Filistinliler herkesten koşulsuz kendilerini desteklemelerini beklemekteler. Kendileri için doğru olanın herkes tarafından doğru olarak kabullenilmesini istemekteler. Aslında bu istekleri bölgenin egemen devletlerin mazlum halklardan istediğidir. Filistinliler kimseye karşı kendilerini sorumlu görmediği gibi, el altından onlara maddi yardımda bulunan işgalci devletlerin kendilerinden istediği gibi, mazlum halklara karşı düşmanlık yapmaktan kaçınmıyorlar. 70 yıldır onları destekleyen halklar haksızlığa uğradığında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Dünyanın herhangi bir yerinde yapılan zulme karşı bir tutum almadıkları gibi “yapmayın, ayıptır” bile demediler.
Bu koşullarda Filistinliler ve destekçilerinin ortaklaştığı bir başka anlayış da İsrail devletinin yok edilmesidir. Onlara kalsa bütün Yahudiler (İbraniler) yok edilmelidir. Bu istek aslında bir katliam çağrısıdır. İsrail’in ne kadar yargılanması gerekiyorsa Filistin de aynı şekilde yargılanmalıdır. Filistinliler kendilerine karşı istediği anlayışı İsraillilere karşı da göstermeliler. O zaman haklı durumuna ancak geçebilirler. Bunu yapmamamız durumunda, aynı zaman diliminde Kurdistan’ın dört parçasında yapılanların görülmesini sağlayamayız. İsrail’in Gazze’de yaptığı saldırılar kadar, ağır saldırılar Rojava ile Başür ê Kurdistan’da Türkiye ve İran tarafından yapılmaktadır. Bunu görmeyip sadece Gazze’de olanı görenler, sadece hata yapmıyorlar. Aslında bu yapılanları onaylıyorlar.
Filistin’de Araplar kendilerini yönetme hakkına sahipler. İyi işlemese de bir devletleri var. Dilleri ile eğitim yapabiliyorlar. İnançlarını kendileri engellemiyorsa, rahatlıkla yaşayabiliyorlar. Kimliklerini ret eden yoktur. Yeterlidir diyecek değiliz, ama kendileri için istedikleri şeylerin başka halklar için de istemeliler veya hoşgörü ile bakmalılar. Filistin Devlet Başkanı mahmud Abbas’ın “Kurd devleti kurulması Ortadoğu için felaket olur” demecini unutacağımızı bekleyecek kadar pervasız oluyorlar. Kendilerine destek olmaları istendiğinde Kurdler bu gerçekleri yüzlerine vurmaktan kaçındığı sürece aynı tutumu devam ettirecekleri bilinmelidir. Bunu görmezlikten gelip koşulsuz destek veren Kurdler, aslında kendi halkına ihanet ettiğini artık görmelidir.
Bir halkı iyi, diğer bir halkı kötü olarak tanımlamak anlamsız olduğu gibi ırkçı anlayışı taşıma ile tanımlanabilir. Tabi ki her halkın içinde kötü amaçlı kişiler veya guruplar olabilir. Bu Filistinliler ile İsrailliler için de geçerlidir. Böyle durumlar halkların doğal haklarını anlamsızlaştırmaz.
Filistinlilerin tutumları, tartışma konusu olunca savunacak bir yol bulamayanların başvurduğu bir argüman var: “Hamas ayrı Filistinliler ayrıdır.” Bu sağlıklı bir yaklaşım değildir. Filistinlilerin en az %80’ni Hamas’ın İsrail’in yok edilmesi gerektiği şeklindeki düşüncesini paylaşmaktadır. Diğer mazlum halklar konusunda, Hamas’ın tutumu ile benzer tutum içindedirler. Bu gerçeği Filistinlilerin yüzüne vurmakta yarar vardır. Hamas ayrı, Filistin ayrı söyleminde bulunanlar, aslında takiye yapmaktalar. Onların düşüncelerini paylaşıyorlar veya onların davranışı işlerine geliyor. Asıl düşüncelerini açık açık söylemeleri kendilerini sıkıntıya sokacağını bildiklerinden dolayı, farklı bir söylem kullanarak, sahte demokratlık gösterisi yapmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de, İran’da, Suriye’de ve Irak’ta kurdlere katliam yapılınca genellikle o ülkelerin halkları susmayı ve görmemeyi tercih ettiği halde, Filistinliler ilgili devletleri açıktan desteklemeyi tercih ettiler. Halepçe Katliamından hemen sonra, Yaser Arafat’ın Bağdat’ta Saddam ile beraber miting yaptığını ve yapılan katliamdan dolayı kendisini kutladığını unutmayalım. Katliamdan sonra Filistin’de Saddam’ın heykelinin dikilmesi hazin bir gerçektir ve hala yerinde duruyor. 1960 ile 1990 yılları arasında binlerce Kurd Filistin saflarında savaşmaya gitti. Çoğunluğu bu savaşta sağ kalmadı. Gidenlere Filistin örgütleri kimlik veriyordu. Kurd isminin kullanılmasına müsaade etmeyerek aslında mazlum olan bir halka düşmanlık yaptılar. Giden Kurdlerin bunu kabul etmesi de kendi aptallıklarıdır. Eğer Kurdler bu yanlışı yapmasalardı, onlar Kurdlere karşı bu tutumu almazlardı. Biraz da çuvaldızı kendimize batıralım. Enfal Katliamı sırasında, Irak’ta Kurd kadınlarının namusunu kirletme odaları yapılmıştı. Burada Kurd kadınlarına tecavüz etme görevini yerine getirenlerin Filistin’den gelenlerin olduğunu, Kurdler hiçbir zaman unutmamalı. Hala Filistin devleti veya herhangi bir örgütü bunun özeleştirisini dahi vermiş değildir.