İbrahim GÜÇLÜ
Kürdistan’ın Doğusunda, Sakızlı Kürt Kadını Jîna Amînî kılık-kıyafetinin teokratik-faşist hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle gözaltına alındı. İran’da Jîna Amînî’yi gözaltına alan emniyet biriminin “ahlak polis birimi” olduğu açıklandı. Gözaltında kendisine yapılan işkence sonucu yaşamını kaybetti, Kürdistan şehitleri topluluğuna katıldı. Ayrıca da İran’da birçok emniyet biriminin keyfi bir şekilde, hukuk ve insanlık dışı bir anlayışla değişik milletlerden insanları katlettiği ve idam ettiği de bir gerçek. Bu nedenle, İran devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla cinayetlerden sorumluluğa sahiptir. İran Devleti, cinayetleri ve hukuksuz infazları herhangi bir birime yıkarak, işlediği insanlık suçundan kurtulamaz.
Jîna Amînî’nin katledilmesinden sonra, İran Teokratik-Faşist Rejiminin Jîna Amînî’nin katledilmesi için gösterdiği nedenin, gerçek ve doğru olmadığı, Jîna Amînî’nin ailesinin açıklaması, yakalandığı zaman yanında olanların açıklamalarıyla açığa çıktı. Asıl katledilme nedeninin Kürt olduğu gün yüzüne çıktı. Bütün dünya, bu gelişmelerin ışığında, uluslar arası insan hakları derneklerinin yayınladıkları raporlarla bu gerçeği kabul ettiler.
Ama şunun altını kalın çizgilerle çizerek belirtiyorum ve belirtmek lazım ki: İnsanın yaşam hakkı mutlak bir haktır. İnanlar açısından, Allahtan başka hiçbir güç, hiçbir diktatör, hiçbir devlet, hiçbir rejim, özellikle rejim kendisine İslamcı Rejim diyorsa kimsenin yaşam hakkına son veremez. İslami inanca göre, bir kişiyi öldürmek ve katletmek, insanlığı öldürmek ve katletmektir. İran teokratik-rejimi de her gün insanların yaşam hakkına son vererek, Jîna Amînî’yi katlederek, insanlık suçu, dini suç işlemiştir ve işlemektedir.
Jîna Amînî’nin katledilmesinden sonra, Kürdistan’ın Batısında başlayan grevler, kitlesel gösteriler, mitingler kısa sürede bütün değişik milletlerin yaşadıkları eyaletlere yayıldı. Başta Kürtler olmak üzere, Beluciler, Araplar, Azeriler, Farslar, değişik din ve mezheplere tabi olan topluluklar; onların sivil, siyasal, dini örgütleri İran Teokratik-Faşist Rejimini protesto ettiler.
16 Eylül 2022 tarihinde başlayan bu gösteriler, İran teokratik-Faşist Rejimine karşı bir sivil ayaklanmaya dönüştü. Halende bu ayaklanma devam ediyor.
İran teokratik-faşist rejimi, gösterileri, sivil ayaklanmaya dönüşen milletlerin hareketlerini bastırmak için akıl almaz bir devlet şiddeti uyguladı. Devletin ve rejimin bu uygulaması sonucu on binlerce insan gözaltına alındı, binlercesi sakat kaldı, değişik milletlerden 400 kişi de katledildiler. Bunlar, çocuklar, erkekler ve kadınlar.
Gözaltına alınıp tutuklananlar da, hızla hukuk dışı uygulamalarla idam cezalarına çarptırılmaya çalışılıyor. Bugüne dek iki kişi hakkından idam kararının verildiği konusunda açıklama yapılmasına rağmen, içerden gelen bilgiler idama çarptırılanların sayısının onlarca olduğudur.
İran teokratik-faşist rejimi, sivil ayaklanmanın gerçek nedenlerini; milletlere ve halka yapılan zulmü, yoksulluğu, faşist uygulamaları, teokratik tarzda yaşama müdahaleleri, Kürtlerin ve diğer milletlerin milli haklarının gaspını gizlemek için, sivil ayaklanmayı dışarıdan ABD ve Batı’nın, Kürdistan Federe Bölgesinin organize ettiğini dünyaya açıkladılar. Bunun sonucu Kürdistan Federe Devletini bombardıman ettiler. Ama dünya, İran Halkları, teokratik-faşist rejimin bu açıklamasının gerçek olmadığını görüyor.
“AHLAK POLİSİ BİRİMİNİN” KALDIRILMASI REJİMİN GERÇEK YÜZÜNÜ GİZLEME AMAÇLIDIR. TEOKRATİK-FAŞİST REJİMDE KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLER VE RADİKAL REFORMLAR GEREKLİDİR…
İran teokratik-rejiminin, sivil ayaklanmanın, İran’daki gelişmelerin uluslararası bir nitelik kazanması, deşifre olması, gerçek yüzünün açığa çıkmasından dolayı, sivil ayaklanmayı engellemek konusunda bir acizlik içindedir.
Bunun için değişik ve gerçek anlamda çözüm olmayan yollara başvuruyor, taktik adımlar atıyor. Bu yaklaşımının bir sonucu olarak, “Ahlak Polisi Birimini” kaldırdığını dünyaya duyurdu. Bunun yeterli olmadığını ve bunun bir taktik oyun olduğunu İran halkları ve dünya çok iyi biliyor.
İran Teokratik ve Faşist Rejiminin daha ileri adımlar atması gerekir. O zaman bir ölçüde inandırıcı olur.
İran Teokratik-Faşist Rejimi Neleri mi yapmalı?
-Öncelikle Jîna Amînî’nin katledilmesiyle ilgili suçunu kabul etmeli. Jîma Amîni’yi katleden sorumlular tutuklanıp, yargılanmalı.
-Devlet şiddeti sonucu katledilenlerin sorumluları açıklanmalı, tutuklanmalı, yargılanıp cezalandırılmalıdırlar.
-Gözaltında bulunan ve tutuklananlar, zaman geçirilmeden serbest bırakılmalıdırlar.
-Sivil ayaklanmadan dolayı tutuklananlar hakkında başlayan yargılamalar hemen durdurulmalı. Verilen idam cezaları ve ağır cezalar ortadan kaldırılmalıdır.
-Giyim ve kuşam konusunda özgürlük sağlanmalıdır. Bu konuyla ilgili verilmiş faşist ve teokratik idari, hükümet, yargı kararları; kanuni mevzuat ortadan kaldırılmalıdır.
-Halka verilen maddi zararlar tazmin edilmelidir.
-Katledilenlerin ailelerine yüksek oranda maddi ve manevi tazminat ödenmelidir.
-Demokratikleşme süreci başlatılmalıdır. Kürtlerin ve diğer tüm milletlerin hak ve özgürlüklerinin kabulü konusunda adımlar atılmalı ve kapılar aralanmalıdır.
-Kürdistan’ın Batısının Kürdistan Federe Bölgesinde ikamet eden örgüt yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmak için yapılan ve yapılmakta olan bombardımana son verilmelidir.-Mevcut sivil ayaklanmanın gerçek nedeninin içerde olduğu, teokratik ve faşist rejimin uygulamalarına, yapılanmasına bağlı oldukları kabul edilmelidir.
Diyarbekîr, 6 Aralık 2022