Türkiye’deki Kürt sorunu ve çözüm süreci üzerine yapılan tartışmalar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarının ardından yeniden alevlendi. Kürt siyasi partileri, çözüm sürecine dair tüm Kürt siyasi partilerinin ortak bir çözüm programı etrafında toplanması gerektiğini belirtiyor.
PWK ve HAK PAR’dan çözüm çağrısı
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, “Tüm Kürt siyasi partilerinin makul bir çözüm programı üzerinde bir araya gelmesi gerekmektedir” dedi. Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK PAR) Genel Başkanı Düzgün Kaplan ise, “Eğer Türkiye devleti Kürt sorununu samimi olarak çözmek istiyorsa, halkını bu çözüme hazır hale getirmeli; zira toplumda henüz bir hazırlık yok” ifadelerini kullandı.
Devletin Politikaları ve Kürtlerin Mücadelesi
Rûdaw TV’de Hevidar Zana’nın sunduğu bültene konuk olan PWK lideri Özçelik, Türkiye’nin yüzyılı aşkın bir süredir uyguladığı askeri operasyonlar ve inkâr politikalarının Kürt milletini sindiremeyeceğini belirtti.
“Türkiye devleti artık bu politikada durmalı ve bu yöntemlerle sorunu çözemeyeceğini görmelidir” diyen Özçelik PKK’nin de silahlı mücadele ile Kürtleri koruyamadığını kabul etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özçelik, “PKK’nin Kuzey ve Güney Kürdistan’daki silahlı faaliyetleri, Kürtlerin sosyal, siyasi ve demokratik mücadelesine zarar veriyor. Türkiye devleti de bu mücadeleyi engeleyememiştir” ifadelerini kullandı.
Özçelik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bağlamda, biz de yıllardır silah bırakma çağrısında bulunduk. Kuzey Kürdistan’da 25 milyonun üzerinde Kürdün yaşadığını hatırlatıyoruz. CHP liderinin belirttiği 26 milyonluk Kürt nüfusu hakkındaki beyanı da, Kürtlerin varlığının kabul edilmesini de Türkiye devletinin yetersiz kaldığını gösteriyor. Türkiye devleti, Kürt milletinin varlığını, Kürtçe eğitim hakkını ve temel haklarını tanımak yerine örgütün varlığını gerekçe göstererek, PKK üzerinden Kürtlerin haklarını görmezden gelmeyi sürdürüyor.
“Kürt siyasi partilerinin makul bir çözüm programı üzerinde bir araya gelmesi gerekmektedir”
Bugün bu mesele, Öcalan’ın tecridi meselesine endekslenmemeli. İlk adım olarak, en geniş Kürt kesimlerinin , Kürtlerin acil talepleri temelinde bir araya gelerek, devlet tarafından muhatab alınmalarıyla, müzakerelerle çözüm yoluna koyulmasının gerekli olduğu bir meseledir.
Bu programda, hem çatışmalar durmalı hem de Kürt kimliği kabul edilmeli, Kürt dili resmi dil olarak tanınmalı, Türkiye devleti imzaladığı uluslararası anlaşmalara göre hareket etmeli ve tüm insan hakları ihlalleri sona ermelidir.”
Ortak çözüm arayışı
Rûdaw TV’nin 9 bültenine konuk olan HAK PAR Genel Başkanı Düzgün Kaplan da yeni çözüm sürecine ilişkin şunları söyledi:
“Çözüm süreci pratikte başlar mı yoksa yalnızca lafta mı kalır? MHP ya da CHP iktidarı bile çözüm için adım atsa, bu mesele Ortadoğu’da, İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalar gibi bir dönem yaşanacak ve Lübnan ve Suriye’ye kadar uzanabilir. Hatta ben inanıyorum ki bu etki Irak ve İran’a da uzanacak.”
“Asıl mesele PKK’nin silah bırakması değil”
“Eğer Türkiye devleti Kürt sorununu samimi olarak çözmek istiyorsa, halkını bu çözüme hazır hale getirmeli” diyen Kaplan “Eğer Türkiye devleti Kürt sorununu samimi olarak çözmek istiyorsa, halkını bu çözüme hazır hale getirmeli; zira toplumda henüz bir hazırlık yok ve siyaset sürekli “PKK silah bıraksın” diyor. Asıl mesele PKK’nin silah bırakması değil; bu sorun kolektif, ulusal bir meseledir” dedi.
Düzgün Kaplan “Türkiye Kürtlere hak tanırsa, resmi dil olarak Kürtçeyi kabul edip eğitim diline izin verirse, bu sorun ulusal bir mesele olarak çözülebilir,” dedi.
“Türkiye bu meseleyi çözmezse, savaş ve çatışma bitmeyecek,” uyarısında bulunan Düzgün Kaplan, çözüm sürecinin, ortak bir paydada buluşmakla mümkün olacağının altını çizdi.
Kaplan, PKK’nin silah bırakmasının tek taraflı bir karar olmadığını, birçok tarafın katılımıyla çözüm sürecinin yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
HAK PAR Genel Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet isterse, elini taşın altına koyarak inisiyatif alabilir. Biz PKK’nin silah bırakmasını destekliyoruz, ama sorun yalnızca PKK değil, bu mesele bir Kürt halkı meselesidir. Çözüm sürecinin başlaması ve meclisten PKK’ye silah bırakma çağrısı yapılması gerekir. Kürdistan’ın her dört parçasında Kürt meselesi, Türkiye’nin en büyük parçasıdır. Türkiye bu meseleyi çözmezse, savaş ve çatışma bitmeyecek.
“Kürt meselesinin çözümü bir arada yaşama umududur”
Kürt meselesinin çözümü bir arada yaşama umududur. Eğer Türkiye Kürtlere hak tanırsa, resmi dil olarak Kürtçeyi kabul edip eğitim diline izin verirse, üniter sistemde bile bu mümkün olabilir. Merkeziyetçilik yerine yerel yönetim güçlendirilmelidir.
“Devletin operasyonları bir çözüm getirmedi”
PKK silah bırakmalı mı? Bu sorunun cevabını tek başına PKK veremez; çözüm tek taraflı değil, birçok tarafın katılımıyla mümkündür. Devletin operasyonları bir çözüm getirmediği gibi, Kürtlerin haklarını ve özgürlüğünü sınırlamaya çalışmaktadır. Çözüm süreci ortak bir paydada buluşmakla mümkündür.”