Kamil Kadir
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları, Batılı ülkelerin Ukrayna’ya verdiği destekle birlikte daha da şiddetlenmiştir.Batı’nın Ukrayna’ya uzun menzilli silahlar sağlaması ve bu silahların Rus topraklarına karşı kullanılması, Moskova’nın tepkisini artırmıştır.Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Batı’nın bu tür adımlarının “yıkıcı” sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunmuştur
Rusya, Batı’nın Ukrayna’ya silah desteğini artırmasını, NATO ülkelerinin Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmesi olarak değerlendirmektedir. Bu durum, Rusya’nın saldırgan tutumunu daha da pekiştirmektedir.Özellikle ABD’nin Ukrayna’ya uzun menzilli füzeler sağlaması ve Kiev’in bu füzeleri kullanması, Moskova’nın tepkisini sertleştirmiştir.
Rusya’nın nükleer silah kullanma doktrinini güncellemesi ve Ukrayna’ya yönelik uyarılarını sertleştirmesi, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteğin Moskova tarafından nasıl algılandığını göstermektedir. Bu gelişmeler, Rusya’nın saldırgan tutumunu artırarak, oreshnik füzesinin ateşlenmesiyle birlikte bu uluslararası güvenlik açısından çok daha endişe verici bir tablo ortaya koymaktadır.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı ve bu bağlamda Batı ülkelerinin Ukrayna’ya verdiği destek, küresel çapta büyük bir gerilime yol açmıştır. Bu durum, bazı yorumcular tarafından “Armageddon” terimiyle ifade edilmektedir. Bu terim, dini ve mitolojik bağlamda, iyilik ve kötülük arasındaki nihai savaş olarak bilinir. Ancak modern kullanımı, genellikle küresel ölçekte yıkıcı bir çatışma veya felaket senaryosuna atıfta bulunur.
Tarihsel ve Kozmolojik Bir Çözümleme
Etimolojik Kökeni
Armagedon terimi, genellikle dini ve tarihsel metinlerde kıyamet savaşı veya nihai yıkım anlamında kullanılır. Ancak bu kavramın Kürtçe etimolojik açıdan ele alınışı, insanlık tarihine ve Kürt kültürüne dair derin ve çok katmanlı bir anlam dünyasını açığa çıkarır. Kürt dilinin zengin sembolik yapısını merkeze alarak yapılan bu analiz, Armagedon kavramına yeni bir perspektif kazandırır.
Kürtçe bağlamında “Armagedon” kelimesinin üç temel bileşenden oluştuğu öne sürülmektedir: “Ar,” “Me” ve “Dit.”
- “Ar”:Kürtçe’de ateş anlamına gelir ve Kürt kültüründe köklü bir sembolizmi barındırır. Ateş, yalnızca fiziksel bir element değil, aynı zamanda yıkım, arınma, yeniden doğuş ve dönüşümün güçlü bir simgesidir. Kürt coğrafyasındaki tarihsel bağlamda ateş, hem bireysel hem de toplumsal hafızanın bir parçası olarak yer alır. Bu bağlamda, ateş yıkıcı olduğu kadar yapıcı bir unsurdur; tıpkı felaketlerin ardından gelen umut gibi.
- “Me”:Kürtçe’de birinci çoğul zamir olarak “biz” anlamına gelir. Bu zamir, kolektif bir bilinci, toplumsal bir hafızayı ve ortak bir deneyimi ifade eder. “Me,” bireysel olanı toplumsal olana bağlayarak, bir halkın ortak kaderine işaret eder.
- “Dit”:Kürtçe’de “gördük” veya “yaşadık” anlamına gelir. Bu fiil, geçmişte yaşanmış olan olayların deneyimlenişini, bireysel ve kolektif hafızaya kazınışını ifade eder. “Dit,” yalnızca fiziksel bir gözlem değil, aynı zamanda bir varoluşu, tanıklığı ve o anın içselleştirilmesini kapsar.
Bu üç bileşen bir araya geldiğinde, kelime “Armedit” formunu alır ve “biz ateşi gördük” ya da “biz ateşi yaşadık” şeklinde çevrilebilir. Ancak bu çeviri, sadece literal bir anlamı ifade etmekle kalmaz; aynı zamanda derin bir metaforik ve tarihsel anlam taşıyarak, Kürt halkının tarih boyunca yaşadığı acılara, felaketlere ve yeniden doğuşlara işaret eder.
Bu üç bileşen bir araya geldiğinde “Ar me dit” ifadesi ortaya çıkar ve bu, “ateşi gördük” ya da “ateşi yaşadık” anlamına gelir. Diğer bir deyişle, bu ifade “kıyameti yaşadık” şeklinde çevrilebilir ve aynı zamanda Apocalips ile eş anlamlıdır.
Bu etimolojik çözümleme, Armagedon kavramını yalnızca geleceğe dair bir kıyamet öngörüsü olmaktan çıkarır; geçmişte yaşanmış felaketlere, yıkımlara ve tarihsel deneyimlere işaret eden güçlü bir metafor hâline getirir. Kürt kültüründe ateş, hem yıkımın hem de yeniden doğuşun bir simgesidir. “Biz ateşi gördük” ifadesi, Kürt halkının tarih boyunca karşı karşıya kaldığı savaşlara, trajedilere ve varoluş mücadelesine gönderme yapar. Ateş, bu bağlamda, yalnızca fiziksel bir unsur değil, aynı zamanda bir dönüşüm ve sınav sembolü olarak öne çıkar.
Armagedon’un İbranice Kökenine Bakış
Kürtçe etimolojik yorum, Armagedon kavramının İbranice kökeniyle bir arada değerlendirildiğinde, daha derin bir anlam kazanır. İbranice’de “Har Megiddo”, “Megiddo Dağı” anlamına gelir. “Har” İbranice’de “dağ” demektir; “Megiddo” ise tarih boyunca stratejik önemiyle bilinen bir antik yerleşim yeridir. Megiddo, geçmişte birçok savaşa sahne olmuş ve bu nedenle kutsal metinlerde sembolik bir anlam kazanmıştır. Hristiyan eskatolojisinde, özellikle Vahiy Kitabı’nda (Apocalypse), iyilik ve kötülük arasındaki nihai savaşın burada gerçekleşeceği belirtilir. Bu savaş, insanlık tarihinin sonunu getirecek ve iyiliğin mutlak zaferiyle sonuçlanacak bir kıyamet mücadelesi olarak tanımlanır.
Bu İbranice perspektif, Armagedon’u fiziksel bir mekâna ve kıyametle ilişkilendirilen bir savaşa bağlarken, Kürt-Aryan yorumu kavramı daha geniş bir tarihsel, kültürel ve kozmolojik bağlama oturtur. Kürt-Aryan teolojisindeki yorum, Armagedon’u insanlık tarihinin yıkım ve yeniden doğuş döngüsünün sembolü olarak ele alır. Böylece Armagedon, Kürt kültüründe tarihsel hafızanın, acıların ve dayanıklılığın bir aynası hâline gelir.
Kürt-Aryan Kozmolojisi: Işık ve Karanlığın Ebedi Mücadelesi
Kürt-Aryan teolojisi, evrenin düzenini ve insanlık tarihini iki temel kozmik güç üzerinden açıklar: Işık Alemi ve Karanlıklar Alemi. Bu anlayış, iyilik ve kötülüğün sonsuz bir çatışma içinde olduğu bir kozmik düzeni ifade eder.
- Işık Alemi: Maneviyatın, bilginin ve iyiliğin kaynağıdır. Bu alem, mutlak iyiliğin sembolü olan Ahura Mazda tarafından yönetilir. Işık Alemi, evrenin düzenini, adaletini ve yenilenme gücünü temsil eder.
- Karanlıklar Alemi: Kaosun, kötülüğün ve yıkımın hâkim olduğu bir boyuttur. Kötülüğün simgesi olan Ehreman, bu âlemin hâkimidir ve ışığa karşı sürekli bir tehdit oluşturur.
Kürt-Aryan teolojisine göre, evren bu iki güç arasındaki sonsuz mücadelenin bir tezahürüdür. Karanlık güçler, ışık aleminin saflığını bozmayı hedeflerken, ışığın unsurları direniş ve dönüşüm süreçleriyle maddi evrenin temellerini oluşturur. İnsan, bu kozmik çatışmanın hem bir ürünü hem de bir sahnesidir. İnsanlık, hem iç dünyasında hem de dış dünyasında iyilik ve kötülük arasında süregelen bir mücadeleye tanıklık eder. Bu çatışma, evrensel dengeyi yeniden kurmayı amaçlayan nihai bir savaşa, yani Armagedon’a evrilir.
Armagedon: Nihai Savaş ve Kozmik Kurtuluş
Kürt-Aryan teolojisine göre, Armagedon yalnızca fiziksel bir savaşı değil, kozmik düzenin yeniden tesis edilmesini ifade eder. Bu nihai mücadele, kötülüğün kesin yenilgisi ve ışığın mutlak zaferiyle sonuçlanır. Armagedon sürecinde şu dönüşümler gerçekleşir:
- Karanlığın Yok Edilmesi: Işık güçleri, evrendeki tüm kötülük ve kaosu temizleyerek karanlığın etkisini ortadan kaldırır.
- Evrenin Yeniden Düzeni: Ahura Mazda’nın mutlak adaleti altında yeni bir evrensel düzen kurulur.
- Ruhsal ve Kozmik Kurtuluş: İnsanlık, karanlığın zincirlerinden kurtularak özündeki ışığı keşfeder ve manevi bir aydınlanmaya ulaşır.
Bu süreç, evrensel barış ve adaletin egemen olduğu, kötülüğün ebediyen sona erdiği bir çağı müjdeler. Bu yeni düzen, insan ruhunun maddi ve manevi tüm sınırlamalardan özgürleştiği bir varoluşu temsil eder.
Kürt Kültüründe Armagedon’un Tarihsel ve Kültürel Anlamı
Kürt-Aryan teolojisinde Armagedon, yalnızca bir dini kehanet ya da mitolojik anlatı değil, aynı zamanda Kürt halkının tarihsel gerçekliklerine dayanan derin bir semboldür. Kürtlerin yaşadığı coğrafya, tarih boyunca sayısız savaşa, istilaya ve yıkıma sahne olmuştur. “Biz ateşi gördük” ifadesi, bu halkın tarihsel hafızasında yer etmiş felaketlere, direnişlere ve yeniden doğuşlara dair güçlü bir metafordur.
Armagedon, Kürt-Aryan perspektifinde insanlık tarihinin dönüm noktalarını, felaketlerle şekillenmiş dönüşüm süreçlerini ve ardından gelen umut ışığını temsil eder. Ateş, bu bağlamda yalnızca yıkımın değil, aynı zamanda yeniden doğuşun ve umudun bir sembolüdür.
Kürt-Aryan teolojisi, Armagedon kavramını, insanlık tarihinin yalnızca nihai yıkımı değil, aynı zamanda umut ve yenilenme sembolü olarak ele alır. Bu anlayış, Armagedon’u hem bireysel hem de kolektif bir dönüşüm metaforu hâline getirirken, iyilik ve kötülüğün ebedi mücadelesinde ışığın zaferine dair bir umut kaynağı sunar. Kürt kültürünün tarihsel hafızasıyla birleşen bu kozmolojik ve felsefi yaklaşım, insanlığın varoluş mücadelesine dair derin bir perspektif sunar.
Kamil Kadir
25.11.2024