Siyasî partilerin tarihi geçmişi eskidir. Modern anlamdaki siyasî partilerin oluşması, Fransız Devrimi sonrasında başladı. Önce Avrupa’da, sonra da dünyanın diğer bölgelerinde ve ülkelerinde çeşitli ve ortak siyasî görüşlere sahip kişiler resmen bir araya gelerek örgüt kurdular. Bu örgütler ülkelerinde seçimler yoluyla yönetiminde söz sahibi olma hakkını kazanmaya başladılar.
Halen günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş en eski partiler arasında 1830’larda İngiltere’de kurulmuş “Muhafazakâr Parti” ile aynı dönemlerde ABD’de kurulmuş “Demokrat Parti” gösterilebilir.
Siyasi partiler, farklı özellikleriyle, türleri ve sistemler olarak, büyük bir çeşitlilik kazandılar. Birçok siyaset bilimci de bu partileri kategorileştirerek tanımladılar. Bu siyasi parti türleri ve sistemleri, bu makalemin konusu değil. İleride üzerinde durabileceğim önemli konular olacak.
*****
Demokratik ve demokratik olmayan rejimlerde, siyasi partilerin tanımında genel anlamda bir ortaklık olsa bile, gerçek anlamında; amaçlarında, fonksiyonlarında, kapsayıcılıklarında farklılıklar vardır.
*****
Demokratik rejimlerde, siyasî parti, ortak bir program, hukuk (tüzük) çerçevesinde anlaşma sağlayan, belli bir sistem ve toplum tasarımına sahip olan, ortak bir toplumsal sözleşmeye imza atan kişilerin ve topluluğu oluşturduğu örgütlerdir.Bu topluluk siyasi partiler içinde, birlikte davranmayı ve hareket etmeyi, toplumsal olaylar ve yaşamla ilgili ortak karar süreçlerine birlikte katılmayı benimserler. Aynı zamanda sürekli bir ilişkinin oluşmasını öngören bir yapılanma, platform ve kurumlaşmalardır.
Batı Avrupa ülkelerinde, siyasi partiler bu tanıma uygun düşen kurumlardır. Çünkü Batı Avrupa Ülkelerinde ve Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerde ve devletlerde demokratik rejimler hüküm sürmektedir.
Demokratik rejimlerde, bütün ulusal ve etnik topluluklar, dini ve mezhebi gruplar, değişik dünya görüşlerine sahip olan kişiler, ortak toplumsal ve siyasal bir tasarım sahibi olanlar, değişik sınıf ve tabakalar, özgürce siyasi partilerini kurabilirler.
Demokratik rejimlerde, siyasi partiler, sadece genel siyasi iktidarı paylaşmak, iktidara hükmetmek, hükümet olmak için de kurulmazlar; yerel yönetimlerde, bir, iki yada daha fazla yerel birim ve şehirde iktidarı paylaşmak için de kurulurlar.
Bunun yanında, bir toplumsal ya da doğa değerine sahip çıkmak için de siyasi partiler demokratik rejimlerde kurulabilir. Örneğin, doğayı korumak için yeşil partilerin, tarihi değerleri korumak için siyasi partilerin kurulması gibi.
Demokratik rejimler, siyasi partilerin özgürce kuruldukları rejimlerdir. Çağdaş, katılımcı, çoğulcu demokratik rejimler, aynı zaman da özgür siyasi partiler rejimleridirler.
Demokratik rejimler bu bağlam ve anlamda da, çokçu ve çoğulcu siyasi parti rejimlerdir.
“Siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez aktörleri, kurumları ve kuruluşları olması” tanımı, çerçevesini çizdiğim ve tanımladığım demokratik rejimlerde gerçek anlamını bulur. Gerçek sonuçlar doğurur.
Demokratik rejimlerde siyasi partilerin yapmayacağı ve yapamayacağı iki şey, şiddete başvurmamaları ve teröre bulaşmamaları; ticari ve çıkar amaçlı olmamalarıdır. Başka bir ifadeyle şiddeti ve terörü öngören partilerin kuruluşu, tanımladığım demokratik rejimlerde olanaklı değildir.
Modern, katılımcı, çoğulcu, federal demokratik rejimlerde serbest ve özgür seçimler: Siyasi partilerin iktidar ve hükümet olmasının, iktidarı paylaşmasının, hükümette koalisyon ve ittifak ortağı olabilmesinin tek vazgeçilmez yoludur.
Demokratik rejimlerde, serbest ve özgür seçimler dışında siyasi partilerin iktidar ve hükümet olması, iktidarı paylaşması ve hükümette ortak olması olanaklı değildir.
*****
Demokratik olmayan rejimlerde, genel anlamda üç kategorik siyasi partiler rejimleri vardır.
Birinci kategorik siyasi parti rejimi: Siyasi partilerden bir tanesinin tek başına hükümet ve iktidar olduğu, devletle aynılaşan rejimleridir. Bu sistemler, faşizm, sol diktatörlük rejimlerdir. Geçmişte Sovyetler birliği, Almanya ve İtalya Faşizmi Dönemi, günümüzde ÇİN, Küba, Kuzey Kore’de bu siyasi parti rejimi geçerlidir. Komünist partiler devletlerle özdeşleşen partidir, diğer partilerin kuruluşu yasaktır.
Bu nedenle de, bu siyasi parti rejimlerinde, daha doğrusu bu demokratik olmayan rejimlerde serbest ve özgür seçimler yoktur. Farklı düşünce sahibi olan; farklı ulusal topluluklara ve etnik azınlıklara, farklı dinlere ve mezheplere tabi olan, farklı sınıf ve tabakalardan gelen, ortak bir program ve toplum/rejim tasarımına sahip olanların parti kurma özgürlükleri, hakları yoktur.
Bu partiler, “biz halkız” diyerek bütün halkı temsil ettiklerini düşünürler. Yani bu partiler, sadece devletle özdeşleşmezler, kendilerini milletle ve halkın tümüyle aynılaştırdılar.
İkinci kategorik siyasi parti rejimi: Tek bir siyasi partinin iktidar ettiği ve devletle özdeşleşen; diğerleri ise yamanan, entegre olan partilerdir. Bu demokratik olmayan rejimlerde, siyasi parti devlete tek başına sahip olduğu halde, sözde koalisyonlar, ittifaklar, cephelerle iktidarı paylaştığı algısını yaratan partilerdir.
Geçmişte Irak’ta Baas Partisi, Suriye’de Baas Partisi, Türkiye’de 1950’ye kadar Cumhuriyet Halk Partisi, bu siyasal rejim örneklerini oluşturmaktadır.
Bu siyasal parti rejiminde, seçimler şeklidir. Farklı düşünce sahibi olan, farklı ulusal topluluk ve etnik azınlıklara, farklı dinlere ve mezheplere tabi olan, farklı sınıf ve tabakalardan gelen, ortak bir program ve toplum/rejim tasarımına sahip olanların parti kurma özgürlükleri, hakları yoktur.
Üçüncü kategorik siyasi parti rejimi: İkinci Dünya Savaşından sonra, demokrasi rüzgârının etkisi ve, Avrupa ve ABD ilişkilerden dolayı, çokçu parti rejimi benimseyen siyasal partiler rejimidir. Türkiye’de, Filipinler’de, birçok Latin Amerika Ülkesinde, İran’da bu siyasal parti rejimleri geçerlidir.
Bu ülkelerde, izin verilen partiler arasında seçim yarışı vardır. Bu seçim yarışı, özgür, eşitlikçi, adalet prensiplerine göre gerçekleşmez.
Devlete yakın olan partinin ya da partilerin lehine işleyen bir seçim sistemi geçerlidir.
Bu ülkelerde, bir ulusa ve bir düşünceye, belirli toplumsal kesimlere, siyasi parti kurma özgürlüğü tanınır. Diğer uluslara, azınlıklara, farklı toplumsal kesimlere parti kurma izni yoktur. Örneğin Türkiye’de Kürtlerin kendi siyasi partilerini kurma izni yoktur. İran ve Suriye’de de Kürtler kendi partilerini özgürce kuramazlar. Kürtlerin dışındaki etnik azınlıklar, dini ve mezhebi topluluklar da parti kuramazlar.
Sömürge Ülkelerde Siyasi Partiler Rejimi…
Siyasi partiler için geçerli olan genel tanımlama dışında da sömürge ülkeler ve toplumlar için de siyasi parti tanımlaması söz konusudur. Bu ülkelerdeki siyasi partiler, farklı amaçlara ve fonksiyonlara sahiptirler.
Bağımsız ve devlet sahibi toplumlarda siyasi partiler, ülke yönetiminde söz sahibi olmak, hükümet etmek, hükümette koalisyon ortağı olmak, iktidarı paylaşmak için kurulan örgütlerdir. Devlet olmayan milletler de ve sömürge toplumlarda (Örneğin günümüzde Kürtlerde ve geçmişte sömürge olan toplumlarda) siyasi partiler, bağımlı, sömürge ülkelerini bağımsızlaştırmak; sömürge ve bütün hakları gasp edilmiş bir milleti özgürleştirmek için yapılanan kuruluşlar ve kurulan örgütlerdir.
Ülkelerini bağımsızlaştıran ve halklarını özgürleştiren partiler, daha sonra da ülke yönetiminde, iktidarda hak sahibi olmak için yarışırlar.
Özgürleşen ve bağımsız devletini geçmişte kuran tüm demokratik ülkelerde ve günümüzde Kürdistan’ın Güneyin’deki KDP ve YNK, bunun en somut örneği siyasi partilerdir.
Kürdistan’da Siyasi Partiler Rejimi…
Kürdistan’da modern partilerden önce, siyasi parti niteliğindeki ilk kuruluş, 20. Yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğunda kurulan Kürt Teali Cemiyeti’dir.
Kürdistan’ın dörde bölünmesinden sonra da, Kürdistan’ın her dört parçasında da siyasi parti önceli örgütlenmelere rastlamak mümkün. Xoybûn, Azadi, Komela, Hêvî örgütleri bunlar arasında sayılabilirler.
Kürdistan’da modern anlamda partileşme, İkinci Dünya Savaşından sonra yapılandı.
Kürdistan Demokrat Partisi: Kürdistan’ın Doğusunda 1945 yılında, Kürdistan’ın Güneyinde 1946 yılında, Kürdistan’ın Güney Batısında 1957 yılında, Kürdistan’ın Kuzeyinde 1965 yılında kuruldu.
Kürdistan’da uzun dönem tek partili sistem geçerli oldu. Kürdistan’ın Doğusunda 1968, Kürdistan’ın Güneyinde 1975, Kürdistan’ın Kuzeyinde 1970-1974, Kürdistan’ın Güney Batısında 1971’den sonra çok partiler oluşmaya başladı.
Kürdistan’ın değişik parçalarında çok partilerin oluşması, gerçek anlamda demokratik rejimlerdeki çok partili bir rejime yol açmadı. Çoklu ve fiili bir siyasi partiler rejimi oluştu. Bu nedenle de önceki tarihlerde kurulan partiler, kendilerinden sonra kurulan partileri meşru ve halkın temsilcileri olarak kabul etmediler. Bu nedenle de, bu partiler arasında Kürdistan’ın bütün parçalarında şiddetli çatışmalar oldu. Bu çatışmalar, on binlerce Kürt yurtseverinin ölümüne yol açtı.
Kürdistan’ın Güneyinde, KDP ile YNK arasındaki çatışma 1976 yılında başladı ve uzun yıllar sürdü. Federe devlet koşullarında siyasi parti ilişkileri olağanlaştı, demokratikleşti.
Kürdistan’ın Doğusunda KDP ile Komela arasındaki çatışma 1979’yılından sonra başladı. Uzun yıllar sonra, ilişkiler, olağanlaştı ve demokratikleşti. Ama o parçadaki PKK partileşmesi, kendi dışındaki hiçbir partiyi meşru görmemekte. Bu durum trajedik sonuçlara fazlasıyla gebe.
Kürdistan’ın Kuzeyinde, ikili parti yapısına 1970 yılından geçiş yapıldıktan sonra, 1971 yılında iki parti arasındaki ilişki, Sait Elçi’nin katledilmesi, Dr. Sait Kırmızıtoprak’ın yargılanıp cezalandırılmasıyla trajedik boyut kazandı. 1974 yılından sonra birden fazla Kürdistan Partisinin kurulması da demokratik siyasi partiler rejimine yol açmadı. PKK’nın grup olarak ortaya çıktığı günden itibaren, siyasi partiler arasındaki çatışmalar devam etti. Halen de demokratikleşmeyen ve olağanlaşmayan bir siyasi partiler rejimi var.
PKK, otoriter ve totaliter bir parti yapısından dolayı “ben halkım” dediğinden, ayrıca Kürdistan’ın bütün parçalarından egemen bir parti olmak istediğinden, Kürdistan’ın bütün parçalarında kendi dışındaki siyasi partileri meşru görmüyor, onlarla çatışmayı, onları tasfiye etmeyi amaç olarak seçmiş durumda.
Kürdistan’ın Güney Batısında da, 2011 yılına kadar çoğulcu ve yarı demokratik bir siyasi partiler rejimi vardı. O tarihten sonra, PKK/PYD’nin kendi dışındaki siyasi partileri meşru görmemesinden sonra çatışmacı ve demokratik olmayan bir siyasi partiler rejimi oluştu.
*****
Bir millet, değişik sınıf ve tabakalardan, hatta dinler ve mezheplerden, farklı düşüncelerden oluşur. Bu nedenle, bir siyasi parti tüm bir halkın ve milletin temsilcisi olamaz. Siyasi partiler, halkın ve milletin belirli kesimlerinin temsilcileri olurlar. Bu kesim, ortak bir programı ve hukuku (tüzüğü) benimseyen, aynı toplum ve siyasi sistem/rejim tasarımına sahip olanlardır.
Bu çerçevede siyasi partilere bakıldığında, hiçbir siyasi parti, kendisini halkın ve milletin yerine ikame etmemelidir.
Eğer bir siyasi parti, kendisini tüm halkın ve milletin yerine ikame eder, “ben halkım ve milletim” derse, bunun adı faşizm, teokratizm, totaliterizm, diğer diktatörlük kapsamlarında ele alınırlar..
Amed,13 / 11 Ocak 2015