İbrahim GÜÇLÜ
Deng Dergisinin 100. Sayısı vesilesiyle, üç konuyu yazdım. Birinci konu, yazılı basının, toplumların, ulusların, halkların hayatında; özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerindeki rolü ve fonksiyonudur. Bu bağlamda Kürt toplumu ve Kürt ulusal Demokratik hareketindeki rolü üzerinde durdum. İkinci konu, Osmanlı İmparatorluğu dönemimde, Kemalist Devletin kuruluşu sonrasında ve 1960 sonrası dönemde Kürt yazılı basınını durumunu yazdım. Üçüncü konu, Deng Dergisini değerlendirdim.
*****
Deng Dergisi’nin 100. Sayısı yayınlanıyor. Deng Dergisi, elinde olmayarak, kendi iradesi dışında, zorunlu ve haklı olarak 100 sayıyı çıkarana kadar; birçok sahibi, yazı işleri müdürünü ve redaksiyon üyelerini değiştirdiğini biliyoruz. .Deng Dergisinin sahiplerini, yazı işleri müdürlerini, tüm redaksiyon üyelerini, dergiye maddi destek olanları, dağıtımını fedakârca yapanları kutluyorum.
Türkiye’nin yasaklı koşullarında ve anti-demokratik ırkçı ortamında, fikir ve düşünce özgürlüğünün yok ya da kısıtlı olduğu koşullarda bir derginin; 100. sayısını fikir, kültür, yayın dünyasına sunması oldukça önemli bir olaydır.
Ayrıca bir dergi, Türkiye’de, Kürtlere ve Kürdistan’a ait konuları, temel meseleleri gündeme getiriyorsa, bu yayının ne kadar zahmetli olduğu da başka bir sorun.
Bundan öteye bir yayın organı, dergi ya da gazete, Kürt ulusunun kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesini savunuyorsa, Kürtlerin Bağımsız Devlet ya da Federal devlet kurmasında tarafsa işler daha zordur.
Deng Dergisi de bu kapsamda olan yayın organlarından biridir. Buna rağmen, 100 sayı ile yayın hayatında yaşamını sürdürüyorsa bu çok önemlidir. Daha uzun ömürlü olmasını için destek olmak görevimiz olmalıdır.
Deng Dergisinin yöneticilerini 100. Sayısından dolayı kutluyorum.
( I )
Ulusların, halkların, devletlerin, toplumların, fikir akımlarının temsilcilerinin hayatında, genel olarak yayıncılığın, özel olarak dergi ve gazete yayıncılığının rolü hayati niteliktedir. Bu nedenle, toplumlar, uluslar, halklar, devletler, fikir akımlarının temsilcileri her zaman yayıncılığa önem vermişlerdir.
Dergiler, gazeteler, şimdilerde televizyonlar, halkın bilgilenmesinde, bilinçlenmesinde, kamuoyunun aydınlatılmasında, gündem oluşturmada büyük bir role ve fonksiyona sahiptir.
Devletini kuran uluslar ile devletini kurmayan bağımlı, yarı-sömürge ve sömürge ulusların hayatlarında yayıncılığın, dergi ve gazetelerin fonksiyonları ve rolü farklıdır.
Aynı şekilde, demokratik rejimlerle, demokratik olmayan rejimlerde; düşünce ve kendini ifade özgürlüğü olan devletler ve toplumlarla, düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı devletlerde ve ülkelerde, yayıncılığın, dergi ve gazetelerin rolü farklı olmuştur. Hareket ve manevra kabiliyetleri farklı olmuştur. Hatta bu devlet ve ülkelerdeki yayıncılığın, dergi ve gazetelerin dilleri, içerikleri, halka ulaşma araç ve gereçleri farklı olmuştur. Bu yayınların yazı işleri müdürleri, sahipleri, yazarları; tutuklanmış, işkence görmüş, öldürülmüşlerdir.
Bu çerçeve tam da Kürt yayıncılığı ve yayıncıları, yazarları için geçerlidir.
Kürt ulusu, sömürge bir ulustur. Kürdistan, klasik sömürge’ statüsünden daha geri ve hem de uluslararası klasik sömürgeden geri bir statüye sahiptir. Bundan dolayı, Kürtlerin, Kürt fikir akımlarının, Kürdistan örgütlerinin hayatında yayıncılık, dergi ve gazetelerin rolü iki kat büyük önem arz etmiştir.
Kürt yayıncılığı: Kürt milletine ve Kürdistan!a ait toplumsal, sosyolojik, coğrafi, dilsel, kültürel, tarihi gerçeklerin ve değerlerin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Ayrıca yok sayılan Kürt milletinin varlığını, bu değerlerini ortaya çıkarmakla, ırkçı tezleri çürütmek için önemli bir rol ve fonksiyonu icra ediyor..
Kürt yayıncılığı, dergi ve gazeteleri bu bahsettiğim rol ve fonksiyon kadar, belki de bu rol ve fonksiyondan daha önemli olan Kürt milletinin kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesi, Kürt ulusunda özgürlük ve bağımsızlık bilincinin gelişmesi gibi çok temel ve hayati bir rol ve fonksiyon da icra etmiştir ve halen de etmektedir.
Aynı zamanda Kürt kamuoyunun oluşmasında, Kürtler ve Kürdistan için gündem oluşturmada da rol ve fonksiyonuna sahiptir.
Ama Kürtlerin Osmanlı Döneminde çıkardıkları yayınların, gazete ve dergilerin içerikleri ve nitelikleriyle Cumhuriyet Döneminde çıkan dergi ve gazetelerin içeriklerinin de farklı, farklı rol ve fonksiyonlara sahip oldukları görülmektedir..
Osmanlı Döneminde Kürtler tarafından çıkartılan dergi ve gazetelere bakıldığında, açık bir ulusçuluk yapmaktan kaçındıkları ve daha çok Kürtlerin yaşadıkları sosyal ve ekonomik sorunlara ağırlık verdikleri görülmektedir.
Cumhuriyet dönemindeki Kürt dergi ve gazetelerinin, özellikle de 1960 yılından sonra yayın hayatına giren Kürt dergi ve gazeteleri, Kürtçülük bilincinin gelişmesinde önemli bir rol oynamışlar ve fonksiyon yerine getirmişlerdir.
Deng Dergisi de, Cumhuriyet dönemindeki bir Kürt Dergisi’dir. İçeriğine ilişkin eleştirilere rağmen, bu rol ve fonksiyonu oynayan Kürt yayıncılık, gazetecilik ve dergicilik geleneğinin bir devamıdır.
( II )
Kürt dergi ve gazeteciliğinin uzun bir geçmişi ve geleneği var. Bu nedenle Deng Dergisi de bu tarihi geçmişin ve geleneğin bir ürünü ve devam ettiricisidir.
Kürt yayıncılığına kısaca göz atarsak Deng ve yakın tarihin diğer dergi ve gazetelerin geçmişini, geleneğini bilince çıkarmak olanaklı olacaktır.
İlk Kürt Gazetesi: Kürdistan’dır. Bu gazete II. Abdulhamit Döneminde yayına başlamıştır. 22 Nisan 1898’de Mısır’da yayın hayatına başlamıştır. 22 Nisan, günümüzde Kürt Gazeteciliği Günü olarak kutlanıyor. Kürtçenin, Kurmanci lehçesinden yayımlanmıştır. Kahire’de sürgünde olan Botan aşiretinden önemli bir aydın olan Mikdat Mithat Bedirhan tarafından yayın hayatına sokulmuştur.
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra ortaya çıkan nispi özgürlük ortamında Hersekli Ahmet Şerif’in çıkardığı Şark ve Kürdistan, Süreyya Bedirhan’ın Kürdistan, İttihat Terakki’nin Diyarbakır Kulübü’nün çıkardığı Peyman gibi gazeteler yayın hayatına girdi.
Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı olan Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi ise 1908 yılında İstanbul’da yayınına başladı.
Rojî Kurd (Kürt Güneşi) Dergisi, 1912’de kurulan Kürt Talebe-i Hevi Cemiyeti’nin yayın organıdır. Rojî Kurd, Osmanlıca ve Kurmanci dilinde yayımlanıyordu. Ancak yazılar ağırlıklı olarak Kürtçe (Kurmanci ve Soranice) idi.
Jîn (Yaşam) Gazetesi, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yayımlandı. 1918’de kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kurucularından Müküslü Hamza, son beş sayısını da bu cemiyetten ayrılanların kurduğu Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti’nin üyelerinden Memduh Selim Bey yönetmişti.
Birinci Dünya Savaşından sonra, 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında Gazi (Çağrı) gazetesi, Kürdistan Cemiyeti tarafından 1919 yılında Diyarbakır’da yayımlanmaya başlandı. Ancak birkaç sayıdan sonra kapandı.
1922’de Irak’ın Süleymaniye şehrinde çıkarılan üç dilli (Kürtçe, Türkçe ve Farsça) Bangi Kürdistan (Kürdistan’a Sesleniş) adlı haftalık ‘ilmî, içtimaî, edebî’ gazete Mirliva (Yarbay) Mustafa Paşa Yemolki tarafından çıkarıldı. Kürdistan Cemiyeti tarafından da desteklendi.
Cumhuriyet döneminde, Türkiye sınırları içinde Kürtçe basına izin verilmediği için Kürtçe gazeteler Irak, Suriye ve Beyrut’ta basıldı. Bunlar arasında aralıklı da olsa yayımlanmayı başaran Jiyan (1926-1936), Hawar (1932-1943), Jîn (1939), Gelawej (1941-1950), Ronahî (1942-1945), Roja Nû (1943-1946) en önemlileridir.
Cumhuriyet döneminde, Kürtlerin varlığı ret edildi. Kürtlerin Türk olduğu ırkçı tezi gereği, Türkleştirmeleri için büyük bir çaba ve devlet siyaseti yürütüldü. Bu nedenle Kürt dergi ve gazetelerin yayınlanmasına izin verilmedi. Bu yasak ve barbarlık, çok partili döneme kadar devam etti. Kürdistan Gençleri ve özellikle Kürt ağa, bey,şeyh, aşiret reisi çocukları, çok partili dönemde ve Demokrat Parti İktidarında eğitim için İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere gittiler. Musa Anter, Edip Karahan, Yaşar Kaya, Medet Serhat, Mehmet Ali Arslan gibi Kürt aydınlarının çıkardığı: Dicle Kaynağı (1949), Şark Mecmuası (1950), İleri Yurt (1958), Dicle-Fırat (1962), Deng (1963), Yeni Akış (1966) gibi dergi ve gazeteler yayın hayatına başladılar.
Aynı şekilde 12 Mart 1971 Askeri darbesinden sonra, Özgürlük Yolu (1975), Xebat (1976), Rizgari (1976), Roja Welat (1977), Kawa (1978), Ala Rızgari (1979), gibi Kürt gazete ve dergileri yayın hayatına girdiler. Bütün bu yayın organları ağırlıklı olarak Türkçe ya da Türkçe-Kürtçe iki dilliydi. Sadece Kürtçe çıkan iki yayın organı, Roja Welat Gazetesi, Devrimci Demokrat Kültür Derneği’nin (DDKD) çıkardığı Tîrêj dergisiydi.
12 Eylül Darbesinden sonra da Kürt yayıncılığı, ya illegal ya da yurtdışında yürütüldü. 1990’lı yıllara kadar Avrupa; özellikle de İsveç, önemli bir merkez oldu.
Kürt yayıncılığının bu serüveninden anlaşılacağı gibi, Deng Dergisi de, hemen tarih sahnesine çıkmış bir dergi değildir. Kürt tarihi gazete ve dergi yayıncılığının bir devamıdır. Ama aynı zamanda bir fikrin, bir siyasal ve ideolojik eğilimdeki dergi ve gazetecilik yayınının devamıdır. Özgürlük Yolu Siyasi Hareketinin ve onun yayıncılığının da bir parçası ve devamıdır.
( III )
Deng, Kürtçe bir kelimedir. Türkçe’de de, “ses”, olarak karşılık bulan bir kelime. Deng Dergisi, yayın hayatına sokanlar, üyesi oldukları Kürt milletine ve insanlığa seslenmek amacıyla bu ismi dergileri için seçmişler.
Kürdistan yazım ve yayın dünyasında, daha önce de yazdığım gibi geçmiş tarihlerde de “Deng” ismiyle yayın yapan bir dergi vardır. Deng Dergisi, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinden sonra, fikir özgürlüğü alanında görece ve sınırlı bir gelişmenin olduğu koşullarda yayın hayatına 1963 yılında giriyor. Bu Deng Dergisi, Yaşar Kaya, Musa Anter, Medet Serhat, Ergün Koyuncu tarafından yayın hayatına sokuluyor.
Yaşar Kaya anılarında bu konuyu şöyle anlatıyor: Darbeden sonra, “yönetimi elde bulunduran ordu ve Kemalistler, yeni bir anayasa hazırladıklar. Bu yeni anayasa, daha önce var olmayan birtakım hak ve özgürlükler de getirdi. Bunlardan biri ve en önemlisi, fikir özgürlüğüydü. Sol yayınlar çıkmaya başladı…
“………..
“Biz de bu yeni koşullardan faydalanarak yayınlar çıkartmaya başladık. Musa Anter, Medet Serhat ve Ergün Koyuncu ile birlikte 1963’te Deng Dergisisni çıkarmayı kararlaştırdık. Deng’i çıkarma fikri, Musa Ağabey ile Medet’di.” (Şef3ıq Pêşebg, Yaşar Kaya’nın Hatırları, Sayfa 113)
Bu günkü Deng Dergisi yöneticilerinin, 1963 yılında yayın hayatına başlayan Deng Dergisinden, isim ve içerik açısından ne kadar esinlendikleri konusu, elbette bir merak konusudur. Deng Dergisi’nin bugünkü yöneticilerinin bu konuyu açıklamaları gerekir.
( IV )
Deng Dergisi, kendisini “siyasal kültürel dergi” olarak tanımlıyor. İncelediğim ve okuduğum kadarıyla aynı zamanda tarih konuları da inceleyenn bir dergi. Ayrıca Kürdistan ulusal hareketinin ideolojik sorunlarını da ele alan bir dergi. Bu nedenle bir “tarih ve ideoloji dergisidir” demek de yanlış olmaz.
Deng Dergisi, anladığım kadarıyla iki anlamda siyasi bir dergi olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bir neden, Kürtlere ve Kürdistan’a dair bütün konuların (siyaset, ideoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, kültür), Kürtlerin ve Kürdistan’ın statüsünden ve sömürge konumundan dolayı siyasi olmasıdır. İkinci neden, Deng Dergisi’nin bir siyasi hareket geleneğine bağlı olması, bir yarı-parti yayın organı olması anlamında da siyasal bir dergidir.
Deng Dergisi, Özgürlük Yolu Siyasi Hareketinin ve Kürdistan Sosyalist Partisi’nin dolaylı da olsa bir yayınıdır. Sosyalizmi kendisine düşünce sistemi olarak rehber seçen bir dergidir. Bu nedenle, ideolojik ve açık siyasi tarafgirliği olan bir dergidir.
Derginin yazarlarının çoğunluğu, derginin bağlı bulunduğu Özgürlük Yolu Siyasi Hareketi’nin ve Kürdistan Sosyalist Partisinin yönetici üyeleridir. Ama aynı zamanda Özgürlük Yolu Hareketli ve Kürdistan Sosyalist Partili olmayan akademisyen, siyasetçi, tarihçi yazarları da var.
Derginin bu yazar profili, dergiyi çoğulcu nitelikli bir dergi kategorisine sokar mı? Sorusu önemli. Ben bu yazar profilinin, dergiyi çoğulcu bir dergi kategorisine sokacağını düşünmüyorum. Ama teknik anlamda yarı-çoğulculuğundan bahsedilebilir.
Dergi, Türkçe ve Kürtçe yazıları bünyesinde barındırıyor. Ama yazılar ağırlıkla Türkçe. Bu nedenle, Deng Dergisine bir Kürt Dergisi denilse bile, tümüyle Kürtçe bir dergidir demek zor.
Deng Dergisini, klasik tekçi ve parti yayıncılığı kapsamında, resmi ideolojisi de olan bir dergi olarak tanımlamak yanlış olmazsa gerekir.
Benim düşünceme göre, 100 sayı yapan Deng Dergisi yöneticilerinin derginin niteliğini tümüyle değiştirmeyi düşünürlerse, daha demokratik, daha çoğulcu ve daha milli, daha toplumsal, reformcu ve değişimci düşüncelere öncülük edecek bir dergi yaratabilirler.
( V )
Deng Dergisinde, HAK-PAR ve TEVKURD Yöneticisi olduğum zaman sık sık, daha sonra da zaman-zaman benim görüşlerime yer verildi Benim yazılarımda, Deng Dergisinin bağlı olduğu siyasi grup ve hareket hakkında ciddi eleştiriler olduğu halde, hiçbir sansüre uğramadan yazılarım yayınlandılar. Başka yazar arkadaşlarımızın yazılarında da eleştiriler olduğu halde, yazılarının sansüre uğramadıklarını biliyorum..
Dergideki bu olumlu yaklaşım, daha değişimci, demokrat, reformcu, çoğulcu bir Deng Dergisi için temel olabilir.
Yazımın başında da belirttiğim gibi Deng Dergisi de tüm Kürt gazeteleri ve dergileri gibi yasakları, tutuklanmaları, cezaları, maddi zorlukları göğüsleyerek bugünlere geldi. Onları içtenlikle kutluyorum.