Türkiye Cumhuriyeti dünyanın her yerindeki mağdurlara tüm kurum ve kuruluşlarıyla yardım kampanyaları yaparkan, kardeşim dediği Kürdistan’daki depreme gereken ilgiyi göstermemiştir.
Bizler Müslüman Kürtler olarak siyasilerin insanlar arasında ayrım yapmalarına anlam verebiliriz, ama devlet kurumlarının ve özellikle Diyanet gibi sözüm ona dini temsil eden bir kuruluşun daha evvel yaşanan mağduriyetlere karşı camilerde gerek giyabi ceneze nemazları, gerek yardım kampanyaları düzenlerken, Kürdistan’daki depreme sesiz kalınışı insanlar arasında aidiyetlerinden (ırklarından) dolayı ayrım yapması ne kabul edilebilir ne de anlaşılabilir. Ayrıca halk kitlelerinin yardımda bulunmalarına bürokrasi yoluyla engel olunmuştur.
Bu durumun insanları ötekileştirmek olduğunu ve kırılmalara vesile olabileceğini, oysa ne kültürümüzde ne de mensubu olduğumuz İslam dininde izah edilebilecek bir yönünün olmadığını deklere eder, devlet yetkililerinden ve Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan bu hasmane durumun düzeltilmesi için özellikle de Kürdistan depremini yaşayan halkımıza bir açıklama bekleriz.
Diğer taraftan sözüm ona İran İslam Cumhuriyeti’nin Kürdistan’da yaşanmış olan depreme dış dünyadan destek kabul etmeyerek kendilerinin de gerekli yardımları yapmayarak insanları ölüme ve çaresizliğe terk edişini şiddetle kınıyoruz. Mağdur olan bu halkın haklarının da ahirette şahidi olacağız.
Diğer bir husus; bütün İslam dünyasına ve özellikle din alimlarıne şu hatırlatmayı yapmak isteriz: Kürtlerin de bu dünyanın diğer halkları gibi takdiri ilahi gereği var olduklarını ve tarih boyunca da İslam dinine mensup bir halk olduklarından dolayı Batı dünyasının kendilerine sahiplenmediğini anlayabiliriz.
Lakin kendi din kardeşleri olan ve içiçe yaşamakta oldukları Müslümanların ayrımcılık yapmalarını ve mağduriyetlerine sessiz kalmalarının, yaratılışın gereği olan kendi aidiyetleri gereği gibi kendilerini sevk ve idare edilişlerine yardımcı olmamlarının da hakeza ahirette şahidi ve tanığı olacağımızı hatırlatırız.
AZADÎ HAREKETİ YÜRÜTME KURULU