Ulusal Meşruiyetten Devletleşmeye: Kürtlerin Siyasal Statü Arayışı ve Egemenlik Hakkı

Husamettin TURAN

Tarihsel Zemin ve Uluslararası Hukuki Çerçeve

Kürt halkı, 20. yüzyılın başlarında uluslararası hukukun şekillenmeye başladığı dönemde ulus-devletleşme sürecinden dışlanmıştır. 1920 Sevr Antlaşması’nda öngörülen otonomi ve bağımsızlık hakkı, Lozan’da reddedilmiş; Kürtler dört ayrı devletin sınırları içine sıkışmıştır. O tarihten bu yana Kürtler, self-determinasyon hakkı temelinde egemenlik ve temsil mücadelelerini aralıksız sürdürmüştür.

Uluslararası hukukta self-determinasyon hakkı, sadece sömürge halklarına değil, ulusal kimliği inkâr edilen ve siyasal baskı altında yaşayan halklara da tanınan evrensel bir ilkedir. Kürt halkı, tarihsel, kültürel, coğrafi ve nüfus temelinde bu hakkın tüm koşullarını fazlasıyla karşılamaktadır. Bu bağlamda Kürtler yalnızca kültürel özerklik değil, siyasi ve ekonomik egemenlik temelinde bir statü talep etmektedir.

Rojava ve Federasyonun Stratejik Gerekliliği

Suriye’nin kuzeyinde kurulan Rojava Özerk Yönetimi, bölgesel dengeler içinde önemli bir aktöre dönüşmesine rağmen, hâlâ uluslararası alanda tanınmamaktadır. Oysa bu yapı, fiili olarak bir yönetim, ordu ve idari sistem kurmuştur. Ancak, federasyon ilanı gibi net bir siyasal statü beyanı yapılmadığı sürece bu yapı, “tanınmayan yönetimler” kategorisinde kalacaktır.

Federasyon, sadece bir yönetim biçimi değil, uluslararası hukuka göre tanınma için ilk adımdır. Kantonal yapıların uluslararası statüsü yoktur; bu tür sistemler azınlık hakları bağlamında değerlendirilir. Oysa federatif sistem, Kürt halkına kendi kaynaklarını kullanma, dış politika yürütme ve kendi parlamenter sistemini kurma imkânı tanır.

Güney Kürdistan Deneyimi ve Dersler

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), 2005 Irak Anayasası ile federatif bir yapı kazanmış ve bu yapı Kürtlere geniş bir iç egemenlik alanı tanımıştır. Güney Kürdistan’da ordu, meclis, bayrak ve dış temsilcilikler gibi temel unsurlar mevcuttur. 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu uluslararası sistemin katı statükosuna takılmış olsa da, bu hamle Kürt halkının iradesini ortaya koymuştur.

Rojava, Güney Kürdistan deneyiminden ders almalı, halkın desteğini arkasına alarak cesur bir adım atmalı ve federasyon ilan etmelidir. Bu ilan, geçici çözümleri aşarak uzun vadeli kurumsal yapının temelini atacaktır.

Ulusal Birlik, İdeolojik Reform ve Egemenlik

Kürtlerin tarihsel zaafı, ulusal birlikten çok ideolojik çoğulculukla parçalanmış olmalarıdır. Bu durum, egemenlik iddialarını zayıflatmaktadır. Uluslararası tanınırlık için sadece coğrafya ve nüfus değil, aynı zamanda siyasal bütünlük gerekir. Bu nedenle Rojava’da ideolojik romantizmin ötesine geçilerek; ulusal simgeler, evrensel retorikler ve laik-demokratik bir yapılanma ön plana çıkmalıdır.

Apocu çizginin çağrıştırdığı simgeler, davranışlar ve söylemler yerine; halkın tüm sınıf ve tabakalarını kapsayan çoğulcu bir anayasa, ulusal temsiliyeti önceleyen bir parlamento ve hukuka uygun bir güvenlik gücü oluşturulmalıdır. Bu, hem içte halkın desteğini hem de dışta meşruiyeti güçlendirecektir.

Neden Bağımsızlık İlanı Erteleniyor?

Kürtler, devlet ilanı konusunda tarihsel olarak daima temkinli davranmış, konjonktürel riskleri göz önünde bulundurmuştur. Ancak bu temkin, artık bir strateji olmaktan çıkmış ve geleceği geciktiren bir zafiyete dönüşmüştür. Uluslararası dengeler hiçbir zaman tam elverişli olmayacaktır. Önemli olan, uygun zamanı yaratacak cesareti ve siyasal kararlılığı gösterebilmektir.

Bağımsızlık ilanı, sadece siyasal bir tercih değil, Kürt halkının on yıllardır süren irade mücadelesinin doğal sonucudur. Uluslararası hukuk bu hakkı tanımakta; meşruiyet ise kararlı ve tutarlı bir yapı ile mümkün olmaktadır. Bugün Kürtler, bu hakkı ilan edecek tarihsel ve toplumsal birikime sahiptir.

Ulusal Kararlılık ve Stratejik Akıl

Devletleşme süreci; ulusal birlik, uluslararası hukuk, stratejik akıl ve kararlı siyasal irade gerektirir. Kürtler artık bu unsurlara sahiptir. Federasyon ilanı, bağımsızlık yolunda atılacak ilk adımdır. Bağımsızlık ise ertelenmemeli, koşullara teslim edilmemeli, ulusal iradenin onurlu bir ilanı olarak hayata geçirilmelidir.

Kürt halkı artık yalnızca hak istememeli, bu hakkı ilan etmelidir.

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *