Referandum Sonucu: Evet / Kürt Yönetimi Memnun / Yeni Anayasa Gerekli…
İbrahim GÜÇLÜ
Anayasa Referandumu, 16 Nisan 2017 tarihinde, şiddetli bir rekabet ve tartışmaların sonucunda büyük bir katılımla (%85.3) gerçekleşti. Bu katılım, Türkiye’de hiçbir genel seçimde ve hatta belediye seçimlerinde gerçekleşen bir katılım değildir.
Avrupa’da genel seçimlerinde de, yüzde 50’nin altında katılımların bile olduğu bir gerçek.
Referandum sonucunda, Anayasa yapılmak istenen değişiklik yüzde 51.4 oyla ile kabul edildi.
Kürdistan’da 23 şehirdeki oylar değişim ve referandumun kaderini tayin etti.
Referandum sonuçları, Kemalistleri ayağa kaldırdı. Sonuçları değiştirmek için olağanüstü bir çaba içindeler. CHP, referandum yenilenmezse meclisten çekilirim demesine rağmen, YSK’nın kararından sonra çark etmişe benziyor.
Referandumla anayasada yapılan değişiklik, asıl 2019 yılında uygulanmaya geçecek. Hemen uygulanmaya geçecek üç konu var.
Birinci konu: Cumhurbaşkanının kendi partisi AK Partiye, üye olmasıdır. İkinci konu: Askeri Mahkemelerin, ortadan kalkmasıdır. Üçüncü konu: HSK’nın yeni kanuna göre yapılandırılmasıdır.
Yeni anayasa değişikliğine bağlı olarak birçok uyum yasası (Siyasal Partiler ve Seçim Yasası başta olmak üzere) da yapılacak. Bununla ilgili kanun tasarılarının meclis gündeminde olduğuyla ilgili resmi olmayan açıklamalar var.
Referandum Sonucuyla İlgili Tahminlerim Doğru Çıktı…
Yazdığım yazılar ve televizyonlarda açıklamalarımda, anayasa Referandumunda evet çıkacağını ifade ettim. Çünkü AK Parti, MHP, HÜDA-PAR’ın oy oranları yüzde 60’ın üzerindeydi. Bütün firelere rağmen, “evet” çıkacağı bana göre tartışmasızdı. Bu görüşlerimi Kürdistan 24 Televizyonunda, TRT KURDÎ’de, birçok gazete röportajında dile getirmiştim. Yazdığım birçok makalemde ve (www.kürdistan24.net)’teki “Anayasa Referandumu ve Kürtler” başlıklı makalemde dile getirdim.
Ama oy oranında yanılma gösterdim. Yüzde 54-55 bandında bir oyla referandumda “evet” çıkacağını düşünüyordum.
Kürdistan’ın 23 şehrinde, “evet” oylarının ortalama olarak yüksek ve yüzde altmış olacağını hep yazdım. Televizyonlarda ve röportajlarımda ifade ettim. Görüşlerim doğrulandı.
“Referandum’da Uzlaşma Çıkmadı Düşüncesi” Referandumun Ruhuna Aykırıdır…
Uzlaşma, vesayet ve güç odaklarının pazarlığına dayalı bir kavram ve tanımlanma. Referandum, doğrudan demokrasinin en önemli kurumlarından biridir. Bireyin doğrudan, özgürce ve demokratik bir anlayışla tercihini ortaya koymasıdır. Bundan dolayı, anayasa referandumunda yüzde 50’nin üzerindeki oylar tayin edicidir. Referandumlar genel anlamda “toplumsal uzlaşma” olarak tanımlanmaktadırlar.
İsveç, yüzde 51 oyla AB’ye üye oldu.
İngiltere, yüzde 51.19 ile AB üyeliğinden çıktı.
Birçok millet, yüzde 50’nin az üstündeki “evet” oylarıyla devlet oldular. Bazı milletler de yüzde 1‘lik “hayır” oyuyla devlet olmayı kaybettiler. Devlet olmaları, başka bahara kaldı.
Uzlaşma anlayışını dile getirenlere göre, o zaman AB üyeliği için İsveç’te, AB üyeliğinden çıkma için İngiltere’de uzlaşma yoktur.
Bu mantığın, temsili ve doğrudan demokrasi açısından kabul görmesi düşünülemez.
Farz edelim ki, referandumda yüzde yetmiş oy çıkmış olsaydı, bu “uzlaşma” mantığına sahip olanlar yine uzlaşmanın olmadığını ileri sürebileceklerdi.
Elbette Kürtler ve Türkler açısındaki ilişkilerde referandum mantığı ve şekli farklım olmak zorundadır. Mevcut devletin federal devlet olması için yapılacak toplumsal sözleşme niteliğindeki anayasa, önce uzlaşma ile benimsenir. Sonra referanduma sunulur. Irak’ta, federal devlet için de yapılan buydu.
Kürdistan’da bağımsızlık ve Kerkük’ün statüsü konusunda referandum gündemdedir. Bizim için hayati olan konularda da referandumlara doğru bakmamızı gerekli kılmaktadır.
Referandumda İslamcı ve Milliyetçi Muhafazakârlar Kazandı…
Referandum’da yüzde 51 kazandırır. Anayasa referandumu sonuçlarına bakıldığı zaman, bu görülür. Muhafazakârların bu kazanımı, yüz yıllık askeri ve sivil bürokratik Kemalist vesayete karşıdır. Vesayette büyük kara delik açılmıştır. Hükümet olan ve olabilen muhafazakârların, devletin yönetimini de önemli ölçüde ele geçirmeleri anlamına gelmektedir.
A.T Erdoğan, cumhurbaşkanı olduğu oyları korudu.
AK Parti ve cumhurbaşkanı kendi karşısındaki büyük ulusal ve uluslararası ittifaka rağmen kazandı. Bu anlamda “evet” sonucu oldukça başarılı bir kazanıma işaret ediyor. Referandumdan sonra, ABD’nin iki büyük gazetesinin, NATO’nun Türkiye’ye müdahale etmesini istemesi, ABD’de demokratların ve AB’nin birçok kurum ve partisinin anayasa referandumunda “hayır” yandaşı olduklarını açıkça ortaya koyuyor.
Referandum sonuçlarına bakarak, genel seçim yapılması halinde başka bir partinin ve CHP’nin iktidar olacağını ve seçimleri kazanacağını bu referandum sonuçlarına göre ifade etmek olanaklı değil.
Büyük şehirlerde, özellikle Ankara ve İstanbul’da hayır oylarının çoğunlukta olması, belediye seçimlerinde de AK Partinin kaybedeceği anlamına gelmiyor.
Eyalet ve federalizm, Kürdistan Bayrağının protokol direğine asılması olumlu konularında, AK Parti’ye oy kaybettirdi.
Statükocular/Kemalistler ve CHP Kaybetti…
Statükocular/Kemalistler ve Som Kürt Karşıtları: Doğu Perinçek ve kıdemli generallerin Vatan Partisi, MHP’nin en ırkçı muhalefeti, Kemalist ve statükocu MHP’liler, Kemalist ve Stalinist Solcular, Fettulahçılar, Kürt Devletine karşı olan ve her Kürdistan parçasında kendi diktatörlüğünü kurmak isteyen, Şengal’de işgalci olan PKK/HDP; Kemalizm’in kurucu iradesi ve tarihi temsilcisi CHP, büyük dünyasını, Kemalist Devleti kaybetti.
“Hayır” oyları ayrıştırıldığı zaman CHP’nin oylarından bir artış olmadığı görülür. Genel seçimlerde, hayır oyu kullananların CHP’ye oy vermesi düşünülemez.
Hayırcılara HAK-PAR’ın da eklemlenmesi büyük bir talihsizlikti.
Referandum’da Saflar Statükocular/Kemalistler ve En Genelden Değişimden/Halk Adına Devleti Yönetmek İsteyenler Şeklinde Netleşti…
“Hayırcılar”: Kemalistler, statükocular, sivil ve askeri bürokratik elit devletinden yana olanlar. Onların öncüsü CHP’dir.
Evetçiler: Halkın çoğunluğu adına, devletin sahibi olmak isteyen, 15 yıldır bunun için plânlı değişiklikler yapan muhafazakârlar ve onların öncüsü AK Parti’dir.
Boykotçular: Çoğunlukla federalizmi savunan Kürtler.
Sandık Başına Gitmeyerek, gidenlere “evet” ve “hayır” önermesinde bulunanlar da vardı. Ben de sandık başına gitmeyen, ama sandık başına gidenlere “evet” önermesinde bulunan kategori içindeydim.
Katılımın yüksekliği vakıanın önemli ve zor olduğunu gösterdi…
Anayasa referandumunda katılımın yüzde 85.3 olması konunun önemini ve şiddetini ortaya koyuyor. Konunun öneminin ne olduğunu yukarıdaki satırlarda ifade ettim.
Katılımın yüksekliği bir demokratik davranış göstergesi midir? Yoksa Tarafgirlik Ruhunun Güçlülüğü mü?
Anayasa referandumunda katılımın yüksekliği, konunun öneminin yanında, soruna sahip çıkılmasıyla birlikte; çelişkili iki tutumu da ifade eder durumdadır. Bu tutumlardan biri, en genel anlamda meseleye demokratik anlamda sahip çıkılması ve demokratik refleksin gösterilmesidir. İkinci neden de, üçüncü dünya ülkelerinden katı ve dogmatik tarafgirlik ruhu ve refleksidir.
Referandumda Sonuçta AK Parti Ve MHP’nin Toplam Oylarının Çıkmamasının Anlamı Nedir?
Bu hem referandumların retoriğinin farklılığının bir sonucuydu. Hem “her zaman matematiksel toplamların, sosyal ve toplumsal vakıalarda tezahür etmeyeceği” yasasının bir gereğidir, hem de Türkiye’de Kemalist Devlet vesayetinin herkesi derinden etkilediği ve kültüre dönüştüğüdür.
CHP’nin yüzde yüzlük taraftarının hayır demesi; MHP’nin yüzde 80’nin hayır demesi, AK Parti’nin yüzde 5’nin hayır oyu kullanması, HDP’nin yüzde yüzlük hayır demesi bunun en büyük göstergesidir.
Bu benim yıllardır, “Türkiye’de birileri tümüyle Kemalist, karşı olan birileri de belli bir yüzdelikle Kemalist’tir” sosyolojik, siyasal, ideolojik tespitimi doğruluyor.
Bundan dolayı, AK Parti, oylarındaki eksilmenin nedenlerini şimdiden mercek altına almış durumda. Bu nedenleri nasıl ortadan kaldıracağının çalışmalarına başlandığı birçok kaynaktan ifade edilmektedir.
MHP, var olma ve yok olma mücadelesi içinde olacak. Referandum sonuçları, MHP açısından köklü değişiklere neden olacağı siyasi analistler tarafından dile getirilmektedir.
Kürdistan’daki Oylar Referandum’da Tayin Edici Oldu. Kürdistan’daki “Evet” Oyları Aynı Zamanda Hükümet İle Kürdistan Federe Devlet İttifakını Olumladı. Kürdistan Federe Devleti Yönetimi Durumdan memnun…
Hemen belirtelim, ben Hükümet ile Kürdistan Federe Devleti’nin mevcut ve karşılıklı çıkarlara dayalı ittifakının devam etmesi için sandık başına gidenlere “evet” demesi gerektiğini önerdim. Kürdistan’ın Kuzeyinde de sonuç olumlu ve iyi oldu. Kürt oyları referandum sonucunu tayin edici de oldu.
Kürdistan Yönetimi de sonuçtan memnun olduğunu açıkladı.
Bilindiği gibi, AK Parti Hükümeti ilk zamanlarda olmazsa da, daha sonra Kürdistan Hükümeti ve Başkanı ile iyi ilişkiler kurdu. Bu ilişkilerinin stratejik bir ilişki olduğunu deklere etti. Aynı şekilde Kürdistan Federe Devletin yönetimi de Ak Parti Hükümeti ile ilişkilerinin olumlu ve gerekli olduğunu açıkladı.
Kürdistan Başkanı’nın son Türkiye görüşmesinde, protokol direğine uluslararası diplomatik ilişkiler ve hukuk açısından zorunlu olmadığı, MHP’lileri kızdıracağı belli iken, bunun kendisine referandumda oy kaybettireceğini bildiği halde Kürdistan Bayrağını asması, iyi ilişkilerin ve nitelikli ilişkilerin en önemli göstergesiydi.
Referandumda sonucun olumsuz yani “hayır” çıkması halinde, AK Parti Hükümetinin gitmesi için bir neden olmazsa da, hükümetin durumunda sarsıntıya yol açacaktı. Bu da Kürdistan ile ilişkileri olumsuz etkileyecekti.
Kürdistan’da bağımsız devlet referandumu döneminde ve sonrasında destekleyicilerini artırmasının önemli olması karşısında, AK Parti Hükümetinin konumunun zayıflaması iyi olmayacaktı.
Referandum öncesinde bunu görmeyen ve anlamayan Kürt kesimleri ve kurumlarının kendilerini gözden geçirmeleri de kaçınılmazdır, diye düşünüyorum.
Kürdistan’ın Kuzeyinde Referandumda Oy Artışı Oldu. Referandumdaki Kürt Oyları Sistem/Devlet, Kürdistan Siyaseti ve HDP Açısından Önemli sonuçlar ortaya çıkardı.
Kürdistan’ın Kuzeyinde referandumdaki oyların artışının birçok nedeni var. Bu nedenler:
1-Kürtler, statükocu Kemalistlere karşı, Demokrat Parti Döneminden bu yana bir kez daha somut karşıtlığını ifade etti. Kürtlerin “hayırcı” cepheye oy vermesini beklemek, abesle iştigal olurdu.
2-Kürt halkının değişimden yana olması. Mevcut devletin kendi devleti olmadığını bilmesinden dolayı, yapılacak değişikliğin, ortak federal devlete pencere açacağını düşünmüş olması.
3-Hükümetin PKK terörüne karşı mücadelede, PKK ile Halk arasından ayrım yaratması. Güvenlikli ortamı bir ölçüde sağlaması,
4-PKK/HDP’nin Hendek Savaşı ile bir taşeron örgüt olduğunun açığa çıkması, Kürtlerin çıkarlarını temsil etmemesi, Kürt Devletine Karşı olması, Kürdistan Federe Devletine ve Başkanına karşı olması, Şengal’de sorun yaratması ve işgalci olması, Kürdistan’ın Batısında diktatörlük uygulamaları,
5-HÜDA-PAR’ın anayasa değişikliğine “evet” demesidir.
Kürtler, bu değişiklik yetmez değişim devam etmelidir, dedi. “Kemalist devlet kökten değişmeli. Devlet Kürtlerin ve Türklerin ortak devleti haline gelmeli” dedi.
PKK/HDP’nin Kürtlere ait bir parti olmadığını, Kürtlere zorla kabul ettirildiğini ortaya koydu. Kürdistan’daki milli muhalefetin giderek PKK/HDP’ye karşı da daha güçlü ve nitelikli bir yapı kazanacağını gösterdi.
Kürdistan’da siyasetin normalleşme sinyalleri verdi.
Statükoculuğa, Kemalizm’e ve vesayete karşı tutumunu açıkça ortaya koydu.
Kürdistan’ın Kuzeyindeki Kürtler, Hükümetle Kürdistan Federe Devleti arasındaki ittifaka evet demekle kalmadı, önemli olduğunu da ifade etmiş oldu.
PKK/HDP dışındaki siyasi partilere ve siyasetçilere de önemli mesajlar sundu.
Anayasa Yapılan Değişiklik: Küçük Ama Önemli Bir değişikliktir. Yeni Bir Anayasa gereklidir…
Asıl sorun, Kürtlerin olmayan devletin değişmesidir.
Bundan dolayı, Kürtlerin olmayan devletin, Kürtlerin de devleti olması için gerekli köklü değişikliğin yapılması gerekmektedir.
Eğer Devlet, Kürtlerin, Türklerin, tüm farklı ulusal toplukların devleti olacaksa; bu devletin federal bir tarazda yapılandırılması gerekir. Federal bir devletin Projelendirilmesi Gerekir…
Devletin, Kürtlerin ve Türklerin Federal Devleti olması için “Yeni Bir Anayasa” gereklidir.
Bu anayasanın nasıl bir anayasa olacağını önümüzdeki günlerde yazacağım.
Sonuç olarak diyebilirim ki: Yeni değişiklik, siyasete yeni özellikler katacak. Siyaset sınıfının hem Türkiye’de ve hem de Kürdistan’da ona göre yeniden yapılanması gerekecek. Türk ve Kürt siyaseti yeniden şekillenecek. Yeni koşullara göre yapılandırmanın ve kurumlaşmanın sağlanması gerekecek.
Amed, 24 Nisan 2017
Gelecek İki Yazım: 1- İdlip Katliamından Sonra Suriye, Rusya ve ABD İlişkileri, Güç Dengeleri ve Kürtler. 2- Nasıl Bir Anayasa.