BARIŞIP HELÂLLEŞMENİN BİR ANLAMI OLMALI

Huseyin AKINCI

Barış tek ayaklı ve birisine özgü bir oyun sahası değildir. Özelikle de real bir barışın özüne bire bir dokunmiyan, hiçbir girişimin bir getirisi olmaz. Bahçelinin bir eliyle zeytin dalını öbür eliyle de, Kürtleri terbiye etmenin inkar sopasını sallıyor! Aslına bakılırsa Devlet Bahçelinin barıştan ne anladığını kestirmek çok da zor değil.

Ama yine de ve herÅŸeye raÄŸmen ne Türkiye’nin ne de Kürtlerin, birlikte yaÅŸiyabilmek’le ilgili “ya hero ya da mero” diyecek lükse sahip deÄŸildir. Çünkü Türkiye her ne kadar sıkıntılar içinde ise, Kürt siyaseti de kendine özgü yetmezlikleriyle bir o kadar sıkıntı içindedir. Dolayısıyla her iki tarafın da asgari müştereklerde buluÅŸmaktan baÅŸka bir yol ve yönteme yönelmeleri intihardan ötesi deÄŸildir.

Ama ne yazık ki, Devlet Bahçeli can alıcı sorun diye bildiÄŸimiz Kürtlerin hak ve hukukuna dokunmayan bir barıştan bahsediyor! Dolayısıyla Abdullah Öcalan’ın üzerinden pazarlanan barışın neresinden bakılırsa bakılsın ÅŸu ana kadar Kürtlerin geleceÄŸi ile ilgili tek bir söz bile yok! Dolayısıyla hakkıyla hukukuyla Kürtlerin dışlandığı bir barışın adı barış olmaz?

Olmaz çünkü her iki taraf için de yaÅŸanmış bu kadar badireler ulu orta ortada ‘iken, hiçbir ÅŸey olmamışçasına real gerçeklerı örtmekle real bir barışa yol alınmaz.. Çünkü Devlet Bahçeli’nin el uzatmanın öncesi ve sonrası da aynı dereye ayni suyu akıtmanın ötesine bir iz bırakmıyor. Kaldı’ki Devlet Bahçelinin kendine özgü mantığının doÄŸasında Kürtlerin demokratik bir geleceÄŸi yoktur.

Zira Devlet Bahçeli bir doÄŸruya karşıt iki yanlışla yol alan ırkçı bir mantığa mahkumdur! Ä°ÅŸin en garip tarafı da bu gerçeÄŸin uluorta dolaşımda olduÄŸu halde “Yine de Kürtler kendini bir ‘belkiye’ kurban etmeye hazırlıyor! Gerek Türkiye Devletinin gerekse Devlet Bahçeli’nin Kürtlerin demokratik hak ve hukukuna samimi bir deÄŸiÅŸimle el uzatmalarını hangi Kürt inanmak istemez ki?

Ä°klimler dahi deÄŸiÅŸmiÅŸken, soyut olan somuta hızla ilerliyorken, yaÅŸadığımız coÄŸrafyada yer yerinden oynanmiÅŸken, Türk devletiyle Kürtlerin barışmasında doÄŸal olmayan ne olabilir ki? Yeter ki Devletle Kürtlerin birliÄŸini günü birlik geçici oyunlarla amalı mamalı takozlara kurban edilmesin. Çünkü hiçbir amalı takozuna kurban edilmeyecek Kürt halkının demokratik öncelikleri vardır. Hak ve hukukta eÅŸitlik, ana dil ve yönetimde anayasal statü talebi gibi…

Bir asırdır yaşanan ve yaşatılan bu can acıtıcı sorunları, bir asır daha dokunmaz kasasına koymanın kimseye bir yararı olmaz. Her iki taraf için can yakan bu sorunun geleceği, bir tarafın uyduruk siyasal lojilerine öbür tarafın inkarına havale edilmenin akılla bağdaş bir tarafı yoktur.Velhasılikelam hak kısıtlamasını yaşayan Kürtler, şunun şöylesinin peşinden, bunun böylesinin arkasından koşuşturmanın bir getirisi olmaz.

Kaldıki gerek Devlet olsun gerekse Kürtler olsun,barışın realitesine özgü varlıklarıyla yaşanabilir bir yaşamı,bir asır daha nadasa bırakma lüksü yoktur. Çünkü ne Devlet erkanı ne de Kürt siyaseti ayağı yere basmayan gel git verimsizliğine oynama hakkı ve hukuku da yok ve olmamalı. Dolayısıyla hak edilen demokratik bir öngörüyle değil de Kürtleri tehdit ve baskılarla terbiye etmeye çalışmakla bir yere varılmadığı yaşanmış acılarla dolu bir asrın tanıklığı söz konusudur.

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *