Irak’ta İran destekli milisler: Jeopolitik oyunun ayrıntıları (1)/Suriye ve Lübnan’daki İran destekli milisler: Jeopolitik oyunun ayrıntıları (2)

Faik BULUT

Bu yazımızda İran, Irak, Suriye ve Lübnan’da bulunan Şii silahlı birimler ile Yemen merkezli Zeydi inançlı Husi (Ensarullah) güçlerinin Gazze’deki İsrail mezalimi gerekçesiyle Ortadoğu’da ABD-İngiltere-İsrail üçlüsüne karşı asimetrik savaş veren milislerden bahsedeceğiz.

Açıklanması gereken öncelikli soru, “Asimetrik Savaş” kavramıdır. 

Asimetrik savaş, güçsüz olan askeri birimlerin daha güçlü olan birliklere karşı yürüttüğü gayrinizami harp unsurlarını da barındıran çatışma yöntemidir. Asimetrik savaş kavramı, özellikle 11 Eylül 2001 sonrasında ortaya çıkan bir kavramdır.
 

 
  • Taraflardan biri diğerinden daha zayıfsa,
  • Taraflardan birinin yeri belli değilse,
  • Taraflardan birinde zayiat verdirilebilecek zayıf noktalar varsa… 1 Asimetrik savaş yöntemine başvuruluyor. 

Buna dördüncü nesil savaş da deniliyor. 

Harp ile siyasetin, asker ile sivilin, barış ile çatışmanın, savaş alanı ile emniyetli bölgeler arasındaki bulanık hatların varlığından ötürü nitelendirilen bir savaş türüdür ‘Asimetrik Savaş’…

Bu askeri doktrin, ilk defa 1989 yılında aralarında William S. Lind’in de bulunduğu bir Amerikalı analist takımı tarafından savaş halinin tek merkezden idare edilmeyen bir biçime dönüşmesini tanımlamak için kullanılmıştır. 

En basit tanımı ile hasım tarafların devlet olmayıp şiddetli bir ideolojik ağ olduğu herhangi bir savaşı içerir. Terörizme ve asimetrik savaşa benzerlik göstermesine rağmen çok daha kapsamlıdır. 

Kolay bitmezler. Duruma göre 30-50-80 veya 100 yıl sürebilirler.

Ortadoğu’daki bazı örneklerine bakalım: Hizbullah (Lübnan), Hamas (Filistin), Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Haşdi Şabi (Irak), PKK (Türkiye-Irak), IŞİD (Suriye-Irak), El Kaide (Afganistan-Pakistan), Husi Hareketi (Yemen).

Dar anlamda Ortadoğu coğrafyasına baktığımızda son 10 yılda şöyle bir manzarayla karşılaşıyoruz:

ABD-İsrail ikilisine karşı verilen asimetrik (eşitsiz-dengesiz-istikrarsız) savaş sürecinde bilhassa İran yanlısı milisler (Hizbullah-Haşdi Şabi gibi) çatışma ve yıpratma yeteneklerini güçlendirdiler.

İranlı yetkililer jeopolitik açıdan Filistin’deki sıcak savaşın kendi ülkesine sıçramaması için komşu coğrafyalarda (Irak-Suriye) ve yakın uzak nüfuz bölgelerinde (Lübnan-Yemen) ABD-İsrail ikilisini yıpratma savaşı yoluyla dizginleyip oyalamayı ve zamanı geldiğinde de pazarlık masasına oturmayı tasavvur ediyorlar.  

Çin ile Rusya’nın bölgede etkin olmasından sonra, batılı büyük devletlerin Ortadoğu’da kurdukları geleneksel güç dengesi, merkezkaç (farklı direniş eksenleri oluşturan devlet dışı) güçlerin verdikleri yıpratma savaşı sonucu giderek bozuluyor.

Bu güçler, direndikleri uluslararası (ABD-İngiltere vs) ve bölgesel (İsrail, Türkiye, İran, Suriye vs) devletlere karşı mutlaka hesaba katılması gereken odaklar olarak önem kazanıyorlar. 

Uçak gemileriyle Akdeniz ve Kızıldeniz’i kontrol altına almayı amaçlayan ABD-İngiltere ikilisi ise İsrail’e karşı farklı bölgelerde açılan yıpratma savaşına dayalı cephelerin ortaya çıkmasını önleyemedi.

Washington Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’ne göre; Lübnan-İsrail sınırında gerçekleşen yüzlerce saldırı sonucu sınır boylarındaki on binlerce insan iç bölgelere taşınmak zorunda kaldı. 

Örneğin Lübnan Hizbullah hareketi, işgal güçlerini ciddi biçimde rahatsız edip neredeyse hareketsiz bırakan 1500 kadar eylem (sınırdan sızma ve roket/füze atma) gerçekleştirdi.

İsrail, pek rahatsız olduğu El Rıdwan isimli Hizbullah milislerinin sınırdan geriye çekilmesini istiyor. 

CENTCOM komutanlarından Koramiral Brad Cooper, Husilerin Bab’ul Mendeb’den geçen gemilere yönelik yıpratma taktikleri için “Amerikan donanması için İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük muharebe” tespitini yapıyor. 

Şubat 1979’da Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin devrilmesinin ardından Ayetullah Humeyni’nin rehberliğinde kurulan İran İslam Cumhuriyeti başta ABD olmak üzere batılı devletlerin ve Körfez ülkelerinin hışmına uğradı.
 

Husilerin antisemitizmi de içeren Batı karşıtı sloganı.jpg
Husilerin antisemitizmi de içeren Batı karşıtı sloganı

 

“İslam Devrimi ihraç edecek!” suçlamasına maruz kalan İran, o günden beri sürekli hedef tahtasında ve bir şekilde kuşatma altında tutuluyor.

Aynı nedenle ABD ile Körfez ülkelerince desteklenen Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, İran-Irak Savaşı’nı (1980-1988) başlatmıştı.

O günden beri İran, benzer savaşların kendi topraklarında bir daha yaşanmaması için (Amerika ve İsrail’e karşı) komşu bölgelerde “direniş ekseni” adı altında geniş çaplı bir “milis ağı” kurdu. 

Irak ve Suriye İslam Devleti (IŞİD) cihatçılarının 2014 yılında itibaren her iki ülkenin belli şehir ve bölgelerini işgal etmesinin ardından da Necef’teki ruhani lider Ayetullah Sistani’nin fetvası üzerine Heyet’ul Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) kurulmuş oldu. 

Bu milislerin bir kısmı 1980’lerde Saddam yönetimine karşı mücadele eden Iraklı muhalif Şii parti ve hareketlerden oluşurken, kalanı ABD’nin ülkeyi işgal ettiği 2003 yılından itibaren sahneye çıktı.

IŞİD’e karşı mücadelenin başlangıcında “gönüllü birlikler” adıyla ortaya çıktı. Nuceba Hareketi, Asaibu Ehlil Hak, Hizbullah Tugayları vs., Amerikan birliklerine direndikleri için “terör örgütü” listesine dâhil edildiler. 

