1921 Anayasası Çözüm mü? Yetersiz Talepler Oluşturma alışkanlığı

Devşirmeler Devletinin en güçlü tutumu, yapmak istediklerinde ısrarcı olmasıdır. Halklara kabul ettirmek istedikleri konularda yalan ve kurgu olduğu net olarak ortaya çıkmış olsa da, aynı şeylerden hiçbir zaman vazgeçmemekte ve bazen rafa kaldırmış gibi yapsa da aynı tezlerini kısa süre sonra tekrarlama yoluna gitmektedir.

Sömürgeciler mecbur kalmadıkları sürece geri adım atmazlar, dostluk ve barış girişiminde bulunmazlar. Sömürgecilere karşı doğru politika geliştirildiği durumunda, hızla geri adım atarlar ve uzlaşmaya çalışacaklardır. Doğru politika geliştirebilmek için öncelikli koşul egemenlerin yandaşları tarafından kurgulanan yalana dayalı olduğu halde, gerçekmiş gibi sunulan kabullenmelerden kurtulmak lazımdır.

Bizler ve dostlarımız, sistemin bize sunduğu ve doğru olarak kabullenilmesini istediği tezlere peşinen şüpheli bakmadığımız sürece, yanılgı içine düşeriz ve doğru tutum geliştiremeyiz. Yanılgı içine düşmememizi sağlayan tek yöntem, tezlerin dayandığı olgulara bakmamızdır.

Belirli aralıklarla T.C. sınırları içinde yaşayan mazlum ve kadim halklara, 1921 Anayasası sorunların çözümüymüş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Her seferinde de Kurdlerin bir kısmı yanlışa düşmekte ve bulunmaz Hint Kumaşı bulmuş havasına girmektedir. Böyle tutum alanlar, bilinçli olarak iş birliği içinde değiller ise ilgili anayasa metnini okumadıklarına inanmaktan başka bir şey olduğunu düşünemiyorum.

Son zamanlarda 1921 Anayasası’nın Kurd sorununa çözüm üreteceği düşüncesi tekrar ve güçlü bir şekilde, gerek sistem tarafından gerekse de bazı Kurdler tarafından gündeme sokulmaya çalışılmaktadır. Devlet her sıkıştığında aynı şeyi yaparken şaşırmamak normaldir. Buna inanan Kurdler aşağıda tam metni verilen 1921 Anayasası’nı okuma zahmetine katlanırlar ise nasıl bir gaflet içinde olduklarını görebilirler.

Kurdistan sorunu bir toprak ve statü sorunudur. Statü sorunu çözülmeden sorunun kaynağı kurutulamaz. Bu gerçeğe rağmen bazen kısmı iyileştirmelere geçici olarak razı olmak veya dönemsel olarak geçerli politika olarak görmekte sakınca yoktur. 1921 Anayasası’ndan kalıcı çözüm umudu beklemek bizi aşağıdaki yanlış tutumlara sürükler.

  • Öncelikle bilinmelidir ki anayasa olarak bize sunulan bu metin anayasa değil bir beyannamedir ve kısa süreli tutum belgesidir.
  • Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nın çok gerisindedir ki sömürge sorununun kesin çözümü Avrupa Yerel Yönetim Şartı da değildir. Sadece dönemsel uzlaşma için pazarlık konusu olabilir.
  • Kurdler Kemalistler’in verdikleri sözlerde durmadıklarını ve kandırıldıklarını söylerler. Bu anlayış doğru değildir. Yazılı ve bağlayıcı bir söz ile karşılaşmamaktayız ve devleti yeniden organize edenlerin böyle bir eğilim içinde olduğuna da rastlamıyoruz. O dönemde karar verici durumda olan atalarımız ise olacakları göremediğini ve zamanında gereken tutumu almadıklarını veya emperyalist devletlerin ortaklaşa geliştirdikleri projeyi engellemeye güçlerinin yetmediğini kabullenmeliyiz.
  • 1919-1923 arasında Emperyalizme karşı bir ulusal kurtuluş savaşı yapıldığına dair bir kabullenmeye bizi sürükler ve sömürgeci sisteme meşruiyet kazandırmaya bizi zorlar. Emperyalizme karşı bir savaş olmadığı gibi aslında kendisi emperyal emeller peşinde olan ve diğer emperyalist ülkeler tarafından desteklenen iç temizlik savaşıdır. Mondros Mütarekesi’nin gereği yapılmıştır. Bu anlaşmayı kimlerin imzaladığını ve devletin yeniden organize edilmesinde üstlendikleri görevlere bakmak bile gerçekleri görmek için yeterli olabilir. Mondros Mütarekesinin tam metnine https://ttk.gov.tr/wp-content/uploads/2016/11/7-Mondros.pdf linkinden bakılabilir.
  • 1921 Anayasası’nda yerel yönetimlere bir miktar önem verileceği görüntüsünden başka Kurdler için kayda değer bir şey yoktur. 22. Ve 23. Maddeler ise sömürgeci anlayışın devam edeceğinin kanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • 19 Mayıs başta Pontos katliamı olmak üzere iç temizliğin başladığı tarih olup 19 Mayıs ruhu ile hareket edeceğiz diyenlerin tuzağına düşmenin bir başka yolu da 21 Anayasası’nı kalıcı çözüm için referans olacağını kabullenmedir. Emek ve Demokrasi İttifakı’nın ilanının yapıldığı toplantıda binlerce Kurd, Erkan Baş’ın yaptığı konuşmayı bir defa daha ama dikkatle dinlerler ise nasıl bir tuzağa çekildiklerini görebilirler.
  • Kurdler veya demokratlar adına Atatürk Kurdler için çok çalıştı diyenler 21 Anayasası’nı referans gösteriyorlar. Bunların iyi niyetli olduklarını aklımızdan bile geçirmeyelim.

Haklı taleplerimizi doğru yöntemlerle ve gerçek dostlarımız ile birlikte gündeme getirmediğimiz sürece tarih olumsuz yönü ile tekrar edecektir. Farklı anlayışta olsalar da çözüm Kurdlerin kendi aralarındaki dostluktadır.

Şefik Çolak

31.5. 2024

TEŞKİLÂTI ESASİYE KANUNU

Kanun Numarası : 85
Kabul Tarihi : 20/1/1337 (1921)

Madde 1.- (Özgün hali) Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.
Madde 1.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.

Madde 2.- (Özgün hali) İcra kudreti ve teşri salâhiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder.
Madde 2.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır. Resmi lisanı Türkçedir.

Madde 3.- Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükümeti << Büyük Millet Meclisi Hükümeti >> unvanını taşır.

Madde 4.- (Özgün hali) Büyük Millet Meclisi vilâyetler halkınca müntahap âzadan mürekkeptir.
Madde 4.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin inkısam ettiği şuabatı idareyi İcra Vekilleri vasıtasiyle idare eder.

Madde 5.- Büyük Millet Meclisinin intihabı iki senede bir kere icra olunur. İntihap olunan âzanın âzalık müddeti iki seneden ibaret olup fakat tekrar intihap olunmak caizdir. Sabık heyet lâhik heyetin içtimaına kadar vazifeye devam eder. Yeni intihabat icrasına imkân görülmediği takdirde içtima devresinin yalnız bir sene temdidi caizdir. Büyük Millet Meclisi âzasının her biri kendini intihap eden vilâyetin ayrıca vekili olmayıp umum milletin vekilidir.

Madde 6.- Büyük Millet Meclisinin heyeti umumiyesi teşrinisani iptidasında davetsiz içtima eder.

Madde 7.- Ahkâmı şer’iyenin tenfizi, umum kavaninin vazı, tadili, feshi ve muahede ve sulh akti ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisine aittir. Kavanin ve nizamat tanziminde muamelâtı nâsa erfak ve ihtiyacatı zamana evfak ahkâmı Fıkhiye ve hukukiye ile âdap ve muamelât esas ittihaz kılınır. Heyeti Vekilenin vazife ve mesuliyeti kanunu mahsus ile tâyin edilir.

Madde 8.- Büyük Millet Meclisi Hükümetinin inkisam eylediği devairi kanunu mahsus mucibince intihapkerdesi olan vekiller vasıtasiyle idare eder. Meclisi icraî hususat için vekillere veche tâyin ve ledelhace bunları tebdil eyler.

Madde 9.- Büyük Millet Meclisi Heyeti Umumiyesi tarafından intihap olunan reis bir intihap devresi zarfında Büyük Millet Meclisi Reisidir. Bu sıfatla Meclis namına imza vazına ve Heyeti Vekile mukarreratını tasdika salâhiyettardır. İcra Vekilleri Heyeti içlerinden birini kendilerine reis intihap ederler. Ancak Büyük Millet Meclisi Reisi Vekiller Heyetinin de reisi tabiisidir.

İDARE

Madde 10.- (Özgün hali) Türkiye coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazaran vilâyetlere; vilâyetler kazalara münkasem olup kazalar da nahiyelerden terekküp eder.
Madde 10.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Türkiye Reisicumhuru, Türkiye Büyük Millet Meclisi Heyeti Umumiyesi tarafından ve kendi âzası meyanından bir intihap devresi için intihap olunur. Vazifei Riyaset yeni Reisicumhurun intihabına kadar devam eder. Tekrar intihap olunmak caizdir.

VİLÂYET

Madde 11.- (Özgün hali) Vilâyet, mahallî umurda mânevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir. Harici ve dahili siyaset, şer’i, adlî ve askerî umur, beynelmilel iktisadî münasebat ve hükümetin umumi tekâlifi ve menafii birden ziyade vilâyata şâmil hususat müstesna olmak üzere Büyük Millet Meclisince vazedilecek kavanin mucibınce Evkaf, Medaris, Maarif, Sıhhiye, İktisat, Ziraat, Nafıa ve Muaveneti İçtimaiye işlerinin tanzim ve idaresi vilâyet şûralarının salâhiyeti dâhilindedir.
Madde 11.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Türkiye Reisicumhuru Devletin Reisidir. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclise ve Heyeti Vekileye riyaset eder.

Madde 12.- (Özgün hali) Vilâyet şûraları vilâyetler halkınca müntahap âzadan mürekkeptir. Vilâyet şûralarının içtima devresi iki senedir. İçtima müddeti senede iki aydır.
Madde 12.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) – 364 S. Kanun) Başvekil Reisicumhur tarafından ve Meclis âzası meyanından intihap olunur. Diğer vekiller Başvekil tarafından gene Meclis âzası arasından intihap olunduktan sonra heyeti umumiyesi Reisicumhur tarafından Meclisin tasvibine arzolunur. Meclis hali içtimada değil ise keyfiyeti tasvip Meclisin içtimaına talik olunur.

Madde 13.- Vilâyet şûrası, azâsı meyanında icrâ âmiri olacak bir reis ile muhtelif şuabatı idareye memur azadan teşekkül etmek üzere bir idare heyeti intihap eder. İcra selâhiyeti daimi olan bu heyete aittir.

Madde 14.- Vilâyete Büyük Millet Meclisinin vekili ve mümessili olmak üzere vali bulunur. Vali, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tâyin olunup vazifesi devletin umumi ve müşterek vazaifini rüyet etmektir. Vali yalnız devletin umumi vazaifiyle mahallî vazaif arasında tearuz vukuunda müdahale eder.

KAZA

Madde 15.- Kaza, yalnız idari ve inzıbati cüz’ü olup mânevi şahsiyeti haiz değildir. İdaresi Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından mansup ve valinin emri altında bir kaymakama mevdudur.

NAHİYE

Madde 16.- Nahiye, hususi hayatında muhtariyeti haiz bir mânevi şahsiyettir.

Madde 17.- Nahiyenin bir şûrası, bir idare heyeti ve bir de müdürü vardır.

Madde 18.- Nahiye şûrası, nahiye halkınca doğrudan doğruya müntahap âzadan terekküp eder.

Madde 19.- İdare heyeti ve nahiye müdürü, nahiye şûrası tarafından intihap olunur.

Madde 20.- Nahiye şûrası ve idare heyeti kazaî, iktisadi ve malî salâhiyeti haiz olup bunların derecatı kavanini mahsusa ile tâyin olunur.

Madde 21.- Nahiye bir veya birkaç köyden mürekkep olduğu gibi bir kasaba da bir nahiyedir.

UMUMİ MÜFETTİŞLİK

Madde 22.- Vilâyetler, iktisadi ve içtimai münasebetleri itibariyle birleştirilerek, umumi müfettişlik kıtaları vücuda getirilir.

Madde 23.- Umumi Müfettişlik mıntakalarının umumi surette asayişinin temini ve umum devair muamelâtının teftişi, Umumi Müfettişlik mıntakasındaki vilâyetlerin müşterek işlerinde ahengin tanzimi vazifesi umumi müfettişlere mevdudur. Umumi müfettişler Devletin umumi vazaifiyle mahallî idarelere ait vazaif ve mukarreratı daimî surette murakaba ederler.

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *