Av. Sedat ÇINAR
Bilindiği üzere Kürt medyasında “Kürdistani Blok”/ “Kürt Seçim Bloku” /” Kürdistani Seçim İttifakı” olarak isimlendirilen Kürdistani Partilerin seçim ittifakı görüşmeleri, cürmünden fazla yer yaktı , Beşiktaş Stadı kadar ses yaptı. Kürtler arası diğer görüşmelerin akıbetine uğradı ve amaçlanan sonucu elde edemeden bitti. 30 Nisan 2018 günü yapılan son toplantıda HAK-PAR, diğer katılımcıların tutumlarının net olmaması, ne yapılacağının açıkça ortaya konmamasını gerekçe göstererek “şimdilik” kaydıyla ittifak görüşmelerinden çekildi. İki gün sonra da Kürdistani Seçim İttifakı” Diyarbakır Gazeteciler Cemiyetinde düzenledikleri basın toplantısında 24 Haziran erken seçimlerinde ortak bir tutum ortaya koymak üzere “Kürdistan Seçim İttifakı’nı halkımıza müjdeledi ”; aynı gün HÜDA-PAR’ı , 4 Mayıs 2018 günü de HDP’yi ziyaret etti. 17 Mayıs günü Diyarbakır’da yapılan basın toplantısında da HDP ile ittifak girişimlerinin amacına ulaşamadan son bulduğunu ilan etti.
İttifak bileşenleri (PSK, PAK, Azadi Hareketi, ÖSP ve PDK, PDK-T) ittifakın başarılamamasında 17 Mayıs 2018 gününe kadar HAK-PAR’ı , 17 Mayıs’tan sonra da HDP’yi suçlu gösterdiler. Bu suçlamalar yazılı ve sözlü olarak devam ediyor.
Ben suçlamalara, eleştirilere cevap olsun diye değil, tüm ayrıntılarına girmeden, görüşmelerde ortaya çıkan siyasal görüş ve tutumları göstermeye ve HAK-PAR’ın görüşmelerdeki pozisyonunu kısa bir rapor şeklinde göstermeye çalışacağım.
Her görüşmeye çağrıcıların yanısıra her parti ve hareketten ikişer kişi katıldı. Sadece bir görüşmeye PDK bir kişi, ÖSP de bir kişi olarak katıldı. Dolayısıyla her görüşme en az 15-16 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Her dört görüşmeye de katıldım. Söyleceklerime itiraz edecekler varsa tekzip edebilirler.
Yazıyı elden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım. Ancak tarafların tutumunun anlaşılması açısından bazı detaylara girmek kaçınılmaz gibi görünüyor.
Öncelikle belirtmem gerekir ki HAK-PAR görüşmelere Mart 2019 tarihinde yapılacak Mahalli Seçimlerde olası bir seçim ittifakını konuşmak, bu yolda bir alternatif yaratılmasının olanaklarını geliştirmek üzere katıldı.
Bir grup bağımsız aydın, son iki yıldır birlikte açıklamalar yapan ve faaliyetler yürüten ÖSP (Özgürlük ve Sosyalizm Partisi), Sertaç BUCAK’ın başkanlığındaki Yapı (PDK- Platforma Demokraten Kurd) , PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi ), PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi) ile Azadi Hareketi’nin kendi aralarında zaman zaman yaptıkları görüşmelere Mart 2019’da yapılacak seçimlere birlikte hazırlanmak, bir alternatif yaratmak için TKDP (Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi) ile HAK-PAR’ın ( Hak ve Özgürlükler Partisi) da katılmasını ve kendi aralarında bu hususu konuşmaları için parti yetkililerimizle ön görüşmeler yaptılar.
Doğrusu HAK-PAR’ın bu partilerin kendi aralarında yaptıkları işbirliğine katılmıyor olması hep eleştiri konusu edilmekteydi Biz de HAK-PAR olarak bu çağrıya olumlu cevap verdik.
Toplantılar serisinin birincisi 28 Şubat günü Demir Otelde, ikincisi 13 Mart günü HAK-PAR Bağlar İlçe Başkanlığında, üçüncüsü 30 Mart günü PAK Diyarbakır İl Başkanlığında ve dördüncüsü de 30 Nisan 2018 günü PDK bürosunda yapıldı.
Kendisini penc koli olarak tanımlayan ÖSP (Özgürlük ve Sosyalizm Partisi), Sertaç BUCAK’ın başkanlığındaki yapı ( önce PDK- Bakur ismiyle katıldı. Sonrasında Platforma Demokraten Kurd ismini kullandı.), PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi ), PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi) ile Azadi Hareketi, PDK-T Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi), HAK-PAR ve çağrıcılar olmak üzere 7 taraf katıldı.
1.) Birinci toplantıda açılışı yapan çağrıcılar “Bizler toplantının öznesi olamayız. Bizler kolaylaştırıcı olacağız. Partilerin bir araya gelişine vasıtayız. Olursa mutlu oluruz. Yaklaşık 1 yıl sonra seçim var. Seçimlere milli bir alternatifle hazırlanılması zorunluluktur. Armudun sapı üzümün çöpü gibi gerekçelerle bu görevden kaçamayız. Bu sebeple ‘gündem ne’ sorusuna cevap, seçimlerdir.” Şeklinde özetlenecek bir konuşma yaptılar.
2.) ÖSP temsilcisi toplantıya HDP’nin çağrılmamış olmasını bir eksiklik olarak gördüğünü belirterek çok ilgili olmadı ve verilen arada işlerinin olduğunu söyleyerek toplantıdan çıktı. Aynı gerekçeyle diğer toplantılara katılmadı.
3.) “Milli demokratik bir seçim alternatifinin yaratılması” amaçlanan bu toplantılarda katılımcılar arasında üç tutum gözlendi
a.) Seçimlere ittifak yapılarak ama bir partinin çatısı altında girilmesini,
b.)Seçimlere ittifak yapılarak ama bağımsız adaylarla girilmesini,
c.) Öncelikle “siyasal prensipler”/ ” siyasal çerçeve”mutabakat sağlanması ve “bu siyasal çerçeveye bağlılık çerçevesinde dönemin şartlarına en uygun araç ve mekanizmalarla seçimlere girilmesi.”
4.) Seçimlere bağımsız adaylarla girilmesi görüşünü PSK ileri sürdü. Bu öneri katılımcılar tarafından desteklenmedi.
5.) Seçimlere bir partinin çatısı altında girilmesi görüşü: HAK-PAR’ın ileri sürdüğü bu görüş ilk iki toplantıda PSK ve PAK haricindeki tüm katılımcılar tarafından benimsendi ve destek gördü.
Bu görüşe karşı duran PSK’nin tutumu “ aramızda seçime girme hakkı kazanmış parti yok. Seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alalım ve şimdiden aday belirleme vb çalışmalara başlayalım” şeklindeydi.
PAK ‘ın tutumu ise sundukları “siyasal prensipler”in imzalanması , önce işbirliği için bir çerçevenin netleştirilmesi gerektiği, “bu siyasal prensiplere bağlılık çerçevesinde dönemin şartlarına en uygun araç ve mekanizmalarla seçimlere girilmesi.” şeklindeki bir ifadenin yeterli olacağı yönündeydi. Bu Görüş / öneri PAK tarafından her toplantıda ileri sürülüyordu.
HAK-PAR ise “Eyül 2018’e kadar seçimlere katılım yeterliliğini elde etmek için yoğun bir çalışma başlattığını , şimdiden seçimlere bağımsız adaylarla gireceğiz şeklinde bir deklarasyonun Partimizin örgütlenme şevkini kıracağını bu nedenle de böyle bir tutum içinde olmayacaklarını” söylüyordu.
TKDP temsilcisi M.Emin Kardeş “bir parti şemsiyesi altında seçime girmenin daha doğru olduğunu , bu şansa en yakın partinin HAK-PAR olduğunu, gerekirse HAK-PAR’ın çalışmalarına yardımcı olunması gerektiğini” söylüyordu. PDK ( Platforma Demokraten Kurd ) temsilcisi Mehmet Konuk da aynı görüşü paylaştı.
Azadi Hareketi temsilcisi ise “seçime buradaki partilerinden birinin şemsiyesi altında girilmelidir. Hazırda olmayan Partilerden birinin şemsiyesi altında girilmesi bizim açımızdan kabul edilemez kırmızı çizgidir” diyordu. Üçüncü toplantıda Azadi bu görüşünü dillendirmedi. Dördümcü toplantıda ise tam tersi bir savrulma yaşadı.
Seçimlere bağımsız adaylarla girilmesini savunan ve bir parti şemsiyesi altında seçime girilmesi fikrine katı bir şekilde karşı çıkan PSK temsilcisi M.TEK “ siyaset verili şartlara göre yapılır. Balık sudayken pazarlık olmaz. Bizi hep HAK-PAR’a yönlendiriyorsunuz ” itirazında bulunarak “aramızda seçime girme hakkı kazanmış parti yok. Seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alalım ve şimdiden aday belirleme vb çalışmalara başlayalım” diyordu.
6.) PAK’ın görüşüne açıkça karşı çıkan yoktu. HAK-PAR ise ” Siyasal Çerçeve” olarak tabir edilen maddelerin genel demokratikleşmeyi tarif ettiğini , bu maddelerin her STK ve demokrat partilerin beyannamelerinde yer aldığını , ” en uygun araç ve mekanizmalarla seçime girilecektir” gibi bir ifadenin geniş yorumlandığında herkesle ittifaka açık olduğunu oysa bazı katılımcılar kimlerle ittifak yapılması gerektiğini söylerken kimlerle yapılamayacağını da dile getirdiklerini ileri sürerek PAK’ın bu muğlak tutumuna çok açık itiraz ediyordu.
Önce “siyasal çerçeve”yi imzalayalım ısrarına karşı HAK-PAR temsilcisinin “ Sizin penc kolinize , gerçi ÖSP ayrıldığına göre , çar kolinize beşinci ya da altıncı olmayız. Biz buraya seçimleri konuşmaya geldik. Seçimlere ya bağmsız adaylarla yada burada hazır bulunan partilerden birinde seçimlere katılmak şeklinde iki alternatifin ortaya çıktığını, Siz kendi aranızda her zaman zaten görüşüyorsunuz. O halde siz çalışmalarınızı yürütün biz de Eylül 2018’e kadar örgütlenme işimize bakalım. Eylül 2018’den sonra seçime katılma yeterliliğini sağlayamazsak hep beraber PSK’nin önerdiği ‘bağımsız adaylarla seçime katılma’ formülünü konuşalım” mealindeki sözleri görüşmeleri tıkanma noktasına getirdi.
7.) Bunun üzerine çağrıcılardan Sayın Behlül YAVUZ söz aldı ve el yazısı ile hazırlamış olduğu bir önerisini okumadan önce “ arkadaşlar gerçekten toplantının bu şekilde bitmesine biz çok üzülürüz. Buradan bir uzlaşı sağlansın istiyoruz. Tartışmalardan çıkardığım eğilimleri dikkate alarak , PAK’ın sunduğu metin üzerine şöyle bir şey çiziktirdim. Bu daktilo edilirken cümleler düzeltilebilir , imla ve ifade hataları düzeltilebilir ” diyerek;
“Halkımız için milli demokratik bir seçim alternatifi yaratmak için çalışmaya karar veren partilerimizden birinin seçimlere katılma hakkını kazandığı zaman, o partinin şemsiyesi altında seçime girilecektir. Partilerimizden herhangi birinin seçime katılma hakkını elde edememesi halinde, halkımızı alternatifsiz bırakmamak için, bağımsız adaylarla seçime girilecektir.”
Bu öneri öneri sahibi Behlül Yavuz’, Azadi temsilcisi Sıtkı Zilan ve M.Emin Kardeş’in yüksek sesli dikteleriyle İbrahim Güçlü’nün el yazısı ile kaleme alındı.
Öneri temel olarak PSK’nin bağımsız adaylarla girme anlayışı ile HAK-PAR’ın parti çatısı altında girme anlayışını birleştiren bir metindi. kademeli bir süreci öngörüyordu. İlkin katılan partilerden herhangi biri veya bir kaçının seçime girme yeterliliğini elde etmesi halinde parti çatısı altında seçimlere girmek aksi durumda bağımsız adaylarla seçime girme alternatifini oluşturmayı öngörüyordu ve kimsenin itirazına sebep olacak bir boşluk bırakmıyordu.
Bu öneri tüm taraflarca kabul gördü ve hemen orda el yazısı ile düzenlendi. Sıra tarafların imzası noktasına gelecekken PSK temsilci Sayın TEK ayağa kalktı ve “biz imzalamayız ; bizi hep HAK-PAR’a yöneltiyorsunuz” demeye başladı. Böylece protokolün imzalanması bir sonraki toplantıya kaldı.
8.) İkinci toplantıda el yazısı ile hazırlanan ve üçüncü toplantıda imzaya açılacak metnin daktilo edilmiş hali tüm katılımcılara elektronik ortamda Sayın İ.Güçlü tarafından aşağıdaki şekliyle gönderilmişti.
P R O T O K O L
Bir aydın grubunun çağrısıyla bir araya gelen aşağıdaki parti ve örgütlerimizin temsilcileri, yaptığımız 2 toplantı sonucunda aşağıdaki ilkelerde anlaşmaya vardık.
1-Aşağıda imzası olan biz parti ve örgütler, önümüzdeki 2019 seçimlerinde birlikte hareket etmeye ve çalışmaya karar verdik.
2-Halkımız için milli demokratik bir seçim alternatifi yaratmak için çalışmaya karar veren partilerimizden birinin seçimlere katılma hakkını kazandığı zaman, o partinin şemsiyesi altında; birden fazla partinin seçime girme hakkını kazanması durumunda “seçim ittifakı” şemsiyesi altında seçime girilecektir.
3-Partilerimizden herhangi birinin seçime katılma hakkını elde edememesi halinde, halkımızı alternatifsiz bırakmamak için, bağımsız adaylarla seçime girilecektir. Bunun için koşullar olgunlaştırılacaktır.
4-Bu milli demokratik seçim ittifakına Kürdistan Toplumunun en geniş siyasal ve toplumsal kesimlerinin katılımı için çaba sarf edilecektir.
9.) Üçüncü toplantı : Toplantıya bu protokolün daktilo edilmiş halini imzalamak için gitmiştik Fakat ne hikmetse üçüncü toplantıya katıldığımızda HAK-PAR’ın önüne bir başka metin konuldu. Yeni metinde ikinci toplantıya sunulan ve tarafımızdan itiraz edilen seçime katılma yöntemini somutlamayan “… dönemin şartlarına en uygun araç ve mekanizmalarla seçimlere katılacaklardır.” İbaresi yer alıyordu.
Önceki toplantıda PSK haricinde herkes bu protokolde yer alan dört maddelik çalışma şartlarını kabul etmişlerdi.
Protokolü imzalamayacağını söyleyen PSK de bu toplantıya tekrar katılmıştı.
Toplantı açıldığında PAK başkanı M. Özçelik, önceki toplantıdan hemen sonra PSK’nin sürecin dışında kalmaması ve sürece eşlik etmesi için kendi aralarında bir görüşme yaptıklarını, yeni öneri hazırladıklarını, bu öneri içeriğinin taraflarca tartışılmasını gerekli gördüklerini açıkladı.
HAK-PAR ile TKDP temsilcisi; üzerinde mutabakat sağlanan bir metnin söz olduğunu, başka bir önerinin tartışılmasının doğru olmadığını belirtti.
PSK başkanı M. Tek “ortada bir mutabakat olmadığını” söyleyerek itiraz etti. Bununla birlikte Mustafa Özçelik de ” bazı maddelerinde bir mutabakat olduğunu, ancak bunun imzalanmadığını” söyleyerek bir bakıma bir mutabakat olmadığını ima etti. Metnin biraz daha esnetildiğini, amaçlarının herkesi kapsayan bir ittifak zemini oluşturmak olduğunu söyledi.
Toplantılara ilk defa katılan S. Bucak “Yerel seçimlerin kendileri için çok önemli olduğunu, buna hazırlanmak gerektiğini ve bir Kürt ittifakının zorunlu oluğunu” söyledikten sonra “önceden kendimizi kısıtlayacak metin yerine daha esnek kavramlarla oluşmuş bir metnin daha iyi olacağını” söyleyerek PSK ve PAK’ın tutumuna yaklaşıyordu. HAK-PAR temsilcisinin açıklamalarından sonra tekrar söz aldığında ise bu kez “Yerel seçimlere, seçim hakkını kazanmış bir partiyle girmeyi doğru bulduklarını ; bir dönem genel başkanlığını yaptığı HAK-PAR ile seçime girmenin bir sakıncası olmadığını” belirterek “Genel seçimler için ise bir kararımız yok.” dedi.
Çağrıcılardan İbrahim Güçlü PSK’nin niyetini ve tutumunu netleştirmesi gerektiğini söyleyerek . “Bakın HAK-PAR seçim hakkını kazanamaması durumunda bağımsız adaylarla seçime hazırlanacak bir blokun içinde yer alacağını şimdiden açıkça söylüyor. PSK de açıkça seçime girme yeterliliği kazanması durumunda HAK-PAR çatısı/şemsiyesi altındaseçime girip girmeyeceğini şimdiden söylemelidir. PSK cesurca ve dürüst bir şekilde bunu açıklamalıdır. Bunu bilmek hepimizin hakkıdır, dedi.
PSK başkanı, bu eleştiri ve sorular karşısında gerildi: Bizi açıkça Hak-Par’a doğru kaydırma girişimi var. Biz bu işlerde yokuz, dedi ve toplanıdan çıkmak istedi. Mustafa Özçelik, engel oldu.
Verilen aradan sonra toplantıyı açan PAK Başkanı Mustafa Özçelik önceki protokol metni ile kendilerinin sunduğu metin arasında, 2. Ve 3. madde dışında bir değişiklik olmadığını, bu değişikliğin amacı PSK’nin isteklerini dikkate almak olduğunu belirtti. Birlikte çalışmanın yolunu açmak için bu maddenin esnetildiğini tekrarladı.
Hak-Par sözcüsü “ Siyasal Çerçeve” olarak tabir edilen maddelerine ilişkin önceki toplantılarda yapmış olduğu eleştirilerini tekrarladı ve ” en uygun araç ve mekanizmalarla seçime girilecektir” ifadesindeki muğlaklığı eleştirdi. Bu ifadenin çok geniş olduğunu herkesle ittifaka açık olduğunu oysa önceki görüşmelerde bazı katılımcılar kimlerle ittifak yapılması gerektiğini söylerken kimlerle yapılamayacağını da dile getirdiler. Bu nedenle protokolün 2.maddesi bu haliyle tarif edildiğini ; uzlaşma metinlerinin kısa , edebiyattan uzak ve yalın olması gerektiğini , bu nedenle M.Özçelik’in hazırladığı yeni metnin çok anlamlı olmadığını söyledi.
Azadi Hareketi ise ittifak olsun da nasıl ve kimlerle olursa olsun havasındaydı.
Böylece ilk iki toplantının yok hükmünde sayıldığı üçüncü toplantı , yeni bir metin hazırlamak üzere PDK , PAK ve TKDP temsilcilerinin görev almasıyla son bulmuş oldu.
10.) Dördüncü toplantı : Yeni bir metin hazırlamak üzere PDK , PAK ve TKDP temsilcileri üçüncü toplantının bittiği saatten yaklaşık bir saat sonra sözüm ona yeni bir metin hazırlayıp tüm katılımcılara elektronik ortamda göndermişlerdi Önceki metinlerden tek farkı dönemin şartlarına en uygun araç ve mekanizmalarla seçimlere birlikte katılacağız.” Cümlesinden “araç ve mekanizmalar”ı çıkarıp yerine “dönemin şartlarına en uygun şekilde” ibaresini koymuşlardı.
Dördüncü toplantı 30 Nisan 2018 günü saat 13.00’te PDK ( Platforma Kurden Demokrat) bürosunda yapıldı.
Ama toplantıya geçmeden once iki toplantı arasındaki 30 Mart ile 30 Nisan arasındaki 1 aylık sürede gelişen olaylara kısaca değinmek gerekiyor.
2 Nisan’da Neçirvan Barzani’nin ikiz kardeşi Dılovan İdris Barzani vefat etmişti. Görüşmelerimizin katılımcısı arakadaşlardan bazıları taziyesi için Güney’e gitmiş, orada bazı görüşmeler de yapmışlardı.
Nisan ayının ilk haftasında Rudaw TV’nin Diyarbakır temsilcisi beni arayarak “ ittifak görüşmeleri hakkında benimle roportaj yapmak istediğini söyledi. Ben “ittifak görüşmeleri sonuçlandırılmadan medyaya görüş bildirmemek gibi bir kararın olduğunu bu nedenle de konuşamayacağımı söyleyince , muhabir “ama bugün Mustafa Özçelik ile Sertaç Bucak Rudaw TV’ye çıkıp görüşmeler konusunda beyanlarda bulundular , zaten ben de bu yüzden sizi aradım” dedi. Bu haberi alınca çağrıcı arkadaşlardan bazılarını telefonla aradım. Onlar da “ siz doğrusunu yapıyorsunuz , sonuçlanmadan basına bilgi verilmeyecekti” dediler. Hemen sonra Sayın PAK Genel Başkanı M.Özçelik’i aradım. Kendisi Rudaw’a konuştuğunu , soru üzerine sadece görüşmelerimizin devam ettiğini henüz sonuçlanmadığını söylediğini , başka bir şey söylemediğini” belirtti.
Oysa sonrasında roportajını dinlediğimde , toplantılarda ısrarlı sorularımıza rağmen HDP konusunda hep ketum davranan Sayın Özçelik ittifak girişimlerinin HDP dahil herkesi kapsadığını , herkese açık olduğunu söylemiş , açıkça HDP ile ittifakı telaffuz etmişti.
Erken seçim kararı : MHP Lideri Bahçeli 17 Nisan 2018 günü grup toplantısında yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin 26 Ağstos’ta yapılması gerektiğini “ söyledi. Ertesi gün Cumhurbaşkanlığının Sarayında Bahçeli ve Erdoğan özel olarak görüştüler. Görüşme sonrası Erdoğan seçimlerin 24 Haziran 20018 tarihinde yapılması konusunda anlaştıklarını söyledi. Ve böylece erken seçim süreci resmen başlamış oldu.
Erken seçim kararı netleşince HAK-PAR 12 Mayıs 2018’de yapılacak PM toplantısını erkene alarak 28-29 Nisan 2018 tarihinde Genel merkezinde toplandı ve 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak baskın seçim sürecini görüştü ve kendi tutumuna ilişkin kararlar aldı. “HAK-PAR olanaklar ölçüsünde hem Cumhurbaşkanlığı hem de Milletvekilliği seçimlerine göstereceği bağımsız adaylarla aktif şekilde müdahale edecektir.” Ancak Parti Meclisi “ittifak görüşmelerinin” sonucuna göre gerekirse yeniden olağanüstü toplanmak üzere bu kararları şimdilik kamuoyuna duyurmamayı kararlaştırdı.
11.) Dördüncü toplantı : Her zaman olduğu gibi yine elektronik ortamda gönderilen metinde dönemin şartlarına en uygun şekilde seçimlere kendi dışımızdakilerle birlikte katılacağız şeklinde “ufak değişiklikler” yapılmıştı ve toplantıdan sadece 15 dakika önce PAK temsilcisi tarafından mesaj yoluyla HAK-PAR temsilcisine gönderilmişti.
Yine hazırlanan “siyasal prensipler”in hemen imzalanması istendi. HAK-PAR ise bu “siyasal prensiplerin” yetersiz ve zayıf olduğunu , hazırdaki her partinin programının çok daha ileri şeyler içerdiğini , meselenin “ siyasal çerçeve” olmadığını , bunu kısaltılıp uzatılabileceğini , değiştirilebileceğini ; “siyasal prensipler” /“siyasal çerçeve ” başlıklı metni HDP’nin de HÜDA-PAR’ın gözü kapalı şekilde imzalayabileceklerini ama asıl meselenin metinde geçen
“alternatif yaratmak”tan ve “dönemin şartlarına en uygun şekilde”den ne kast edildiğini açıklamalarını istedi. Ancak bu konuda PAK , PSK ve Sertaç Bucak ısrarla susmayı ve hiçbir şey söylememeyi tercih ederken Azadi Hareketi’nin temsilcilerden biri mebus olmayı istemenin nesi kötü diyordu.
Sonrası tam çocukça bir diyaloğa dönüştü . Onlar “önce siz PM’de ne karar aldığınızı söyleyin” diyorlardı ; HAK-PAR ise “yok önce siz alternatif yaratmak”tan ne anladığınızı ve dönemin şartlarına en uygun şeklin ne olduğunu söyleyin” diyordu. Bu komik durum bir müddet devam ettikten sonra HAK-PAR eğer niyet HDP ile ittifak ise HDP’nin adresini bildiğini, HDP’nin de HAK-PAR’ın adresini bildiğini , HAK-PAR Parti Meclisinin “HAK-PAR olanaklar ölçüsünde hem Cumhurbaşkanlığı hem de Milletvekilliği seçimlerine göstereceği bağımsız adaylarla aktif şekilde müdahale edecektir.” yönünde aldığı kararı açıkladı.
İ.Güçlü , siyasette partilerin kendi parti programlarına göre hareket etmelerinin hayati önemini öne çıkaran tarihsel bir perspektif sundu.
B.Yavuz’dan “burada bulunan parti ve gruplardan hiç kimsenin ve yöneticilerinin seçime girecek partilerle ittifakı durumunda aday olmayacakları taahhüt edilsin. Sonra herkesle ittifak için görüşülsün” önerisi geldi. Bu öneriyi konuşmak istemediler.
PAK temsilcisi M.Özçelik “ önce bu siyasal prensipleri imzalayacağız. Sonra dönemin şartlarına en uygun şeklin ne olduğunun tespiti için diğer partilerle görüşmek için bir tur atacağız.” Dedi.
Bunun üzerine HAK-PAR temsilcileri de “tamam o zaman siz turunuzu atın elde edeceğiniz sonuca göre yeniden sizinle görüşebiliriz. Şimdilik görüşmelerden çekiliyoruz. Aranızda yabancı olan HAK-PAR ile TKDP’dir. Siz zaten kendi aranızda sürekli görüşüyorsunuz” diyerek toplantıdan çıkmak için izin istedi . HAK-PAR temsilcilerinden sonra TKDP’den M.Emin KARDEŞ “ biz parlamento seçimleri için değil yerel seçimler için görüşmelere katılmıştık. HAK-PAR yoksa biz de olmayız. Zaten mahalli seçimleri konuşmak üzere katılmıştık” diyerek o da toplantıdan çıkmak için kalktı.
Böylece çağrıcılar , HAK-PAR ve TKDP için görüşmeler bu şekliyle bitti. Ancak TKDP aynı gün ya da sonraki gün tekrar dahil olmuştu. 28.05.2018
Sedat ÇINAR
HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı
Yazının ikinci bölümünde , “siyasal prensipler” /“siyasal çerçeve ” olarak adlandırılan metindeki maddelere ilişkin HAK-PAR’ın ileri sürdüğü itirazları yazacağım.