Haşdi Şabi’yi Irak ordusuna katmak için parlamentoda Kasım 2016’da bir kanun çıkarıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Fuad Masum, 19 Aralık’ta bu yasayı onayladı. Böylece Haşdi Şabi, milli silahlı kuvvetlerin en üst komutanlığına bağlandı.

21 Mart 2017’de örgüt, Irak Özel Kuvvetler Bölümü kurmak için özel eğitim kursu açtığını duyurdu. Eğitim sonrasında Irak Özel Operasyonel Kuvvetleri’nin talimatıyla verilen görevleri üstlendi. 

Ağırlıklı olarak Şii milislerden oluşmakla birlikte belli oranda Sünni, Hıristiyan, Ezdî, Türkmen ve Şabak (Bektaşi inançlı Kürt, Türk, Arap cemaatler) birimlerini de bünyesine alan yaklaşık 76 farklı grubun altında toplandığı bu yarı askeri yapı, Haziran 2014’te Irak İçişleri Bakanlığı’nın Halk Seferberlik Komitesi’ne bağlandı. Aşiretler de Haşdi Şabi’de önemli bir role sahip oldular.

Aynı dönemde alt kollara ayrılan Haşdi Şabi, özellikle İran’a yakın grupların etkisine girdi. Nitekim Nuceba Hareketi, Hizbullah Tugayları ve Seyyid Şuheda (Hz. Hüseyin) Tugayları gibi grupların büyük bölümü, İran tarafından yönlendirmektedir.

2024 yılı itibarıyla Irak silahlı kuvvetlerinin yüzde 52’sini teşkil eden bu oluşumun bünyesinde toplam 238 bin asker ve subay var. 
 

Haşdi Şabi birliklerinin Irak'taki dağılım şeması. Kaynak-TRT Haber.jpg
Haşdi Şabi birliklerinin Irak’taki dağılım şeması / Görsel: TRT Haber

 

Haşdi Şabi bileşenleri iki kısma ayrılıyorlar:

1- İran’ın ruhani lideri Ali Hameney’i (velayet-i fakih öğretisi gereği) rehber olarak benimseyenler. Bu kesim, aynı zamanda Irak hükümetinde ve devletin kilit kademelerinde büyük nüfuz sahibi olan Şii siyasi partilerin askeri kanadı gibi faaliyet gösteriyor.

Sözgelimi Hadi Amiri önderliğindeki El Fetih İttifakı (Platformu), Asaibu Ehlil Hak (önderi Qays Hazali), İmam’ın Askerleri Tugayı (başkanı Ahmed Esedi), Babilon Hareketi (Hıristiyan), Hizbullah Tugayları, Nuceba Hareketi ve Selahaddin Alayı İran yanlısı kesimlerden sayılmaktalar.

  • Haşdi Şabi birlikleri içinde en büyüğü, Hadi Amiri komutanlığındaki “Bedir Tugayı” isimli hareket olup ağırlıklı biçimde Diyala, El Anbar, Selahaddin, Kerkük ve Ninova’da (Musul) bulunuyor. Toplam 15 alayı var.
  • Hizbullah Tugayları, 3 alaya sahipler. El Anbar çölü ile başkenti Hille olan Babil ilinin Curf’ul Sahar yöresine uzanan alanda faaldir. 
  • Asaibu Ehlil Hak 3 alaya sahip olup Selahaddin ili yöresinde konuşlanmaktadır. 

Belirtmekte yarar var; her alay 4 bin askerden oluşmaktadır. Son derece gelişmiş silahlarla (İHA, SİHA, tank, her çeşit top vs) donatılan bu yapılar, Sünnilerin egemen olduğu illerde kurulan 15 karargâh ve üste faaliyet halindedirler. 

Mevcut hükümet, 2023 yılında 3,4 milyar dolardan fazla bir ödeneği Haşdi Şabi’nin askeri masrafları (levazım ve mühimmat) ile personel maaşları için ayırmıştır. 
 

Haşdi Şabi milisleri Musul hamlesi.jpg
Haşdi Şabi milisleri Musul hamlesi

 

2- Haşdi Şabi içindeki en etkili ve büyükleri olarak bilinen Bedir Ordusu Örgütü, Asaibu Ehlil Hak, Ketaib Hizbullah gibi İran’a yakın olan grupların yanı sıra, Mukteda El Sadr’a bağlı Seraye El Selam, Şii dini mercii (Ayetullah Sistani’ye) bağlı Ali Ekber, Fırkat’ul Abbas, Ensar’ul Merciye gibi gruplar Haşdi Şabi yapısı dışında tutum alıyorlar.
Konunun uzmanları, kuruluşundan itibaren Haşdi Şabi’nin iki Şii güç arasında çekişmelere sahne olduğu konusunda hemfikir.

Nitekim Haşdi Şabi içindeki ayrışma, bölünme ve problemlerin giderilmesi bir yana aralarındaki çelişkiler daha da derinleşebiliyor. 

Örgütün komuta kademesi 1980’li yıllarda yaşanan İran-Irak savaşında İran saflarındaki Iraklılar arasından seçiliyor.

Oysa Irak’ın Şii mercii Ayetullah Sistani’ye bağlı gruplar ile doğrudan İran dini liderliği etkisi altındaki gruplar arasında uzun süredir çekişme yaşanıyor.

Yapı içinde asıl karar verici olan Haşdi Şabi’nin Genelkurmay Başkanı Ebu Mehdi El Mühendis, 8 Ocak 2020 tarihinde ABD’nin düzenlediği hava saldırısı sonucu Bağdat’ta Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü komutanı General Kasım Süleymani ile birlikte katledildi. 
 

İran Kudüs Gücü  eski komutanı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi komutanı Mehdi El Mühendis. Fotoğraf-AA.jpg
İran Kudüs Gücü eski komutanı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi komutanı Mehdi El Mühendis / Fotoğraf: AA

 

Aylar süren müzakerelerin ardından Falih el-Feyyad başkan olarak seçildi. Genelkurmay Başkanlığı’na ise Haşdi Şabi’nin operasyonlarından sorumlu kişisi, hakkında çok şey bilinmeyen ama sıkı bir İran taraftarı olduğu söylenen Abdulaziz Ebu Fedek getirildi.

Bu arada belirtelim: ABD, Haşdi Şabi’nin şu anki lideri eski başbakan Haydar İbadi’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Falih el-Feyyad’ı da yaptırım listesine aldı.
 

Haşdi Şabi lideri Falih el-Feyyad.jpg
Haşdi Şabi lideri Falih el-Feyyad

 

Gerekçe şöyleydi: “2019’da ülkenin birçok kentinde ekonomik durumun kötüleşmesi, yolsuzluk ve genel hizmetlerin eksikliğini protesto eden halka karşı silah kullanma talimatı vermesi!”  

Oluşumun Irak içerisinde toplam 8 bölge komutanlığı var. Bu komutanlıklar,  ülkenin güneyi hariç diğer bölgelerinde konuşlanmış durumdalar.

Bunlar: Ninova (Musul) Bölge Komutanlığı; Kerkük ve Doğu Dicle Bölge Komutanlığı; Diyala Bölge Komutanlığı; Semerra Bölge Komutanlığı; Bağdat Bölge Komutanlığı; Cezire Bölge Komutanlığı; Ramadi Bölge Komutanlığı ve Orta Fırat Bölge Komutanlığıdır.
 

Haşdi Şabi hiyerarşi ve bağlantı şeması. Grafik, TRT Haber-Hafize Yurt.jpg
Haşdi Şabi hiyerarşi ve bağlantı şeması / Grafik: TRT Haber

 

Haşdi Şabi örgütlenmesinin içinde yer alan Nuceba Hareketi’nin temel motivasyonu, Suriye’de Beşşar Esad rejimini desteklemek ve Lübnan Hizbullah örgütü ile bağlantıları güçlendirmektir.

Nuceba Hareketi, Asaibu Ehlil Hak örgütünden kopan Ekrem El Kaubi tarafından 2013’te kurularak faaliyetlerine başladı.

Irak’ın güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiği gerekçesiyle ABD Hazine Bakanlığınca 2008’de kara listeye alınan Nuceba Hareketi, Irak’taki Şii milisleri Suriye’de Esat rejimi saflarında savaştırma hedefini güdüyor.
 

Iraklı Şii milisler.jpg
Iraklı Şii milisler

 

Örgüt lideri El Kaubi, basına yansıyan söylemlerinde açıkça İran dini liderliği ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a bağlılığını teyit etmektedir.

Haşdi Şabi uzun bir süredir Ezdî inançlı Kürtlerin yaşadıkları Sincar’da (Ezdîxan’da) güç bulunduruyor ve giderek varlığını artırıyor. 

Yerel kaynaklara göre sayısı 2 bin 500’ü geçmeyen milis gücüne sahip Abbas Tugayı ile Sincar’ın güneyinde konuşlu Haşdi Şabi’ye bağlı yöredeki 29. ile Suriye sınırındaki 15. Alay bünyesinde faaliyet gösteriyor. 

Haşdi Şabi bileşeni olup İran’a yakınlığıyla bilinen Asaibu Ehlil Hak örgütü lideri Qays Hazali, Şubat 2021’de yerel basına demeç verdiği demecinde “Türkiye’nin müdahalesine karşı silahına sarılacağını” söyledi ve “Türkiye’nin Irak’taki varlığının ABD varlığından daha tehlikeli olduğunu” savundu.

Keza Haşdi Şabi’nin Sincar sorumlusu Hal Ali, “Bağdat hükümeti, olası bir Türkiye operasyonuna karşı koymak için hazırlık yapmamızı istedi. Bu kapsamda şu ana kadar yaklaşık 10 bin silahlı kişi Sincar’a ulaştı” demişti.

Oysa Irak basınında yer alan bazı haberlere göre; Irak Ordusunun Başkomutanı olan Başbakan Mustafa Kazımi böyle bir emir vermemişti. 4
 

Ürdün sınırında  Ocak 2024'te  öldürülen bir askerin cenaze töreni Fotoğraf AFP.jpg
Ürdün sınırında Ocak 2024’te öldürülen bir askerin cenaze töreni / Fotoğraf: AFP

 

İran yanlısı milisler tarafından Suriye-Ürdün sınırındaki bir ABD üssüne düzenlenen ve üç Amerikan askerinin ölümüne neden olan saldırıların ardından Beyaz Saray yönetimi, Irak ve Suriye’deki İran Devrim Muhafızları Ordusu ile bağlantılı silahlı grupların mevzilerine misillemede bulunma emri vermişti. 

Bu saldırılarda Irak’ta 16, Suriye’de 23 kişinin öldüğü bildirildi. Cuma günü gerçekleştirilen saldırılarda, Irak’ta 36 kişinin de yaralandığı belirtildi. 

Bunun üzerine Iraklı Şii milislerin lideri konumundaki Falih el-Feyyad, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin ülkeden çıkarılmasını isteyerek gözdağı verdi: “Haşdi Şabi’yi hedef almak ateşle oynamaktır!” dedi. 5
 

Haşdi Şabi milisleri, ABD saldırılarında öldürülen 16 silah arkadaşının taziyesinde Fotoğraf DPA.jpg
Haşdi Şabi milisleri, ABD saldırılarında öldürülen 16 silah arkadaşının taziyesinde / Fotoğraf: DPA

 

2021 yılında milis güçleri olan siyasi partiler, İran desteğiyle “Koordinasson Çerçevesi” (الإطار التنسيقي) isimli bir ittifak gerçekleştirdiler. 

O zamanki amacı, nispeten tarafsız davranan ve bu arada ABD, Avrupa, Türkiye ve Iraklı Sünni güçlere göz kırpan eski Başbakan Mustafa Kazımi ile o zamanki genel seçimlerde birinci parti konumundaki ihtiraslı ve İran karşıtı dini lider Muqtada Sadr’ın önünü kesmekti.
 

Haşdi Şabi milisleri, yasa gereği kolluk kuvvetleriyle eşit sayılıyor imtiyazlardan yararlanıyor Fotoğraf AA.jpg
Haşdi Şabi milisleri, yasa gereği kolluk kuvvetleriyle eşit sayılıyor imtiyazlardan yararlanıyor / Fotoğraf: AA

 

Koordinasyon Çerçevesi; Qays Hazali önderliğindeki Hareket’ul Sadıqun (Sadık ve Doğrucular Hareketi), İtilaf’ul Feth (El Fetih İttifakı), eski Başbakan Nuri Maliki’nin Kanun Devleti İttifakı, Ammar El Hekim başkanlığındaki Hikmet Akımı, Ahmed Esedi liderliğindeki İmam’ın Askerleri Hareketi, İslam Yüksek Meclisi, Hareket-u Ata, Fazilet Partisi gibi yapılardan oluşmaktadır. 

Sonuçta Koordinasyon Çerçevesi bileşenleri yukarıda bahsedilen hedefleri gerçekleştirdiler. Muqtada Sadr hükümet kurmaktan vazgeçti. Başbakan Kazımi görevinden ayrıldı. Yerine Muhammed Şiya El Sudani hükümet başkanı oldu. 
 

Irak Başbakanı Muhammed Şiya El Sudani-İsrail'in suçları nedeniyle bölgedeki çatışmalar alevleniyor.jpg
Irak Başbakanı Muhammed Şiya El Sudani, İsrail’in suçları nedeniyle bölgedeki çatışmalar alevleniyor

 

Yukarıda adı geçen oluşumların hepsi de yeni kurulan hükümetin 12 bakanlığında hassas ve kilit mevkilere yerleştiler. 

M. Sadr önderliğindeki El Sadr Akımı, yüzde 80’inden fazlasının eski Başkan Saddam’ın devrilmesinden sonra oluşturulan Şii milislerin faaliyetine sürekli karşı çıkmaktadır.

Onlara göre milisler, partilerin askeri kolu olmak yerine kolluk kuvvetleri içinde eriyip gerçekten ordu malı olmalıdırlar. 

Sadr’ın 2003 yılında Amerikan işgaline karşı teşkil ettiği Mehdi Ordusu’nun bölünmesinde, muhtemelen Tahran’ın rolü olduğu düşünülmektedir.

Zira Sadr, daha önce benimsediği İran çizgisinden koparak muhalif bir yerde durmaya başlamıştır. 

Irak’taki Şii milisler icabında örtülü/yasadışı birimler oluşturma yoluna gitmektedirler. Örneğin Nuceba Hareketi’nin gölge kuruluşu “Eshab’ul Kehf” taburu, “Asaibu Ehlil Hak” örgütününki ise yan kuruluşu olan “Seraye Evliya’il Dem” bölüğüdür. 

Bu tür yan veya gölge kuruluşlar Irak içinde veya dışındaki ABD hedeflerine saldırılar düzenlemekte; bilhassa El Anbar gibi Ürdün-Suriye sınır boylarında hâkimiyet kurup Amerikan tesisleriyle İsrail topraklarına füze fırlatmaya çalışmaktadırlar. 

Kimi zaman Irak’taki yabancı devletlerin sadece siyasi değil, ekonomik çıkarlarını da hedefleyen eylemler yapılmaktadır.
 

Erbil'e İran füze saldırısı 16 Ocak 2024.jpg
Erbil’e İran füze saldırısı, 16 Ocak 2024

 

Irak Kürdistan bölgesindeki hedeflere, bilhassa başkent Erbil (Ocak 2024) ve Harir (Ekim 2023) gibi bazı üslere yapılan saldırılara ilaveten Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Ürdün toprakları da bir şekilde bu tür saldırılara maruz bırakılmaktadır. 
 

İran'ın füzeyle vurduğu Kürt milyarder Dizayi'nin Erbil'deki villası, 17 Ocak 2024.jpg
İran’ın füzeyle vurduğu Kürt milyarder Dizayi’nin Erbil’deki villası, 17 Ocak 2024

 

Ekim 2023’te başlayan Gazze Savaşı vesilesiyle kendini İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın gören Hizbullah Tugayları ile Nuceba Hareketi gibi oluşumlar İsrail ile destekçisi Amerika’ya karşı aktif mücadeleyi ve ABD’nin bölgedeki askeri üsleriyle ekonomik tesislerini vurmayı savunuyorlar. 
 

Irak Kürdistan bölgesindeki Harir Amerikan üssüne İHA saldırısı.jpg
Irak Kürdistan bölgesindeki Harir Amerikan üssüne İHA saldırısı

 

Buna karşılık Asaibu Ehlil Hak ile Bedir Tugayları, Irak’ın Filistin-İsrail savaşından uzak durmasından yanadırlar. Dolayısıyla Haşdi Şabi içinde bölgedeki savaşa katılıp katılmama noktasında görüş ayrılığı mevcuttur.

Neticede Amerikan hedef ve çıkarlarına saldırıyı benimseyen dört oluşum şöyle sıralanabilir: Vefalı Ensarullah, Nuceba Hareketi, Ketaib’ul Şüheda ve Ketaib’ul Hizbullah. Dördünün oluşturduğu platformun adı “Irak İslami Direnişi”dir. 

Bahsedilen dört oluşum içinde İranlılar ve Lübnan Hizbullah örgütü uzmanları bulunmakla birlikte, bunların ülkede herhangi bir resmi siyasi temsilcileri yoktur. 
 

ABD'ye meydan okuyan Iraklı milisler.jpg
ABD’ye meydan okuyan Iraklı milisler

 

“Irak İslami Direniş” adı altında şimdiye kadar Irak ve Suriye’deki Amerikan üslerine/hedeflerine yönelik (Ocak sonu 2024 itibarıyla) toplam 120 saldırı gerçekleştirilmiştir. Malum, ABD’nin her iki ülkedeki toplam asker sayısı 3 bin 500 olarak biliniyor.

Saldırılara askeri misilleme yapan ABD, Irak yönetimine ekonomik yaptırımlar uygulayabileceğini de açıkladı. Başkent Bağdat ve çeşitli mıntıkalara yönelik şiddetli misilleme yapan ABD, Irak kamuoyunda ve hükümeti nezdinde eleştirildi.

Başbakan dâhil başlıca yetkililer Amerikan askerlerinin ülkeden çıkarılmasını istedi. Bu hususta görüşmeler devam ediyor. 

Devam edecek… 

 

 

Kaynakça: 

1.  E. Stepanova, Terrorism in asymmetrical conflict: SIPRI Report 23. Oxford Univ. Press, 2008.
2.  Spencer C. Tucker, The Encyclopedia of Middle East Wars: The United States in the Persian Gulf, Afghanistan, and Iraq Conflicts [5 volumes], 8 Ekim 2010.
3.  https://www.majalla.com/node/309961/, Selam Zeydan, 9 Şubat 2024. 
4.  https://www.trthaber.com/haber/dunya/irakta-devlet-icinde-devlet-hasdi-sabi-562458.html, son güncelleme 16 Nisan 2021.
5.  https://www.majalla.com/node/309961; https://tr.euronews.com/2024/02/04/iran-destekli-hasdi-sabi-lideri-abd-onculugundeki-koalisyon-gucleri-iraktan-ciksin, 4 Ocak 2024.

Suriye ve Lübnan’daki İran destekli milisler: Jeopolitik oyunun ayrıntıları (2)

İran destekli, İran yanlısı milislerin Irak’taki faaliyetlerine birinci bölümde yer vermiştik.

Bu yazıda Suriye ile Lübnan’daki Şii milis oluşumlarını ele alacağız.

Bu oluşumlar, konumları ve hedefleri açısından Iraklı benzerlerinden biraz farklı:

Her şeyden önce milisleri etnik açıdan Lübnan, Irak, Afganistan, Tacikistan ve Pakistan kökenli.

Bunlar İran Devrim Muhafızları Ordusu‘na bağlı Kudüs Gücü tarafından devşirilip Lübnan Hizbullah örgütü ile beraber askeri eğitimden geçirilip cepheye sevk ediliyor. 

Bu milisler iç savaş sürecinde onlarca muhalif cihatçı (IŞİD, İhvan, Nusra Cephesi gibi) ve silahlı harekete (Suriye Milli Ordusu bileşenleri gibi) karşı fiilen savaşıp Suriye rejimini korumaya devam ediyorlar.

Nadiren de olsa gerektiğinde İsrail’e karşı Golan Cephesi’nde mevzilenip vur-kaç taktiği uyguluyorlar.

İcabında Lübnan tarafına geçerek Hizbullah ile ortak faaliyet gösterebiliyor ve ondan yardım alabiliyorlar.
 

İdlib yöresinde  İran destekli Şii milisler-Kutluhan Görücü.jpg
İdlib yöresinde İran destekli Şii milisler / Fotoğraf: Kutluhan Görücü

 

Yeri geldiğinde İdlib-Humus-Halep-Lazkiye hattında çok sayıda cihatçı örgütün çatısı altında toplandığı Heyet’u Tehrir’il Şam-HTŞ, eski adıyla El Kaide’nin bir kolu sayılan Nusra Cephesi’ne karşı Suriye ordusuyla birlikte savaşıyorlar.

Gerek oldukça kuzeyde ve Kürtlerin denetimi altındaki bölgelerde, bilhassa Fırat’ın doğu yakası ile Deyrizor’da Suriye yanlısı silahlı birimler ve aşiret milisleriyle birlikte Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve başında ABD’nin olduğu Koalisyon Güçlerine karşı çatışmalara girebiliyorlar.
 

Suriye ve İran destekli milislerin hedefi haline gelen ABD tesisleri. Kaynak- El Cezire.jpg
Suriye ve İran destekli milislerin hedefi haline gelen ABD tesisleri / Görsel: El Cezire

 

Zaman zaman Iraklı Şiilerle ortaklaşa veya onlara vekâleten ABD ile SDG’nin askeri üsleri ve mevzilerine İHA, SİHA, roket ve füzelerle saldırıyorlar. 

Suriye’deki yabancı milislerin nasıl oluştuklarının hikâyesini, güç ve önemlerini ele alarak yazıya başlamalıyım.

Bu hususta birçok kaynağın yanı sıra esas olarak Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Erkan Okalan-Ömer Göksel İşyar ortak imzasıyla yayımlanan “İran Destekli Şii Milislerin Suriye İç Savaşındaki Rolü” isimli uzunca makaleden yararlandım. 

Lübnan Hizbullah milisleri, Fatimiyyun ve Zeynebiyyun Tugayları

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO-Pasdaran) Dış Operasyonlar Birimi Kudüs Gücü tarafından Suriye ve Irak’ta savaşmak üzere örgütlenen 15 (veya 24 ile 28) farklı milis grubundan bahsediliyor.

Doğrudan İran’a bağlı olarak hareket eden bu grupların en önemlileri şunlardır:

Lübnan Hizbullah örgütü, Suriye Hizbullah milisleri, Bedir Ordusu, Fatimiyun Tugayı, Zeynebiyun Tugayı, Seyyide Rukiye Tugayı, İmam Ali Taburları, Abul Fazl Taburu, Irak Hizbullah Tugayları.

Bunlar arasında Ceşy-ül Şabi, Ebu Fadıl Abbas Tugayı, Zülfikâr Tugayı, Kuteyb-u Seyid Şuheda (Hz. Hüseyin Taburu) ve İbn Yasir Tugayı gibi Iraklı Şii milis grupları da saymak gerekir.

Bu grupların çatısı altında savaşan milislerin kesin sayıları konusunda ise çelişkili ifadeler bulunuyor. 

İran yanlısı Nuceba Hareketi örgütü kurulduğu 2013’ten bu yana Suriye’de Esad rejimi saflarında muhaliflere karşı savaşıyor.

Suriye’de bir dönem gündemde olan Halep’in kuzeyindeki (Şiilerin yoğun yaşadığı) Nebil ve Zehra kasabalarında çok sayıda milis bulunduruyor.

Nuceba Hareketi’nin “Liva Ammar bin Yasir”, “Liva el Hasan el Mucteba”, “Ceyş’ül Tahrir Colan” (Golan’ı Kurtarma Ordusu) ve “Liva el Hamd” olmak üzere 4 tugaydan oluşan 10 bin kişilik bir güce sahip olduğu düşünülüyor.

Nuceba Hareketi Irak merkezli Haşdi Şabi’nin çatısı altında faaliyet gösteriyor ve Irak kolluk güçlerinin bir parçası sayılıyor.

ABD’nin “terör” listesinde olmasına rağmen Irak yönetiminden maaş alıyor. 
 

Suriye'de bir ABD devriyesi Fotoğraf AFP.jpg
Suriye’de bir ABD devriyesi / Fotoğraf: AFP

 

Devrim Muhafızları Ordusu (Pasdaran) Genel Komutanı, 2016’da yaptığı bir açıklamada Suriye, Irak, Yemen, Afganistan ve Pakistan’da İran paralelinde hareket eden 200 bin silahlı milis gücü oluşturduklarını ifade etmişti. 

Israel Times sitesi, Eylül 2017 tarihli haberinde, bir Hizbullah (Lübnan) komutanına dayandırarak Suriye’nin güneyinde sadece Lübnan Hizbullah örgütüne bağlı 10 bin milis gücünün bulunduğunu ileri sürmüştü. 

6 Ocak 2018 tarihinde bir Fatimiyun Tugayı (Afganistanlı Şii milisler) yetkilisi ise şu ana kadar sadece kendi milislerinden 2 binden fazla savaşçının öldüğünü ve 8 bin kadarının da yaralandığını açıklamıştı.

Şu an 24 ila 28 kümeye ayrılmış olan 150-200 bin Şii milisi, Suriye rejimi için savaşıyor.

Bunun sadece 20-25 bini Suriye hükümetinin doğrudan kontrolü altında. Diğerleri İran bağlantılı. 2
 

Suriye'deki milislerin geleceği tartışma konusu.jpg
Suriye’deki milislerin geleceği tartışma konusu

 

Suriye’nin önemi ve İran desteği

İran ruhani lideri Ali Hamaney’in Dışişlerinden Sorumlu Baş Danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin 6 Ocak 2012 tarihli açıklamasına bakılırsa Suriye, “İsrail ve destekçilerine karşı direnişin altın halkası” sayılmalı. 

İran’ın Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi eski başkanı Said Celili ise Suriye iç savaşı hakkındaki tespitini 6 Eylül 2012 tarihinde şöyle dillendirmekteydi:

Direniş ekseni ve düşmanları arasında yaşanan bir çatışma!

2012 yılının ikinci yarısından itibaren DMO (Pasdaran) Kudüs Kuvvetleri ile Kara Kuvvetleri’ne bağlı İranlı askeri birlikler, Esad rejimi kuvvetlerine doğrudan muharebe desteği vermek üzere çatışma sahasına yönlendirildi.

Rejim destekçisi yarı askeri yerel güçler, silahlı takviye kuvvetler şeklinde yeniden örgütlenmek üzere tekrar eğitimden geçirildi. 
 

Kudüs Alayı isimli İranlı milisler, Deyrizor'daki çatışmalara katılıyorra, Kaynak-npasyrıa.com_.jpg
Kudüs Alayı isimli İranlı milisler, Deyrizor’daki çatışmalara katılıyorra / Fotoğraf: npasyrıa.com

 

Kudüs Kuvvetleri Komutanı General Kasım Süleymani ile Harekât ve Eğitim Komutanı Muhsin Çizari, “Suriye’deki rejimin sivil protestocuları bastırmak için başvurduğu şiddet içeren yöntemlere yardım ettikleri” gerekçesiyle ABD Hazine Bakanlığı tarafından 2012 yılından itibaren yasak ve yaptırım listesine dâhil edildiler. 

Her durumda dönemin DMO (Pasdaran) Komutanı Ali Muhammed Caferi, 16 Eylül 2012 tarihinde Tahran’da düzenlenen bir basın toplantısında DMO unsurlarının Suriye’de resmi ordu ve milis birliklerine eğitim ve danışmanlık hizmeti vermekle sınırlı bir desteği bulunduğunu açıkladı. 
 

İsrail, İranlı görevli ve uzmanların kaldığı Şam'daki villalardan birini vurmuştu. Kaynak-independent arabia_.jpg
İsrail, İranlı görevli ve uzmanların kaldığı Şam’daki villalardan birini vurmuştu / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Yabancı milislerin varlık sebebi ve amacı

İran Pasdaran Komutanlığı Dış Operasyon Birimi Kudüs Gücü, kıdemli stratejik müttefiki Suriye yönetiminin iç savaşta çökmemesi için, komşu ülkelerdeki Şii milisleri devşirip askeri-siyasi bakımdan seferber etti.

Bununla yetinmedi, Şii dünyasından asırlardan beri çok tutulan ve uğruna can feda edilen Kerbela Faciası’nın başka türevini dillendirerek dini söyleme de başvurdu.

Malum, Hz. Ali’nin kızı ve Hz. Hüseyin’in kız kardeşi olan Hz. Zeynep’in kabrinin bulunduğu Şam’ın Yermuk yöresindeki Seyyide Zeynep Türbesi, 2012 yılında Sünni cihatçı grupların saldırılarına hedef olmuştu.

Seyyide Zeyneb’in kutsal mekânının kurtarılması yaşamsal bir mesele haline geldi.

Şii inanışta önemi büyük olan cami ve türbegâh gibi kutsal mekânların tekfirci cihatçılara karşı savunulması söylemiyle farklı ülkelerde yaşayan Şii topluluklar harekete geçirildi.

İran, yaptığı çağrılarla bu Şii seferberliğini örgütleyip Suriye’ye yönlendirmiş oldu. 
 

Suriye'de İran destekli milisler.jpg
Suriye’de İran destekli milisler

 

İran destekli Şii milis grupları sosyal medya paylaşımlarında sıklıkla şu şiarı kullandılar:

Hz. Zeynep ikinci kez esir düşmeyecek!

Özellikle Afganistanlı ve Pakistanlı Şiilerin önemli bir kısmı bu çağrıya uydu.

Bunun bir diğer sebebi her iki ülkedeki Şii toplulukların sosyoekonomik bakımdan yoksul olması ve birçok bakımdan ezilmesiydi.

İran, bu tespitin ardından bazı teşvik edici önerilerde bulundu:

Cepheye giden her milis aylık ortalama 500 ile 750 dolar civarındaki düzenli maaş alacak.

Nitekim 2014 yılı itibarıyla yaklaşık 4 bin ile 5 bin civarındaki Hizbullah militanı, Esad rejimine destek vermek üzere Suriye’ye gitti.

Bu rakam, 2017 yılı itibarıyla yaklaşık 8000 kişiye ulaştı. Örgütün sahada verdiği can kaybının 2018 yılı itibarıyla 2000 militanın üzerine çıktığı sanılıyor.

DMO ve Lübnanlı Hizbullah’ın destekleriyle 2012 yılı sonlarında kurulan Ebu Fazıl El-Abbas Tugayı, Suriye’de Esad rejimi safında çatışmaya katılan Irak merkezli Şii milis grupların çoğunluğunun dâhil olduğu bir şemsiye örgüt niteliğinde.

Grubun lider kadrosunu ve alt-gruplarına bağlı savaşçıların çoğunluğunu Iraklı Şiiler oluşturmakla birlikte, başta Lübnan ve Afganistan olmak üzere, çok sayıda ülkeden katılan yabancı Şii militanları kapsadığı da biliniyor.

2017 sonu itibarıyla Suriye’de yaklaşık 9 bin militanı olan Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’nın, aynı tarih itibarıyla sahada verdiği kayıpların bin 700’ü aştığı belirtildi.

Asaibu Ehlil Hak’ın lider kadrosundan Ekrem el-Kaubi tarafından Suriye’de 2013 yılında kurulan Hizbullah-Nuceba Hareketi ise Suriye’deki militanlarını doğrudan kendi komutasındaki üç alt kümede örgütledi.

Bunlar: Halep ve çevresindeki bölgede etkin olan Ammar Bin Yasir Tugayı, Şam ve çevresindeki bölgede etkin olan İmam Hasan el-Mücteba Tugayı ve Şam-Halep haricindeki bölgelerde etkin olan El Hamd Tugayı.

Faaliyetlerinin özeti şöyle:

  • 2015 yılında Halep’teki çatışmalarda önemli rol oynamış olan milis grubun Suriye’deki militan sayısının 2016 yılı itibarıyla yaklaşık 7000 civarında olduğu belirtiliyor. 
     
  • 2017 yılında örgüt, Suriye’deki dördüncü alt yapılanması olarak, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri yakınında bulunan Kuneytra bölgesinde Golan Kurtuluş Tugayı’nı kurduğunu duyurmuştu.
     
  • Hizbullah Tugayları komutanları arasında yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle örgütten ayrılan Ebu Mustafa el Şeybani liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından 2013 yılında Suriye’de kurulan Seyyid’ül Şüheda Taburu çoğunlukla Iraklı Şiilerden oluşmakla birlikte Irak dışından Şii katılımına da açık DMO destekli bir milis yapılanma. Bu grup, Amerikan kuvvetlerinin 2017 yılından itibaren El Tanf ve El Bukemal’de gerçekleştirdiği hava saldırılarının hedefi oldu.
Irak-Suriye sınırındaki BuKemal köprüsü, Fırat Nehri Ve Deyrizor'un havadan görüntüsü. Kaynak-npasyria.com_.jpg
Irak-Suriye sınırındaki BuKemal köprüsü, Fırat Nehri Ve Deyrizor’un havadan görüntüsü / Fotoğraf: npasyria.com

 

  • Haşdi Şabi Birlikleri bünyesindeki 14. Tugay üzerinden Irak’ta da hükümete bağlı resmi bir güvenlik gücü olarak faaliyet gösteren Seyyid’ül Şüheda Taburu’nun Suriye sahasındaki varlığı, 2018 yılı itibarıyla yaklaşık 700 ile 1000 kadar. 
     
  • Suriye iç savaşındaki varlığını Haziran 2013’te sosyal medya üzerinden duyurmuş olan Zülfikar Tugayı, Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’na bağlı Fazıl Suphi liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından İran’ın desteğiyle kuruldu. İsmini Hz. Ali’nin ünlü çift başlı kılıcından (Zülfikar) alan grup, çoğunlukla Sadr Hareketi’ne bağlı Mehdi Ordusu’ndan ayrılan Iraklı Şii militanları içeriyor. 
     
  • Tıpkı diğer Şii milis gruplar gibi, Zülfikar Tugayı da Suriye’deki çatışmaya katılımını “Seyyide Zeynep Türbesi’ni savunma” şeklinde gerekçelendiriyor. Grubun başta Şam, Şam kırsalı, Humus kırsalı ve Kuneytra olmak üzere, çatışmanın çeşitli cephelerinde faaliyet gösterdiği biliniyor. 
     
  • IŞİD’in 2014 yılı Haziran’ında Irak’taki kazanımlarını artırması neticesinde Suriye’deki kuvvetlerinin bir kısmını Irak’a yönlendiren bu grup, örgüte karşı mücadelede her iki ülkede de etkin rol üstlendi.
     
  • İran’ın desteğiyle Sadr Hareketi’ne bağlı Mehdi Ordusu’ndan ayrılan Şeyh Ebu Kerrar El Bahladi liderliğindeki bir grup Iraklı Şii militan tarafından kurulan İmam El Hüseyin Tugayı, Suriye’deki çatışmada rejim safındaki varlığını 30 Haziran 2013 tarihinde Facebook üzerinden duyurmuştu. Kuruluşunun ilk yıllarında Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’nın bir uzantısı olarak faaliyet gösteren grubun özellikle Şam, Seyyide Zeynep Türbesi çevresi ve Halep’teki çatışmalarda etkin rol oynadığı biliniyor. 
     
  • 2018 yılında Beşşar Esad’ın erkek kardeşi General Mahir komutasındaki İran bağlantılı ordu birliği 4. Zırhlı Tümen’in 42. Tugayı’na dâhil edilen İmam El Hüseyin Tugayı, Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin resmi bir uzantısı haline getirildi. 

 

Fatımiyun Tugayı: Afganistanlı Hazara Şiiler

Çoğunluğu Afganistan’daki Bamyan şehrinde yaşayan Hazara toplumuna mensup Afgan Şiilerin Tahran yönetimiyle ilişkilerinin kökeni 1979 yılına dayanıyor.

İsmini Hz. Fatıma’dan alan örgüte katılan Afgan Hazaralar, tıpkı Iraklı Şii milis gruplar gibi, Suriye’deki varlıklarını ekseriyetle “Seyyide Zeynep Türbesi’nin savunmak” olarak ifade etmelerine rağmen, büyük bir bölümünün maddi kazanım elde etmek için Suriye’deki çatışmaya katıldığını belirtmek gerekir. 

Bu milisler Şam, Humus, Hama, Lazkiye ve Halep gibi çatışmanın çeşitli cephelerindeki askeri kazanımlarında kilit rol oynuyorlar.

Fatımiyun Tugayı, DMO Kudüs Kuvvetleri’nin Suriye’deki faaliyetlerine destek verdiği gerekçesiyle 2019 yılında ABD Hazine Bakanlığı tarafından terörist örgütler listesine dâhil edildi.

2020 yılı itibarıyla Suriye’deki kuvvetlerinin yaklaşık 12 bin ile 14 bin civarında olduğu tahmin edilen Fatımiyun Tugayı’nın sahada verdiği kayıp, tahminen 2000’in üzerinde. 

Zeynebiyun Tugayı: Pakistanlı Şii milisler

2012 yılı sonlarından itibaren Suriye’de Ebu Fazıl El Abbas Tugayı’na bağlı Iraklı milislere katılarak çatışmada varlık göstermeye başlayan Pakistanlı Şiilerin zaman içinde sahadaki sayılarında yaşanan artış, 2014 yılı itibarıyla DMO Kudüs Kuvvetleri’nin desteğiyle oluşturulan Zeynebiyun Tugayı bünyesinde örgütlenmelerini de beraberinde getirdi. 

Tahran yönetiminin Pakistanlı Şiilerle bağlantısının geçmişi, Pakistanlı din adamı Seyit Arif Hüseyin El Hüseyni’nin 1980 yılında İran İslami Devriminin lideri Ruhullah Musavi Humeyni’nin öğretilerini tanıtmak üzere Paraçınar’da Caferi dini okulunu kurmasına dayanıyor. 

El Hüseyni’nin 1980 yılında Sünni radikaller tarafından düzenlenen bir suikastla ölümünün ardından Kum’a giden destekçileri, 2014 yılında kurulan Fatımiyun Tugayı’nın lider kadrosunu oluşturdular.

Zeynebiyun Tugayı bünyesinde örgütlenen Pakistanlı Şiilerin Suriye’deki çatışmaya katılma sebeplerini milis grubunun ismini aldığı Hz. Zeynep’in (Hz. Ali’nin kızı) türbesinin tekfirci cihatçılara karşı savunulması olduğu söylemiyle gerekçelendiriyor.

Ancak burada ağırlıklı olarak maddi kazanım elde etmeye dayalı bir düşünce de söz konusu. 

Tıpkı Fatımiyun Tugayı’na katılan Afgan Şiiler açısından olduğu gibi, Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şiilerin çatışmaya katılımlarında da İran tarafından sağlanan maddi olanakların ve İran’da vatandaşlık hakkı verilmesi gibi sosyal kazanımların önemli rol oynadığı belirtiliyor. 

Bu anlamda, Tahran yönetiminin düzenli maaşa bağladığı Zeynebiyun Tugayı bünyesindeki Pakistanlı Şiilere 3 ayda bir kullanılan on beş günlüğüne Suriye’den ayrılma izni verilen bir tür askerlik sistemi uyguladığı biliniyor. 

Ağırlıklı olarak Şam ve çevresinde konuşlandırılan Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şii militanlar, çatışmanın gidişatının gerektirdiği ihtiyaca göre çeşitli cephelerde rejim kuvvetlerinin hem savunma hem de saldırı operasyonlarında yer alıyorlar.

Bilhassa 2016 yılında Halep’in kuşatılmasında etkin rol oynamış olan Pakistanlı Şii militanların yalnızca bu çatışmada 53 kayıp verdikleri kaydedildi. 

2020 yılı itibarıyla, Suriye’deki kuvvetlerinin yaklaşık 2 bin civarında olduğu değerlendirilen Zeynebiyun Tugayı’na bağlı Pakistanlı Şiilerin, sahada verdikleri toplam kayıplar ise 150’nin üzerinde. 

Tıpkı Fatımiyun Tugayı gibi, Zeynebiyun Tugayı da 2019 yılında ABD Hazine Bakanlığı tarafından terör örgütleri listesine alındı. 3
 

Deyrizorlu El Akidat aşiret resi Caddaan El Hafel.jpg
Deyrizorlu El Akidat aşiret resi Caddaan El Hafel

 

Deyrizor bölgesinde İran destekli milisler 

Suriye’deki Kürt hareketinin silahlı kanadının 2019’da IŞİD militanlarından kurtarıp kendi askeri/idari denetimine aldığı Suriye-Irak sınırındaki Deyrizor, geçen yıldan bu yana şiddetli saldırı ve çok yönlü çatışmalara sahne oluyor. 

Çatışmanın bir yanında SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile ABD’nin başını çektiği Koalisyon Güçleri, diğer yanında ise Suriye ve İran destekli Şii milisleri ile Deyrizorlu bazı aşiretler bulunuyor. 
 

İran bağlantılı Şii milisler Suriye'de bir gösteri anında.jpg
İran bağlantılı Şii milisler Suriye’de bir gösteri anında

 

Mesela Şarku’l Avsat gazetesine göre; 18 Şubat 2024 tarihinde (büyük ihtimalle İran destekli silahlı) silahlı gruplar, Deyrizor’un doğu kırsalındaki birçok kasabada bulunan SDG mevzileri ve askeri kontrol noktalarına eş zamanlı saldırılar gerçekleştirdiler. 

Ağustos ve Eylül 2023’te Deyrizor’un doğu kırsalındaki Arap aşiret milisleriyle SDG unsurları arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. 

Türkiye ise bazı Arap aşiretleri yoluyla veya İHA-SİHA gibi araçlarla tespit ettiği Kürt siyasi-askeri militanları imha ediyor; sivil tesisleri bombalıyor. 

Fırat’ın doğusundaki yörelerde İran yanlısı oluşumların 35 kayıt (askere alma) merkezi bulunuyor. 
 

Deyrizor'daki İran yanlısı aşiret milislerinin reisi İbrahim el Hefl ve taraftarları.jpg
Deyrizor’daki İran yanlısı aşiret milislerinin reisi İbrahim el Hefl ve taraftarları

 

Deyrizor çevresindeki gruplardan bir kısmı Kudüs Tugayı, Lübnan Hizbullah’ı ve Irak Hizbullah’ı diye biliniyor.

Yazılı yerel kaynaklarda yayımlanan bilgilere bakılırsa İran yanlısı grupların Deyrizor bölgesindeki toplam gücü 12 bin kişiye ulaşıyor.

Çoğu da yöredeki Arap aşiretlerine mensup gençlerden oluşuyor. Kendi aralarında tugay, alay ve bölüklere ayrılıyorlar.
 

Deyrizor bölgesindeki İran milisleri tasviri.jpg
Deyrizor bölgesindeki İran milisleri tasviri

 

Mevcutları şöyle: Ebu’l Abbas Bölüğü 3 bin milis; Hurras’ul Qura (Köy Bekçileri) 2 bin 500 milis; Seyyide Zeynep (Hz. Zeynep) bin 500 milis; Tertip 47 ve El Haşımiyun Güçleri 1200 milis; El Muntasır Alayı 350 milis; El Hüseyin (Hz. Hüseyin) Alayı 300 milis; Usud’ul Ukeydat (Ukeydat Aşiret Aslanları) 300 milis; Şeyh Kuvvetleri 250 milis; El Sayb (El Şayb) Aileleri 200 milis.

İran’ın Suriye’de 55’i askeri üs ve 515’i kontrol noktası (mevziisi) olmak üzere toplam 570 askeri varlığı bulunuyor. 4

İran yanlısı grupların kimi yetkilileri, “Bundan böyle Suriyeli olmayan kesimlerden de (Irak, Lübnan, Afganistan, Pakistan, Tacikistan kökenli Şiiler gibi) eleman ve milis kazanıp kaydetme yoluna gideceklerini” söylüyorlar. 

Lübnan Hizbullah örgütünün rolü

Lübnanlı Hizbullah militanları kadar profesyonel olmamakla birlikte nicelik bakımından Esat rejimi safındaki en üstün grubu temsil eden Irak merkezli milis kümelerinin çatışmaya katılımı, DMO ve Hizbullah’ın sahada verdiği kayıpların telafi edilmesinde kritik rol oynadı. 

2003 yılı sonrası Irak’ta Amerikan kuvvetlerine karşı çatışmalara katılmış olan deneyimli militanları da içeren Irak merkezli Şii milis gruplara yeni katılan savaşçıların ise İran ve Lübnan’daki askeri kamplarda ileri savunma teknikleri ve gerilla taktikleri konusunda eğitildikten sonra Suriye’ye gönderildikleri biliniyor. 

Bu anlamda, DMO ve Hizbullah tarafından eğitildikten sonra Suriye’deki çatışma sahasında deneyim kazanan Iraklı Şii milisler, IŞİD’le mücadeleye katılmak için ülkelerine geri döndüklerinde HSB (Haşdi Şabi Birlikleri) için nitelikli militan kaynağı teşkil ediyorlar.
 

Sincar bölgesinde Haşdi Şabi karargâhı. Fotoğraf-A.A_.jpg
Sincar bölgesinde Haşdi Şabi karargâhı / Fotoğraf: AA

 

Gazze’deki savaş nedeniyle Hizbullah, Lübnan’daki militan güçleri ve bilhassa İslami kesimden gelenleri eğitip yetiştirme noktasında hayati bir işlev görüyor.

İran, Ocak-2012-Ocak 2024 yılları arasından 10’dan fazla generali ve yaklaşık 800 askerini Suriye’de kaybederken; aynı sürede 1500 kadar Hizbullah milisi ile 100’e yakın subayı öldü. 

Mesela İsrail ile karşılıklı yıpratma savaşı sürecine giren Hizbullah, güney sınırına konuşlandırdığı Rıdwan birlikleri ve diğer mevzilerdeki militanları sayesinde İsrail’i ciddi biçimde tedirgin edip adeta uykusuz bırakıyor. 

Biz ayrıntılı bir çerçeve çizdik. Gelişmeler bunların önemini gözler önüne serecektir.

Kaynakça:

1. Uluslararası Afro-Asya Araştırmaları Dergisi, cilt 8, sayı 16, Haziran 2023, Bursa Uludağ Üniversitesi.
2. https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/suriye-de-iran-in-sii-milisleri/1089525, İsmail Sarı/Rahimullah Farzam, 29 Mart 2018. Ayrıca bkz. 19 Mart 2020 tarihli Anadolu Ajansı. 
3. Erkan Okalan-Ömer Göksel İşyar ortak imzasıyla yayımlanan İran Destekli Şii Milislerin Suriye İç Savaşındaki Rolü, Uluslararası Afro-Asya Araştırmaları Dergisi, cilt 8, sayı 16, Haziran 2023, Bursa Uludağ Üniversitesi. https://www.orsam.org.tr/tr/suriyede-sii-milislere-ne-olacak/.
4. https://www.indyturk.com/node/691766/, Faik Bulut, 22 Ocak 2024. https://www.indyturk.com/node/701846/, 23 Şubat 2024. https://www.independentarabia.com/node/552801, 26 Şubat 2024.

Independent

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *