Huseyin AKINCI
04.10.2018, Tarihlinde “Kürtlerin ortak akılda buluşma genetiği mı bozuk?” diye yazdığım makaleme sadece bir iki cümle ekleyerek güncelleştirdim. Zira Suriye Devleti’nin darmadağın olmasıyla hazılanan pasta kapma yarışıyla ilgili bir şeyler söylemek lazım dediğimde, bu makalemden farklı bir şey söylememin laf kalabalığının ötesine geçmez dedi kalemim! Olmazdı, çünkü Kürtlerin yetmezlikleri tıkır tıkır oynamaya devam ediyor. Ve ne yazık ki tekerrür eden bu oynaşmalar devam ettikçe,biz Kürt aydınları da dünün koşullarıyla söylediğimizi bugünün koşullarına uydurup tekrarlamakla baş başa kalıyoruz!
Kapsamlı bir felaketin Kürt halkının kapısına her dayandığında, tarih bilinci olan Kürtleri her zaman ortak akılda neden buluşmiyor sorusuyla karşı karşıya kaliyor! Her nedense her zaman böylesi kapsamlı bir gereksinmeye karşı,amalarla bezenmiş nedenlerle Kürtler arasında üst aklın birleşmesi mümkün olmıyor! Üst aklın ortaklaşıp birleşmemesi için birden fazla takoz görevi yapan faktörlerin olduğu muhakkaktır. Ama yine de, tarihsel yaşanmışlığın ortaya koyduğu birçok olumsuz göstergeler, Kürt insanının düşünsel mekanizmasını fazlasıyla soru işaretleriyle baş başa bırakıyor.
Umarız ki bugün değilse bile ama mutlaka bir gün, Kürt tarihçiler objektif gerçeklerle ortak akıl sendromu yaşayan Kürtlerin bu üst akıl yokluğunu verimli ve doyurucu verilerle ortaya koyarlar. Zira Kürtlerin tarihsel geçiş evrelerinin hiçbirinde üst akıl birliğinden bahsetmek ne yazık ki mümkün görünmiyor.Suriye Devleti’nin devlet olma niteliği kayıplara karıştığı bu günlerde bile, Kürtler arası birlik bağlamında dünü aratmayacak ‘leylom lêlêlere’ rastlarsınız.
Dünün Kobani süreciyle kıpırdamaya yönelen üst aklın, Kerkük sendromuyla sil baştan kendi talihsiz özüyle nasıl dönüştüğü hepimiz gördük! Kürtlerin tarihsel yaşanmışlıklarında Kürtlerin önüne çıkan hiçbir fırsat olmadı mı? Oldu tabii ki ama ne yazık ki Kürtler arası anlamsız çekişmelere kurban edildi hep! Dolayısıyla dünden kalan hoyratlıkla, bugünle devam eden Kürtlerin hoyratlığı bire bir benzerdir. Dünün aşiret zihniyetinin sadece aşiret çıkarına odaklanmış hoyratlığıyla, günümüzle parti çıkarına at koşturan siyaset hoyratlığı arasında hiç farklılık yok?
Dolayısıyla dünden kalan bir kısım aşiret aktörleri, nasıl genel çıkarı aşireti kollama ve koruma gerekçesine kurban etmişse, günün Kürt partileri de önlerine çıkan tüm fırsatları parti çıkarına kurban ediyorlar! Örneğin doksanlardan bugüne, fiilen bağımsız olma koşullarına sahip Güney Kürdistan’da baş gösteren gelişmelerin bile, Kürtlerin genel çıkarları için üst aklın gelişim normlarından ne kadar uzak olduğunu göstermiyor mu?
Her türlü imkân ve koşullara rağmen, genel çıkarlara zemin olabilecek altyapıya zıt seyirler hangi aklı başında Kürt insanın akıl verilerini altüst etmesine yetmiyor ki!
İkili Partinin kurumsallaşması için harcanan hoyratlığın acımsı tokadı hangi Kürt evladının yüzüne günübirlik inmiyor ki? İkili Parti çıkarına endeksli silahlı güç, ya da parti çıkarına tapulanmış kamusal alanların hoyratlığı, yarına umutla bakacak hangi Kürt evladının umudunu yerle bir etmemiş ki?husey
Sürecin Kürtler için ortaya koyduğu her fırsatın, partisel korumacılıkla nasıl da imha edildiğini bilmeyen mı var? Bir halkın genel çıkarına yönelişlerinin yerine ”ben-biz” tercihi yönelişler genel çıkarları nasıl da imhaya dönüştürdüğünü kavramayan Kürt evladı mı kaldı? Velhasılıkelam, neye nereden bakarsak bakalım, düşman diye tabir edilen unsurların düşmanlıklarından daha çok, Parti çıkarına endekslenmiş Kürtlerin Kürtlere olan düşmanlığı daha da yakıcı olduğu görülüyor!