalar olmuştur. Söylendiği gibi konuşulanların, 1926 Ankara Antlaşmasıyla bir ilişkisinin olduğunu düşünmüyorum.
HDP, KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİ’NİN TÜRKİYE İLE OLAN İLİŞKİLERİNE KARŞI ÇIKIYOR. KENDİSİ DE MECLİSTE MAAŞ ALARAK KONFORUNU DEVAM ETTİRİYOR.
PKK/PYD/HDP, Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın, bir devlet başkanı olarak Türkiye ile ilişki kurmasına karşı kampanya yürütüyorlar. Yalana ve sahte bilgilere dayalı propaganda yapıyorlar. Bu koşullarda, Kürdistan Federe Devleti’nin ve Başkanının, Türkiye ile ilişki kurmamasını ileri sürüyorlar.
Bundan amaç: Kürdistan Federe Devleti’nin Türkiye ilişkilerinin kesilmesini sağlamak, Avrupa Birliğine açılan kapısını kapatarak, Küğrdistan federe Devlertini dar boğaza sokarak, boğmak istiyorlar.
Oysa kendileri Türk Devleti imkânlarından yararlanıyorlar. Meclis’te olan milletvekilleri maaşlarını Türk Devletinden alıyorlar, kendilerine sağlanan konforu sürdürüyorlar. Meclis’te istifa etmeyi ve ayrılmayı düşünmüyorlar. Devletin olanaklarından yararlanmama kişiliğini göstermiyorlar.

İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)
Amed, 11 Aralık 2015

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *