İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)
PKK bir devlet aparatı olarak Kürdistan’da sahaya sürüldüğü günden bu yana, onun birçok tehlikeli yönleri ve uygulamalarıyla uğraşmaktayız.
PKK’NIN KÜRDİSTAN FEDERE BÖLGESİNİ KORUDUĞU YALANI
PKK tarihi, Kürdistan milli hareketi, Kürdistan örgütleri, Kürt yurtseverliği düşmanlığı; cinayetler tarihi olduğu kadar, aynı zamanda yalan, gerçekleri çarpıtma, manipülasyon yapma, komplolar tarihidir.
PKK, bir devlet aparatı formatından üyeleri eğitilen, yalan makinası niteliğinde olan bir örgüttür. Kürtler olarak 50 yıla yakın bir zamandır böyle büyük bir bela ile karşı karşıyayız. Bu bela sadece Kürdistan’ın Kuzeyine ait de bir bela değil. Kürdistan’ın bütün parçalarını ve dünya Kürtlerini saran bir beladır. PKK’nın yalanlarını, gerçekleri çarpıtmasını ve komplolarını engellemek için çaba sarf ediyoruz. Başta yöneticileri olmak üzere, taraftarları, üyeleri de, yukarıdan aşağıya doğru; aşağıdan yukarıya doğru bu değerlerle donatıldığı için, tam anlamıyla müritler, robotlar ve beyinleri yıkanmış varlıklar konumundadırlar.
PKK, devlet aparatı olarak, devletin projelerini yerine getirmek için, Kürdistan sahasına sürüldüğü zaman, Kürdistan ve Kürdistan halkıyla aynılaştırma şeklinde formatlandı. Bu formatlanmasının sonucu olarak, kendisini Kürdistan ve Kürdistan halkının temsilcisi gördü, sömürgeci devletlerin taşeron vekâlet örgütü olarak çok büyük görevlerin sahibiymiş gibi hareket etmeye başladı.
PKK, kendisini koruyamaz haldeyken, dağ-bayır kaçarken, gizlenecek yer ararken bile devletleri bile koruduğunu ileri sürecek kadar büyük yalana başvurmaktan geri kalmaz.
PKK’nın kendisi kurt ve can alan, katil, cinayet işleyen bir örgüt olmasına rağmen; kuzuları ve insanları koruduğu ve korumakta olduğuna herkesi inandırmaya çalışır.
PKK, faşist otoriter bir örgüt, kendi dışındaki bir örgütlenmeye tahammülü olmadığı, farklı düşüncelerde olan insanları kendi bünyesinde ve dışında kolaylıkla bire bir ve toplu olarak katletmesine rağmen, kendisini çok demokrat bir örgüt olduğu gibi bir paranoyağa sahiptir. Bu konuda da, akıl tutulmasın içinde olanları, kendi mürit ve robotlarına kolaylıkla ikna eder durumdadır. Bu yalana ve demagojiye inanların içinde, isimlerinin önünde önemli sıfatlar olan beyni boşalmış ve akıl tutulması içinde olan, ideolojik körlüğün kulvarından yaşamakta olan akademisyenler bile vardırlar.
Sömürgeci Türk Devleti’nin son askeri operasyonlarını başlatmalarından sonrasında da, PKK yöneticileri birçok yalana başvuruyor, manipülasyon yapıyor, çarpıtmalara başvuruyor. Bu yalan ve manipülasyon ilk başta, operasyonun nedeni konusunda yalan söylemekteler. Bunu takip eden en büyük yalan, çarpıtma, manipülasyonlarından biri de, PKK’nın olmaması halinde, Sömürgeci Türk Devletinin, Kürdistan Federe Devletini kolaylıkla yıkacağı, Kürdistan Federe Devletini korudukları ve ayakta durdukları konusudur.
PKK’nın bu açıklamalarının yalan ve çarpıtma olduğu konusu, PKK’nın niteliği, sahip olduğu konum, uygulamalarıyla rahatlıkla açığa çıkmaktadır.
1-PKK, Kürdistan’ın Güneyindeki partileri, liderlerini, Kürt kurumlarını 1984 yılından itibaren düşman gördüler, ona göre hareket ettiler. Özgür Kürdistan Bölgesinin inşasından sonra, Kürt siyasi partilerine, liderlerine, Kürdistan Meclisine, Kürdistan Hükümetine düşmanlık yaptılar; onları meşru görmediler. Kürdistan Federe Devletinin 2005 yılında yeni anayasaya göre yapılanmasından sonra aynı siyaset ve stratejisini daha tehlikeli boyutta, İran’la açık işbirliğiyle devam ettirdi.
