Kürt milli sorunu, Türk Devleti sorunudur. Çözüm de devletin değişmesiyle olacaktır

İbrahim GÜÇLÜ

 Bazı dönemlerde Kürt aydınları ve siyasetçileri, Kürt milli sorunu ile ilgili görüşler belirtirken ve tespitler yaparken, büyük bir yanlışa düşmekteler. Kürt milli sorununun Türk siyasi partilerinin bir sorunu olduğunu, siyasi partiler tarafından çözülebileceğini düşünüyorlar. Türk siyasi partilerinden Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP), Kürt milli mesele karşısındaki konumu farklıdır. Çünkü Kemalist devletin kurucusu CHP’dir. Kürt meselesinin ana mesele haline gelmesi, devletin kuruluşu ile birlikte ortaya çıkmaya başladığı için, “CHP’nin de bir sorunudur” diyebilmek olanaklı. Ama Türk Devlet gerçeğinde, CHP devletin kurucusu olmasına rağmen, CHP’nin de tek başına çözebileceği bir sorun değildir. Çünkü Türk sömürgeci devleti, kendi ırkçılığını Türk halkında da yapısal hale getirdiğinden, CHP’nin de sorunu olmaktan çıktı.

Hiç şüphe yok ki, Kürt milli sorununu Kemalist devlet yarattı. Bu da sorunumuzun “devletle ve devletin sorunu” olduğunu bize açıkça anlatıyor.

Bilindiği gibi, Kemalistler devlete sahip olduktan sonra, Kürtlerin millet olarak varlığını inkâr ettiler. Kürtlerin Türk olduğunu ileri sürdüler. Kürtler Türk olmadıkları için de, vicdan dışı, barbar, ırkçı bir asimilasyon, Türkleştirme siyasetini sürdürdüler. Kürt milli hakları ve değerlerini gasp ettiler. Kürdistan’ı, klasik sömürgecilik statüsünün altında ve daha ilkel bir konumda tuttu. Kürdistan’ın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan etti. Kürdistan’ın ekonomik gelişmesinin olmaması için özel politikalar geliştirdi. Kürdistan’da ekonomide kapitalist parametrelerin gelişmesinin, milli kurtuluş hareketinin gelişmesini tetikleyeceği, öncü milli güçlerin daha diri, bilinçli pazarlarına sahip çıkar konuma getireceği hesap edildiğinden, stratejik anlamda Kürdistan’ın ekonomik olarak geri bıraktırılması; Kürdistan’da enerji, su, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının Kürdistan’da kullanımını engelledi.

Devletin bu politikasına karşı Kürdistan milli güçleri ve halkımız ayaklanma hareketlerine giriştiler. Bu milli hak arayışlarımız, kanla, toplu katliamlarla bastırıldı, Kürdistan’da nüfus demografisinin değişimi sağlandı. Toplu sürgünler yapıldı. Kürt milli liderleri ve öncü şahsiyetlerin idam edilerek, Kürdistan öncüden ve liderden yoksun bıraktı. Kürt milletini daha rahat, baskıyla, tehditle kolaylıkla yönetme olanaklarını yarattı.

Bundan dolayı, Kürt milli meselesinin çözüme kavuşması bu devlet politikasının radikal değişimi ile olanaklı olacaktır.

Bu gerçekten dolayı, Türk siyasi partilerinin Kürt milli meselesindeki açılımları, bu konuda olgunlaşmaları, şovenizm ve ırkçılıktan adım adım uzaklaşmaları, önyargılardan kurtulmaları, kendi kitle tabanlarını eşitlikçi ve adaletli, demokratik kapsamlı kültürle eğitmeleri önemli olmakla birlikte; Kürt milli meselesinin çözümü için yeterli değildir.

Kürt milli meselesinin çözümü, Türk siyasi partilerinin, onların hükümetlerinin boyunu aşan bir sorundur. Eğer Türk siyasi partilerinin tarihine, uygulamalarına, birçoğunun siyaset sahnesinden silinmeleri göz önüne alındığında, bu gerçeği yeterince görmek olanaklıdır.

 Kürt milli meselesi, Türk Sömürgeci Devletiyle ortaya çıkan ve onun yarattığı tarihi önemli stratejik bir sorun olduğundan, devletin kendi içinde yapacağı radikal değişimlerle Kürt milli meselesinin çözümü olanaklı olacaktır. Bunun için de Kürtlerin uzun menzilli milli, çok yönlü, sabırlı, rasyonel çalışma yapmaları gerekir.

Türk devlet ideolojisi Kürtlerin inkârı ve yok etme stratejisi üzerine oluşmuştur. Kemalistler Türkiye’de mutlak anlamda egemen ve iktidar olduktan sonra ‘Kürt yoktur’ demişlerdir ve o akıl, gelenek bugüne kadar da varlığını korumuştur. Bu artık sadece devlet ideolojisi olarak değil, Türk halkının zihninde de yer etmiştir. Bundan dolayı da Kürt düşmanlığı kitlesel yaygın bir hal almıştır.

Bu resmi devlet ideolojisi, sadece devlet ırkçılığını değil, aynı zamanda kitlesel Türk millet ırkçılığını da yarattı.

Türk ırkçılığının tarih boyunca halen sürüyor. Türk ırkçılığı, Türkiye’de örgütlü haldedir ve devlet bu ırkçı temel üzerine kurulmuştur. Devlet, ırkçılığı halk arasında yaygındır. Kürt sembol ve değerlerine karşı küçümseyici davranışa yol açmış konumdadır..

Kürtler, yüzyılı aşkın zamandır bu ırkçılığa son vermek, bağımsızlığı ve özgürlüğü için örgütle kurdular, bu örgütler vasıtasıyla mücadele ettiler. Kürdistan’ın bağımsızlığını amaç edindikleri halde ama halen devleti değiştiremediğimiz açıktır.

Bu nedenle, sadece Kürtlerin mücadelesi ve isteği yetmiyor, Türklerin de, Kürt milli meselesinin çözümünü istemesi gerekiyor. Turgut Özal’ın zamanında ‘Türkiye’de Kürtler vardır ve nüfusları 12 milyon civarındadır’ demesinin ardından Kürt halkının bazı hakları elde etme sürecinde birçok değişiklikle oldu. Bu durum, AK Parti Hükümetinin açılımlarıyla da ortaya çıktı.

Türk Devleti, en azından federal bir yapı olarak değiştiğinde, Kürt milli meselesinin çözümünde nitelikli adım atılır.  Kürtlerin, Türklere karşı olan güvensizliğinde bir değişim rüzgârı eser. Ortaklaşma duygusu gelişir. Demokratik ortam söz konusu olur.

Ama bunun için planlama yaparken, bağımsız devlet olma hedefini unutmamalı. Onun koşullarının olgunlaştırması aşaması olarak bu gelişmeye bakmalıyız.

Ankara-Ş. Koçhisar, 19. 07. 2022

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *