Diyar Çeçen
İnsan psikolojisi hayatımıza biçim verip şekillendiren temel unsurlardan biridir.
Dini anlayışımızdan tutun ideolojik düşüncelerimize kadar bunların yanında içgüdüsel duygularımız (Sevgi, öfke, heyecan, cinsellik, korku) hep bu çerçevede gelişirler. Hiç farketmeden bilinçaltımızda oluşan olaylar belli bir süreden sonra bunu duygularımıza, hal ve hareketlerimize yansimaktadir. Daha sonra toplumsal üstyapıya ve siyasal dünya bakış açımızı ve ideolojik düşüncelerimizi büyük oranda etkilemektedirler.
…
Kürdistan coğrafyası yüzyıllardan beri bir savaş sahasıdır. Tarihi serüvenle örnekleyecek olursak; Babil, ve Medlerin Asurlularla olan savaşı, Roma İmpartorluğunun uzun süren işgal ve savaşları, Makedonya Kralı büyük iskenderin saldırısı, Sasani ve Bizans savaşları, Moğolar ve Selçuki saldırıları, Kürt Mirlik ve eyaletlerin Akkoyunlular, Safevi, Osmanlı ve yer yer kendileri arasında olan kavgalarına baktığımız zaman tarih boyunca sürkeli bir çekişme alanı olduğunu görebiliyoruz.
Bu durum Kürdistan toplumunu her konuda çok etkilemiştir. En önemlisi de psikolojik alanda çok geniş tahribatlara sebep olmuştur.
Bunların yanı sıra en korkunç tahribat ve yıkım ise Lozan antlaşmasıyla, Kürdistan’ın emperyalist işgalciler ile onlarla işbirliği yapan bölge sömürgecileri tarafından dört parçaya bölünmesiyle gerçekleşmiştir.
Kürdistanı kendi aralarında bölen emperyalisler ve işbirlikçileri, bırakın Kürdün varlığını kabul etmeleri, Kürdün kendi ana diliyle konuşmasına bile izin vermediler. Kürd halkı üzerinde bir asimilasyon ve imha etme politikasını uyguladılar.
Kürdistan toplumu daha önce hiç yaşamadığı bir ilki burada resmen yaşamış oldu.
…
Bu sebepten ötürü yüz(100) yıla aşkın bir süreden beri imha edilmeye çalışan Kürt toplumunun psikolojik analizini yapmak, halkımızı daha iyi tanımakta bize yardımcı olacaktır. Tabi bu analizleri bilimsel olarak psikolojik alanda kariyer yapmış değerli aydın ve bilim insanlarımız tarafından yapılmalıdır.
İşgalci devletlerin toplumumuz üzerinde uygulamış olduğu tahribatlarla birlikte, işbirlikçi Kürt örgütlerinin bu tahribattan nasıl yararlandıklarına açıklık getirmemiz gerekir.
Bilimsel olarak hiçbir gerçekliği olmayan fikriyatlar ile halk arasında köprü görevinde bulunan duygusal bağı psikolojik olarak deşifre etmemiz gerekir.
Bir yandan ümmet kardeşliği dayatmasıyla, diğer yandan Kürd çocuklarını saptırılmış amaçlar için yok edilip daha sonra da bedel edebiyatıyla harmanlaşmış ideolojiler, politik manevralar, inançlar, müzikler, şiirler ve daha bir çok olgu halkın duygularını sömüren birer silah olduğunu çok iyi açığa çıkarmak gerekiyor.
Bu sebepten ötürü psikolojik tahribatlara uğrayıp öz kimyası değişen toplumumuzu, duygusal olarak kendilerine bağlayan yapılara karşı bilimsel bir mücadele vermeliyiz. Bu sebepten ötürü, toplum sosyo-psikolojisine hakim önder bir yapıyla hareket etmeliyiz.