Ankara’nın Suriye stratejisi: Kürtlerin rolünü zayıflatma ve kazanımlarını engelleme

Çetin Çeko

Türkiye’nin Suriye’de izlediÄŸi çok yönlü strateji, bölgedeki yayılmacı siyasetinin bir uzantısı olarak hem iç hem de dış politikalarını ÅŸekillendirmektedir. Bu stratejinin temel hedefi, Kürtlerin siyasi kazanımlarını, varlıklarını ve bölgede üstlendikleri rolleri etkisiz hale getirmek için ABD ve Ä°srail’e alternatif seçenekler sunarak güç dengesini kendi lehine çevirmektir.

Türkiye, terör örgütleri listesinde yer alan Heyet Tahrir el-Åžam (HTÅž) ve Suriye Milli Ordusu’na (SMO) baÄŸlı Ä°slamcı milis grupların Halep’e düzenlediÄŸi son saldırıda önemli bir rol oynadı.

Ankara, resmi olarak bu harekâta desteÄŸini inkâr etse de, HTÅž ve SMO’ya operasyonun planlanmasında askeri, lojistik ve istihbari destek saÄŸlıyor. Ankara’nın desteÄŸi inkâr etmesinin baÅŸlıca üç nedeni var: Birincisi, Rusya ve Ä°ran’a karşı denge siyasetini sürdürme gayreti. Ä°kincisi, BeÅŸar Esad’a diyalog çaÄŸrısını boÅŸa çıkarmama görüntüsü. Üçüncüsü, terör örgütleri listesinde yer alan Heyet Tahrir el-Åžam (HTÅž) ile bir baÄŸlantısının olmadığını göstermek.

Türkiye’nin, kontrolündeki cihatçı gruplar aracılığıyla Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği son saldırı, küresel jeopolitik dengelerin son derece hassas olduğu bir döneme denk geldi. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı, İran’ın Gazze’deki çatışmalardaki etkisi ve Lübnan Hizbullahı’nın İsrail ile yaşadığı gerilim, bölgesel güç dengelerini derinden sarsmış durumda. Böylesine kritik bir konjonktürde gerçekleşen bu saldırı, Ankara’nın Suriye politikasında daha agresif ve ileri bir aşamaya geçtiğinin güçlü bir işareti olarak değerlendirilebilir.

Operasyonun zamanlaması ve hedefleri konusunda çeÅŸitli görüşler öne sürülse de, Türkiye’nin temel amacının çok yönlü olduÄŸu deÄŸerlendirilebilir. Öncelikle, Ä°srail-Hamas-Hizbullah çatışması ve Ä°ran’ın bölgesel nüfuzu baÄŸlamında, Kürtlerin potansiyel kazanımlarını sınırlandırmak ve onların Ä°srail ile olası bir yakınlaÅŸmasını engellemek, Ankara’nın stratejik öncelikleri arasında yer alıyor. Bununla birlikte, bu hamle Türkiye’nin bölgedeki yayılmacı politikalarının devamı niteliÄŸindedir.

Donald Trump’ın ABD baÅŸkanlık seçimlerini kazanmasının ardından, Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, ABD’ye yaptığı çaÄŸrıları yeniledi. ErdoÄŸan, Washington’dan YPG’ye verdiÄŸi desteÄŸi sonlandırmasını ve IŞİD’e karşı mücadelede Türkiye ile iÅŸbirliÄŸi yapmasını talep etti. Ayrıca, YPG’nin elindeki IŞİD tutuklularının kontrolünün Türkiye’ye devredilmesi gerektiÄŸini vurguladı.

Türkiye, Joe Biden yönetiminin tutumu nedeniyle ÅŸu anda Rojava Kürdistanı’na doÄŸrudan bir askeri müdahalede bulunamasa da, Trump’ın 20 Ocak’ta göreve baÅŸlamasıyla birlikte stratejik pozisyonunu güçlendirmeyi hedefliyor. Ankara, bölgede etkili bir aktör olduÄŸunu göstermek ve ABD’nin Kürtlere ihtiyaç duymadan Türkiye ile iÅŸbirliÄŸi yapabileceÄŸini kanıtlamak istiyor. Bu hamle, Türkiye’nin OrtadoÄŸu’daki jeopolitik dengeleri kendi lehine yönlendirme çabasının bir parçası olarak deÄŸerlendirilebilir.

Ankara’nın önemli hedeflerinden biri de Ä°srail’in Ä°ran ve Suriye’de rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi hedeflerine ve Ä°ran’ın Hizbullah’a lojistik desteÄŸini kesme çabalarına alternatif sunmaktır. Ä°srail açısından, Esad rejiminin daha da zayıflaması veya yıkılması, Kudüs için büyük ve beklenmedik bir nimet olacaktır. Ankara’nın planı, Halep’in Ä°ran karşıtı Sünni Ä°slamcı güçlerin eline geçmesiyle, Ä°srail’in Kürtleri doÄŸal müttefik olarak görüp desteklemesi yerine, bölgede Ä°slamcı cihatçı grupların güç kazanmasına zımni destek vermesini saÄŸlamaktır. Bu plan, Ä°srail’in Ä°ran’dan Suriye üzerinden Lübnan’daki Hizbullah’a silah tedarikini engellemeye çalıştığı bir döneme denk gelmektedir.

Ankara’nın bir diÄŸer hedefi de; HTÅž ve diÄŸer Ä°slamist grupların Ä°srail’i düşman olarak görmediklerini göstererek, bu grupların uluslararası toplum nezdinde meÅŸruiyet kazanmalarına zemin hazırlamaktır.

Bununla birlikte, BeÅŸar Esad’ın “Türk askeri Suriye’den çekilmeden masaya oturmam” ÅŸartından vazgeçmesini saÄŸlamak. Ayrıca, Rojava Kürdistanı’ndaki Kürt kazanımlarını engellemek için Åžam rejimini Türkiye ile iÅŸ birliÄŸine zorlamak.

ABD, Halep’in Türkiye’nin desteklediÄŸi Ä°slamcı güçler tarafından ele geçirilmesi ve ilerlemesini yakından izleyerek gerilimi azaltma çaÄŸrısında bulundu. Beyaz Saray, Esad rejiminin siyasi bir sürece girmeyi reddetmesinin yanı sıra Rusya ve Ä°ran’a olan bağımlılığının mevcut koÅŸullara katkıda bulunduÄŸunu vurguladı. ABD, sivillerin ve azınlık gruplarının korunması çaÄŸrısı yaparak, Suriye’deki iç savaşı sona erdirmek için BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına uygun bir siyasi çözüm önerdi.

Ä°srail ise Türkiye destekli Ä°slamcı güçlerin fazla zorlanmadan Halep’i ele geçirmesinde, 8 Ekim 2023’ten bu yana Hizbullah ve Ä°ran’a karşı yürüttüğü askeri operasyonların etkili olduÄŸunu biliyor. Bu nedenle, Ä°srail zamanlamayı tesadüf olarak görmüyor. Ä°srail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı vurduÄŸunda, Ä°dlib’teki Sünni Ä°slamcı gruplar sevinç gösterileri düzenlemiÅŸti. Ardından Türkiye, son bir ay içinde bölgeye beklenmedik düzeyde askeri takviye gönderdi.

The Times of Israel’e konuÅŸan bir Ä°srailli yetkili, Ä°srail’in harekâtı olumlu bir geliÅŸme olarak görüp görmediÄŸi konusunda bir yorumda bulunmadı; yalnızca Ä°srail’in “Suriye’de olup bitenleri her zaman yakından takip ettiÄŸini ve her türlü senaryoya hazır olduÄŸunu” vurguladı.

Yetkili, “Rejimin düşmesi kaos yaratabilir ve iktidarın kimin elinde olacağı belli deÄŸil. Ä°srail, ancak Suriye’nin kimyasal silahlarının yanlış ellere geçtiÄŸini görürse ya da Golan Tepeleri’nin tehdit edilmesi durumunda doÄŸrudan olaylara müdahil olabilir” açıklamasında bulundu.

1 Kasım’da, Ä°srail’in Kanal 12 televizyonuna konuÅŸan bir Heyet Tahrir el-Åžam (HTÅž) mensubu yetkili, amaçlarının Esad rejimini devirmek ve Ä°srail de dahil olmak üzere tüm komÅŸularıyla iyi iliÅŸkileri olan bir hükümet kurmak olduÄŸunu açıkladı.

El Kaide’nin uzantısı Nusra Cephesi’nden doÄŸan ve terör örgütleri listesinde yer alan Heyet Tahrir el-Åžam (HTÅž), Suriye iç savaşı sırasındaki kuruluÅŸundan bu yana Türkiye tarafından terör örgütü listesinden çıkarılmak üzere yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor. HTÅž, cihatçı ilkelerini korurken, acil hedefinin küresel bir halifelik olmadığını, Suriye’de rejimi devirmek olduÄŸunu söylüyor.

HTŞ’nin bu iddialarına raÄŸmen, ABD istihbarat kaynakları, örgütün hala El Kaide liderliÄŸi ile dirsek teması içinde olduÄŸunu ve bu temasın daha geniÅŸ cihatçı faaliyetler için potansiyel tehlike oluÅŸturduÄŸunu belirtiyorlar. Ancak HTÅž’nin ÅŸu anda Batılı hedeflere yönelik saldırılar planladığına dair önemli bir kanıt olmadığını da ekliyorlar.

Türkiye destekli güçlerin Halep’teki ilerleyiÅŸi, birkaç faktör nedeniyle Ä°srail için kısa vadede kazanç saÄŸlasa da uzun vadede potansiyel tehlikeler taşımaktadır. Ä°slamcı gruplar genellikle Ä°srail’e düşmanca ve anti-Ä°srail bir tavır benimsemiÅŸlerdir. Bu nedenle Ä°srail, sınırları boyunca Ä°slamcı grupların varlığı ve tehditleri altında kalmak istemeyecektir.

Bununla birlikte, Türkiye’nin Abdullah Öcalan aracılığıyla PKK’ya silah bıraktırma girişimi ile Ankara’nın Suriye’deki cihatçı gruplar üzerinden gerçekleştirdiği son hamleler arasında önemli bir bağlantı bulunmaktadır. Ankara’nın bu stratejisi, yalnızca Şam rejiminin denetimindeki toprakları ele geçirmekle sınırlı değildir. Ele geçirilen yeni topraklar aracılığıyla, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelere saldırarak Rojava Kürdistanı’nı işgal etme planını gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bu kaotik ortamda, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bıraktırması oldukça zor görünmektedir. Ayrıca, Türk devletinin gerçekten PKK’ya silah bıraktırmak isteyip istemediÄŸi de ayrı bir deÄŸerlendirme konusudur. Türk devletine akıl veren bir çok yetkili, akademisyen, yazar, siyasetçi ve gazeteci, PKK’nın silah bırakması durumunda Türkiye’nin siyasi sınırları dışındaki askeri varlığının meÅŸruiyetinin kalmayacağı uyarısında bulunmaktadır.

Türkiye’nin Suriye’de izlediÄŸi çok yönlü strateji, bölgedeki yayılmacı siyasetinin bir uzantısı olarak hem iç hem de dış politikalarını ÅŸekillendirmektedir. Bu stratejinin temel hedefi, Kürtlerin siyasi kazanımlarını, varlıklarını ve bölgede üstlendikleri rolleri etkisiz hale getirmek için ABD ve Ä°srail’e alternatif seçenekler sunarak güç dengesini kendi lehine çevirmektir.

X:@cetin_ceko

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *