Altan TAN

FotoÄŸraf: AA
Yıllar önce Diyarbakır‘ın çok önemli bir hastanesinde baÅŸhekimlik yapan bir doktor arkadaşım bana ÅŸu sözleri söyledi:
Her gün siyaset konuşuyorsunuz, her gün politika tartışıyorsunuz ve sözde bu halk için uğraşıyorsunuz. Peki, bu halkın günlük yaşamıyla, karşılaştığı sorunlarla, çözemediği problemlerle ilgili ne biliyorsunuz ve ne söylüyorsunuz?
Her gün burada, bütün bir Diyarbakır’ı kastederek söylüyorum, onlarca hasta yeterli tedavi alamadığı için hayatını kaybediyor. Prematüre bebekler, henüz bir yaşını dolduramamış sabiler, burada yeterince tıbbi alet ve donanım olmadığı için Ankara’ya, Ä°stanbul’a sevk ediliyor. BirçoÄŸu yolda hayatını kaybediyor. Ä°ÅŸsizlik, yolsuzluk, yol, su, elektrik, geçim sıkıntısı, üniversite öğrencilerinin okurken karşılaÅŸtıkları maddi sorunlar…
Bunlarla ilgili bir projeniz, bir bilginiz, bir serzenişiniz var mı?
Ne yazık ki gece gündüz politika konuşmaktan, sözde ülkeyi kurtarmaya çalışmaktan, ülkenin evlatlarının her an, her saniye karşılaştıkları sorunlarla ilgili bir çabamız yok.
Bugün, yıllar önce bana sitem eden arkadaşımın söyledikleri doÄŸrultusunda, Diyarbakır’ın güncel bazı sorunlarına dair birkaç ÅŸey söylemek istiyorum.
Diyarbakır’da hâlâ en ilkel ÅŸartlarda yaÅŸayan mahallelerimiz var
Öncelikli sorunlardan biri, halkın sağlıklı ve insanca yaşayabileceği konutlara sahip olmasıyla ilgili barınma meselesidir.
Diyarbakır’a dışarıdan gelenler, ÅŸehrin imarının ve ÅŸehircilik anlayışının çok iyi geliÅŸtiÄŸini söylüyor.
Ancak bu iyi gelişmenin ve modern imar planlarının yanında, hâlâ en ilkel şartlarda yaşayan mahallelerimiz var.
30 yıldır doğru düzgün bir proje ortaya koyamadılar
Örneğin Şehitlik Mahallesi…
1969’dan 1976’ya kadar Diyarbakır Maarif Koleji’nde okudum.
O zamanlar bomboÅŸ olan o alan, ÅŸu an Diyarbakır’ın en kötü gecekondu bölgelerinden biri hâline gelmiÅŸ.
Yine aynı ÅŸekilde BaÄŸlar’ın yıllardır çözülemeyen gecekondu ve kentsel dönüşüm sorunu var.
Fiskaya’nın durumu da benzer. Bu mahalleleri artırabiliriz.
Bugüne kadar hem hedefleri olan belediyeler hem de kayyumlar gelip geçtiler.
Son 30 yılda şehri ortaklaşa yönettikleri hâlde, bu konuda doğru düzgün bir proje ortaya koyamadılar.
Diyarbakır’ın en büyük sorunlarından biri, insanca yaÅŸanabilecek barınma imkânı
Ben, çocuklarımı gezdirmeyi seven bir babayım.
Nereye mi gezdirmeyi? Tabii ki lunaparklara…
Paris’teki Disneyland’a kadar gittik.
Türkiye’nin sahillerini gezdik.
Ama çocuklarımı sadece tatil bölgelerine deÄŸil, Türkiye’nin dört bir yanına götürdüm: Tokat, Amasya, Trabzon’dan Denizli’ye; Beytüşşebap, Hakkâri, Uludere, Şırnak, Silopi, Yüksekova’ya kadar…
Bununla da yetinmeyip, yaşadığımız şehirlerin mahallelerini gezdiren bir babayım.
Bakın oÄŸlum, kızım; Diyarbakır sadece Mahabad Bulvarı’ndan, halk tabiriyle 75. Cadde’den ibaret deÄŸil. Gelin, benim büyüdüğüm, 1967’ye kadar yaÅŸadığım Diyarbakır Melikahmet’in ara sokaklarını görün. Anzele’yi, Fiskaya’yı, BaÄŸlar’ı, Åžehitlik semtini gezin. Diyarbakır’ın tamamı yüzme havuzlu, lüks villa veya sitelerden oluÅŸmuyor. Ä°ÅŸte buralarda da insanlar yaşıyor.
Diyarbakır’ın en büyük sorunlarından biri, insanca yaÅŸanabilecek barınma imkânıdır
Bugün Diyarbakır’ın en büyük sorunlarından biri, insanca yaÅŸanabilecek barınma imkânıdır.
Ne yazık ki bugüne kadar bu konuda ciddi bir adım atılmadı. Bahsettiğim mahalleler 30-40 yıldır el değmemiş şekilde bu perişan hâli yaşamaya devam ediyor.
Şehir içi ulaşım yeterince planlanmamış durumda
İkinci büyük sorun ise trafik meselesidir.
Bunca yol ve imkâna raÄŸmen, Diyarbakır’ın Silvan, Bingöl, Elazığ ve Mardin çıkışları maalesef periÅŸan durumda.
Şehirde, özellikle belirli saatlerde trafik tıkanıklıkları yaşanıyor.
Yeni yerleşim alanları imar açısından gelişmiş olsa da, şehir içi ulaşım yeterince planlanmamış durumda.
İşsizlik büyük sorun
Ayrıca işsizlik meselesi de çok ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Çalışanların düşük ücretlerle geçinmekte zorlanması, emeklilerin maaşlarının yetersizliği, gençlerin istihdam edilememesi gibi ekonomik sıkıntılar halkın belini büküyor.
Her yıl binlerce, on binlerce genç yetişiyor. Bunların büyük bir kısmı, dershane kapılarında umutsuzca bir üniversiteye girip, ondan sonra ne olacağını bilmedikleri bir hayatın peşinde koşuyor.
Büyük bir kısmı da günü kurtarmak için çırpınıyor, özellikle anne ve babalar büyük bir mücadele veriyor.
1 milyon 100 bin nüfuslu Diyarbakır’da yazın artık sular kesiliyor
ehrin içme suyu sorunu, yani Dicle Barajı’ndan, Eylül Barajı’ndan yıllar önce “50 yıllık ihtiyacı karşılıyor” diye reklam edilen su meselesi, bugün yaz aylarında artık kesintiler noktasına geldi.
20 milyonluk Ä°stanbul’da sular kesilmiyor ama 1 milyon 100 bin nüfuslu Diyarbakır’da yazın artık sular kesiliyor.
Diyarbakır hastanelerinde büyük yoğunluk var
Aynı şekilde hastanelerimizde de büyük bir yoğunluk yaşanıyor.
Hangi hastaneye giderseniz gidin, içeri giremeyecek kadar büyük bir kalabalıkla karşılaşıyorsunuz.
Åžehir hastanesi için “bu yıl bitecek, önümüzdeki yıl bitecek” deniyor ama yöneticilerin “inÅŸaat hızla devam ediyor” söylemlerine raÄŸmen kesin bir açılış tarihi henüz belirlenmiÅŸ deÄŸil.
Urfa yolundan Diyarbakır’a ikinci paralel bir bulvar açılmalı
Yeni yollar yapılması gerekiyor.
Toplu Konut Ä°daresi’nin (TOKÄ°) evleri yıkılanlar için yaptırdığı Olaklı’dan, Siverek yolundan, Urfa yolundan ÅŸehre ikinci paralel bir bulvar açılması gerektiÄŸini Vali Bey’e de söyledim.
Ancak bugüne kadar bir ilerleme ya da etüt yapıldığına dair herhangi bir habere rastlamadım.
Olaklı’dan baÅŸlayıp çevre yolunu kesecek, havaalanı yoluna baÄŸlanarak ÅŸehre ara baÄŸlantılar saÄŸlayacak büyük bir bulvar yapılmalı.
Bu bulvar, Urfa Bulvarı’na yaklaşık 300 ile 500 metre arasında bir paralellikte olacak.
Bugün buralar bomboş.
Eğer bugün yapılabilirse sorun yok ama ileride buralarda da çarpık yapılaşmalar olursa, maliyet 10 katına, hatta 100 katına çıkacak.
Diyarbakır’dan OrtadoÄŸu’nun baÅŸka ÅŸehirlerine uçuÅŸ yok
Diyarbakır’ın sorunları elbette bunlarla bitmiyor.
Havaalanında, hem yurt içi hem de yurt dışı seferlerinde ciddi bir eksiklik var.
Örneğin, Erbil ve Süleymaniye seferleri düzenlenmiyor.
OrtadoÄŸu’nun baÅŸka ÅŸehirlerine uçuÅŸ yok.
Avrupa’da ise Almanya’da yalnızca bir iki ÅŸehre uçuÅŸ var ve maalesef bu seferler yaygınlaÅŸmıyor.
Buna karşılık “Siz ne biliyorsunuz ki? Bunun istatistikleri var, yolcu sayıları var” şeklinde cevaplar verilebilir.
Peki, o zaman bu verileri ortaya koyun:
Bakalım gerçekten sizin dediğiniz gibi mi, değil mi?
UNESCO’nun koruma bantları ve kararları buralarda da geçerli deÄŸil mi?
Åžehrimizin günlük sorunlarından uzak, hayatın gerçekleriyle ilgilenmeyen bir anlayışla, “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatı yaparak bir yere varılamaz.
Bir Dicle Vadisi projemiz var, yıllardır konuşuluyor.
Dünyanın dört bir yanındaki şehirleri gezdik.
Hemen hemen içinden nehir geçen yüzlerce şehirde bu nehirler dört dörtlük düzenlenmiş.
Bizde ise sürekli her şeye karşı çıkan bir yerel inisiyatif var.
“UNESCO kapsamındadır, koruma altındadır, ekoloji bozulacak” deniyor.
Peki, Viyana’nın içinden Tuna Nehri deniz gibi akıyor, BudapeÅŸte’den, Belgrad’dan geçen nehirler, Londra’nın içinden akan Thames Nehri, Paris’in içinden geçen Seine Nehri, Washington’ın içinden akan Potomac Nehri, Kahire, BaÄŸdat, Musul ve Ä°sfahan’daki nehirler…
Bunlar da nehir deÄŸil mi?
Buralarda ekoloji korunmuyor mu?
UNESCO’nun koruma bantları ve kararları buralarda da geçerli deÄŸil mi?
Dicle Vadisi projesi de hâlâ olduğu gibi duruyor
Yahu, dünyayı gezip görün.
Aklınıza yatan bir proje varsa, getirin önümüze koyun.
Ama maalesef Dicle Vadisi projesi de hâlâ olduğu gibi duruyor.
Bu ÅŸehir 6 yıl daha dayanabilecek mi?Â
Evet, dertler çok.
Ulaşım, eğitim, sağlık, kentleşme, içme suyu, temizlik ve Dicle Vadisi gibi pek çok alanda ciddi sorunlarımız var.
Bir üniversite hastanesinin yapılması ise acil bir ihtiyaç.
1974’te yapılan mevcut hastane 50 yılını doldurdu.
“Ä°ÅŸte yapıldı, yapılacak” deniyor ama baÅŸlangıçta bin yatak olarak planlanan hastane, 800’e, sonra 600 yataÄŸa düşürüldü. Karar çıktı ama bu kararın uygulanması için 5 yıl mı bekleyeceÄŸiz?
Yani, projenin hazırlanması 2 yıl, ihalesi 1 yıl, yapımı 3 yıl sürecekse, bu şehir 6 yıl daha dayanabilecek mi?
Bu yüzden, yıllar önce bana sitem eden ve beni ikaz eden arkadaşımı bugün tekrar saygıyla anıyorum. Hâlâ hayatta ve Diyarbakır’da görev yapıyor.
Ne yazık ki günlük politik polemiklerin ötesinde, hayata dokunan meseleler hep eksik kalıyor.
(INDEPENDENT-T)