İbrahim GUÇLU
Bilindiği gibi Irak Federal Anayasası’nın 140.maddesinde Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi yani Kerkük’ün Kürdistan Hükümetinin mi, yoksa merkezi federal hükümetin mi yönetiminde olacağı ile ilgili referandumun yapılması belirlenmiştir. Referandumun da, nüfus sayımından sonra 2007 yılında yapılması da anayasanın amir hükmü olarak tespit edilmişti. Ne yazık ki, bu dönemdeki referandum da, 11 Mart 1970 Otonomi Anlaşmasından sonra Kerkük için belirlenen ve 1974 yılında yapılması karar altına alınan plebisit gibi yapılmadı.
Ne yazık ki Kerkük bir dönem sonra DEAŞ tarafından işgal edildi. Kürdistan pêşmerge güçleri siyasi iradenin ve Kürdistan Hükümetinin, Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin öncülüğünde Kerkük’ü DAEŞ’ten kurtardı. Böylece referandumsuz bir şekilde Kürtlerin yumuşak ve sert gücüyle Kerkük, Kürdistan Federe Devleti’nin bünyesinde yer aldı Hiç şüphe yok ki Kerkük’ün bu de facto statüsü, Irak Federal Devletinde ırkçı-şoven Arapları, başta İran olmak üzere sömürgeci devletleri, onların aparatları PKK gibi taşeron örgütleri çılgına çevirdi.
Bu sıraladığım Kürt düşmanı güçler, Kerkük’ün yeni statüsüne son verip, eski statüsüne dönmesini sağlama fırsatını kolladılar ve beklediler. Kürdistan’daki Bağımsızlık Referandumundan sonra onlar kendilerini için büyük bir fırsat ortaya çıktığını, bu fırsatı kullanmanın yol ve yöntemlerini aradılar. Irak Merkezi federal Hükümeti ve Arap Irkçıları bunu kendi başlarına yapamayacaklarını hesap ettikleri için Kürtlerin içinde ihanetçileri ve dışında ittifakçılar aradılar. Günün sonunda da bunda başarılı oldular. YNK içinde, Goran, PKK içinde işbirlikçilerini satın aldılar. Bu işbirlikçileri öncülük ederek Kerkük işgal edildi.
Kerkük’ün işgalinden cesaret alan bu Kürt düşmanları, Kürdistan Federe Devletini yok etmek ve ortadan kaldırmak için Hewlêre büyük bir savaş seferberliğine giriştiler. Sevinçle belirtmek gerekir ki, bu amaçlarına ulaşamadılar, savaştan yenilgiyle çıktılar.
Kerkük’ün, Kürdistan ve Kürdistanlılar için çok önemli olduğu tartışmasızdır. Bundan dolayı Kerkük, Büyük ve Efsanevi Milli Lider Mele Mustafa Barzani tarafından “Kürdistan’ın kalbi” olarak tanımlanmıştır. Kerkük’ün bu öneminden dolayı, Baas Diktatörlüğü 1974 yılında Kerkük Referandumunun yapılmasını engellemek için Kürtlere karşı savaş açtı. Bu savaş bir Arap-Kürt Savaşına dönüştü. İran, Suriye, T.C Devletleri, Sovyetler Birliği Baas Diktatörlüğüne destek oldukları; ABD desteğini Kürtlerden kestiği için, başarılar elde eden Mele Mustafa Barzani liderliğindeki Kürtler, bir büyük Kürt katliamı olmaması için savaşı durdurmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda devlet kapsamındaki Otonomi Statüsü yıkıldı.
2017 Ekim ihaneti sonucu Kerkük’ün işgalinden sonra KDP, kendi siyasi ve askeri güçlerini Kerkük şehir merkezinde çekti. Sadece Kerkük çevresinden belli bölgelerde kontrolü elinde tuttu.
KDP, genel seçimlerde de protesto bağlamında Kerkük’te seçimlere katılmadı. KDP’nin bu kararı duyarlı Kürt çevreleri tarafından olumlu karşılanmadı, eleştirildi
Ama son günlerde KDP, Kerkük’te 30 merkezini yeniden açma kararı aldı. KDP’nin bu kararı tüm dünya Kürtlerini ve her parçadaki Kürtleri fazlasıyla sevindirdi. Buna karşılık Kürt düşmanı ve karşıtı cephede büyük tepkiye yol açtı.
Ciddi siyasi yorumculara göre ki benim de görüşüm o, KDP’nin Kerkük’e dönüşü demek, Kürtlerin gerçek anlamda Kerkük’e dönüşü anlamındadır. Kürtlerin korunması, Kerkük’ün Araplaştırma politikasının son bulması anlamına da gelir. Kürt ve KDP karşıtı düşmanı güçlerin KDP’nin Kerkük’e dönüşüne tepki duymaları bundan dolayıdır.
“Eskiden KDP’nin Kerkük Merkez Çalışma Alanı olan ve şimdi Ortak Operasyonlar Komutanlığı olarak kabul edilen yerin önünde ithal Araplar bir oturma eylemi gerçekleştirdi. Eylemi yapanların sayısı 30 ve 40 civarında. Bu kişilerin büyük çoğunluğu ise 2017 Ekim Kerkük ihaneti sonrasına dışardan getirilmiş Araplar. Hepsi Kürt düşmanı ve Kürtlerin Kerkük ve çevresindeki köylerindeki ekinlerini çok defa ateşe verdiler, Kürt çiftçileri engellemek için Irak ordusu ile beraber Kürtlere saldırdılar.”
KDP’nin dönmesine tepki gösteren, dikkat çeken iki grup var. Bunlar da KDP’nin Kerkük’e dönüşüne Kürt olarak tepki gösteriyorlar. Bu iki grup, YNK ve PKK. Bu iki grup, Kerkük, Germiyan ve Süleymaniye’de birlikte Kürdistan Federe Bölgesini yıkım eylemi için birlikte hareket ediyorlar. Kürdistan Federe Bölgesine zarar vermek ve hatta yıkmak için hayli tehlikeli planlara sahipler.
KDP’nin Kerkük’e dönüşü, iki grubun kötülüklerini halk nazarından daha çok deşifre edeceği, onların ipliğini pazara çıkaracağı için Araplarda ve bir kesim Türkmenlerden daha fazla tepki gösteriyorlar.
KDP’nin Kerkük’e gelişini protesto eylemleri yapan Araplara destek oluyorlar, kendi basınlarda da onların propagandalarını yapıyorlar, KDP’yi karalamaya, KDP’ye iftita atmaya, yalan söylemeye devam ediyorlar. Manipülasyonlar yapıyorlar. Gerçekleri çarpıtıyorlar.
Darka Mazi’nin verdiği bilgiye göre: “Ayrıca yerel bilgiler PKK’nin Tevgere Azadi’nin Süleymaniye Bürosunda hareketlilik olduğunu KDP’nin dönüşüne karşı eylem planı hazırladıkları belirtiliyor. Tevgere Azadi’nin diplomasi birimi üyelerinden Hiser Kerkük’i adlı kişinin bir gurup Arap ile beraber kurdukları Halk birliği adlı bir gurup ile görüştüğünü ve ortak eylem yapmak için çağrı yaptığı da gelen bilgiler arasında. Fakat Tevgere Azadi Kürtlerin tepkesini çekmemek için tüm bu gösterileri alttan alta örgütlediği belirtiliyor.”
Yine Darka Mazinin verdiği bilgiye göre: “YNK’nin durumu ise daha vahim. YNK Kerkük ve Bağdat’ta KDP’nin gelişini engellemek için diplomasi yapıyor. Bugün de bir bildiri yayınlayarak “KDP’nin Kerkük’e gelişi Kerkük halkı için sorun yaratıyor” dedi. 2017 Kerkük ihanetinden bu yana Kerkük’teki hak ihlalleri için bir şey yapmayan, Kürt gençlerini Haşdi Şabi safların teşvik eden YNK KDP’nin gelişini kendisi için sorun görüyor.”
Sözün kısası: YNK ve PKK Kerkük’te ihanete devam ediyorlar. KDP’nin Kerkük’e dönüşü ve Eyalet ve Vilayet seçimlere katılması halinde, kendilerinin yaya kalacakları siyasi yorumcuların güçlü görüşleri olarak ifade ediyorlar.
Kürdistanlılar YNK ve PKK’nın Kerkük’teki bu ihanetini görmeliler. Onlara karşı her yerde, her parçada ve bütün dünyada tepki göstermeliler.
Tatwan, 5 Eylül 2023