Kürdistan Federe Devletinde Neler Oluyor?

İbrahim GÜÇLÜ

İbrahimguclu21@gmail.com)

Geçmişte Kürdistan’ın Güneyindeki ulusal hareket, Kürdistan Otonomisi bütün Kürtler ve Kürdistan parçaları için önemli ve pusula özelliğini taşıdı. 2005 yılından sonra da Kürdistan Federe Devleti, tüm Kürtler ve Kürdistan parçaları için, hayati, önemli, pusula niteliğini fazlasıyla ortaya koydu. Bundan dolayı, Kürdistan Federe Devlet’inde olan bitenler, Kürtlerin tümünü olumlu ya da olumsuz yönde etkileme gücündedir. Ben de her zaman bu değerde Kürdistan Federe Devleti’ne yaklaştım. Kürdistan Federe Devleti’nde olup bitenlerle ilgili birçok yazı yazdım. Eylemlere katıldım.

Son günlerde de Kürdistan Federe Devletinde çok hayati ve tehlikeli gelişmeler oldu. Bu gelişmelerle ilgili bir-iki televizyon programında görüş belirtme olanağım oldu. Ne yazık ki, Kürdistan ve Türkiye’deki güncel gelişmelerden dolayı bu konuda makale yazamadım. Bulunduğumuz günlerde “genel seçimler ve sonuçları” önemli bir konu olarak gündemde olmasına rağmen, bu konuyla ilgili değerlendirmemi erteleyerek, Kürdistan Federe Devletindeki gelişmeleri ele alacağım.

                                               *****

Birinci Körfez Savaşından sonra Kürdistan’ın Güneyi için yeni bir olanak doğdu. Kürdistan’da “Özgür Bölge” statüsünde bir egemenlik alanı oluştu. Bu alanda, haklı olarak o güne kadar ulusal kurtuluş mücadelesini omuzlarında taşıyan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler birliği (YNK), oluşturdukları meclis ve hükümetle iktidar oldular. Başkanlık seçimi yaptılar. İki başkan adayının (Mesut Barzani ve Celal Talabani)  aynı oyları almasından dolayı ertelenmesi yoluna gidildi.  Bu süreçte, önce KDP ve daha sonra KYB gelecekteki Irak için “federal devlet” kararı aldılar.

Bütün farklı siyasi düşünceler, etnik gruplar örgütlendiler. Bu görüşler ve etnik gruplar (Türkmen, Süryani, Keldani, Arap ve diğerleri) ve mezhep (Ezidi Kürtler, Hıristiyanlar) temsilcileri özgür ve demokratik bir biçimde mecliste temsil edildiler. Kendi siyasi, kültürel, basın-yayın kurumlarını oluşturdular;, kendi dilleriyle eğitim ve öğretim yapmaya başladılar.

Ne yazık ki bir dönem sonra, ortaya çıkan olumsuz gelişmelerden dolayı iki farklı hükümet sistemi ve pêşmerge gücü ortaya çıktı. Bu da Kürdistan’da çatışmalı bir ortam yarattı ve demokratikleşmenin de önünde engel oluşturdu.

                                                  *****

İkinci Körfez Savaşından sonra, Irak’ta Saddam ve Baas Rejimi, Kürtler, ABD ve müttefiklerinin desteğiyle yıkıldı. Irak’ın nasıl bir devlet yapısına kavuşacağı ve rejimin nasıl olacağı önemli gündem oldu. Uzun tartışmalar, farklı devlet ve rejim konseptlerinin gündeme gelmesinden sonra, çok partili demokratik, çoğulcu, federal bir devlet ve rejimde anlaşma sağlandı. Bu devleti ve rejimi tanımlayan, hak ve özgürlükleri tarif eden ve güvenceye bağlayan, federal meclisin, hükümetin, federe bölgelerin görev ve yetkilerini belirleyen bir anayasa 2005 yılında referandumla kabul edildi.

O tarihten sonra Irak ve Kürdistan için yeni bir dönem başladı.

Irak’ta, Arapların, federal devlet geleneklerini demokratik bir zihniyetle geliştirmesi, ulus devlet zihniyetinden uzaklaşarak federal devlet zihniyetini geliştirmesi ve içselleştirmesi gerekirdi.

Kürdistan’da demokratik seçimler yapıldı. İki bölge hükümetinin birleştirilmesine karar verildi. Uygulamaya geçti. Pêşmergelerin, ulusal bir güvenlik gücü olması için aşamalı bir yol haritası benimsendi. Federe Devlet Başkanı olarak Mesut Barzani seçildi.

Kürdistan’da, bir dönem sonra KYB bölünerek GORAN Hareketi oluştu. İslam Partileri, sosyalist ve komünist partileri kuruldu.

Bunun yanında etnik grupların da siyasi parti ve örgütleri vardı.

PKK’ya bağlı PÇDK de kuruldu.

Kürdistan’daki genel seçimler de beş parti barajı aşarak meclise girdiler. Bunun yanında,  komünist parti ve İslamcı başka bir parti de birer milletvekili çıkardılar. Etnik grupların da temsilcisi 11 milletvekili de, mecliste yer aldı.

Barajı aşarak mecliste yer alan partiler:

1-KDP: Muhafazakâr Demokrat nitelikli bir parti. Bütün toplumsal kesimlerin içinde yer aldığı bir parti. Mesut Barzani’nin başkanlığını yaptığı partidir. 1946 yılında kurulan bir parti. 100 yıllık bir mücadele geleneğinin mirasçısıdır. Toplumsal en güçlü ve derinliği olan bir partidir. Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunda bulunan ve yönetici olan bir geleneğin sahibi. 11 Mart 1970’de Kürdistan Otonomisini mücadelesiyle kazanan ve yöneten parti. Irak’ta federalizm hakkında ilk karar alan parti.

2-KYB: Celal Talabani’nin öncülüğünde 1976 yılında Suriye’de kurulan yarı-cephe niteliğinde; genel siyasi çizgi, Komela Marksist Leninist, Sosyalist Hareket tarafından kurulan, sol ve maoist ve milliyetçi bir örgüt. 2005 yılından sonra, sosyal demokrat parti olmaya karar verdi. Sosyalist Enternasyonalin üyesi Ama CHP gibi bir türlü sosyal demokrat bir parti olamıyor.

3-GORAN Hareketi: KYB’de yolsuzluklara ve otoriter uygulamalara karşı muhalefet ederek ayrıldı. KYB içindeki en güçlü örgüt Komela’nın lider kadrosunun bir kesimi tarafından kurulan bir hareket. Değişimci bir hareket olarak kuruldu. Noşirvan Mustafa öncülüğünde kuruldu. Ama liderinin niteliği ve geçmiş geleneğinden dolayı otoriter zihniyetten kurtulamadı. Liberal ve değişimci bir hareket olamadı. Her zaman meclis karşısında bir tehdit oldu. Lideri hep meclis dışında kaldı. Vesayet sistemini işletti. KYB’den ayrılmasından sonraki ilk seçimde yüzde 23 oy alarak ikinci parti oldu. KYB’ye büyük bir darbe vurdu. İkinci seçimde oylarının düşeceği öngörülürken, oylarını artırarak seçimden çıktı. Çünkü KYB, Goran Hareketi’nin kendisinden ayrılma nedenleri doğru saptayıp ortadan kaldıramadı. Ama Goran Hareketi de, ileri sürdüğü iddialar kadar umut verici nitelikte olmadı. Liberal ve demokratik değişimlere ve kurumlaşmalara gidemedi. Son şiddet olaylarını desteklemekle meşruiyetini sorgular hale getirdi.

4-Kürdistan Birleşik İslam Partisi: Siyasi İslamcı bir parti ve çoğulculuğa da karşı çıkmayan, demokratik geleneklere bağlı bir parti.

5-Kürdistan İslam Örgütü: Bu örgüt de, siyasi İslamcı bir örgüt..

Bu partilerin seçimi kazanmalarından sonra, Goran ve KYB birbirlerini gözeterek ilk planda hükümette yer almayacaklarına dair bir tutum gösterdiler. Kürdistan Federe Devlet Başkanı bütün partilerin hükümette yer alması için çaba gösterdi. İyi niyetli ve çözümleyici girişimlerde bulundu. Bu girişimler, başarıyla sonuçlandı. Goran ve KYB de hükümet de yer aldılar.

Oysa KDP’nin Goran ve KYB dışında hükümet kurması için birkaç alternatifi olduğu halde koalisyon kurmayı doğru buldu.

Ortada olan gerçek de KDP dışında hiçbir partinin ülkeyi tek başına yönetme gücünde olmamasıydı.

Meclis Başkanlığı, İkinci ve en fazla oy alan parti olarak GORAN Hareketine verildi. Goran Hareketine önemli bakanlıklar da verildi.

KYB, son seçimden sonra, KDP ile stratejik anlaşmasını ortadan kaldırdığını ifade etti.

                                               *****

Irak’ta Maliki’nin federal devletten uzak zihniyeti, ırkçı-ulusçu tutumuna karşı, haklı olarak Kürdistan’da bağımsız devlet kurulması kararı alındı. Ama aynı zamanda, konfederal bir devlet önermesi içinde de olundu. Bu önermeye göre, federal sistem, Arapların, Kürtlerin ve diğer dini ve etnik toplulukların ihtiyacını karşılayacak bir devlet değildir. “Konfederal Devlet” ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte bir devlettir.

2005 yılında,  Kürdistan’da genel seçimlerle birlikte, Kürdistan’ın geleceği konusunda referandum yapıldı. Referandumdan, halkımızın yüzde doksan sekizi bağımsız devletten yana iradesini belirlemişti.

Kürdistan’da, “bağımsız devlet” ve “konfederal devlet” kararı alınmasından sonra, Goran Hareketi ve KYB’de bir kesim, Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasına karşı çıktılar. KYB’nin bu ikili tutumunda, liderleri Celal Talabani’nin hastalığı ve etkinliğini kaybetmesinin rolü var. Bunun yanında da her iki kesimde de, İran’la olan ilişkilerin rolü çok büyük.

Goran Hareketi, Bağımsız Kürdistan Devleti’ne karar verilmesi halinde, Süleymaniye’yi Kürdistan’dan kopararak merkezi hükümete bağlayacaklarına dair tehditte de bulundu. Kürdistan Hükümeti ve Devlet Başkanı Mesut Barzani, bu yaklaşımı, Süleymaniye’yi Kürdistan’dan koparma tutumunu, savaş nedeni olacağını ilan ettiler. Bunun üzerine, Goran Hareketi geri adım attı. Ama son günlerde organize ettiği şiddet hareketlerinden sonra tekrardan aynı görüşlerini dile getirdi.

İslamcı partiler, Bağımsız Kürdistan Devleti’ni istediklerini ve desteklediklerini açıkladılar.

Kürdistan’ın, “Bağımsız devlet”  olmasına şiddetle karşı çıkan devlet, İran Devletidir ve onun güdümünde çalışan Kürt örgütleridir. İran Devleti, Goran ve KYB eliyle Kürdistan bağımsız devletinin önünü almak istiyorlar. PKK de İran kontrolündedir.  Goran ve KYB’ye aktif destek olan bir konumdadır.

PKK, 1999 yılından sonra, Kürt ulus devletine, federal devlete ve hatta Kürdistan otonomisine karşı savaş halindedir. Kürdistan Federe Devleti’ni, 2. İsrail devleti olarak nitelendirmekte; bunu büyük tehlike olarak tarif ederek, sömürgeci devletlerden destek alarak yıkacağını ifade etmektedir.

                                                        ****

Mesut Barzani’nin öncülüğünde Kürdistan Bağımsız Devleti’nin oluşturulması çalışmaları başladıktan sonra, Kürdistan’daki ve Kürdistan dışındaki Kürtlerden, dünyada Suudi Arabistan ve Ürdün de dahil olmak üzere büyük destek gördü.

Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasının önünün alınması gerekirdi. Bunun için içeriden ve dışarıdan, büyük ve tehlikeli hamleler ve saldırılar yapıldı.

Birinci büyük stratejik hamle: IŞİD’in Şengal başta olmak üzere Kürdistan Federe Devletine saldırıya savaş açmasıdır. Bu büyük hamle oldukça riskli bir hamleydi. Kürdistan’ın devlet olmasını istemeyen devletler ve partiler bu büyük stratejik hamleden çok memnun oldular ve destek oldular. Büyük kayıplarla da olsa bu hamle engellendi. Buna rağmen bütün tehlike atlatılmış değil. Halen Kürdistan silahlı güçlerinin IŞİD’e karşı savaşı ve mücadelesi devam ediyor.

Kürdistan düşmanlarının isteğinin kursaklarında kaldığı görülmektedir..

İkinci büyük stratejik hamle: Dış güçlerin ve en başta da İran devletinin desteğiyle içerde gerçekleşti. O hamle de, Kürdistan Bağımsız Devlet projesinin başında olan ve bu projeyi kararlılıkla savunan ve sürdüren Kürdistan Federe Devleti Başkanı Mesut Barzani’nin, etkisiz hale getirilmesi hamlesiydi. O da, Başkanlık Sisteminde çıkarılan krizdir. Kürdistan’da başkan halk tarafından seçilmesine rağmen, Goran Hareketi, KYB ve İslamcı partiler, başkanın parlamenter sistemle seçilmesini gündeme getirmekle kalmadılar, bir fay hattı oluşturmaya çalıştılar.

Bu partiler, bu önerileriyle halkın egemenliğin sınırlandırmak istiyorlar. Kürdistan’a dair kararların, elitik partilerin iradesiyle alınmasını istiyorlar.

Bu hamle de, İran tarafından açıkça desteklenmektedir. KYB’nin, İran yetkililerini bu konunun tartışıldığı meclis oturumuna getirmeleri, bardağı taşıran son damla oldu.

Bu hamlenin de, Kürdistan Federe Devlet Başkanını ve Kürdistan’ın bağımsızlığını savunan halkı yıldırmayacağı anlaşıldı.

Üçüncü büyük stratejik hamle: İlk iki stratejik hamle başarılı olmayınca, üçüncü büyük stratejik bir hamle yapıldı. İran desteğiyle, PKK ve Goran Hareketi eliyle şiddet hareketleri başlatıldı.

Demokrasilerde, her ferdin, her ulusal, etnik ve dini grubun, farklı düşünce gruplarının: Demokratik kurallara ve hukuka uygun, barışçıl tepkileri bireysel ve topluluk olarak göstermesi oldukça normal, insan hak ve özgürlüklerinin, insanın kendisini ifade etme ve düşünce özgürlüğünün bir gereğidir.

Ayrıca demokratik sistemin gelişmesinin de en büyük dinamikleridir.

Bir dönem önce, KYB ve Goran Hareketi’nin etkin olduğu bölgelerde izinsiz gösteri hareketleri başladı. Bu izinsiz gösteri hareketleri, bir dönem sonra şiddet hareketlerine dönüştü. Bu hareketlerin, Suriye’deki gibi bir iç savaşa yol açacağı yorumları yapıldı. Yapanların istekleri de buydu.

Bu şiddet eylemleri sonucunda, KDP’nin parti binaları basıldı ve yakıldı. KYB bu gelişmelere ilk planda güçlü müdahale yapmayarak büyük zaaf gösterdi. Kürdistan Hükümeti ve KDP yetkilileri, bu konuda uyarıcı olunca, KYB müdahale edilmemesi halinde daha büyük olumsuzlukların olacağını kabul etti. Bunun üzerine bu şiddet olaylarının engellenmesi için harekete geçildi.

KYB, KDP ile stratejik anlaşma ve ittifak içinde olduğunu açıkladı. Çünkü ortaya çıkan şiddet hareketleri, Goran Hareketi ve PKK eliyle gerçekleşen şiddet olaylarıydı. Bu hareketlerin, Goran Hareketini zayıflatacağı, KYB’yi güçlendireceğinin hesabı yapıldı..

Bu arada Hükümet Başkanı da sert tedbirler aldı. Meclis Başkanı’nın Meclis’e gelmemesine karar verdi. Goran bakanlarını da hükümetten azletti.

Bu karar, demokrasi ve temsil hakkı açısından hayli tartışmalı bir karar. Şiddet olayları o kadar olumsuz sonuçlar ortaya çıkardı ki, bu kararı tartışmak bile çok anlamlı olmadı ve gündeme girmedi. Önümüzdeki günlerde bu temel konuların tartışılması Kürdistan’daki demokrasinin gelişmesi için olmazsa olmaz bir konudur.

                                         *****

Kürdistan Federe Devleti önemli bir virajdadır. Bağımsız devlet olması için şartlar olgunlaşmış durumdadır. Bu konuda devlet başkanının güçlü bir iradesi ve kararlılığı var. Kürtlerin ezici çoğunluğu Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasını istemektedir.

Kürdistan’daki ve dünyadaki tüm Kürtlerin, Kürdistan Bağımsız Devleti’nin kurulmasını engelleme çabalarına, şiddetle karşı çıkmaları, bu çabaları dışlamaları gerekmektedir.

Kürdistan Devletinin kurulması, Kürtlerin en meşru hakkıdır. Şimdiye dek Kürdistan Devleti’nin kurulmaması büyük bir tarihi haksızlıktır. Dünyanın da bu gerçeğe göz kapatmaması ve destek olması gerekir.

Amed, 8 Kasım 2015 

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *