Bazı Kürt parti, örgüt ve siyasi guruplarının yakın ve uzak stratejik hedefler temelinde ortak bir çalışma ve işbirliği platformu oluşturulması yönünde, PAK ve PSK’nin ortak çağrısı üzerine, bugüne kadar bir kaç kez kimi toplantılar gerçekleştirildi.
Bu çağrıya PDK-Bakûr, Pêlkurd, Tevger (Tevgera Demokratîk ya Kurdistanê), olumlu yanıt verince, ortak toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantıların bir kısmı yüz-yüze, bir kısmı da pandemi nedeniyle sanal ortada gerçekleştirildi.
Sonuç itibariyla, birlikte çalışabileceğimiz ve dışımızda da bu sürece katılabilecek bazı parti, örgüt ve gurupların varlığına dikkat çekildi. Bu temelde HAK PAR, Azadî Hareketi ve PDK-Platforma da çağrı yapılması kararlaştırıldı. Anılan çağrıya HAK-PAR gözlemci olarak katılacağını bildirirken, Azadî Hareketi ise, temsilen katıldı. Ancak katılımcı tüm yapılar özellikle HAK-PAR’ın bu sürece doğrudan katılması ve dolayısiyle sürecin dışında kalmaması gerektiği yönünde görüş beyan ettiler.
Katılımcı tüm yapıların ortak görüşü, Kürdistan gerçekliğinden hareketle, ulusal taleplerden, Kürdistan’ın parçalı sömürge statüsünden kaynaklı, hangi parçasında olursa olsun bir bütün olarak kazanımlarına sahip çıkmak, özel olarak da Güney Kürdistan Bölgesel Hükümeti ve Parlamentosunu sahiplenmek, mevcut statüyü zorlayacak edimlerden kaçınmak, Kürdistan bayrağı ve ülkesini sahiplenmek ve savunmak vb. olmazsa olmaz kırmızı çizgiler olarak kabul görüldü.
Bu platform, özellikle altını çizerek ifade ediyorum, pratik işbirliği platformu olarak ifade edildi. Kimi basın çevreleri ve sosyal medyada bir cephe, çatı örgütü veya bir birlik platformu olarak ifade edildiyse de, bu gerçeği yansıtmıyor. Hiçbir Kürt örgüt ve gurubunun böyle bir faaliyete karşı çıkacağını sanmıyorum, bu bir süreç meselesidir. Cephe çalışması veya oluşturulması, Kürtlerin olmazsa olmaz koşulu olarak her zaman gündemlerinde olacaktır, bunun şartları oluşturulmalıdır. Kabul etmek gerekir ki bir cephe, ha deyince de kurulamıyor, bunun asgari şartlarının oluşturulması gerekiyor.
Bu beyanlardan anlaşılan o ki bahsedilen birlik ideolojik-politik bir birliktir. Ancak, Kürdistan da o kadar çok denendi ki, bu kadar tecrübeden sonra oldu bitiyle böyle bir birlik çalışması olsa bile, çok kısa zamanda dağılma ve parçalanmayı beraberinde getirir. Bu da toplumda çok ciddi bir demoralizasyona sebep olduğu-olacağı için şartlarını oluşturmaya yönelmenin çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. Farklı ruhi şekillenmelerin bir anda değişme-dönüşme şansı olmayacağı gerçeğini göz önüne tutmalıyız, unutmamalıyız, bu bir realitedir.
Bu nedenle, bu platformu bir işbirliği ve pratik politikalara ilişkin ortak çalışma platformu olarak adlandırmak daha doğru ve isabetlidir. Birlikte ortak bir pratik çalışma sürecinde aynıların birbirlerine daha çok yakınlaşmalarını hızlandıracağı gerçeğini de gözardı etmemek gerekir. Aksi durumda, pratik süreçte birbirlerini tanımayan kadrolar arasında bir kargaşa ve kaos yaratacağı geçmiş süreçlerimizden bilinmektedir. Bu da birlik ve birlikte iş yapma adına güven ve inancı ne yazık ki zayıflatıyor.
Sonuç olarak Kuzey Kürdistan’da siyasal sürece yön verme adına, böylesi bir işbirliği platformunu geliştirmek ve güçlendirmek, pratik güncel politikaya müdahil olmak Kürt örgüt ve partilerinin olmazsa olmaz koşulu olarak gündemlerinde olmalıdır. Bu uğurda herkes üzerine düşeni yapmalı ve azami çaba içinde olmalıdır.
Rifat Sefali