Biliniyor ki PKK, tartışmasız bir şekilde Kürdistan Federe Bölgesinden yabancı bir örgüttür. Legal bir yapıya sahip değildir. Kürdistan Federe Bölgesinin bir bütün olarak karşıdır. Yıkmak istiyor. Kürdistan Federe Bölge Meclisini, Hükümetini, Başkanlığını, Kürdistan siyasi partilerini meşru görmüyor; sömürgeci devletlerin açık desteğiyle iç müdahalelerde bulunuyor, iç karışıklıklar yaratıyor, Kürdistan halkına karşı savaşıyor. Pêşmergeleri öldürüyor. Köyleri işgal ediyor. Köylülerin üretim yapmasını engelliyor. Köylülerden haraç alıyor. Maxmur ve Şengal gibi bölgelerde işgalci bir güç gibi davranıyor. Kürt çocuklarını kaçırıp, asker yapıyor, öldürtüyor.
Kürdistan Federe Bölgesinden bütün bu kötülükleri yapan PKK’nın Türk Devletinin Kürdistan Federe Bölgesinden yapacağı kötülüklerden rahatsız olmaması gerekir. Eğer rahatsız oluyorsa, ortada kendisini doğrudan ilgilendiren bir durum vardır. O da Onun Kürdistan’daki varlığıdır. Kürdistan’ı terk etmesiyle Kürdistan Federe Bölgesini koruduğunu ortaya koyabilir.
PKK, ayrıca Kürdistan Federe Bölgesindeki varlığı, sömürgeci devletlere dayanmaktadır. Onların stratejilerini ve hesaplarını Kürt ulusal çıkarlarına aykırı bir şekilde yerine getiriyor.
Bütün bunlardan dolayı, PKK’nın Kürdistan Federe Devletini koruduğu tezi tam anlamıyla bir yalan ve çarpıtmadır.
2-PKK, Türkiye’de 1984 yılından bu yana, Kürtler için olmazsa da kendisi için bir egemenlik alanı yaratmak istiyor. Buna karşılık, bir köyü bile egemenliği altına alabilmiş değildir. Sadece Kürtlerin egemen ve iktidar olduğu Kürdistan Federe Devletinde işgal ettiği alanlar var. Kürdistan Federe Devletini yıkmak için planlı ve sistemli bir hareket içindedir.
Kürdistan Federe Devletinde legal olmayan, terörist, işgalci, saldırgan PKK nasıl Kürdistan Federe Devletini koruduğunu, olmaması halinde Türk Devletinin Kürdistan Federe Devletini rahatlıkla yıkabileceği yalanını ileri sürebilir? Bundan daha büyük gerçeği çarpıtma ve manipülasyon olamaz.
3-PKK/PYD, Baas Rejiminin icazeti, planı, B projesi sonucu; İran ve Rusya’nın da desteğiyle Kürdistan’ın Batısında egemen oldu. Sömürgeci Türk Devletinin iki stratejik hareketi sonucu Efrin, Serêkanî, Grê Spî ve başka alanları; terk etmek, Türk Devleti karşısında direnememek, Türk Devletine teslim etmek; yenilmek durumunda kaldı.
Kendisini koruyamayan ve egemen olduğu alanları bile bir saldırı sonucu kısa sürede terk etmek, Türk Devletine teslim etmek durumunda kalan PKK, nasıl olur da Kürdistan Federe Devletini Türk Devletine karşı koruyabilir?
Bu sıraladığım gerçekler, PKK’nın bu konuda da büyük bir yalan, çarpıtma, manipülasyon içinde olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bundan dolayı, PKK’nın yalanlarına, çarpıtmalarına, manipülasyonlara kanmayalım.
PKK/PYD’NİN KÜRDİSTAN’IN BATISINDA HALKIMIZA VE KÜRDİSTAN PARTİLERİNE SALDIRISI SÜREKLİDİR. SIKINTILI OLAN DURUM KÜRDİSTAN PARTİLERİNİN SESİZLİĞİDİR…
Kürdistan’ın Batısında başından beri ifade ettiğim gibi PYD diye bir örgüt yoktur. PYD denilen örgüt, PKK’dır. Bu nedenle analizlerimde “PKK/PYD” tanımlamasını birlikte kullanıyorum. Bu gerçeği bütün Kürtler, dünya da bilmektedir. Ne yazık ki, Kürtlerin büyük çoğunluğu, PKK’yı taşeron ve paralı asker olarak kullanan büyük dünya güçleri (ABD ve ittifakçıları, Rusya) bu konuda üç maymunu oynamaktalar. Bu tutumlarıyla, Kürtlere yarar sağlamıyorlar, zarar veriyorlar. Yıllardır da bu konuda yazılar yazıyor, karşı tutumumu pratikçe de gösteriyorum.
Ne yazık ki, Kürdistan’ın Batısındaki siyasi partilerin çoğunluğu da bu gerçekleri son zamanlara kadar kabul etmediler. Kürdistan’ın Batısındaki PKK saldırgan ve canice uygulamaları, takkeyi düşürdü ve keli gösterdi. Bu nedenle, ENKS ve üyesi partileri bu gerçeği açıkça ifade ederek, olup bitenleri doğru tanımlama konumuna geldi.
PKK’nın Kürdistan’ın Batısındaki halkımıza, Kürt milli hareketine, Kürdistan siyasi partilerine karşı savaşı, Suriye’deki iç savaş sonrası ve Baas Rejiminin icazeti ve projesi sonucu Kürdistan’ı ağırlıkla PKK’nın yönetimine bıraktıktan sonra başlayan bir süreç değildir.
PKK, Suriye’ye ayak bastığı 1979 yılından itibaren, halkımıza, Kürt milli hareketine, Kürdistan siyasi partilerine, Kürt yurtseverlerine karşı savaş açtı. Bu savaşını, Suriye Devletinin kurumları ve özellikle de istihbaratı ile birlikte yürüttü. Suriye ile işbirliği içinde iki önemli neslin ve gençliğin yok edilmesini sağladı. 1984 yılından sonra, Kürdistan’ın Kuzeyinde Kürdistan’ın Batısındaki 7000 gencimizin katliamına ve infazına sebep oldu. Suriye İç Savaşının başlamasından sonra da, 12000 Kürt gencini öldürttüğü bilinmektedir.
PKK/PYD’nin Baas Rejimi ile Kürdistan’ın Batısından egemen-iktidar gücü olmasından sonra, PKK/PYD’nin Kürdistan halkına, Kürdistan milli hareketine, Kürdistan siyasi örgütlerine saldırının niteliği değişti, bir planlılık ve Kürtleri yok etme strateji çerçevesinden bir süreklilik kazandı.
Son günlerde de PKK/PYD “devrimci gençler” diye adlandırdığı gençlerle ENKS’nin ve üyesi partilerinin bürolarını yakıyor, yakıyor. ENKS üyelerini ve yöneticilerini tutukluyor.
ENKS Dış İlişkiler Komitesi Üyesi İbrahim Biro, Kürdistan’ın Batısının bazı kentlerinde parti ofislerine yapılan saldırıları değerlendirdi.
2013 yılından beri ENKS’ye yönelik saldırıların yapıldığını ifade eden Biro şunları söyledi:
“2013 yılından bu yana PYD önderliğindeki güçler onlarca kez ofislerimizi yakıp parti üyelerimizi tutukladı, ENKS’lileri kaçırıp öldürdü. Ama iki yıldır ENKS ile PYNK arasında müzakereler yapılıyor. ABD ne zaman ENKS ile PYNK arasında müzakerelerin başlamasını işaret etse, Kürt birlikteliği başarısız olsun diye PKK’ye bağlı güçler ENKS ofislerine saldırıyor, parti üyelerini tutukluyor.
“PYD iki gün önce ENKS ve bünyesinde yer alan partilerin hain olduğunu, cezalandırılması gerektiğini açıklamıştı. Asayiş da kimliği belirsiz kişilerin saldırıları yaptığını söylüyor. Ama PYD’ye bağlı silahlı kuvvetler bu saldırıları gerçekleştiriyorlar. Bir başka kuvveti de ofisleri koruduğunu söylüyor. Biz biliyoruz ki Özerk Yönetimin tüm güçleri kararlarını PKK kadrolarından alıyor.”
PKK’nin 40 yıldır savaştığını vurgulayan Biro, “PKK 40 yıldır savaşıyor ve Kürtlerin kuzey Kürdistan’da kalmalarını engelleme politikasını izliyor. Kürdistan’ın Güneyinde PKK’den dolayı yüzlerce köy boşaltıldı, Kürdistan’ın Batısında ise nüfusumuzun yarısı yerinden edildi” dedi.
ABD’nin Şam Büyükelçiliği’nin ENKS ofislerinin yakılmasına ilişkin yaptığı açıklamayı da değerlendiren Biro “ABD Büyükelçiliği’nden yapılan açıklama iyi bir adım ama çözüm yok. Amerikan tarafı, birlik müzakerelerinin garantörüdür ve sorumluluklarını yerine getirmeli” şeklinde konuştu.
İbrahim Biro, diğer ENKS ve Kürdistan Parti yöneticilerinin konuya ilişkin açıklamaları, durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor.
PKK/PYD’nin yaptıklarından daha vahim olanı, Kürdistan parti ve örgütlerinin, Kürdistan Federe Hükümetinin PKK/PYD’nin saldırıları karşısındaki sessizliği, duyarsızlığı, pasifliğidir. PKK, bu tutum ve sessizlikten yararlanarak daha da pervasızlaşıp, saldırgan oluyor. Kürdistan parti ve örgütlerinin bu tutumunda hızla değişiklik yapmalıdırlar.
Diyarbekîr, 26. 04. 2022