İSKAN TOLUN Köln: Son Makaleler: Bir Oya Gibi

İSKAN TOLUN Köln

Düzenli kitap okuyanlar; değişik yazarların değişik kategorilerde yazılmış olan kitapları okusalar çok daha iyi olur, bence. Hele de okur, değişik dillerde yazılmış olan kitapları da okuyabiliyorsa…

 

Raflardan bu kez Hoşeng Broka’nın, Ahmedê Sedef’in ve ayda en az bir kitabını okumayı ihmal etmediğim değerli üstat, mizah yazarı Aziz Nesin’in birer kitabını seçtim. Kürtçe şiir kitabın erken bitti ve hemen kürtçe romana başladım. Bundan dolayı bu kez, ana dil ağırlıklı oldu. Dolayısıyla bu hafta, iki ayrı dilden üç güzel kitap seçip paralel okudum.

(Hoşeng Broka: Bawişkandinin J.K.M.R/Şiir kitabı/Elmanya 1995. 77 pel. Ahmedê Sedef: Ez Pêşeroj im/Roman. Çapa Yekem 2022. Weşanên Sîtav/Ankara. 256 pel. Aziz Nesin: Bir Dokun Bin Dinle/Söyleşiler. Nesin Yayıncılık A. Ş.1994-2018/İstanbul. 310 Sayfa)

Hoşeng Broka’nın, şiir kitabının sayfaları çok güzel motiflerle/resimlerle süslenmiştir. Tasarımı, yazı biçimi, mizanpaj vb. harika olmuştur. Hele de Ahmet Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim şiirden seçtiği birkaç dizesinin kürtçeye çevirmiş olması. (47. Sayfada/Di pelê 47’a de) Defalarca okudum. Ve, birçok şiirine de dipnot düşmüş, renk katmış…

Özellikle, Şengal/Laleş’deki kutsal mekânlarda Êzîdî ritüellerini, bayram günlerin anlam ve önemini kısaca dipnotlarla açıklamış olması, çok iyi olmuş. (Sayfa/Pelên 12/21/23/26/37/51/62/71) Güzel bir kitap, anlamlı şiirler. Zevkle okudum!.. Değerli şair, Hoşeng Broka’yı bu güzel kitabından dolayı kutluyorum!..

Ahmedê Sedef’in ana dilde betimlediği Ez Pêşeroj im (Gelecek Benim) adlı kitap, son zamanlarda okuduğum en güzel romanlardan biridir, diyebilirim. Romanın konusu her ne kadar biliniyor olsa da yazar, mükemmel bir kurgu ile betimlemiştir. Ayrıca, akışkan bir stile sahip olan yazar, anadilin gramerine de oldukça hakimdir ve hafızasına kürt ve kürdistan realitesi yüklenmemiş; emperyalizmin inkar politikası ışığında, insanın içini bile okuyabilecek bir mahiyette icad edilmiş robot Sofia ile Aso’nun diyaloğunu çok güzel kurgulamıştır. Qesta Şîrîn’den, Lozan’a ve günümüze dek süren, çok kapsamlı bir anlatı…

Anlatıyı dikkatle dinleyen robot Sofia, alabildiğine şaşırıyor. Aso’ya onlarca soru yöneltiyor ve ikna olunca da kendisini icat edenlerden hesap soracağına dair söz veriyor. Sohbetleri dostlukla sürdürüyor ve mevcut arenada Argeş, Davit, Zana vb. Gibi birçok figür de yer alıyor. Kısacası, Ez Pêşeroj im (Gelecek Benim) adlı roman, Kürdistan’ın, Ortadoğu’nun ve dünyanın meşakkatli yollarından, karanlık dehlizlerinden geçip, uzayın pek bilinmeyen kuytu köşelerine dek uzanıyor ve hızla aydınlık bir geleceğe doğru akıyor ve böylece okuru da peşinden merakla, keyifle sürüklüyor. Onlarca kez soykırımdan geçirilmiş kadim bir halkın, hatta halkların dramını dile getirirken, inkar ve asimilasyonu işlevsiz kılacak nitelikte yorumlarda, tespitlerde bulunuyor…

Merak edip internete baktım, kitap, sadece birkaç yerde gözüküyor.

Ha, bir yerde de okunması gereken “100 kitap” arasında yerini almaktadır. Ve edindiğim son bilgiye göre Köln’de, Gala Müzik/Kitapevi’nde söz konusu kitabı bulmak mümkündür…

Ahmedê Sedef’in, Ez Pêşeroj im (Gelecek Benim) adlı romanı, tam da mevcut dünya konjonktürün karmaşasında okunacak bir kitap!..

Değerli yazara başarılar diliyorum!..

Ve, vazgeçemediğim yazar, Aziz Nesin: Bir Dokun Bin Dinle/Söyleşiler

Aziz Nesin’den okuduğum her kitap gibi, bu kitabını da severek, zevkle okudum. (Yüz küsür kitabı var Aziz Nesin’in ve henüz yarısını da okumuş değilim ama, Yaşar Kemal’in külliyatını geçen sene devirmiştim ve ilginçtir, ilk eserini en son okumuştum: Elli kitap) Harika bir eser ve herkes okumalı bence. Aziz Nesin, değişik tarihlerde gazetecilerle, yazarlarla yaptığı önemli sohbetleri, röportajları bu kitapta toplamış. Kitabın adından da, ne kadar ilginç ve önemli bir eser olduğu anlaşılıyor zaten: Bir Dokun Bin Dinle…

…. Örneğin siz benim yerimde olsaydınız Aziz Nesin’e ne sorardınız?

-Senin yerinde olsaydım hiçbişey sormazdım, adamı rahat bırakırdım!.. [Hepimiz kahkahalarla, katıla katıla, uzun süre gülüyoruz] (31. Sayfa)

… 1071’de gelmiş atalarım bir köye,… (46. Sayfa)

Şak diye, ya tirenle ya uçakla Almanya’ya geliyor. Hiç tükürmüyor, hiç …..; çünkü mekan adamı terbiye ediyor, …. . Ama aynı adam İstanbul’a geliyor, İstanbul’da tükürülmeyecek yer yok ki… (47. Sayfa)

Bana soruyorlar, Sivas’taki olayda kimden şikayetçisin, diye… Bunu sordukları anda örtbas etmek istedikleri belli. Orda kırk kişi-elli kişiyi söyleyeceğiz, onlara en hafif ceza verilerek kurtulacaklar, iş bitecek, kapanacak. Burda hükümet suçlu, meclis suçlu, parlamento suçlu, bakanlar suçlu. Yalnız bu hükümet değil, bundan öncekiler de suçlu. Ucu taa İsmet paşa zamanında… (60. Sayfa)

Tonton Babama Hayranım

Konuşan: Muhsine Helimoğlu Yavuz

Ali Nesin’le onun tonton babası Aziz Nesin’i konuştuk. Matematik profesörü olan Ali, Matematik ve Oyun adlı kitabındaki, Sivas’ta yakılanların anısına adadığı “Hypatia” yazısında, bugüne yapıtı kalmış ilk kadın matematikçi olan Hypatia (İ. S. 370-415) için, İskenderiye Üniversitesi’nin matematik profesörü ve rektörü olan Theon, kızı Hypatia’yı “bir oya gibi işledi” diyor.

(Hypatia’nın hikâyesi ve hazin sonu İbret-Ulu Tanrım/Verdammnis adlı romanıma da konu olmuştu)

Ben de ona aynı şeyi soruyorum…

-Ali, babana yazdığın mektuplarını okuduğumda, Aziz Nesin’in de seni bir oya gibi işlediği sonucuna vardım, ne diyorsun?

 -Dolaylı olarak evet. Bir kere onun çocuğu olmak ve onun çevresinde yetişmek bir şans. (291. Sayfa)

“Baba, çocuklar için hiç bu kadar para harcanır mı!” diye sorduğumda, “Çocuklar için ne kadar para harcansa azdır,” demişti. (294. Sayfa)

Ve, nitekim hiç tanımadığı kimsesiz çocukları da kucakladı. Eğitime muhtaç kimsesiz yoksul çocukları, bir meslek edininceye dek her türlü gereksinimlerini karşılamak için Nesin Vakfı’nı kurdu değerli üstat Aziz Nesin.

(Çocuklardan bahsetmişken bu ara, anadilde bir çocuk romanı üzerinde çalışıyorum: Gavanê Kal/İhtiyar Sığırtmaç

Ha, bir de benim Rovîyê Xasûk adlı çocuk kitabım, Der schlaue Fuchs adıyla almancaya çevrildi, yakında yayınlanacak.)

Sevgili Ahmet Nesin’in, Babıali’nin Marko Paşası başlığı altında babası Aziz Nesin ile yaptığı röportaj (281-290. Sayfa) da oldukça dikkat çekicidir…

Vakıf’ın önünde minibüsten indik ve babamı keçi kovalarken bulduk. Ateş Ağabeyim, “Babam keçileri kaçırmış,” diye espri yapmıştı. (287. Sayfa)

Aslında bu değerli kitabı uzun uzun anlatmak, değerlendirmek istiyordum ama, makale çok uzar ve tadı da kaçar. Nitekim, defalarca basılmış olan bu eserin, bir başucu kitabı niteliğinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim…

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *