Dogan Ceren
Bir süre önce Almanya’daki bir etkinlikte kitaplarımı sergilediğim masaya gelip benimle tanışan ve Diyarbakır Zindanında Güvercinler Yuvalarunı Terketti isimli kitabını imzalayıp hediye eden değerli kardeşim İbrahim Göröz’e teşekkür ediyorum.
Kitabı okurken, 12 Eylül 1980 Askeri Cuntası’nın işkence tezgahlarında ve karanlık zindanlarında zulmün her çeşidini yaşattığı yüzbinlece mağdurdan biri olarak aynı süreçleri bir kez daha yaşadım.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ı bir işkencehane ve tımarhaneye çeviren cuntacılar, bütün toplumu bir korku tüneline sokup istedikleri biçimi vermek, toplumsal muhalefeti ve Kürt Ulusal Hareketi’ni bastırarak amaçlarına ulaşmaya çalışmıştı. Bunun için karşıt kutuplardan insanları aynı koğuşlara doldurarak “karıştır barıştır” uygulamasına gitmiş. Ardından devletin itibardan düşmüş faşist Kemalist ideolojinin buyruklarını hoperlörlerle koşuğlara kusmuş, zindan havalandırmalarını faşist kışla eğitimi sahalarına çevirmişti.
Cuntacılar, işkence, idam ve kitlesel tutuklamalarla toplumu zaptu rapt altına almada akla hayale gelmedik uygulamalara girmişti. Bu uygulamaların en barbar biçimlerini hiç kuşku yok ki Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi denen sömürgeci labaratuarda hayata geçirmeye çalıştı. Bir labaratuara çevirdiği bu cezaevinde bir milleti toptan kişiliksizleştirmeye, Türkleştirmeye ve teslim almaya çalıştı. Buna karşı direnen çok sayıda insanı katletti, işkencede sakat bıraktı.
Diyarbakır cezaevinde ağır işkence ve tutukluluk süreçleri yaşadıktan sora dışarı çıkan bir kısım Kürt politikacı ve devrimci orada yaşanana barbarlıklarla ilgili makaleler ve kitaplar yazdılar. Bunlardan biri de İbrahim Göröz’dür.
Bizim kuşak devrimciler, Nguyen Duc Thuan’ın Vietnam Saygon zindanındaki işkencelere karşı direnişi anlatan «Direnme savaşı», Naziler tarafından yakalanıp ağır işkencelerden geçirilip 1943’te Berlin’de idam edilen Julies Fuçik’in «Darağacından Notlar», Themos Kornaros’un Yunanistan’ı işgal eden Nazilerin kurduğu toplama kampındaki işkence ve vahşetlerini anlatan «Haydari Kampı» ve Nihat Behram’ın 12 Mart Cuntacılarının Diyarbakır işkencehanesinde direnişi karşısında çareyi bu yiğit komünist devrimciyi katladilişini anlatan «Ser Verip Sır
Vermeyen Bir Yiğit-İbrakim Kaypakkaya» isimli kitapları okuyarak, işkencenin ne olduğunu anlamıştık.
Kitap ile ilgili çok şey yazmaya gerek yok sanırım. Çünkü Diyarbakır 5 Nolu cezaevinde yaşanan vahşeti samimi bir dille ve tüm çıplaklığıyla yazılmış bu kitabın duyarlı her insan tarafından okunacağını ümit ediyorum.
İbrahim Göröz’de yaşadığı ve tanık olduğu işkence ve insanlık dışı muameleleri yazarak tarihe not düştüğü için teşekkür ediyorum.