1.Güney Kürdistan da Kürdistan toprakları IŞİD’ten kurtarıldı, Kürtler bundan sonra ne yapmalıdır?
CEVAP: Kürdistan’ın Güney’inin tüm toprakları IŞİD’den kurtulmuş değil. Musul da IŞİD’den kurtarıldığı zaman, Kürdistan’ın Güneyindeki tüm toprakların/topraklarımızın kurtulmuş olduğunu söylemek olanaklı olabilir.
Kürdistan’ın Güneyindeki toprakların IŞİD işgalinden kurtarılması, Kürdistan’da var olan işgalin son bulduğu anlamına gelmez. Kürdistan’da bir de PKK işgali var. Kürdistan topraklarının tümden işgalden kurtarılması için, Kürdistan Federe Devleti’nin PKK işgaline son vermesi gerekir.
Bundan dolayı, Kürdistan’da IŞİD işgalinin son bulmasından sonra, Kürdistan Federe Devleti’nin en stratejik işi, PKK işgalinin sona erdirilmesi olacaktır.
PKK ve IŞİD işgali ismi geçen örgütlerin işgali değildir. Bu örgütler, taşeron örgütlerdir. Dolayısıyla bu örgütlerin büyük patronları var.
Görülüyor ki IŞİD’in işgalinin Kürdistan’da, Irak’ta, Suriye’de son bulması için, bu örgütü yaratan ve arkasından duran devletlerin önemli bir kesimi, IŞİD’in fonksiyonlarını ve vazifesini yerine getirdiğini, kendilerine zarar verdiğini düşünmektedirler. Bu nedenle, IŞİD’ın tasfiyesi gündemde. Suriye rejimi yeterince IŞİD üzerinden menfaat devşirdi.
Ama PKK işgalinin arkasında da, sömürgeci devletler ve onların arkasındaki güç odakları var.
Bu devletler ve güç odakları,, Kürdistan’ın Bağımsız Devlet olmaması için PKK ve benzeri nitelikteki örgütleri daha da kullanmaya devam edeceklerdir.
Bu nedenle PKK işgalinin sona erdirilmesi daha sorunlu bir durumdur. Ama o işgal da mutlaka son bulacaktır.
Kürdistan Federe Devleti’nin, Kürdistan’ın genelinde hem şimdiki aşamada ve hem de Bağımsız Devlet kuruluşunda hükümranlığını ve egemenliğini millet adına tesis etmesi için bu işgallere son verilmesi gerekir.
Kürdistan Federe Devleti ve Kürdistan Başkanı bu taşeron ve tehlikeli örgütlerin işgaline son vermek için yol ve yöntem tayin ederken, uluslararası ve milli hukuka uygun tedbirler alırken, Bağımsız Devlet hazırlıklarını devam ettirmesi gerekir.
2.Bağımsızlık zamanı mıdır?
CEVAP: Kürt milleti, Ortadoğu’nun en eski yerleşik milletidir. Kürdistan’da, Ortadoğu’da Kürtlerin üzerinde yaşadığı ülkeleridir. Ortadoğu’da Arap milletinden sonra sayısal olarak ikinci milletidir. Ortadoğu’daki nüfusu 50 milyona yakındır.
Kürt milleti de, her millet gibi devlet olma hakkına sahiptir. Kürt milleti, birleşik halde bağımsız tek devlet hakkına, parçalanmış halde de dört devlet kurma hakkına sahiptir.
Bu nedenle Kürt milleti, Kürdistan iki parça olduğu zaman da dört parça olduğu zaman da, Kürdistan Bağımsız Devleti’nin kuruluşu için iki yüzyıla yakın zamandır mücadele yürütüyor. İkinci Dünya savaşından sonra da, Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti Devletini kurdu ne yazık ki bu devletin ömrü uzun olmadı. Emperyalist sağ ve sol güçler/devletlerin ihaneti sonucu yıkıldı.
Bulunduğumuz aşamada verili durumda baktığımızda:
Kürdistan’ın Kuzeyinde devlet kurmak güncel değildir, gündemde değildir. Sömürgeci Kemalist Türk devleti, oluşturduğu PKK projesiyle, Kürt milletini Bağımsız Kürdistan devletinden uzaklaştırmış durumdadır. Kuzey Kürdistan’da, bağımsız devlet istemek, Kürtlerin Kürdistan’da egemen ve hükümran olması, PKK eliyle engellenmiş durumdadır.
Türkiyeci olmak hakim konsept durumundadır.
Kürdistan Devleti’nin Kuzey parçasından güncelleşmesi gelecek bahara, güçlü bir milli demokrat Kürt halk hareketine, örgütlenmesine kalmış durumda.
Kürdistan’ın Doğusunda devletleşme, 1979’da Şah Diktatörlüğünün yıkılışı aşamasında ve hem de Eylül’de pêşmerge savaşının başlamasından sonra gündeme girmiş olmasına rağmen, bu tarihi fırsat kaçırıldı.
Daha sonraki yıllarda, Kürdistan partilerinin Kürdistan Federe Devlet lehine sürdürdükleri siyaset, PKK’nın devletleşmeyi ve Kürtlerin mücadelesini İran adına engelleme çabaları, devletleşmeden uzaklaşmayı sağladı.
Kürdistan’ın Doğusunda da devletleşme gelecek bahara kalmış durumda.
Kürdistan’ın Batısında PKK/PYD Diktatörlüğü, sadece orada Kürtlerin devletleşmesine değil, bütün parçaların devletleşmesine karşı bir tehlikeli odak haline geldi. Bunun için karşıt bir mücadele sürdürmektedir.
Kürdistan ismi değiştirildi. Kürt milleti, millet olmaktan; Kürdistan bir ülke olmaktan çıkarıldı. Suriye’nin bir bölgesi olarak resmen tanımlandı.
Bu tarihi aşamada Kürdistan’da devletleşme Kürdistan’ın Güneyindedir. Kürdistan Federe Devletinin temelleri üzerinde gelişecek ve yapılanacaktır.
Kürdistan’ın Güneyinde devletleşme olanağı ve tarihi fırsatı, ABD ve müttefiklerinin müdahalesinden sonra rejimin yıkılması, devlet aparatlarının çökmesi, ordunun dağılması sonrasında gündeme geldi.
Ne yazık ki o tarihi fırsat kaçırıldı.
2005 yılındaki Irak FederalAnayasanın kabulü ile Irak Federal Devleti oluştu. Kürdistan da federe bir devlet oldu.
Ama Irak Devleti, hiçbir zaman gerçek anlamda federal bir devlet olamadı. Çünkü Arapların federe devletleri olmadı. Bu nedenle Irak Konfederal bir devlet gibi ortaya çıktı. Ama ne yazık ki federal devlet gerisinde bir uygulama içine girdi.
Bu da Kürtlerin bu çarpık sistemde kalmasının olanaklı olmadığı, bu devlet sisteminin sorunları çözmekten uzak olduğu, Arap ırkçılığını ve üniterliğini devam ettirmenin olanaklarını sağladığı için, Bağımsız Kürdistan Devleti’nin kurulması gerekir.
O aşamada belki Arap Devletiyle gerçek anlamda Konfederal bir devlet projelendirilmesi yapılabilinir.
Sonuç olarak diyebilirim ki, Kürdistan’ın Güneyinde devlet kurmanın tam zamanıdır.
3.Bağımsızlık ilan etmeye Kürt örgütleri mi hazır değil dünya devletleri mi karşıdır?
CEVAP: Ana bir saptama: Devlet, bir partinin ya da partilerin egemenliği değil, tüm milletin, Kürt milletinin egemenlidir. Egemenliğin üst düzeyde devlet kurumunda dizayn edilmedir.
Önce dünya devletlerinin Kürdistan Devleti hakkındaki tutumuna bakalım.
Daha önce de yazdığım gibi, “Kürt milleti, Ortadoğu’nun en eski yerleşik milletidir. Kürdistan’da, Ortadoğu’da Kürtlerin üzerinde yaşadıkları ülkeleridir. Ortadoğu’da Arap milletinden sonra sayısal olarak ikinci milletidir. Ortadoğu’daki nüfusu 50 milyona yakındır.
Kürt milleti de, her millet gibi devlet olma hakkına sahiptir. Kür milleti, birleşik halde bağımsız tek devlet hakkına, parçalanmış halde de dört devlet kurma hakkına sahiptir.”
Bugün yüzlerce devlet BM’nin üyesidirler. Soğuk Savaş sonrası, Sosyalist Sistemin çöküşünden sonra, Sovyetler Birliğinin bünyesindeki otonom ve federal milletler 16 tane bağımsız devletlerini kurdular. Yugoslavya’nın çözülmesinden sonra 6 devlet kuruldu.
Bu devletlerin hepsi de başka ABD olmak üzere dünya devletleri tarafından tanındılar. BM’nin üyesi olarak kabul edildiler.
Bu bağlamda, Kürdistan Devleti’nin kuruluşunu da dünya devletleri kabul etmek durumundadırlar.
Ayrıca Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin Bağımsız Devlet konusunda dünya devletleri arasında yaptığı görüşmelerden yaptığım okumalardan, dünya devletlerinin Kürdistan Bağımsız Devleti’nin ilânı konusunda hazır durumda olduklkarını saptıyorum. Kürdistan Devleti’nin ilan edilmesinden sonra, tanıyacaklarıyla ilgili güçlü veriler var.
Şimdi de halkımızın, Kürdistan örgütlerinin devlet konusundaki yaklaşım ve görüşlerini ele alabiliriz.
Kürdistan’ın Güneyinde halkımızın ezici çoğunluğu, 2005 referandumunda Kürdistan’ın bağımsızlığından yana olduğunu oyları ve tercihleriyle ortaya koydu.
Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan yönetimi ve hükümeti ağırlıkla, Kürdistan Başkanı ve Başbakanı, pêşmergeler bağımsız devletin ilânından yanadır. Bunun için de aktif çalışma yürütmektedirler.
Üstelik aşiretlerin temsilcisi olduğu ileri sürülen KDP, tüm milletimizin egemenliği, iktidarı olan bağımsız devletten yana.
Ne yazık ki, ilerici ve modern demokrat, hatta liberal olduğunu ileri süren GORAN, YNK’nın bir kesimi, ayrıca şeriatçı İslamcılar, Kürdistan Bağımsız Devletine karşılar.
*Birinci nedeni: Bu partilerin, milletin egemenliğini değil, partilerinin egemenliğini bir bölgede savunmuş olmalarıdır.
*İkinci neden, ilişkili oldukları İran Devleti’nin tutum ve stratejisinden dolayıdır. İran, Kürdistan’da Bağımsız Devlet kurulmasını şiddetle karşıdır. Çünkü İran Irak’ın tümü üzerinde nüfuz ve egemenlik sahibi olmak istiyor. Kürdistan’ın Bağımsız Devlet olması, onun nüfuz ve egemenlik alanını otomatik bir şekilde daraltacaktır.
Ayrıca, İran’ın Kürt millet ve Kürdistan sorunu var. Kürdistan’ın Güneyinde devletin kurulması, Kürdistan’ın Doğusu için bir model ve teşvik edici misyon oynayacaktır.
İran, Kürdistan Devletinin kuruluşuna karşıtlığını, GORAN, YNK’nın bir kesimi ve İslamcıların bir kesimi üzerinde yürütmektedir. İsmi geçen bu Kürdistan örgütleri, Kürdistan Devleti’nin kuruluşuna direnç göstermektedirler.
PKK, bir Kürt ve Kürdistan örgütü değil. Buna rağmen, Kürdistan’ın dört parçasından Kürtlük adına sömürgeci devletlerin taşeronu ve vekâletçisi olarak Kürdistan’ın Güneyindeki bağımsız devletleşmeye kesinlikle karşı. Buna karşı her parçada savaşacaklarını açıkça ilan ediyor.
*Kürdistan Devletinin ilânına karşı olmalarının bir üçüncü nedeni de, Barzanilere ve KDP’ye olan düşmanlıklarının onların gözlerini kör etmiş olmalarıdır. Aslında Barzanilere karşı olmak, muhafazakâr halka karşı olmak anlamında oldukça tehlikelidir. İsmi geçen örgütleri, halktan uzaklaştıran ve yabancılaştıran bir bakış açısıdır.
4.Suriye Kürdistan’ı ile Güney Kürdistan neden birlik konusunu tartışmıyor?
CEVAP: Kürdistan’ın her parçasının koşulları farklıdır. Kürdistan milli mücadelesi her parçada farklı bir straktür çerçevesinde yürüdü ve yürüyor. Kürdistan’ın her parçasından da çözümler aşamalı olarak farklılıklar gösterecektir ve gösteriyor.
Bu genel tespit ışığında iki parçadaki duruma bakarsak:
Kürdistan’ın güneyinde federal bir devlet var. Bağımsız devlet aşamasına gelmiş durumdadır. Kürdistan devleti için çalışmalar güncel durumdadır.
Kürdistan’ın Batısında ikili bir strateji var.
Bir strateji, BAAS/PYD diktatörlüğü tarafından sürdürülmektedir. Bu diktatörlük, federasyona ve Bağımsız Kürdistan Devleti’ne karşıdır. Kürdistan’ı Suriye’nin bir bölgesi olarak tanımlamakta ve kabul etmektedir.
Bu strateji de etkin ve egemendir.
İkinci strateji, ENKS’nin sürdürdüğü stratejidir. Bu strateji Suriye’nin federal bir devlet olması, Kürdistan’ın federe bir devlet olarak konumlanmasıdır. Bu strateji de daha hayat bulmuş değil ve uygulama alanında değil.
Bu okumamdan yola çıkılırsa, bağımsız devlet kurmak için çalışma yapan Kürdistan Federe Devletinin; Kürdistan’ın Batısında federasyona, Kürt devletine karşı olan egemen güçle birlik yapması olanaklı değildir.
Daha başka önemli bir neden: Bulunduğumuz Ortadoğu konjoktüründe, Kürtlerin konumlanmasında, Kürdistanlı güçlerin farklı statü arayışlarının var olmasından dolayı: Kürdistan’ın genelinin ya da iki parçanın ya da üç parçanın kendisi arasında birlik oluşturması koşulları yoktur.
5.Güney Kürtleri Erbil Süleymaniye ekseninde bölündüler mi?
CEVAP: Kürdistan’ın Güneyinde bağımsız devlet konusunda halkımız içinde bir birlik ve bütünlük var. Çünkü bütün istatistikler, Kürdistan’ın Güneyinde halkımızın ezici bir çoğunlukla bağımsız devletten yana olduğunu gösteriyor.
Kürdistan’ın Güneyindeki bölünme coğrafi ve etnik bir bölünme değildir. Siyasi partilerin, ideolojik yaklaşımlarına, strateji ve programlarına göre taraftarlarının ayrışması, bölünmesi ve kamplaşmasıdır.
Bu bölünmeyi etnik bir bölünme gibi göstermek isteyenler var. Ama bu yaklaşım doğru değildir, parçalı olan Kürdistan’ı ve Kürt milletini bilerek veya bilmeyerek bölme çabasıdır.
Kürdistan’ın Güneyinde geçmişte Sorancı bir ekol vardı. Bu ekol, zaman içinde, milli şuurun gelişmesi, milli şuurun Kürdistan’ın tümünde partileri aşarak milletimizi ve Kürdistan’ı sarması ve genelleşmesi, bu hastalıklı hali tedavi etti.
Kürdistan Federe Devletinin oluşumundan sonra ve özellikle de Kürdistan Devlet oluşumun gündeme girmesinden sonra, bu tür marjinal, tehlikeli, Kürdistan ve Kürt milletini bölücü görüş ve projeler tuzla buz oldu.
6.İran ile Türkiye”nin Süleymaniye Erbil bölünmesinde rolleri var mı?
CEVAP: Siyasi partilerimiz arasındaki kamplaşma, 1976 yılında YNK’nın kuruluşundan sonra, KDP ve YNK bölünmesi şeklinde bir bölünme oldu. Bu bölünmeyi, Soran ve Behdinan bölünmesi şeklinde tanımlanmak isteyenler oldu. Bu tanımlamanın, hayat içinde pratikte doğru olmadığı ortaya çıktı.
Üstelik bu iki parti arasındaki bölünme, şiddetli çatışmalara ve kardeş kavgasına yol açtı. Ama bu iki parti ve daha sonra daha çok parti arasındaki çatışma, parti elitlerinin çatışması düzleminde.
Kürtler arasında bir kardeş kavgasına ve iç savaşa yol açmadı.
KDP’nin, Behdinan’da; YNK’nın, Süleymnaniye’de güçlü ve hatta egemen olması, Erbil Süleymeniye bölünmesi gibi bir yanılsamaya yol açtı.
Daha sonraki yıllarda, özellikle de Kürdistan Federe Devleti’nin kuruluşundan sonra partiler arasında, KDP ve YNK arasında uzlaşma oldu. Birlikte her iki parti hükümet oluşturdular.
YNK’nın bölünmesinden sonra GORAN yapılanmasının ortaya çıkması, başka İslamcı partilerin ondan önce kurulmuş olması döneminde de, partiler arasında sorunlar oldu.
Ama yine de genel seçimlerden sonra milli uzlaşma hükümeti kuruldu.
Ne yazık ki bir dönem sonra, GORAN’ın hükümete karşı ayaklanma hareketi, bu uzlaşmaya son verdi.
Günümüzde bu sorunlar var ve devam ediyor.
Partiler arasındaki asıl ayrılık, bakış açıları, programlar, stratejiler, özellikle Kürdistan’ın Bağımsız Devlet konusundaki farklı yaklaşımlardan dolayıdır.
Ama her dönemde sömürgeci devletlerle Kürdistan’ın Güneyindeki partilerin ilişkileri de belli ayrılıklara ve çelişkilere yol açmıştır.
Günümüzde, partiler arasındaki ayrılık, Kürdistan Devleti’nin kuruluşu konusundadır.
KDP, YNK’nın önemli bir bölümü, İslamcıların önemli bir bölümü, halkın ezici çoğunluğu devletin kurulmasını desteklemektedir.
GORAN, YNK’nın bir kesimi, İslamcıların bir kesimi, Kürdistan devletinin kuruluşuna karşılar.
Kürdistan Devletine karşı olanlar, İran ve ittifakçılarıyla sıkı ilişkiler içindeler.
KDP, Türkiye ile ilişikli ve her yerde ve kararlılıkla bağımsız Kürdistan’ı savunuyor.
Kürdistan Devletine karşı olanlar bu milli olmayan tutumlarından vazgeçerlerse, İran ya da başka bir devletle ilişkili olmalarının hiçbir sakıncası ve mahzuru yoktur.
7.Şengal krizinin gerçek nedenleri nedir sizce?
CEVAP: Öncelikle bir konuyu açığa kavuşturmam gerekir. Art niyetli, sorunun çözülmemesinde çıkarları olan partiler ve devletler, Şengal sorununu, KDP’nin sorunu olarak göstermeye çalışıyorlar. Bu külliyen yanlıştır. Şengal sorunu, aslında PKK’nın Kürdistan’ın Güneyindekji işgalinin son halkasıdır. Bu işgal de, yeni değil, on yıllara dayanır. Bu nedenle, PKK işgali ve onun son halkası Şengal Sorunu, şimdilerde Kürdistan Federe Devleti’nin sorunudur. Kürdistan Hükümetinin sorunudur. Hükümetteki partilerin ve tüm Kürdistanlıların sorunudur.
Öncelikle bu konunun altına çizmek lazımdır.
Son halka olarak Şengal’da sorun olan PKK. O zaman konuyu anlamak için, öncelikle PKK ile ilgili bir genel tanım ve çerçeve tayin etmek gerekir.
APOCULAR, GRUP OLARAK Türkiye’de Kemalistler tarafından PROJELENDİRİLDİĞİ VE PARTİ OLARAK ORTAYA ÇIKTIĞU GÜNDEN İTİBAREN, KÜRTLERE VE KÜRDİSTAN ÖGÜTLERİNE KARŞI, SÖMÜRGECİ DEVLETLER ADINA BİR VEKÂLET SAVAŞI YÜRÜTMEKTEDİR.
PKK VEKÂLET SAVAŞINI, ÖNCE KEMALİST SÖMÜRGECİ TÜRK DEVLETİ ADINA YÜRÜTTÜ. Kürt örgütlerine saldırdı. Yurtseverleri katletti. Kendi içindeki millici muhalefet unsurlarını infaz etti. Kürdistan’da milli hareketin toplumsal tabanın yok etti. Kürdistan toplumunun kanaat önderlerini, yönetici tabaksından onlarca insanı katletti. 12 Eylül Askeri Faşist Darbenin hazırlanması için, Kürdistan şehirlerinde kitlesel ölümlere yol açtı. Kürtlerin devlete karşı ayaklanma içinde olduğu kanatini yaygınlaştırdı. Böylece, KÜRDİSTAN’IN KUZEYİNDE KÜRT MİLLİ HAREKETİNİN TASFİYESİNİ SAĞLADI.
ORTADOĞU’YA AÇILDIKTAN SONRA DA (1979), değişik dönemlerde ve aşamalarda İRAN, IRAK, SURİYE DEVLETLERİNİN GÜDÜMÜNE GİRDİ. O SÖMÜRGECİ DEVLETLER ADINA KÜRDİSTAN’IN GÜNEY, DOĞU VE GÜNEY BATI PARÇALARINDA KÜRTLERE VE KÜRDİSTAN ÖRGÜTLERİNE KARŞI VEKÂLET SAVAŞI SÜRDÜRDÜ.
BU VEKÂLET SAVAŞI BULUNDUĞUMUZ AŞAMADA ÜST DÜZEYE ÇIKMIŞ DURUMDA. KÜRDİSTAN’IN GÜNEY BATISINDA BAAS DİKTATÖRLÜĞÜNÜN ORTAĞI HALİNE GELİP, HALKIMIZA TAM ANLAMIYLA ZULÜM YAPMAKTADIR.
ŞENGAL’DE PKK SİLAHLI ADAMLARININ ROJ PÊŞMERGE GÜÇLERİNE AÇTIĞI SAVAŞ, YÜRÜTTÜĞÜ GENEL VEKÂLET SAVAŞININ BİR DEVAMIDIR.
PKK, İRAN, SURİYE, IRAK ADINA KÜTDİSTAN FEDERAL DEVLETİNE KARŞI BİR SAVAŞ YÜRÜTMEKTEDİR.
BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN DEVLETİNİN OLUŞUMUNA KARŞI savaş YÜRÜTMEKTEDİR.
BU SAVAŞ LANETLİ BİR SAVAŞTIR.
Şengal’deki durumun nedeni PKK ve arkasındaki ve Kürdistan Devleti’nin kuruluşuna karşı olan sömürgeci güçlerdir.
KÜRTLERİN BU VEKÂLET SAVAŞININ ÜSTESİNDEN GELMELERİ GEREKİR.
YOKSA KÜRTLERİN KENDİ ÜLKELERİNDE EGEMEN VE İKTİDAR OLMALARI, BAĞIMSIZ DEVLETLERİNİ KURMALARI OLANAKLI DEĞİLDİR.
Formun Üstü
Bu bağlamda, PKK, KAYITSIZ ŞARTSIZ ŞENGAL VE KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİNDEN ÇIKMALIDIR.
Çıkmazsa, KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİ, KENDİ HÜKÜMRANLIK VE EGEMENLİK HAKKININ GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK ZORUNDADIR. Silahlı güçleriyle PKK’yı Şengal’den çıkarmalıdır. BUDA MEŞRUDUR. MİLLİ VE ULUSLARARASI HUKUKA DA UYGUNDUR.
PKK, Kürt ve Kürdistan örgütü olmadığının yanında Güney Kürdistan’ın bir örgütü de değildir. Bu nedenle Şengal’de işgalciliğini devam ettirmesi kabul edilemez.
Kürt olmak, Kürdistan’ın her parçasında verili koşullarda egemenlik hakkını o paröçanın olmayan örgütlerine vermez..
PKK, KÜRDİSTAN’IN BÜTÜN PARÇALARINDA, KÜRTLERE, KÜRDİSTAN MİLLİ HAREKETİNE, KÜRDİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞINA KARŞI SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN PARAMİLİTER BİR VEKÂLET VE OPERASYON ÖRGÜTÜDÜR.
PKK,
-KÜRDİSTAN’IN DİĞER PARÇALARINDA VE ŞENGAL’DE DE İRAN, SURİYE, MALİKİ GİBİ IRAK IRKÇILARININ VE ONLARI DESTEKLEYENLERİN VEKÂLETİNİ YAPMAKTADIR.
-ONLAR ADINA ŞENGAL’İ İŞGAL ETMİŞ DURUMDADIR.
-ONLAR ADINA KÜRDİSTAN PÊŞMERGELERİNE VE HALKINA KARŞI SAVAŞ YÜRÜTMEKTEDİR.
BUNDAN BİRKAÇ AY ÖNCE DE, HALKIN OYLARIYLA SEÇİLMİŞ, ONLARIN BELEDİYELERİNE YANİ HALKA KARŞI HENDEK DENİLEN BİR VEKALET SAVAŞI YÜRÜTTÜLER.
BU HENDEK SAVAŞINDA, KÜRDİSTAN ŞEHİRLERİNİ, KÜRT GENÇLERİNE VE HALKA MEZAR HALİNE GETİRDİLER.
SÖMÜRGECİ DEVLETLER, 40 YILDAN FAZLA ZAMANDIR, PKK ELİYLE ZAMANA YAYILMIŞ, USTACA BİR SOYKIRIM HAREKETİ YÜRÜTMEKTEDİR.
KÜRT YURTSEVERLERİNİN BU GERÇEĞİ GÖREREK, BUNU ENGELLEMELERİ İÇİN ÇALIŞMALARI GEREKİR.
BUNDAN DOLAYI PKK, KAYITSIZ ŞARTSIZ ŞENGAL VE KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİNDEN ÇIKMALIDIR.
BUNUN ÇATIŞMASIZ VE SAVAŞSIZ GERÇEKLEŞMESİ EN ARZU EDİLEN ŞEYDİR. BU DURUMDA, KÜRDİSTAN PÊŞMERGELERİ, PKK’NIN KİRLİ PLANLARINA ALET OLAN KÜRT GENÇLERİMİZİN ÖLÜMÜ ENGELLENMİŞ OLACAKTIR.
YOKSA KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİ, KENDİ HÜKÜMRANLIK VE EGEMENLİK HAKKININ GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK ZORUNDADIR.
BU AYNI ZAMANDA BAĞIMSIZ DEVLET KURMAK VE BAĞIMSIZ DEVLETTE HÜKÜMRAN OLMANIN DA OLMAZSA OLMAZ ŞARTIDIR…
O ZAMANDA KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİ’NİN YAPTIĞI VE YAPACAĞI İŞLEM/EYLEM MEŞRUDUR. MİLLİ VE ULUSLARARASI HUKUKA DA UYGUNDUR.
BU DURUMU DA, “KARDEŞ KAVGASI” OLARAK NİTELENDİRMEK YANLIŞ OLDUĞU GİBİ İŞGALCİLERLE KÜRDİSTAN SAHİPLERİNİ, AYNILAŞTIRMAK OLUR.
BU YAKLAŞIM KÜLLİYEN YANLIŞTIR.
BÜTÜN KÜRDİSTANLILARIN VE KÜRDİSTAN ÖRGÜTLERİNİN, PKK’NIN KÜRDİSTAN’IN GÜNEYİNDE VE ÖNCELİKLE ŞENGAL’DEN ÇIKMASINI İSTEMESİ VE BU KONUDA İLKESEL ÇABA GÖSTERMESİ GEREKİR.
8.Güney’de ki güçlerin bir araya gelmesi ve sorunları kendi aralarında çözmesi mümkün mü?
CEVAP: Kürdistan’ın Güneyindeki partiler, milletimizin çıkarlarını ön plana çıkarır ve ona uygun davranırlarsa; bulunduğumuz aşamada Kürdistan Bağımsız Devleti’nin kuruluşundan yana olurlarsa ve siyasette şiddeti ederlerse, bir araya gelmeleri ve sorunlarını çözmeleri olanaklıdır.
Bunun olabileceğinin en büyük ispatı ve delili de, çok eski tarihlerde olmayan, yakın tarihte Kürdistan’daki genel seçimlerden sonra, Milli Koalisyon Hükümetinin bütün partilerden, etnik grup temsilcilerinden oluşmasıdır.
9.Sn. Barzani’nin Irak hükümetine tehditvari Kürdistan’ın bağımsızlığını dayatacağını söylemesi doğru buluyor musunuz ?
CEVAP: Kürdistan Başkanı’nın Kürdistan Bağımsız Devleti projesi, şarta bağlı değildir. Ama bu konuda yerel ve uluslar arası siyasi ve hukuki koşulların olgunlaşması gerekir. Bu da gösteriyor ki, Kürdistan Devleti’nin ilânı biraz zamana ihtiyaç duymaktadır.
Kürdistan Başkanı’nın, “Maliki’nin Başbakan olması halinde hemen Kürdistan Bağımsız Devletini ilan edeceğini ifade etmesi” düşünülen sürecin kısaltılacağı anlamındadır.
Tersi durumda Kürtlerin Devlet olması daha önceki sorular verdiğim cevaplarda da altını çizdiğim gibi, haklarıdır. Bugüne kadar devletimizi kurulmamış olması, büyük bir haksızlık ve vicdansızlıktır.
10.Ortadoğu’da hiç bir ülke referandumla bağımsızlığını, ulusal haklarını elde etmedi, Kürtler için referandum neden gerekli?
CEVAP: Hem Ortadoğu’da ve hem de dünyada, savaşla devletlerini kuranların referanduma ihtiyaçları olmamıştır. Ama siyasi yolla devlet kuran milletler, referandum yoluna başvurmuşlardır. Birinci dönem soğuk savaş sonrasında, S. Birliği ve Yugoslavya’daki milletler referandum yoluyla devlet oldular.
Kürdistan’ın Güneyinde, ABD ve müttefiklerinin Irak’a karşı savaş açması ve Baas rejiminin yıkılmasından sonra, 2005 yılında yapılan Anayasa Referandumu ile Irak’ın federal devlet olmasına karar verildi. Bu karar, Kürtler açısından örnek verdiğim milletler gibi siyasi bir yol çıkardı onların önüne.
Ama halkımız 2005 yılındaki referandumda önlerine konulan sandıkta ezici çoğunlukla Bağımsız Devlete evet dedi.
Bu fırsat kaçırıldı.
Ama özellikle, suni ve şii Arapların birlikte yaşayamayacak duruma geldikleri bu aşamada, Kürdistan Devleti için bir referanduma ihtiyaç olmadığını defalarca yazdım. Televizyonlarda da ifade ettim.
Amed, 23 Mart 2017-03-23
İbrahim GÜÇLÜ