Çalakiyên HÊVÎ Akademî yên meha gulanê

 

HÊVÎ AKADEMÎ MAYIS AYI SEMİNERLERİ

 

Modernizmin Tarihsel Kökeni ve Sömürülen Toplumlara Yansıması

“Modernizm” kelimesi, Latince modernus (yeni, çaÄŸdaÅŸ) ve Yunanca modo (ÅŸimdi, güncel) köklerinden türemiÅŸtir. Geleneksel sanat, edebiyat, mimari ve toplumsal normlara karşı radikal bir kopuÅŸu ifade eder. Bu terim, özellikle Avrupa’da yeniden doÄŸuÅŸ anlamına gelen Rönesans döneminde sıkça kullanılmıştır. Skolastik düşünceye ve gelenekçiliÄŸe karşı bir duruÅŸ olarak ortaya çıkan modernizm, dönemin aydınları üzerinde sanatta, edebiyatta ve diÄŸer alanlarda derin bir etki bırakmıştır.

Modernizmin tarihçesine baktığımızda, hem gelenekçiliğe karşı özgür bir ortamın oluşmasını sağladığını hem de bu ortamda kendini var eden bir düşünsel yaklaşım olarak şekillendiğini görürüz. Gelişmiş toplumlarda eleştiri ve özeleştiri kavramları, modernizmin bireysel ve toplumsal ilerlemenin önünü açan dinamik yapısını güçlendirir. Bu kavramlar, yenilikçi düşünceyi ve sürekli iyileşme kültürünü destekler. Ancak ilkel siyaset yöntemleriyle yönetilen toplumlarda bu kavramlara tahammülsüzlük hâkimdir ve değişime karşı direnç açıkça görülür.

Bu tür toplumlarda muhalefet ve iktidar ilişkilerine baktığımızda, iktidar partisinin daha fazla güçlenme, her alanda söz sahibi olma hevesi ve hatta iktidar liderinin sınırsız yetki arzusunun ön planda olduğu fark edilir. Bu durum, adeta narsisistik bir kişilik bozukluğunun göstergesidir. Muhalif çizgiye siyaset yapma fırsatı tanınmazken, en küçük bir eleştiride bile iktidarını kaybetme korkusuyla daha saldırgan bir tutum sergilenir. Bu narsisistik siyasi kişilik, toplumda da narsisistik bir kültürün oluşmasına yol açar. Böyle bir yönetim tarzı, toplumu modernizmden uzak, ilkel bir yaşam tarzına mahkûm eder.

Egemen devletler tarafından sömürülen toplumlarda ise durum farklı bir boyutta kendini gösterir. Sömürülen toplumlar, genellikle kimlik mücadelesi verir ve kendilerini kabul ettirme çabası içine girer. Bu toplumlarda, egemen devletin dayattığı kültürle karşı karşıya kalınır. Bu durum, modern dünyayı yakından takip etme fırsatını kısıtlar ve egemen devlet tarafından, sömürülen toplumun kendine özgü kültürünün aşağılanmasıyla yozlaşmış bir kültürün oluşmasına neden olur.

XEBATKARÊ AKADEMÎYA HÊVÎ Mehmet Veysi KILIÇ

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *