Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine…

17 Ekim 2020 günü, Haşdi Şabi yanlıları, Bağdat’da, Kürdistan Demokrat Partisi binasını ve Kürdistan Bayrağı’nı yaktı. Hatırlayalım, 16 Eylül tarihli Kürd Basını, Bağdat’da, bir Kürd ailenin, ana, baba ve kızlarının katledildiğini yazmıştı. Ana-baba devlet memurluğundan emekliydi. Kızları Tıp Fakültesinde öğrenciydi. Bu ailenin oturduğu semtin, çok güvenlikli bir güvenlikli bir semt olduğu, bu semte sıradan insanların giremeyeceği, ancak devlet memurlarının girebileceği de vurgulanıyordu. Yeşil Semt denen bölge… Bu katliamı gerçekleştiren dört kişiden biri,katliamın ertesi günü, Kürdistan Asayiş Güçleri tarafından, Hewler’de yakalanmıştı. Bu, Irak İçişleri Bakanlığı’nda çalışan bir memurdu.

Dikkat edelim, Bağımsızlıktan söz eden, Kürdistan diyen, baÅŸta Kürtler için, Kürdistan için mücadele eden, Kürd hak ve özgürlükleri her zaman savunan  bir partinin, KDP’nin binası yakılıyor. Hatırlayalım, 22-23 AÄŸustos 2020 günlerinde de göstericiler, Halepçe’de, kamu binalarını ve Halepçe arÅŸivlerini yakarken, KDP binasına da saldırmışlardı. Bütün parti binaları arasında sadece, KDP binasına saldırmışlardı. (bk. Halepçe ArÅŸivlerinin Yakılması ve KDP’ye Saldırı, nerinaazad, 14.9.2020, ayrıca bk. zazaki.net, kovara bir, kürdistan-post.com eu siteleri)

KDP, â€˜ben enternasyonal bir partiyim…’ deseydi, bu tür operasyonlarla karşılaşır mıydı? Kanımca hayır. Çünkü o zaman Kürd/Kürdistan sonununun,  birçok sorun arasında eriyip görünmez olması beklenirdi. Birçok sorun arasında, bu sorunun nerede durduÄŸu bile belirsiz olurdu.

 Kürdistan’dan koparılmış alanlarda da hergün, Kürdlere karşı kaçırma, iÅŸkence yapma, katletme olayları yaÅŸanmaktadır. Bölgeye getirilen Arapların, Kürdler buna ithal Araplar diyor,  Kürd çiftçilerin topraklarını iÅŸgal etmesi teÅŸvik edilmektedir. Irak polisinin,  hiçbir engelleyici çaba içinde olmadığı vurgulanmaktadır. Bütün bu Kürd karşıtı faaliyetlerin, Irak polisinin gözü önünde gerçekleÅŸtiÄŸi, Kerkük valisinin bu konuda çok aktif olduÄŸu vurgulanmaktadır. Kürdistan’dan koparılan alanların çoÄŸunda İŞİD mensuplarının, gündüz Irak polisi, gece İŞİD olarak çalıştıkları haber verilmektedir. Ve bunlar herÅŸeyden önce Kürdlere karşı savaÅŸ yürütmektedir.

18 Ekim akÅŸamı, Selahaddin vilayeti, Beled ilçesi Ferhatiye Köyü’nde 12 Kürd, yüzleri kapalı silahlı kiÅŸilerce kaçırıldı. Bunlardan onunun cesetleri köye yakın bir alanda bulundu. Kürdistan’dan koparılmış alanlarda, buna benzer olaylar, hergün,  sık sık yaÅŸanmaktadır.

Bütün bunlar, bir halkın kendi kendini yönetiminin ne kadar deÄŸerli olduÄŸunu gösteriyor. Yukarıda kısaca iÅŸaret edilen Kürd karşıtı olaylara, Kürdistan Bölgesel Yönetimi alanında, Hewler, Süleymaniye ve Duhok’ta  rastlanmıyor. Çünkü buralarda Kürd AsayiÅŸ Güçleri muhtemel olayları önlüyor. Çünkü buralarda,     Kürd halkı, bütün eksikliklerine raÄŸmen, kendi kendini yönetiyor.  BaÄŸdad’da veya Kürdistan’dan koparılmış alanlarda,  Kürd AsayiÅŸ Güçleri bulunmadığından, Irak polisinin ise, Kürdlere karşı olumsuz bir tutum  sergilemesinden dolayı, anti-Kürd olaylar sık sık yaÅŸanıyor. BaÄŸdad ve Hewler arasında yapılan bütün görüşmelere raÄŸmen peÅŸmergenin,  Kürdistan’dan koparılmış alanlara henüz dönemediÄŸi  bilinmektedir. Bu, BaÄŸdat’ın, bu süreci savsakladığı anlamına gelmektedir.

BaÄŸdat, peÅŸmergenin, bu bölgelere dönüşünü hem savsaklıyor, hem de hem de anti-Kürd operasyonlar, Irak polisinin, Irak komutanlarının gözleri önünde gerçekleÅŸiyor. Saldırılara karşı, Kürdlerin korunması için hiçbir çaba sarfedilmiyor. Mustafa Kazımi’nin, BaÅŸbakan olarak Kürdlere karşı iyi niyetli olduÄŸu söylenebilir. Ama hükümetin, milis güçleri denetim altında tutamadığı da  görülmektedir. BaÄŸdat’daki, Kürdistan Demokrat Partisi binasının, Kürdistan Bayrağı’nın, yakılmasının, bir komutanın bilgisiyle, teÅŸvikiyle, gerçekleÅŸmesi, Irak güvenlik güçlerinin gözü önünde gerçekleÅŸmesi  dikkatlerden uzak tutulamaz. Bu, Kürdlerin, kendi kendilerini yönetmesini gerekli kılmaktadır. Irak Kürdleri böyle  yönetiyor.

 Kürdistan Bayrağı’nın, KDP bürolarının yakılması, Kürdistan’dan koparılmış alanlarda ve BaÄŸdat gibi ÅŸehirlerde, Kürdlere karşı cinayetler tasarlanması, Kürdlere duyulan nefretin göstergeleridir. Kürdistan’ın öteki kesimlerinde de  Kürdlere benzer süreçlerin yaÅŸatıldığı çok yakından biliniyor. Güneybatı Kürdistan’da, Rojava’da, Afrin, Serekanî gibi alanlarda, Türkiye’nin denetimindeki SMO güçleri de Kürdlere karşı,  aynı operasyonları, katliamları, adam kaçırmaları, kaçırılan Kürdleri iÅŸkencelerle katletmeyi sürdürmektedir. Türkiye ve Suriye, 2011’den bu tarafa, yani Suriye’de iç savaÅŸ baÅŸladığından beri birbirlerine muhalefet eden, hasım olan iki güç olmasına raÄŸmen, Rojava’da kurulmaya çalışılan özerkliÄŸi engellemek için birlikte çalışmaktadırlar.

Bu süreçlerin yaÅŸanmasının  temel nedeni, Kürdlerin, Kürdistan’ının, 1920’lerde Milletler Cemiyeti döneminde, bölünmesi, parçalanması ve paylaşılmasıdır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, YakındoÄŸu’da, OrtadoÄŸu’da yaÅŸanan en önemli süreç kanımca budur. Ä°ngiltere’yi, Fransa’yı, Irak’ı, Ä°ran’ı, Türkiye’yi, Suriye’yi çok yakından ilgilendirmektedir. Kürdistan’ın, Kürdlerin bir kesiminin de Sovyetler BirliÄŸi’nde /Rusya’da, Kafkasya’da olduÄŸu yakından bilinmektedir.

Küdlere/Kürdistan’a hiçbir statü vermeyen bu sürecin, anti-Kürd dünya nizamının,  Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1945’de, BileÅŸmiÅŸ Milletler döneminde daha da güçlendirildiÄŸi  açıktır. Bütün bunlardan dolayı, bu Kürd/Kürdistan sorunu, baÅŸta BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in sorunu olmalıdır. Bütün halkların kendi kendilerini yönetme, kendi geleceÄŸini belirleme  hakları vardır. BaÅŸkalarının, Kürd halkının, Kürdistan’ın geleceÄŸini belirleme çabalarına elbette karşı  olmak gerekir. Bir ulusun, polis ve ordu gücüyle, baskıyla, iÅŸkenceyle birlik içinde tutulmaya çalışılması, BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in temel felsefesine kökten aykırıdır. Bu konuda, elbette, 25 Eylül 2017 Bağımsızlık Referandumu sonuçları güçlü bir yol gösterici olmalıdır.

HaÅŸdi Åžabi’nin Kürd karşıtı, Kürdistan karşıtı bir güç olduÄŸu yakından bilinmektedir. Irak Arapları  içinde, Irak Åžiileri içinde örgütlenmiÅŸtir. Ä°ran tarafından örgütlendiÄŸi de biliniyor. HaÅŸdi  Åžabi, baÅŸta, Kürdlere/Kürdistan’a karşı savaşıyor.  Åžengal gibi bir alanda, PKK/KCK’nin, HaÅŸdi Åžabi ile iÅŸbirliÄŸi yaparak Kürdistan hükümetine, özellikle KDP’ye karşı mevzi alması  şüphesiz anti-Kürd bir tutumdur. Åžengal elbette Kürdistan toprağıdır. Åžengal, Kürdistan’dan koparılan alanlardan biridir. Bu Kürd toprağını, Kürdistan’dan koparıp Irak’a baÄŸlamaya çalışmanın anti-Kürd bir tutum olduÄŸu besbellidir. 1970’lerin ortalarına kadar, Åžengal’de, hiçbir Arap yoktu, Arap aile yoktu. Arapların Åžengal’de görünmesi, Saddam Hüseyin yönetimiyle baÅŸlamıştır.

1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Kürdler/Kürdistan, bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmıştı. Bugün, YakındoÄŸu’daki, OrtadoÄŸu’daki savaşın önemli bir kesimi, kanımca, yine Kürd topraklarının paylaşımıyla ilgilidir. Yalnız, 1920’lere göre, günümüzdeki en önemli fark, artık, Kürdlerin, kendi  topraklarına, Kürdistan’a bizzat kendilerinin sahip çıkmaya çalışmalarıdır.

https://www.nerinaazad.co/tr/columnists/ismail-besikci/kurdistan-bayraginin-ve-kdp-binasinin-yakilmasi-uzerine

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *