Diyarbakır‘ın kalbinde yer alan Suriçi bölgesi, 1 milyon 456 bin metrekarelik geniş bir alanı kapsıyor. Kuzey-güney yönünde oval bir şekle sahip olan surlar, yaklaşık beş kilometre uzunluğunda olup, doğuda Dicle Nehri, güneyde ise Hevsel Bahçelerini kapsıyor. Surlar, Kuzeyde Dağ Kapı (Harput Kapı), güneyde Mardin Kapı (Tell Kapı), doğuda Yeni Kapı (Dicle, Irmak, Şat Kapı) ve batıda Urfa Kapı (Rum Kapısı) gibi dört ana kapısı ve tarihi değeriyle ön plana çıkıyor.
Suriçi, tarihi yapıları ve dar sokaklarıyla ünlüdür. “Küçe” adı verilen bu sokaklar, yaz sıcaklarından korunmak amacıyla araç geçemeyecek kadar dar inşa edilmiş. Yerleşim alanı, meydanlar, camiler, çarşılar, bedestenler ve hanlarla çevrili olup, tarihi süreç içinde bugünkü kent dokusunu meydana getirdi.
Çatışma ve yeniden doğuş
Tarihi Suriçi, zaman içinde doğal afetler ve çatışmalardan ciddi zarar gördü, milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Göç edenlerin bir kısmı farklı mahallere taşınırken, maddi durumu yeterli olmayanlar bu sokaklarda yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.
Tarihi ve tescilli yapılar hasar almış, bazıları onarılırken, bazıları ise onarım bekliyor. Boş kalan bu yapılar, zamanla uyuşturucu vakalarının arttığı alanlar haline gelmiş ve mahalle sakinleri akşamları sokaklarda gezmekten korkar hale geldi.
Sosyal yaşamın merkezi haline geldi
Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda uyuşturucu vakaları azalmış ve insanlar yeniden sokaklarda rahatça gezmeye başladı. Turistlerin ilk uğrak mekanlarından biri haline gelen tarihi surlar, gündüzleri yoğun, akşamları ise sessizliğe bürünen bir atmosfere sahip. Ancak son dönemde akşamları da hareketlenmeye başlayan Suriçi, artan kafe ve restoranlarla sosyal yaşamın merkezi haline geldi.
Mahalle sakinlerinin gözünden Suriçi
Amida Haber olarak mikrofonumuzu Suriçi sakinlerine ve esnaflarını uzattık. Zaman içiresinde tarihi Suriçi’nde neler değişti nabızları yokladık.
6 yıla yakındır Suriçi’nde esnaflık yapan Orhan Kaçmaz, bölgedeki olumlu değişimlerden memnun olduğunu belirtti. Kaçmaz: “Daha önceki problemlerimiz uyuşturucu madde satıcılarıydı. Şu anda mahalle temiz, insanlar rahatça gelip geçmeye başladılar. Kafelerimiz daha düzenli çalışıyor. Bu konuda çok memnunuz” diyerek, mahalledeki dönüşümün olumlu etkilerini vurguluyor.
Uyuşturucunun önü kesildi
30 yıl önce mahallede kapı önlerinde insanların rahatça oturabildiğini hatırlatan esnaf Emin Diril: “30 sene geriye gittiğimiz zaman burada kapı önlerinde insanlar çok rahat otururdu. Her şey çok daha farklıydı. Bütün aile, bütün mahalle, bütün gençler birbirini tanırdı. Zaman ilerledikçe 2002-2005’li yıllardan sonra etraf daha kötü olmaya başladı. Gençlik farklı yerlere başvurmaya başladı. Kazanç dediğimiz olay içerisinde işte uyuşturucu maddeleri piyasaya girmeye başladı. 2010-2015’li yıllarda bu sirkülasyon çok fazla devam etmeye başladı. Esnaf olarak halk olarak korkmaya başladık. Geleceğimiz, nesillerimiz hep kötüye doğru gidiyor. Bunun önünü kesilmesini beklerken daha çok ilerledi. 2022-2023 yılları arasında yavaş yavaş artık aileler, topluluk kendilerine gelmeye başladılar ve bunun önünü kesmeye başladılar” diye konuştu.
Avlulu evlere rağbet arttı
13 yıldır Suriçi’nde esnaflık yapan Bayram Kanat ise depremden önce ve sonra bölgedeki değişimlere vurgu yaptı. Depremden sonra avlulu evlerin değere bindiğini ve bu evlerin kafe türü mekanlara dönüştüğünü belirten Kanat, ” Depremden önce herkes yani fakirler de bu semtlerde oturuyordu. Depremden sonra bu evler yıkılınca eski avlulu ev dediğimiz evler değere bindi. Şimdi herkes avluya evi alıp bunu kafe türü evlere çeviriyorlar. Nedense şu anda Diyarbakır’da çok acı durumda. Herkes bu tür evlere akın akın geliyorlar. Şu an bulunduğumuz bölge bayağı bir gelişmiş durumda.
‘Herkes yabancılaştı’
Diyarbakır’ın hemen hemen kesiminde Dicle kentte olsun, Gaziler’de olsun herkes bu sokakları gelip görmek istiyor. Kafeler olsun, restoranlar olsun bence güzel oldu. En azından gençlerimizin takılabileceği güzel yerler oldu. İnsanlar rahat rahat gelip gezebiliyorlar. Bizim buraları çok metruk evler var. Bu metruk evleri kapılarını kaynakla kapattılar. Ondan sonra harabe evleri toparladılar. Herkes buralara ticaret gözüyle bakıyor. Bir an önce avlulu bir ev bulup restore edeyim diyor. Eskiden mahalle kültürü vardı, şu an o mahalle kültürü kalmadı. Buradaki insanlar kalmadı herkes yabancılaştı. Gidenler yukarı kısma geçti, fakirler bu tarafa kaydı. Maddi durumu iyi olanlar burada kalmadı. Göçmenler bu tarafa geldi. Restoranlar, kafeler bu bölgede olduğu için yani yabancılar gezmek için buralara çok gelip gidiyor. Mesela ben terziyim. Bana yansıması yok ama canlıdır. Yani en azından çıktığın zaman buraların canlandığını görmek çok iyi geliyor” dedi.
Haber: Zelal Sinayiç – Hozan Adar
AH