Kürdistan ve Türkiye Kamuoyuna
Türkiye’nin 2013 yılından beri izlediği Suriye ve yüzyıllık Kürd(istan) siyaseti külliyen yanlıştır.
Rojava(Batı Kürdistan)’ya karşı hasmane tutum ile Efrîn’e karşı saldırgan dil ve politika bölge ve dünya barışına zarar verdiği gibi; Türkiye siyasi sınırları içindeki Kürdleri de ciddi olarak rahatsız etmektedir. Kemalist, Türkçü ve saldırgan derin devletin eli ve ağzı olan Erdoğan ve Bahçeli’nin dışında; Rojava ve Efrîn’e hasmane tutumu onaylayan yoktur.
Referandum ve Kerkûk meselesinde olduğu gibi, Erdoğan‘ın şahsında somutlaşan ittifakın yanlış siyaseti, maslahata da, İslami ve insani değerlere de aykırıdır. Kürdler, Efrîn ve Rojava’da saldırgan taraf değil, savunma durumundadırlar.
Türk ve Kürd halkının bin yıllık ilişkisi inişli çıkışlı olsa da, coğrafya ve komşuluk bir kaderdir. Kadere razı olmak ve adil yaklaşım esastır. Türkiye’nin yüzyıllık fiiliyatı, adil olmanın ötesinde, Dêrsim ve Zîlan örneğinde gördüğümüz, katliamlarla şöhret bulmuştur. Irak devletinin Enfal ve Halepçe pratiği de aynıdır.
Rojava ve Efrîn’e yönelik saldırgan söylem ve tutumu mahkum ediyor, Türk devletine bu siyaseti bırakmasını tavsiye ediyoruz. Aksi halde Türkiye ve Kürdistan halkı kaybedecek, yüzyıllarca sürecek kin ve nefret tohumları ekilmiş olacak ve şüphesiz bunun müsebbibi ve sorumluları da Türk devleti ve hükümeti olacaktır.
Kürdistan ve Türkiye ile dünya kamuoyunu, bu uğursuz sürece karşı tavır almaya ve mazlum Kürd kalkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.
Elbette mazlumlar ve barış kazanacak; zalimler ise hak ettiği cezaya düçar olacaklardır.
Kürdistan İslami Hareketi / AZADÎ HAREKET