Güney Kore’de 53 ülkeden 62 gazeteci buluştu: Ortak sorunlar otoriter yönetimler, sağ popülist liderler ve yapay zekanın etkileri.
Dünyanın dört bir yanından gazeteciler Nisan ayının ilk haftasında cumhurbaşkanını azletme sürecinde olan Güney Kore’de bir araya geldi. Düzenlenen konferansta konuşulan ortak sorunlardan biri pek çok ülkeyi sarmakta olan otoriter eğilimler ve sağ popülist yönetimler oldu.
1964 yılında kurulan ve bugün yaklaşık 12 bin aktif üyesi bulunan Kore Gazeteciler Derneği’nin (JAK) ev sahipliğinde Güney Kore’de düzenlenen Dünya Gazeteciler Konferansı’nın bu yılki ana teması yapay zekanın gazeteciliğe etkisi ve iklim krizi olarak belirlenmişti.
53 farklı ülkeden 62 gazetecinin katıldığı konferansta mesleğe yönelik eski ve yeni tehditler karşısında görüşler ve uygulamalar karşılıklı olarak paylaşılırken yapay zeka ile birlikte ortaya çıkan yeni teknolojilerin etkisi de masaya yatırıldı.
Gazeteciler yapılan oturumlarda “dezenformasyon” ve “sahte haberlerle” mücadele etme ile ilgili kendi tecrübelerini anlattı. İfade özgürlüğünün giderek daralması, dünyada sürekli artan belirsizlik ortamı, sağ popülist liderlerin politikaları ve otoriter yönetimler altında farklı ülkelerde devam eden halk gösterileri de önemli gündem maddeleri oldu.
Güney Kore Ulusal Meclis Başkanı Woo Won Shik açılış oturumunda yaptığı konuşmada, “Dezenformasyon ve sahte haberlerin kontrolsüzce yayılması hem gazeteciliği hem de dünya çapında demokrasileri tehlikeye atıyor” diyerek, gazetecilik ve demokrasinin birlikte gelişmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Yapay zeka gazeteciliği bitirecek mi?
Peki konferans katılımcıları bugünlerde çok tartışılan yapay zekanın gazeteciliği bitireceğini düşünüyor mu?
Katılımcı gazetecilerin pek çoğuna göre dezavantajları ve farklı zorlukları olmasına rağmen yapay zekayı gazetecilikte kullanmak çağa uyum sağlamak için gerekli. Yapay zekanın gazetecilik mesleğinde insanın yerini alması ise en azından şimdilik mümkün değil.

“Business Insider Poland”dan Natalia Szewczak’a göre yapay zeka gazetecilere çok farklı şekillerde yardımcı olabilir ancak onların yerini alamaz. Szewczak bunu şöyle dile getirdi:
“Washington Post’tan Bob Woodward ve Carl Bernstein olmasaydı, hiç kimse ABD Başkanı Richard Nixon’ın istifasına yol açan skandal Watergate’i duymazdı. Yapay zekanın böyle bir soruşturmayı yürüttüğünü hayal edebilir miyiz? Cevap basit: Hayır. Çünkü gazeteciler gizli olanı aydınlatabilir. Yapay zeka bunu yapamaz.”
İkiz bebekleri erken doğduğunda zor zamanlar geçirdiğini, Polonya yasalarında prematüre doğan bebeklerin ebeveynleri için ek izin süresi verilmesine ilişkin bir yazı kaleme aldığını anlatan ve bunun sonucunda yasanın değiştiğini aktaran Szewczak, bunu da yapay zekanın yapamayacağını söyleyerek insan unsurunun gazetecilikteki önemini vurguladı.
Konferansa ABD’den katılan Araştırmacı Gazeteciler ve Editörler Direktörü Diana Fuentes ise yapay zeka konusunda medyanın “şeffaflık” ilkesine saygı duymasının hayati olduğunu kaydetti. Fuentes bunu “İyi bir itibar inşa etmek uzun zaman alır ve ne yazık ki onu kaybetmek çok kolaydır. Bu nedenle haber kuruluşlarının izleyicilerine ne yaptıkları konusunda net olmaları çok önemlidir” sözleriyle açıkladı.
Güney Kore Cumhurbaşkanı azil süreci
Aylardır dünya gündeminin üst sıralarında yer bulan Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ile ilgili süreç de konferans sürdüğü sırada azledilme ile sonuçlandı.
Yoon Suk Yeol, 3 Aralık 2024’te “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak meclisin oylamasıyla bu kararın kaldırılması ve Bakanlar Kurulu’nun onayıyla geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Anayasa Mahkemesi, Yoon Suk Yeol’un azledilmesini 4 Nisan’da oy birliğiyle onaylarken Yoon’un sıkıyönetim kararının anayasaya aykırı olduğuna da karar verdi.

Mahkeme kararı konferansa katılan gazetecilere Siheung kentinde ulaştı. Muhalefetteki Demokratik Parti’nin Siheung Belediye Başkanı Lim Byeong Taek kararı “Demokrasimiz için harika bir gün” sözleriyle karşılarken Güney Kore Gazeteciler Derneği de yazılı bir açıklama yaparak karardan memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Anayasa Mahkemesi kararını “ülkeyi normale döndürmek için bir fırsat” olarak gören Dernek açıklamasında, “Medya, tarihi bir sınavdan geçen Kore toplumunu yeniden inşa etmek için sivil toplumla birlikte çalışacak. İktidar konusunda dikkatli olmaya, ciddi ve objektif habercilik yapmaya devam ederek sorumluluğumuzu üstlenmeye devam edeceğiz” denildi. Güney Kore’de seçimler 3 Haziran’da düzenlenecek.
Kuzey ile Güney Kore arasında sıfır noktasında
Kore yarımadası dünya coğrafyasındaki sıcak noktalardan biri ve Kuzey Kore’den yapılan nükleer silah tehditleri ile dönem dönem gerilimin tırmandığı bir bölge.
1950-1953 yılları arasında gerçekleşen ve Türkiye’nin de asker gönderdiği Kore Savaşı’nın ardından parçalanmış ailelerle ilgili anılar yeni kuşaklarda hala sıcaklığını ve acısını korurken yarımadadaki bu iki kavgalı kardeş arasında kalıcı barış ya da bütünleşme henüz uzak görünüyor.
Güney Kore bir yandan barış içinde yaşama hedefini koruduğunu açıklarken, diğer yandan uzun çalışma saatleri ve halkının fedakarlığı ile sağlanan zenginleşme ile dünya liginde giderek yükseğe tırmanıyor.
Kore’nin güneyi ile kuzeyi arasında yer alan ve Han nehriyle de ayrılan tampon bölge Kore savaşının ardından yapılan anlaşma ile sağlanan iki devletli durumun on yıllardır istikrarlı şekilde sürmesine imkan veriyor.
Askerden arındırılmış bölge “demilitarized zone (DMZ)” olarak adlandırılan alanda kurulan gözlem evinden uzun mesafeli özel dürbünlerle sınırın öte tarafına yani Kuzey Kore”ye bakılabiliyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) gözetimindeki alanda kurulu olan Dora Gözlemevi’nin ölümlerle artık sayıları iyice azalan ve eskiden kuzeyde yaşamış Korelilerin uğrak yerlerinden olduğu anlatılıyor. Çünkü yüksek bir noktada kurulan gözlemevinden dürbünle karşı taraftaki bazı köylerin, evlerin ve okulların görülmesi açık ve temiz havada mümkün.
Kuzey Kore tarafında devasa frekans bozucu bir anten göze çarpıyor. Bununla Kuzey Kore’nin, Güney Kore’nin radyo-televizyon yayınlarını dolayısıyla “K-pop” olarak adlandırılan şarkılarının dinlenmesini ve tüm dünyayı bugünlerde etkisi altına alan dizilerinin izlenmesini engelleme amacı taşıdığı belirtiliyor.
Kamp Greaves turistlerin uğrak yerlerinden
Bu arada DMZ bölgesinde ABD’nin 50 yılın ardından 2004 yılında terk ettiği Greaves Askeri Kampı bugün yabancı ziyaretçilere ve turistlere açılmış durumda.
ABD askerlerinin yaklaşık 50 yıl kaldığı bu kamp bugün farklı sanatçıların eserlerini sergilediği bir sanat bölgesine ve müzeye dönüştürülmüş durumda.
Güney Kore bunu yaparak iki taraf arasındaki gerilimi düşürmeyi ve savaş yerine “barış ve bütünleşme” temasını ön plana çıkartmayı hedefliyor.
Sanatçı Lee Seunggeun’un “Sınırı Sakın Geçme” başlıklı dijital ışık görselleştirmesiyle sınır bölgesi tasvir ediliyor. Sınır bölgesinde 1950’li yıllarda yaşanan savaşı simgeleyen kan kırmızı ve ateş sarısı renkler izleyici için bir süre sonra yerini yeşil rengin huzuruna bırakıyor.
Askeri barakalardan birinde 1953 ateşkes anlaşmasının imzalanması ve ardından yaşanan günlere dair fotoğraflar ve eşyalar sergilenirken bir başka alanda sanatçı Kim Myeongbeom’un “Bir” (One) adlı devasa bir geyik heykeli ziyaretçileri karşılıyor. Bu heykel Kore’nin barış içinde güneyi ve kuzeyiyle bir ulus olduğunu anlatmayı amaçlıyor. (DW-T)