MEDLER- II

Asur Yazıtlarında Medler ve Zagrosların Aryanların Hakimiyetine Geçmesi

Bölgede egemen olan Sümerler, Akadlar, Huri, Guti, Kilde, Elam, Babil, Asur, Hitit, Mısır, Mitani, Urartu, Lidya ve küçüklü büyüklü diğer uygarlıklar bölgeye egemen olmak için yüzyıllarca savaşlar yaşamışlar. Medlerin bölgeye yayıldığı dönemin en büyük egemen gücü Asur olup sürekli Medlere saldırılar düzenlemiş, varlıklarını talan etmiş, yerleşkelerini yerle bir etmiştir. Bölgedeki Med, Kasit, Babil, Urartu güçleri arasında da savaşlar devam etmiştir. Bazen de ortak düşman egemen Asur devletinin güçlerine karşı işbirliği yapmak ihtiyacını duymuşlardır.

Tarihçi Roman Ghirshman, Asur belgelerinde Asur güçlerinin Kral V. Şemsi Adad döneminde (MÖ 825-812) Mana, Parsuwa, Mu ve Gizilbun’da; yani Doğu Kürdistan yöresine ulaştıklarında, “Piri-şat” adında bir Aryan yönetici ile karşılaştıklarını yazar ve buradan bölge yönetiminin Zagrosilerden Aryanların lehine el değiştiği sonucuna varır. 

Medlerin yönetim merkezi kabul edilen Ekbatan (Hemedan) imparatorluktan çok önceki tarihlerden beri Medlerin yerleşkesi olduğu ve burada çoğu zaman özerk veya yarı özerk konumlarını devam ettirdiği genel kabul görür. Bazı kayıtlar Medlerin Asurlar tarafından Zagros’a yerleştirildiğini aktariyorsa da, Asur kayıtlarında Medlerden ilk kez Asur Kralı III. Şalmanezer (M.Ö. 858-824), İran dağlık bölgelerine ve Zagros Dağları’na düzenlediği savaşlar hakkında bilgi verirken M.Ö. 836 yılında Hemedan bölge sınırlarında, Urmiye Gölü’nün doğusunda yaşayan Amadai şeklinde bahsetmektedir.

M.Ö. 828 yılında Asur Başkumandanı Dana Aşur, Parsawa ve Minnayi ülkelerinin arasında yer alan, Urmiye Gölü’nün aşağısında “Arta” adında bir kumandan ile buluştu. Tarihçiler “Arta” adının Aryani ismi olduğunu kabul etmekte ve buradan hareketle Aryanların Doğu Kürdistan’da birçok bölgenin yönetimini ele almış olduklarını kabul ederler.

Asur kayıtlarında defalarca Zagros bölgesine saldırı yaptıklarının kayıtları vardır. Ancak Zagros dağ silsilesi geçilmesi zor bir bölgedir. Düşmanların rahatlıkla girmesi mümkün değildir. Bundan dolayı Zagros bölgesi çevre halklar için de sığınma yeridir. Zagros bölgesi dönemin en büyük gücü olan Urartu ve Asur devletlerinin arasında yer alan, zaman zaman saldırılara maruz kalsa da, işgale uğrayıp vergi verdiği zamanlar olsa da bağımsız yaşayan toplulukların yaşadığı bir yerdir. Zagros bölgesi, Guti, Huri, Lulu, Subaru, Nayri, Mitani ve Med kabilelerinin yerleşim yeridir. Muhammed Emin Zeki Beg, “Kürtler ve Kürdistan Tarihi” adlı değerli çalışmasında Zagros yerli halklarının birbirlerinin devamı olan topluluklar olduğunu, bu topluluklar arasında isim dahil geçişler olabileceğini söylüyor. “Subarular için, Hurilerdir, muhtemelen isim değişimleri yaşamışlardır, diyor. Devamla, zaman ilerledikçe bütün bu iki halkı içinde barındırarak tarih boyunca onları da temsil edecek Subaru ve Guti kelimeleri yerine Nayri kelimesi kullanılmaya başlandı” diyor. Yani Medler öncesi Zagros yerli halkının tarihi süreç içinde isimleri değişse de aynı topluluk olduğunu kabul ediyor. Tüm bu topluluklar her biri yaşadığı dönem itibarıyla bugün bu bölgede yaşayanlara dilsel ve kültürel miras bırakmıştır. Bu topluluklar zamanla iç içe geçmiş, dil ve kültür birliği sağlamış, değişik dönemlerde büyük devlet ve İmparatorluklara sahip olmuş kadim halklardır. Çevredeki diğer toplulukların saldırıya uğradığında güvenip sığındıkları ve korundukları bir bölgedir Zagros dağ bölgesi.

Asurlar saldırı yaptıkları toplumların yerleşim yerlerini yerle bir ettikleri gibi savaş ganimeti olarak gençleri, kadınları, çocukları kendilerine köle olarak alıkoyarlardı. Savaş dışında da köle ticareti yapmaktaydılar. Asur silahlı birlikleri girdikleri her yerde köle toplarlardı. Kendi egemenliği altındaki bölgelere de köle toplamak için saldırılar yapıyordu. Bu bakımdan birçok genç ulaşılması güç olan Zagros dağlarına kaçıyor, Zagros yerlilerine, Medlere sığınıyorlardı. Bunları teslim almak için Asurlar her dönem Zagros bölgesine saldırılar yaptılar. Medlerin ve diğer Zagros kabilelerinin Asur saldırılarına karşı direnişleri efsaneleşti ve öyle görülüyor ki Demirci Kawa-Dehaq efsanesi bu olayların yoğun olarak yaşanmasından doğmuştur.

Erkan Konyar – Kenan Işık – Vedat Timur adlı akademisyenler de ortak makalelerinde Subria (Subari) ülkesinin Asur ve Urartu devletlerinin arasında Zagros dağlarında konumlandığını, Asur ve Urartu’dan kaçanların bu bölgeye sığındıklarını, geri teslim taleplerini geri çevirdiklerinden bölge, sürekli Asur ve Urartu saldırılarıyla karşı karşıya kaldıklarını yazmaktadırlar. ( https://www.gazeteduvar.com.tr/asur-ve-urartu-arasinda-bir-multeci-cenneti-subria-ulkesi-haber-1705019 )

“Asurlar” kitabının yazarı olan Zenadie Alekseievna Ragozin, Asur saldırılarından kaçanların Zagros bölgesine sığındıklarını anlatır. Ragozin, Asur kayıtlarından elde ettiği bilgilerle Asur saldırılarına uğrayan aşiretlerin Zagros dağ bölgesinde egemen olan ve başkentleri Ekbatan (Hemedan) olan Medlere sığındığını, bunun üzerine sığınmacıları takip eden Asur saldırılarının yoğunlaştığını ve Zagros halkının sığınanları teslim etmedikleri için zaman zaman bedel ödediklerini anlatmaktadır. Ragozin, Asur kayıtlarında yer alan saldırıların birinde kırk beş Med kabile reisinin Asur saldırganlara haraç vermek zorunda kaldıklarını, bazı bölgelerin işgal edildiğini, bazı kabile reislerinin Asurlar tarafından teslim alındığını, serbest bırakılmaları karşılığında binlerce at, katır ve koyun alındığını kayıtlardan aktarır.

MÖ.737 yılında, Asur Kralı III.Tiglat Pilaser (MÖ 745-727), birleşme çabası içinde olan Medlerin topraklarının derinliğine doğru askeri bir harekat başlattığını belirtir. Asur Kralı III.Tiglat Pilaser bu askeri harekatta ordularını Bikini Dağı’ndan aşırıp Tuz Çölü’ne kadar götürdüklerini belirtir. Med kabileleri artık bir dış saldırı karşısında birleşme kabiliyetini geliştirmiş olduklarından III. Tiglat Pilaser, bu saldırı sırasında “güçlü Amadaylar” tabirini kullanır.

Bazı tarihçiler, Asur Kralı II. Sargon (MÖ 722-705), MÖ 715 yılında Kürdistan’a saldırısını anlattığı yazıtında Zagroslu yöneticilerin Aryan isimlerini saymasından, Zagrosların o dönem Aryanların yönetimine geçtiği çıkarımını yapar ve Aryanlarla Zagros eski halklarının birlikte yaşadıklarını anlatır.  

Aryanların Egemenlik Dönemi ve Kürd Dilinin Oluşması

Bazı eski kaynaklar, Hind Avrupalı kavimlerin göç yoluyla Kürdistan’a gelmelerinden önce yörede eskiden konuşulmakta olan “Guti, Huri, Lulubi, Mani, Mêhrani ve Kasi” gibi Zagrosi dillerin varlığından söz etmektedirler. Hind Avrupa kökenli kavim ve aşiretlerin gelerek Kürdistan’a yerleşmesinden sonra bölgenin eski sakinleri üzerinde egemenlik kurarak, kendi dil, kültür ve inanç sistemlerini etkinleştirdikleri kabul edilir. Eski halkların konuştukları dil ve kültürler, yeni gelen ve bölgede etkin bir işleve kavuşan dil ve kültürler içinde erimiştir.

Böylelikle Kürdistan’daki eski yerleşik aşiretler ile göçle yeni gelen Hint Avrupalı aşiretler birbirine karıştılar, bu karışmadan sonra Aryan dili ve kültürü eski ve yerleşik aşiretlerin dili ve kültürü üzerinde egemen oldu. Birlikte ve bir arada geçen birkaç yüzyıl içinde bölgede yeni bir ırk oluştu ki daha sonra bunlar toplam olarak “Kürd” şeklinde adlandırıldılar. Kürdlerin dili ve kültürü de o dönemlerde şekillendi. M.Emin Zeki Beg’in alıntıladığı Prof. Says, doğu bilimci ve uzmanlara dayanarak “Medlerin dili bugünkü Kürdlerin dili ile aynı idi, ya da en azından temelini teşkil ediyordu” diyor. 

Med Kralları

Bazı tarihçilerin anlatımında ve yararlandıkları kaynaklarda Medlerin bölgeye hakimiyeti konusunda olduğu gibi Med krallarının yönetim tarihi açısından da önemli farklılıklar görülmektedir. Diyako ve sonrasında yönetici olan Med krallarının yönetim dönemi hakkında tarihi eserlerde birbirinden farklı tarihler belirtilmektedir.

“Med Tarihi” yazarı Diyakonov, Key-Kubad M.Ö.759 yılında öldüğünde yerine Diyako geçti, der. Diyako’nun M.Ö. 728 yılına kadar iktidarda olduğunu belirtir. Bu tarih dönemi Tarihçi Romen Ghrishman da destekler. “MÖ. 716 yılında, Urartu Kralı Rusa, Urartu güçlerini bölgede kurulmuş krallıkların güçleriyle birleştirerek, Frewertiş’in (Perumertis) oğlu Diyako’nun yardımıyla Asurlara karşı direniş cephesi oluşturuldu” diye yazar.

İran ve Med tarihi çalışan birçok araştırmacı da Diyako’nun M.Ö.647 yılında öldüğünü kabul eder. Birçok tarihçinin ortaklaştığı olay Diyako’nun 53 yıl hükmettiğidir. Bunu baz alırsak Diyako’nun M.Ö. 700 yılında kral olduğunu kabul etmek lazım. Prof. George Rawlinson da Diyako, M.Ö. 672 yılında Medya krallığını kurdu. Diyako 53 yıl hükümdarlık yaptı” diye yazar. 

Diyako ile başlayan farklı yönetim dönemleri ile ilgili bilgiler doğal olarak Diyako sonrasındaki yöneticilerin dönemlerinde de farklı anlatımları karşımıza çıkarır. Dolayısıyla bazen, örneğin Med İmparatorluğun yıkılış tarihi ve dönemin kralı olan Astyages ile ilgili ortaya atılan farklı tarihler için matematik ve mantık hesapları yapmak zorunda kalıyoruz.

Herodot bir yanılgıya girmediyse Diyako’nun hem babası hem de oğlunun aynı isme sahip olduğundan bahseder. Diyako, babasının ismini oğluna da vermiş olduğunu anlatmaya çalışır. “Medler arasında Phraortes (Feraurt) oğlu Deiokes adında becerikli bir adam vardı,” der.  Deiokes’in oğlunun adı da Phraortes’tir; babası elli üç yıllık bir saltanattan sonra öldüğü zaman oğlu onun yerine geçti ve işleri eline alınca, yalnız Medlerle yetinmedi, önce Persler üzerine sefer açtı ve öbür ulusları da boyunduruk altına almaya onlardan başladı,” der.

Herodot’a göre ilk Med devletinin kurucusu ve ilk kralı, altı Medya kabilesini birleştiren ve başkent Ekbatana (Hemedan) şehrini kuran Deioces (Diyako olarak adlandırılan Med kralı Kastilias) Keaştarati’dir. Herodot altı Medya kabilesinden bahseder. Magi, Askelon, Edom, Hoab, Ammon, Ethiopia kabileleri güçlü Asur saldırıları karşısında birleşerek M.Ö. 672 yılında Medya krallığını kurdular. Herodot Med krallarını Diyako, Fireortiş-Phraortes, Sayaksares, Astiyages olarak sayar. Heredot, başka bir anlatımında Media boylarından bahsederken; Buslar, Matienler, Paretakenler, Strukhatlar, Arizantlar, Budiler, Maglar, Orthokorybantlar olarak sayar ve bunların, M.Ö. 750 yıllarında iktidarda olduğunu kabul ettiği Deiokes (Diyako)’in hükmü altında toplandıklarını söyler. Görüldüğü gibi tarihlerde bir karışıklık vardır.

“İran’ın Eski Tarihi”yazarı Meşkûr da, Diyako’dan sonra Feraurt’un kral olduğunu belirtir. “Tam olarak 53 yıl Med tahtında kalan Diyako’dan sonra Asur kaynaklarında adı Kişarite şeklinde kaydedilmiş olan oğlu Feraurt Kaştaritu (Ferewritiş Feraurt: (MÖ 675-653) Medlerin tahtına oturdu,” der.

Büyük Kral Diyako itibariyle Med yönetici tarihlenmesinde genel kabul gören şekliyle şöyle bir tarihleme yapabiliriz:

Diyako M.Ö. 700-647,  53 yıl, Phraortes  M.Ö. 647-625,  22 yıl, Keyakser (Key Xusrew) M.Ö. 625-585,  40 yıl, Astiyag M.Ö. 585-550, 35 yıl.

Herodotos’un Med krallarını 4 olarak adlarını sıralamasına rağmen Pers ordusunda doktor ve tarihçi olarak görev yapan Yunanlı Kiztyas’ın “Pirsika” adlı kitabında 9 Med kralının adını sayar ve bunların toplam 315 yıl hüküm sürdüğünü belirtir. Bunlar:

Maudax (Arbaks) 28 yıl, Maudax (Maudaujıs) 50 yıl,  Sussarmease (Susarmis) 28 yıl, Articasse (Arti Kas) 50 yıl, Arbiyan    22 yıl, Arteyesse (Artis) 40 yıl, Artyssen (Artins) 22 yıl, Astibaresse (Esti Beras) 40 yıl, Astigasses ( Astigas-Aspadas) 35 yıl, 

Adı geçen tüm bu tarihçiler, arkeologlar ve şarkiyatçılar antik Kürdistan coğrafyası üzerinde yaşamış kabilelerin ve medeniyetlerin, bugün aynı coğrafya üzerinde yaşamakta olan on milyonlarca Kürd’ün atalarıyla olan etnik ve coğrafi bağlantısına da vurgu yapmaktadır. Med İmparatorluğunun yıkılmasından sonra bazı savrulmalar olmuşsa da Kürd kavimlerin büyük bir çoğunluğu Kürdistan coğrafyasında yaşamaya devam etmişlerdir. Med krallıklarının veya emirliklerinin yerleşik coğrafyasına dikkat edildiğinden bugünkü Kürdistan coğrafyasını işaret ettiği görülmektedir.

Devam edecek

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *