Hüseyin Şahin
Almanya 23 Şubat 2025’te zorunlu yeni bir seçime hazırlanıyor.
Bundan dört ay evvel üçlü koalisyon (yeşiller,hür demokratlar ve sosyal demokrat parti) hükümeti bileşenleri Dünya ve Bölgedeki gelişmelerden etkilenerek düşüşe geçti. Bunun başındada ABD devlet başkan adayı Trump’un seçimlerde zaferle çıkacak oluşuydu.
Sosyal demokrat partisi genel başkanı Olaf Scholz, Almanyada son seçimlerde üç parti bileşenlerinde oluşan koalisyonuyla başbakan oldu. Başbakan Scholz bu sürç zarfı içerisinde iyi bir sınav veremedi. Bunda tabiki Dünyadaki önemli gelişmelerin etkisi belirleyici olmuştur. Bu gelişmelerin arasında Corona Pandemisi, ardından Ukranya, Rusya gerilimi ve savaşı, çevre, iklim sorunları vede yanlış sığınmacılar politikası bulunmaktadır.
Corona Pandemisinin maddi ve manevi ağır yüküyle birlikte Rusya ve Ukranya savaşı Almanyada hiçbir şeyin eskisi gibi yürüyemeyeceğini bize gösterdi. Rusya ve Ukranya savaşı öncesi aklımızı başımızda alan ve tüm insanlığı yeniden dizayn etmeye çalışan üst akıl Corona vakası ile tüm Dünya bir alt, üst oluş yaşadı. Gece ve gündüz 24 saat boyunca akılalmaz bir propagandayla insanların feleği şaştı ve her sebepte gelen ölüm vakalarını Corona hanesine yazdılar. Bizler hepimiz bu yeni gelişmeye bir sebep, sonuç vede açıklama getirmek zorunda kaldık. Kimilerimiz buna komplo teoerileri derken birilerimiz ise buna ilaç sektöründeki para hırsı olarak yorumladık. Milyarlarca insan hiçbir ön araştırma ve çalışması olmayan Corona aşısı yapmak zorunda kaldı. Her bünyede farklı etkiler bırakacak olan bu aşılama yöntemi, gelecekte insanlarda farklı siyntomların depreşmesine sebep olacaktır. Hiçbir zaman sonlanmayacağını zannetiğimiz bu Corona probagandası Rusya ve Ukranya savaşı başlar başlamaz birden bıçak gibi kesildi. Şimdilerde Coronanın esamesi okunmuyor, sanki yer yarılmış bu zıkkımın kökü birden yerin altına gömülmüş. Sahi bu kara propaganda neyin nesiydi diye şu günlerde bunu düşünen pek yok gibi. Oysa bu yoğun kara propaganda Milyarlarca insanda kalıcı bişçok derin iz bırakmıştır.
Gelelim Rusya ve Ukranya kırizine neden olan suni gelişmelere.
Avrupa ve Amerika 20 yıla yakındır Ukranyayı Avrupa birliği ve Natoya alabilmek için alabildiğine bir çalışma içerisine girdiler. Önce Turuncu devrimi o tutmayınca Kırım adasına Nato üssü kurma planları ardından oda tutmayınca doğu Ukranya bölgesinin Ruslar tarfında işgal edilmesi sebep gösterilerek Zelenski denilen bir Artistle Batı ve Amerika birlikte bir fitili ateşlediler. Zelenski başbakanlığa getirilmeden önce akıl hocaları bir yıl boyunca TV kanallarında BAŞKAN rolü ile onu bu işe hazırladılar.
Bu rolün hevesi ile seçimlerden üç ay evvel Zelenskiye parti kurdurttular ve Ukranyanın başına getirtdiler. Ekmek elden su gölden misali Zelenski birden kendisini Darı Ambarında buldu. Yüz milyarlarca dolar karşılıksız para Ukranyaya aktı. Bu yetmemiş gibi bu savaş kışkırtıcıları hertürlü ağır silah yardımlarınıda Zelenskiden esirgemediler.
Mart 2022 de savaş başlar başlamaz taraflar barış müzakerelerine başlamış ardından batı ve ABD bu işe çomak sokarak savaşı kaşımışlardır. Gelinen aşamada bu iki yıl içerisinde hem Ukranya hemde Rusya çephesinde Milyonlarca Asker ve bir okadarda sivil hayatını kaybetmiştir. Bu savaşın kazananı iki tarafta olmayacaktır.
Trump ile birlikte benim önsezim ve tahminimce de bu savaş sonlandırılacaktır. Bu anlamsız vekalet savaşında Zelenski gibi binlerce kişi bu savaşla birlikte köşelik oldular.
Sis perdesi aralandıkça bu konularla ilgili yavaş yavaş birçok Yolsuzlukta su yüzüne çıkacaktır.
Bu anlamsız savaşın Almanyaya ekonomik zararının haddi ve hesabı yoktur. Bu savaşla birlikte Almanya adeta Ukranya vadandaşına kucak açarak milyonlarca insanın buraya gelmesine vesile oldu. Her gelen Ukranya vatandaşı burada birinci sınıf insan muamelesi görerek diğer etnik kökenlilere dil ısırttı. Buda Almanyada hem çifte sıtandart yaratmış hemde diğer göçmen kesimleri incitmişir.
Ukranya, Rusya savaşı ile birlikte her alanda Almanyada ciddi bir ekononik kıriz baş göstermiştir. Birçok şey birden bire, gaz, sıvı yağ, tahıl, konut, kira, Atlet vede Don pahalanmıştır.
Başbakan bayan Merkel döneminde rafa kaldırılan zorunlu askerlik yasası Ukranya, Rusya savaşı ile birlikte yeniden devreye sokuldu. Yine Merkel döneminde gevşetilmiş olan Almanya savunma ve savaş bütçesi yeni başbakan Scholz ile birlikte güncelleştirilerek Almanya parlementoda birgünde karara bağlanarak 80 milyar € bu işe kanalize edildi. Buda yetmemiş gibi yeniden silahlanmaya dönük devasa bütçe ayrıldı. Bunun Almanya toplumu içerisinde ciddi bir ekonomik sarsıntı getirmesi kaçınılmazdı. Scholz gider ayak tüm bu ekonomik kıriz ve dalgalanmanın faturasını, sanki bu yanlış savaş ve sığınmacılar politikasının sorumluları Halkmış gibi, onlara yaptırım kısıtlama vede tasarruf paketleri getirerek çözüm bulmaya çalışıyor.
Tüm bunlar ve yanlış sığınmacılar politikası Almanyada AFD (Almanya için alternativ parti) aşırı sağ gibi bir partinin ekmeğine yağ sürmektedir.
Sığınmacı dendiğinde herkes burada bunu politik sığınmacı olarak algılamasın. Sığınmacı maskesi altında birçok Salefist,hiçbir hak, hukuk tanımayan radikal kökten dinci unsurlar bırakalım buraya uyumu, onlara sunulan tüm tolerans, hürrüyet, özgürlük, kadın, erkek eşitlik, saygıyı bir zaaflık olarak algılayarak, kendi çağ dışı eğitim, kültür vede alışkanlıklarını sonuna kadar Almanyada bizlere dayatmaktadırlar. Bununlada yetinmeyerek gerektiğinde zorbalığıda kullanarak, Almanlar, Avrupalılara kendileri gibi olmaları gerektiğini pratikleri ile göstermekteler.
Tüm yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı AFD (Almanya için alternativ parti) gibi aşırı sağ bir parti Almanyada son 5 yıl içerisinde olağanüstü büyümüştür.
Son anketler vede ön seçim çalışmalarıda gösteriyorki AFD 23 Şubat seçimlerinde büyük bir süpriz yaparak Almanyanın köklü partilerinden olan Sosyal Demokratlara fark atarak ikinici sıraya yerleşecektir. Benim tahminlerime göre CDU (Almanya hiristiyan parti) bu seçimde % 28 ikinci AFD % 25 ve SPD % 17, Yeşiller işe 13 gibi bir oy alacaklardır.
Bu seçimlerin galibi hiç kuşku yokki AFD olacaktır. Bunda şaşılacak bir durum olmamalı. Yukarıda değindiğim nedenlerin başında Sığınmacılar politikasındaki yanlışlıktır. Bu yapılan tüm yanlışlıklar AFD gibi aşrı sağcı bir partinin büyümesine neden olmuştur. Almanya ve Avrupada Kırıminal olmuş tecavüzcü, hırsız, katil, asalak, uyuma direnen, bulunduğu toplumun değer yargılarına, dinine, giyinişine, kültürüne kapalı olan unsurlara sınırsız hak sunmakla, kendi AYAĞINA SIKMIŞTIR. Kimi politik saflık, sığlık, Yamalı bohça yasalarla vede yetmezliklerle bu Şahibeli unsurlara Almanya ve Avrupada ne UYUM nede DOYUM sağlanabilinir. Ne demişler Sinek Pislikte (AFD) beslenirmiş. Bu işte zararlı çıkacak olanların en başındada uzun yıllardır Almanyada yaşayan ikinci, üçüncü Jenerasyon ve onların çocukları olacaktır. Bu palazlanmayla birlikte görünen oki AFD gelecekte kimsenin gözünün yaşına bakmaksızın tüm Göçmenlere dönük bir politika geliştirecektir.
Ne demişler ‘’ yaşın yanında, kuruda yanarmış’’