Ulaş Boz /3 Şubat 2022
Doğan Ceren İsviçre’de yaşayan Maraşlı, Alevi bir Kürt aydını. Yazar, Şair ve derlemeci. Ona İsviçre’nin Evliya Çelebisi demek abartılı olmayacak. Gezip gördüklerini “Alplerin En Güzel Ülkesi İsviçre” ismiyle kitaplaştırdı. Kitap yerine ansiklopedi demek belki daha uygun olur. Doğan Ceren bu hacimli eserinde şiirsel üslubunun yanısıra, birbirinden çarpıcı fotoğraflarla İsviçre’yi nakış gibi işlemiş. Hiç sıkılmadan kitaba dalıp kendinizi İsviçre’de sanabilirsiniz. Sizi üzecek tek şey, kitabı kapattıktan sonra “yaşadığınız yer” gerçekliğiyle başbaşa kalacak olmanız olabilir. O durumda “Coğrafya kaderdir” sözünü anımsayacaksınız büyük ihtimalle! Doğan Ceren’le kitabını ve İsviçreyi konuştuk.
Doğan Bey, sizinle İsviçre’yi konuşmadan evvel şunu sorayım, İsviçreye hangi sebeplerden geldiniz?
12 Eylül 1980 Askeri cuntasından bir yıl sonra siyasi düşüncelerimden dolayı tutuklandım. Önce idamla yargılanıp 8 yıl ceza aldım. Cezaevinde beş yıl kadar tutulduktan sonra, kaldığım Antakya Cezaevi’nde benimle birlikte tahliye olan bir arkadaşımla, birbirimize kelepçelenerek, iki asker nezaretinde Elbistan Askerlik Şubesine, oradan da askere gönderildim. Askerlik sonrası o zamanlar cezaevlerinde çıkanlara dışarıda da devletin rahat vermemesi sonucu, can güvenliğim sebebiyle 1987 yılında İsviçre’ye geldim
Hangi örgüttendiniz?
TKP/ML Hareketi Devrimci Halkın Birliği.
Siz İsviçre’nin gezilecek, görülecek yerlerini gidip görmüş, oraları fotoğraflamış ve harika bir kitap ortaya çıkarmışsınız. İsviçre’ye dair böyle bir kitap yazma fikri nerden çıktı?
Bu kitap çalışması yaklaşık on yıllık bir çalışmanın ürünü. İsviçre’ye geldikten bir kaç yıl sonra, saflarında mücadele ettiğim siyasi hareketle ilişkilerimi kesip, cezaevinde başlayan yazı serüvenime bir birey olarak devam ettim. Bu süreçten sonra Kürdistan davası düşünsel hayatımın asli temeli oldu. Lakin herhangi bir siyasi parti veya hareketle örgütsel ilişkim olmadı. Konuyla ilgili çok yoğun okumalarım sırasında gördümki, ülke dışında yaşamış ve yaşayan Kürtler, yaşadıkları ülkelerle ilgili dişe dokunur bir çalışmaları olmamış. Oysa önemli bir kısım insanın yurtdışı hayatı yarım asırlık bir süreye yaklaşıyor. Ben de hayatını ülke dışında yaşamaya karar vermiş bir Kürt olarak, ülkem ve milletime karşı insani sorumluluklarımı unutmadan, yaşadığım ülkenin bir vatandaşı olarak, bunca güzelliği bir arada barındıran bu ülkeye dair böylesi bir çalışma yaptım. Mizampajını sevgili eşim Emine’nin yaptığı kitap 336 sayfa olup, A/4 boyutunda 1000 civarı görselin yer aldığı birinci cildi çıkmış bulunuyor. İkinci cilt için çalışmalarım devam etmektedir.
Kitabınız bakıyorum Türkçe. Almanca baskısı da var mı?
Ne yazık ki Almancası yok. Lakin ilk üç sayfada bu kitapla vermek istediğim mesaj, kitabın önsözü ve açık hava müzesi ile ilgili sayfalar çevirildi.
İsviçre’yi genel olarak bize nasıl tarif edersiniz?
İsviçre, yüksek zirveleri, buzulları, derin kanyonları, nehirleri, gölleri, vahşi dağları, yeşil ormanları ve az miktarda ekilebilir ve hayvancılık için kullanılan alanlarıyla tam bir cennettir. Lakin bu büyük bir çalışkanlık ve disiplinli bir hayatla yaratılan bir cennettir. Bir çok bakımdan, birer mimari ve emek harikası olan eserlerin ilkini yaratan bir ülkedir. Bütün bunlar yaratılırken, tabiatın tahrip edilmemesine en azami özeni gösteren bir ülkedir İsviçre. Muhteşem, tarihi eserleri, mimari harikaları, sanatsal ve kültürel tedeğleriyle, çok dilliliği, çok kültürlülüğü toplumsal bir hayat tarzı, yarım asırdan fazla bir zamandır koaliasyon sistemini yürütülebilir bir idare biçimi olarak sürdürmesini beceren bir ülkedir. Komşu ülkelerle dostça bir ilişki sürdüren bir ülkedir. Bence en önemlisi, dört tarafı düşman görmeyen, kimsenin toprağını işgal etme emelleri olmayan ve en önemlisi de, vatanseverlikle ırkçılığı karıştırmayan insanların salt çoğunluğu oluşturduğu insanların ülkesidir.
İsviçre pahalı bir ülke. Burda yaşayan sizler için normal sayılan fiatlar Almanyadan gelenlere bile fazla geliyor. Türkiyeden, Kürdistandan gelen turistlere İsviçre gezisini ucuza getirecek bir yol yordam var mı diye sorsam ne dersiniz?
İsviçre gibi ülkelere gitmek dediğiniz gibi oldukça pahalı bir seyehat ücreti gerektirir. Lakin Türkiye ve Kürdistandan gelmek isteyenlere önerim; mutlaka gezi turları düzenleyen bir acenta ile gelmeleri. Kitapta bu konuda ayrıntılı bilgiler var. Hepsine değinmem mümkün değil ama, bütçe durumlarına göre, lüks otellerden, çadır kamplarına kadar birçok imkan bulunmaktadır. Mesela, gençlik evleri, veya tabiatseverler için bulunan «Naturfreunde Heuser»ler bunlardan bazılarıdır.
İsviçre’nin gezilmesi görülmesi gereken ilk 5 yeri size göre neresidir diye sorsam cevabınız ne olur?
İsviçre’nin her kenti ve her tabiat köşesi görülmeye değer ama benim için şehirler içinde ilk görülmesi gereken iki şehir Basel ve Luzern’dir. 23 km uzunluğundaki Aletsch Buzulları, Grimsel Zirvesi ve Ballenberg açık hava müzesidir derim.
Nasıl bir müzedir Ballenberg?
Ballenberg açık hava müzesi, İsviçre’nin her kantonundan bir eski evin her şeyiyle getirilip geniş bir ormanlık alana kurulduğu bir tarih, kültür ve mimari müzeler kompleksidir. Bölge aynı zamanda İsviçre’nin çok önemli bir turizm merkezi sayılır.
Kitabınızda anlattığınız yerlerden biri de meşhur Schilthorn. Buradan da kısaca bahsedebilir misiniz, mesela bu meşhur yerde fiatlar nasıldır?
Teleferikle Schilthorn’a gidiş geliş 108 Franktır. 007 James Bond filminin ilk serisinin bir kısmının çevirildiği yerdir. Hatta restoran ve bazı alt yapıların yapımı İngilizler tarafından üstlenilmiş. Böylesine muhteşem bir manzaraya hakim bir zirvenin dönen restoranında bir yemek 25 ila 30 Frank, bir kahve 5 Frank, bira 7 Frank civarıdır. Alkollü içkilerse markası ve kalitesine göre değişkendir. Yani bu zirvede yemek ve içecekler için ödenecek fiyatlar, çok büyük bir fark içermez. Daha doğrusu, ortalama bir İsviçre yemeği veya içeceği her yerde hemen hemen aynıdır.
Televizyonda İsviçre’yi tanıtan programlara denk geldiğinizde “Aaa, burayı hiç görmedim” dediğiniz oluyor mu?
Olmaz mı! İsviçre küçük ama birçok bakımdan imkan ve altyapı sorunlarını çözerek, insanlığın hizmetine sunulmuş zenginliklerle dolu bir ülke.
Siz İsviçre’yi her mevsim gezen, görüntüleyen bir insansınız. Bu harika ülke hangi mevsimde gezilmeli sizce?
Kayakseverler için hiç kuşkusuz kış, çağlayan ve şelale zenginliğini merak edenler için ilkbahar, iyi bir gezi, sakin bir tatil için yaz…. Ve tabii ki renklerin çılgınlığını merak edenler için sonbahar mevsimi en ideal olandır.
Alp Dağlarında en iyi görüntüyü yakalamak isteyenlere siz hangi noktaları önerirsiniz?
Üç nokta çok önemlidir diyeyim. Birincisi; Waadt Kantonundaki Glacier 3000, ikincisi, Fribourg Kantonundaki Moleson zirvesi ve Wallis Kantonundaki Matterhorn’dur.
Çok teşekkür ederim, sağ olun bize zaman ayırdığınız için.
Rica ederim, ben teşekkür ederim, size başarılar dilerim.
NOT: Doğan Ceren’in kitabında yer alan fotoğrafların önemli bir kısmını aşağıdaki Facebook sayfasında görmek mümkün. İlgi duyanlar linki tıklayıp birbirinden güzel fotoğraflara bakabilirler.
Alplerin En Güzel Ülkesi İsviçre / Die Schweiz Das Schönste Land der Alpen
Doğan Ceren’in kısa yaşamöyküsü:
Doğan Ceren 15.9.1959 yılında Elbistan’a bağlı Alçiçek Köyü’nde Alevi Kürt bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta Türkiye Sol Hareketlerinden biriyle tanıştı. 12 Eylül 1980 Askeri Cuntası’ndan bir yıl sonra siyasi düşüncelerinden dolayı tutuklandı. Cezaevinde beş yıl kadar tutulduktan sonra serbest bırakıldı. 1987 yılında politik mülteci olarak İsviçre’ye geldi ve bu ülkenin vatandaşı olarak İsviçre’de yaşamaktadır. 12 Eylül Cuntası’nın yüzbinlerce insana yaptığı ağır işkencelerden nasibini alan bir işkence mağduru olarak halen çeşitli sağlık sorunlarından dolayı değişik terapiler görmektedir.
Şiir çalışmaları ve yazma serüveni cezaevinde başladı. Cezaevlerinde yazdığı ve bir kaç kitaplık şiir külliyatı cezaevleri idaresince alınıp imha edildi. “Ah Sensiz“ isimli şiiri bestekâr Alaaddin Us tarafından bestelenip İlkay Akkaya, Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Turgay Başyayla ve Alaaddin Us gibi Türkiyeli sanatçılar tarafından okunmuştur. Yine “Ölüm Senin Neyine“, “Bir Çiçeksin“, “Sevdayla Gülümse“, “Mahsun Hayat“, “Aldırmadım Hicranıma“ ve “Aşk İçin“ isimli şiirleri İranlı Kürt Sanatçı Mesut Zengeneh tarafından bestelenip okundu. Bugüne kadar biri iki arkadaşıyla ortak yayınlanmış beş şiir kitabı bulunmaktadır. (Yargılayan Şiirler, Sevdası Umutlarda Gülenler, Sus Deme Bana, Hayata Umut Serptim, Gülümse Ey Hayat). Brüksel’de Bir Kürt Kadını, Kürt Tarihinde Bir Yaprak ve Yorulmaz Bir Düş Yolcusu isimli biyografik söyleşi kitapları da çıkarılmıştır. Kalbini Göz Kılanlar isimli antoloji kitabında sadece görme engelli saz ve söz ustalarına yer veren yazar, Kalbini Göz Kılanlar adıyla Youtube’da bir sayfa açmış bulunuyor. Hiçbir maddi talebi olmayan bu sayfanın yayın akışı ve düzenlenmesinin tamamı eşi Emine Torun Ceren tarafından düzenlenmektedir.
Bunların dışında ilk yıllarda aktif, son birkaç yıldır da sağlık sorunlarından dolayı pasif düzeyde Uluslararası Af Örgütü’yle üyelik ilişkisini sürdürmektedir. Yazar, yazın çalışmalarının büyük kısmını insan hakları için mücadele eden değişik kurumlarla dayanışma ve sanatçıları desteklemek için hibe etmektedir.
Elbistan’da doğdu, İsviçre’nin Evliya Çelebisi oldu – Vengma