İbrahim GÜÇLÜ
Kürtler ve Iraklıların, 2003 yılında Baas Rejiminin ortadan kaldırılmasından, 2005 yılından federal devlete yeni bir anayasa ve referandumla karar verilmesinden sonra, rahat edileceği düşünülüyordu. Ne yazık ki gerçek yaşam öyle olmadı: Irak Federal Devleti ve Kürdistan Federe Devleti üzerinden kara bulutlar eksilmedi. O günden sonra, en başta Federal Devlet hükümetlerinin bir kısmı, demokrasi, özgürlüklerin gelişmesi ve federal sistemin kurumlaşması için kendilerinden istenilen görevleri yerime getirmediler. Özellikle de Maliki Hükümeti, Irak Federal Devlet statüsünün milli-ırkçı-baasçı devlet anlayışına göre dizayn edilmesi; Kürdistan Federe Devletinin her yönüyle budanması ve hatta ortadan kaldırılması için önemli anayasa ihlalleri yaptı, pratik adımlar attı.
Irak’ta Baas Rejimini ABD yıkmasına rağmen, ABD’nin düşmanı olduğu İran’ın Irak üzerindeki vesayeti son bulmadı. İran, Irak üzerindeki nüfuzunu artırmak için adım-adım ilerledi; kendisi için terörist yandaş, uydu, bağımlı örgütler oluşturdu. PKK bu konuda İran’ın elinde hazır bir aparattı. PKK, İran tarafından on yıllardır doğrudan yönetiliyor ve Kürdistan Federe Bölgesine karşı savaştırılıyordu.
İran bunun da yeterli olmadığına karar verdikten sonra, istihbarat örgütünü Irak’ta ve Kürdistan’da güçlendirmeye ve kurumlaştırmaya başladı. En önemlisi de Haşdi Şabi denilen terörist askeri oluşuma gitti. Bu oluşumun da, devletin askeri ve resmi bir aparatı olması için de çaba gösterdi. Bu çabasında, ABD ve müttefiklerine, Kürdistan Federe Devlet yönetimine rağmen başarıya ulaştı. Haşdi Şabi, Irak Federal Devletinin resmi askeri gücü oldu. Ama açık ki Haşdi Şabi legal olmayan, Irak Federal Devlet Hükümeti ve askeri kurmayı tarafından yönetilmeyen bir askeri güç olarak faaliyetlerine devam etti.
İran, terörist Haşdi Şabi ve PKK vasıtasıyla Kürdistan’da önemli ve tehlikeli operasyonlar yaptı. İran’ın, Irak Federal Devletine ve özellikle de Kürdistan Federe Devletine karşı açık operasyonunu, genel seçimler sırasından ve sonrasında da gördük. İran, Haşdi Şabi ve PKK eliyle Kürdistan Federe devletinde seçimlerin yapılmamasını ve halkın sandık başına gitmesini engellemek için terörist eylemler yaptı. Özellikle de KDP’nin seçimden başarılı çıkmaması için çok özel operasyonları Haşdi Şabi- PKK eliyle geliştirdi. Ama genel seçimleri engelleyemediler, seçimlerden büyük bir mağlubiyet ve darbe aldılar. Genel seçimlerde halkımız onlara büyük bir şamar vurdu. PKK ve Haşdi Şabi’nin toplumsal ve hukuki meşru örgütler olmadığını çok açık biçimde gün yüzüne çıkardı.
Genel seçimlerden sonra da, seçimin iptali için, karışıklıklar, saldırılar düzenlediler. Ama bundan da başarılı olmadılar.
Ne yazık ki İran, terörist aparatları PKK ve Haşdi Şabi, kötülükler yapmaktan geri durmadılar. İran’ın Kürdistan Federe Devletine son döneme füze saldırıları, o sistemli yıkım plânının bir parçası ve devamı konumundadır.
Bu operasyonların ve yıkım için saldırıların son perdesini, Haşdi-Şabi PKK’nin Musul Bölgesindeki askeri tatbikatıdır. Bu ortak askeri tatbikat, PKK’nın basın organları tarafından açıklandı. Yerelden de gelen bilgiler bu haberi doğrulmaktadır.
Bu askeri tatbikatın, İran’ın organize ettiği bir tatbikat olduğundan hiç şüphe yok. Çünkü İran olmadan ismi geçen terörist örgütlerin kendi başlarına, Irak Federal Devletinin sınırları içinde böyle bir tatbikat yapmaları olanaklı değildir.
Bu ortak tatbikat, halkımızı korkutmaya, sindirmeye, yaptıkları kötülükleri baskı-tehdit yoluyla örtbas etmeye yönelik olmakla kalmıyor. Ayı zamanda yeni somut askeri saldırı ve yıkım eylemlerinin gerçekleşmesinin güçlü ip uçları olduğunu, iki terörist, hukuk dışı ve illegal olan, hukuk dışı kriminal işler yapmakta usta olan iki örgütün pratiği bize bu okumayı sunuyor.
Bilindiği gibi, İran, onun kriminal askeri aparatları PKK on yıllardır Kürdistan Federe Devletini İran’ın ve diğer sömürgeci devletlerin güdümünde, uyduluğunda yıkmayı stratejik hedef olarak seçmiş ve buna uygun eylemler yapmaktadır. Bu stratejik hedef sonucu, yüzlerce Kürt köylerini işgal etmiş durumda, Köylülerden haraç almakta, köylüleri öldürmekte, hapis etmekte, işkence etmekte, çocuklarını küçük yaşta kaçırıp kendi kirli emelleri için asker olarak kullanmaktadırlar.
Haşdi Şabi de kuruluşundan bu yana aynı amaçla hareket etmektedir.
PKK ve Haşdi Şabi, 2017 Kürdistan Bağımsızlık referandumunun sonucundan Kürdistan Devletine kuruluşuna karar verdikten sonra; İran, Irak, Türkiye, Batı ittifakı desteğinde Kerkük’ün işgalinden YNK ve Goran’la birlikte yer aldılar.
Kürdistan Federe Devlet Hükümetinin, Başbakan Mesrur Barzani’nin, Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin, Kürdistan Federe Bölge Başkanı Neçirvan Barzani’nin, Kürdistan parti ve örgütlerinin, sivil olan ve olmayan tüm kurumlarının bu tehlikeye karşı duyarlı olmaları gerekir. Bu tehlikenin önünün alınması için Irak Federal Hükümeti ile de dayanışma ve ortak hareket etme tutumu içinde olmalıdırlar.
KÜRDİSTAN YURTSEVERLER BİRLİĞİNİN (KYB) ACIKLI VE TEHLİKELİ KONUMU…
KYB’nin, lideri Celal Talabani’nin ölümünden kısa bir süre sonra olumsuz, tehlikeli bir mecraya girdiği, dağınıklığın başladığı, farklı güç odaklarının içinde oluştuğu, milli değerlerden, Kürt milleti ve Kürdistan çıkarlarından uzaklaştığı, sosyal demokrasi iddiası taşımasına rağmen militer otoriter bir örgüte dönüştüğü kısa zaman içinde açığa çıktı.
En önemlisi de Kürdistan Bağımsızlık Referandumundan devlet kararının çıkmasından sonra, Kerkük ve birçok başka Kürt alanlarının, şehirlerinin işgal edilmesinde KYB’den bir gurubun yer almış olması, KYB’yi kriminal hale soktu. Kürt düşmanı devletlerle, güç odaklarıyla, parti örgütleriyle, Haşdi Şabi ve PKK ile anılmaya başlandı.
KYB’nin günümüzde de İran ile ilişkileri tam anlamıyla bir bağımlılık ilişkisi. Kürt ve Kürdistan çıkarlarıyla bir örtüşmesi ve ilgisi yok. O tarihi, kültürel, aydınların şehri Süleymaniye İran istihbaratının karargahına dönüştürülmüş durumda.
KYB’nin bu durumunun Kürdistan Federe Devlet, Kürt millet çıkarlarına uygun olmadığı, KYB’nın Kürdistan Federe Devletin kurucu iradelerinden biri olmasından dolayı bu duruma layık olmadığı;, aklı başından siyasetçiler, Kürt aydınları, KYB dostları, KYB’nin sağduyulu, tecrübeli, kurucusu yöneticileri tarafından hep ifade edildi. Ben de bu konuda birçok makale yazdı.
Ne yazık ki bu duyarlılıklar, eleştiriler KYB’nın olumluya gitmesi konumuna yol açmadı. KYB’nin acıklı, tehlikeli konumunun önüne geçemedi.
Son günlerde KYB’nin karizmatik askeri ve siyasi liderlerinden biri olan Mele Bextiyar’ın açıklamaları KYB’nin konumu açısından üzerinde durulmaya değer niteliktedir.
Mele Bextiyar KYB’nin parçalanmaya doğru gidebileceğini söyledi.
Mela Bextiyar, YNK ile PDK arasındaki ilişkiler hakkında şunları söyledi:
“Mam Celal, PDK ile YNK ilişkilerine çok önem veriyordu ve bu ilişkiye hassas yaklaşıyordu. YNK ve PDK ilişkilerinin bozulması halinde Kürdistan Bölgesi’nin statüsünün kalmayacağına inanıyordu.”
Süleymaniye halkının durumuna ilişkin görüşlerini de dile getiren Mela Bextiyar şunları belirtti: “Süleymaniye halkı yoksul ve kötü bir durumda. YNK ve Süleymaniye yönetimi bu sonuçtan sorumludur.”
Mela Bextiyar, PDK ile YNK arasındaki görüş ayrılıklarının derin olduğunu ancak mevcut durumda PDK’yle yaşanan ana çelişkinin nedeninin bazı YNK’li yöneticilerin bu çelişkiyi derinleştirerek fırsata çevirmeye çalıştıklarını, bunun da YNK’yi güçsüzleştirdiğini belirtti.
YNK Yüksek Siyasi Konsey Üyesi Mela Bextiyar açıklamasının sonunda, Yüksek Siyasi Konseyleri’nin çok güçlü olmadığını çünkü konsey başkanı Kosret Resûl’un sağlık durumunun kötü olduğunu, politbüronun da konseye ihtiyaçlarının olmadığını düşündüklerini bu nedenle her şeyin kendi kontrolünde olduğunu zannettiklerini, bu durumun da tehlikeli durumlara sebebiyet verdiğini söyledi.
Bu açıklamalar da ortaya çıkarıyor ki, KYB, Kürdistan’ın gelişmesi için kendi projelerini yapmıyor. Sadece KDP’ye olan düşmanlık üzerinden kendisini ayakta tutmaya çalışıyor.
Mele Bextiyar’ın bu açıklamaları bugüne dek KYB hakkındaki tespitleri/tespitlerimizi, doğrulayan açıklamalardır.
Zor olmasına rağmen, umut ederim ki KYB eski fabrika ayarlarına döner. Bunun içinde en azından ve ilk başta KYB’nin içindeki Kerkük hainlerinden temizlenmesi gerekir.
Diyarbekîr, 12 Nisan 2022