DÜNYANIN YETİM ÇOCUKLARI KÜRTLER II.

Şaban Aslan

İsrail; Hizbullah, Hamas ve Lübnan’la savaşırken, Lübnan’ın başkenti Beyrut haraba bir şehre dündü. Beyrut’ta yaşayan, dünyanın yetim çocukları Kürtler, Beyrut’taki menkul ve garı menkul olan servetini bırakarak canlarını kurtarmak için, Suriye’deki Kürtlerin yanlarına gitmek için yollara düştüler. Papaz Nihat Hasan’ın anlattığına göre gidemeyenler okullara yerleştirildiler. İki bine yakın kişi Kürtler Beyrut’taki kiliseye yerleştirildiler.

Rojava Özerk Yönetimine yakın medyanın verdiği haberlere göre şimdiye kadar İsrail, Lübnan savaşından dolay Kürtler 18 bin 875 kişi Beyrut’tan kaçarak geldiğini açıkladı. Lübnan’dan dönen kişiler ya daha önce terk ettikleri evlerine yerleşiyorlar. Ya da akrabalarının yanlarında kalıyorlar. Özerk Yönetimin verdiği habere göre, bölgede ailesi ve akrabaları olmayanlar için barınma merkezleri kuruluyor.

Anavatanlarından ayrılmak istemeyen bazı Kürtler hasta ve yürüyemedikleri halde istemeye istemeye ayrılmak zorunda kalmışlardı. Bazılarının yurt dışına çıkma belgeleri yoktu. Suriye’ye ulaşan dünyanın yetim çocuklarına Kızılay ilaç yardımında bulundu.

Papaz’ın anlattıklarına göre Suriye’ye ulaşan bazı Kürt gençleri, Esat rejimi zorunlu askerlik gerekçe göstererek, dünyanın yetim çocuklarını tutuklamaya başladı.

Sebepsiz yere ölmemek için, İsrail-Lübnan savaşından kaçarak giden bazı Kürtler, Suriye’nin kuzeyindeki özerk Kürt yönetimin yanına sığındılar. 

Nasıl iki kere iki dört ediyorsa, dünyadaki bütün savaşların barışların tek sebebi yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarıdır. Birinci Dünya Savaşın tek nedeni siyah mai ve pis kokulu “nefet” idi. İkinci Dünya Savaşın nedeni Pazar Paylaşım Savaşıydı.

Savaşın kanunudur. Cephede güçlü olan devlet veya devletler barış masasında da güçlüdür. Bütün isteklerini savaşta mağlup olan devlet veya devletlere kabul ettirirler.  Kürt Selahaddin  Eyyubi’nin nasıl kahramanca Haçlı seferlerine karşı savaştığını bilen İngilizler Birinci Dünya Petrol Paylaşım Savaşından sonra barış masasın da Kürdistan’ı beş parçaya böldüler.

Selahaddin Eyyubi, Eyyubi Devletinin kurucu ve hükümdarıdır. Yaşadığı toprakları Haçlılardan geri almak için bir ordu kurdu. Komutasındaki orduyla Hitit savaşı ile Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy’ın ordusunun büyük bir bölümünü yok ederek Kudüs’ü Haçlılardan geri alır. Bölgede 88 yıl hüküm süren Katolik saltanatına son verir. En büyük Komutan amcası Şerko dür. Bütün askerleri Kürt’tür. 

Eğer Kürtlerin bir devleti olsaydı, Beyrut’tan kaçan Kürtler direk Kürt Devletine gideceklerdi. Devletleri olmadığı için, Suriye’nin kuzeyinde Özerk Kürt Yönetimine gitmek zorunda kaldılar. Kürtlerin katili, İngilizlerdir. Kürtleri bölüp parçaladılar.

Birinci Dünya Petrol Paylaşım Savaşından sonra alçak İngilizler savaşta, Osmanlı egemenliği altındaki toprakları zapt ettikten sonra, böl yönet politikasını uygulayarak Araplara 22 tane bağımsız devletler kurdular. Bunlardan biri Lübnan’dır.

Lübnan 22 Kasım 1943 yılında Fransa’dan bağımsızlığını ilan etmiştir. 1945 yılında Arap Birliği’nin kurucu üyesi, daha sonra ise Birleşmiş Milletlerin üyesi olmuştur. Lübnan da iç savaşı 1975’ten 1990 yılına kadar devam etti. Halen ciddi bir ordusu yoktur. İsrail askerleri Lübnan sınırına geldikleri zaman, Lübnan askerleri geri çekildiler. Hizbullah ve Hamas gibi sıradan örgütler Lübnan’ın güvenliğini koryorlar.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi 25 Eylül 2017 günü bağımsızlık referandumu gerçekleştirdi. Referandumda seçmenlere “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?” sorusu sorulmuş ve seçmenlerin %92.73’ü referanduma “Evet” oyu vermiştir.

Bizler Kürdistan Özgürlük Partisi olarak, referandum yapılmadan önce Güney Kürdistan’a gittik. Çok yerlerden kitleler halinde insanlar gelmişlerdi. O günlerde kişiler arasındaki konuşmalara göre yurt dışında referanduma katılanların sayısı kırk binin üzerindeydi. Referanduma katılan seçmenlere “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?” sorusu sorulmuş ve seçmenlerin %92.73’ü referanduma “Evet” oyu kullandılar.   

Oy kullanma günü tek başıma en az on beş, yirmi sandık kontrol ettim. Görevliler, oy kullanan kişilere hiç müdahale etmediler.

Mesut Barzani, Temmuz 2014 tarihinde yaptığı bir açıklamada “Irak’ta son haftalardaki gelişmeler sizi nasıl her zamankinden daha çok bağımsızlık ilanına yaklaştırdı?” şeklinde soruya, “Birçok kez söyledim, bağımsızlık Kürdistan halkının doğal hakkıdır. Son gelişmelerin ardından artık şunu saklamayacağız; Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin nihai hedefi bağımsızlıktır. Elbette bu süreçte tüm Arap ve Sünni kardeşlerimizin yanındayız ancak bu nihai hedefimizden vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor. Hedefimiz Kürdistan’ın bağımsızlığıdır” ifadelerini kullanmıştı.

Referandum kararı sonrası gelişmeler

Amerika Birleşik Devletleri

Referandumun ardından Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı “Irak’ın toprak bütünlüğü” vurgusu yapmış, referandumun gerçekleştirilmesi konusunda derin hayal kırıklığı duyulduğu yönünde açıklamada bulunmuştur. Bununla birlikte açıklamada “ABD’nin Kürdistan halkı ile tarihi ilişkileri devam edecektir.” denilmiştir.

NOT: İyi hatırlıyorum. Mesut Barzani referandum kararı aldığı zaman ABD Yönetimi dedi belli bir süre referandumu erteleyin. Mesut Barzani geri adım atmadı. Ben yönetici olsaydım Mesut Barzani gibi hareket edecektim.  

Fransa

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Darian Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesinin bölgeye istikrarsızlık getireceğini ifade etmiş, “Arzu edilen şey Irak Kürdistan’ının ülkenin yeniden yapılanması sürecine entegre edilmesidir. Bağımsızlık ilan etmek için doğru bir zaman değil ancak Bağdat da bazı tavizler vererek Erbil’e daha fazla özerklik hakkı tanımalı.” yorumunda bulunmuştur.

Irak

Referandumun yapılacağının açıklanmasının ardından Irak Başbakanı Haydar el- Abadi olası bir referandumda Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak için askeri müdahaleye hazır olduklarını açıkladı. Sınırların değişmesinin kan dökülmesine yol açacağını söyleyen Abadi, bu referandumu yapanlardan hesap soracaklarını söyledi.

İran

Bağımsızlık referandumunun düzenlenmesinin ardından somut yaptırımlar uygulamaya başlayan ilk ülke İran olmuştur. İran Dışişleri Bakanlığı, Irak merkezi hükûmetinin talebi üzerine Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile olan sınır kapılarında giriş-çıkışların yasaklandığını, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden kalkan uçaklara İran hava sahasının kapatıldığını duyurmuştur.

İsrail

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bağımsızlık arayışının bir hak olduğunu ve İsrail hükûmeti olarak bunu desteklediklerini ifade etmiştir.

Rusya

Referandumdan günler önce Rusya’ya bağlı petrol şirketi Rosneft Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne 1 milyar dolarlık boru hattı yatırımı yapacağını açıkladı. Rusya açıklamalarında “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız.” ifadelerini kullanmakta, buna karşın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kendi kaderini tayin hakkı ilkesi gereğince kendi kaderini uluslararası hukuk normları çerçevesinde tayin etme hakkının bulunduğunu ifade etmekte ve merkezi Irak hükûmeti ile diyalog yolunu tercih etmesi gerektiğini belirtmektedir.

Boşuna yazının başlığını dünyanın yetim çocukları Kürtler yazmadım. Görüyorsunuz, Birkaç devlet yöneticinin Güney Kürdistan referandumu ile ilgili kısa demeçlerin. Hani insan haklarını savunan demokratım diyenler. Hani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. Hani insan haklarından dem vuranlar. Sakız gibi demokrasiyi ağzınızda çiğneyenler.

Son sözüm: Hepinize yazıklar olsun diyorum.

Şaban Aslan

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *