İbrahim GÜÇLÜ
Kürdistan Federe Devletinin Bağımsız Devlet olması uzun bir zamandır gündemdedir. Çünkü Irak Federal devleti ihtiyaçları karşılayacak bir kurum olma özelliğini kaybetmiş durumdadır. Bundan dolayı Kürdistan Başkanı Mesut Barzani, epey bir zaman önce rasyonal bir yaklaşımla ve her iki milletin de çıkarlarını da gözeterek, medeni ilişkiler içinde, milletlerin meşru devlet olma hukuku çerçevesinde, Çekoslovakya modelini de gözeterek, Bağımsız Kürdistan Devletinin kuruluşunu, Konfederal Arap ve Kürt Devleti’nin yapılandırılmasını önerdi.
Kürdistan Başkanı’nın bu çalışmalarında hayli mesafe alınmış durumda.
Ne yazık ki, devlet konusunda, Kürtlerin büyük çoğunluğunun kafası karışık, bir kesimi de karşıdır.
Kürtlerin Devlet Olma Hakkı ve Kürdistan’ın Güneyinde Devletleşmenin Güncel Olması…
Kürt milleti, Ortadoğu’nun en eski yerleşik milletidir. Kürdistan da, Ortadoğu’da Kürtlerin üzerinde yaşadığı ülkeleridir. Ortadoğu’da Arap milletinden sonra sayısal olarak ikinci milletidir. Ortadoğu’daki nüfusu 50 milyona yakındır.
Kürt milleti de, her millet gibi devlet olma hakkına sahiptir. Kürt milleti, birleşik halde bağımsız tek devlet hakkına, parçalanmış halde de dört devlet kurma hakkına sahiptir.
Bu nedenle Kürt milleti, Kürdistan iki parça olduğu zaman da dört parça olduğu zaman da, Kürdistan Bağımsız Devleti’nin kuruluşu için iki yüzyıla yakın zamandır mücadele yürütüyor. İkinci Dünya savaşından sonra da, Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti Devletini kurdu ne yazık ki bu devletin ömrü uzun olmadı. Emperyalist sağ ve sol güçler/devletlerin ihaneti sonucu yıkıldı.
Bulunduğumuz aşamada verili durumda baktığımızda:
Kürdistan’ın Kuzeyinde devlet kurmak güncel değildir, gündemde değildir. Sömürgeci Kemalist Türk devleti, oluşturduğu PKK projesiyle, Kürt milletini Bağımsız Kürdistan devletinden uzaklaştırmış durumdadır. Kuzey Kürdistan’da, bağımsız devlet istemek, Kürtlerin Kürdistan’da egemen ve hükümran olması, PKK eliyle engellenmiş durumdadır.
Türkiyeci olmak hakim konsept durumundadır. Kürdistan Devleti’nin Kuzey parçasından güncelleşmesi gelecek bahara, güçlü bir milli demokrat Kürt halk hareketine, örgütlenmesine kalmış durumda.
Kürdistan’ın Doğusunda devletleşme, 1979’da Şah Diktatörlüğünün yıkılışı aşamasında ve hem de Eylül’de pêşmerge savaşının başlamasından sonra gündeme girmiş olmasına rağmen, bu tarihi fırsat kaçırıldı.
Daha sonraki yıllarda, Kürdistan partilerinin Kürdistan Federe Devlet lehine sürdürdükleri siyaset, PKK’nın devletleşmeyi ve Kürtlerin mücadelesini İran adına engelleme çabaları, devletleşmeden uzaklaşmayı sağladı. Kürdistan’ın Doğusunda da devletleşme gelecek bahara kalmış durumda.
Kürdistan’ın Batısında PKK/PYD Diktatörlüğü, sadece orada Kürtlerin devletleşmesine değil, bütün parçaların devletleşmesine karşı bir tehlikeli odak haline geldi. Bunun için karşıt bir mücadele sürdürmektedir.
Kürdistan ismi değiştirildi. Kürt milleti, millet olmaktan; Kürdistan bir ülke olmaktan çıkarıldı. Suriye’nin bir bölgesi olarak resmen tanımlandı.
Bu tarihi aşamada Kürdistan’da devletleşme, Kürdistan’ın Güneyindedir. Kürdistan Federe Devletinin temelleri üzerinde gelişecek ve yapılanacaktır.
Kürdistan’ın Güneyinde devletleşme olanağı ve tarihi fırsatı, ABD ve müttefiklerinin müdahalesinden sonra rejimin yıkılması, devlet aparatlarının çökmesi, ordunun dağılması sonrasında gündeme geldi.
Ne yazık ki o tarihi fırsat kaçırıldı.
2005 yılındaki Irak Federal Anayasanın kabulü ile Irak Federal Devleti oluştu. Kürdistan da federe bir devlet oldu.
Ama Irak Devleti, hiçbir zaman gerçek anlamda federal bir devlet olamadı. Çünkü Arapların federe devletleri olmadı. Bu nedenle Irak Konfederal bir devlet gibi ortaya çıktı. Ama ne yazık ki federal devlet gerisinde bir uygulama içine girdi.
Bu da Kürtlerin bu çarpık sistemde kalmasının olanaklı olmadığı, bu devlet sisteminin sorunları çözmekten uzak olduğu, Arap ırkçılığını ve üniterliğini devam ettirmenin olanaklarını sağladığı için, Bağımsız Kürdistan Devleti’nin kurulması gerekir.
O aşamada belki Arap Devletiyle gerçek anlamda Konfederal bir devlet projelendirilmesi yapılabilinir.
Sonuç olarak diyebilirim ki, Kürdistan’ın Güneyinde devlet kurmanın tam zamanıdır.
Kürdistan Başkanı’nın bu konuda referandum ilânı, Kürdistan Devleti’nin kuruluşu için önemli bir adım olacaktır, diye düşünüyorum.
Kürdistan’da devlet kurma koşulları olgunlaşmış ve zamanı da geçmek üzere. Dünya devletlerinin çoğu, Kürdistan Devleti’nin kuruluşunu destekliyor. Ne yazık ki, bazı Kürdistan partileri devletleşmeye karşı…
Her şeyin bir zamanı vardır. Bir işi zamanında yapmadın mı, fırsat elde kaçar. Bir daha o işi yapamazsın.
Bu kural devlet kurma için de geçerlidir. Devletin de zamanı vardır. Milletler her zaman devlet kurma hakkına sahip olmuştur, ama zamanı gelince de devlet kurmuşlardır.
Ne yazık ki Kürtler, Fransız Devriminden sonra “millet ulus” devletlerin kuruluşu döneminde, kendi devletlerini kurmadılar. Birçok millet kendi “millet devletlerini” kurdular. Aynı şekilde, Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında (Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti Devletinin Kuruluşu devre dışı bırakılırsa), Soğuk Savaş Döneminde ve Soğuk Savaş sonrası dönemde de birçok millet kendi devletlerini kurmalarına rağmen, milletimiz Kürt milleti devletini kuramadı.
Bu tarihsel dönemde, Kürdistan’ın Güneyinde yine devlet kurma zamanıdır. Devlet kurmanın koşulları olgunlaşmış durumdadır.
Şu bilinmeli ki: Devlet, bir partinin ya da partilerin egemenliği değil, tüm milletin egemenliğidir. Kürt Devleti de, Kürt milletinin egemenliğidir. Milletimizin egemenliğin üst düzeyde devlet kurumunda ifade bulmasıdır.
Önce dünya devletlerinin Kürdistan Devleti hakkındaki tutumuna bakalım.
Daha önce de yazdığım gibi, “Kürt milleti, Ortadoğu’nun en eski yerleşik milletidir. Kürdistan’da, Ortadoğu’da Kürtlerin üzerinde yaşadıkları ülkeleridir. Ortadoğu’da Arap milletinden sonra sayısal olarak ikinci milletidir. Ortadoğu’daki nüfusu 50 milyona yakındır.
Kürt milleti de, her millet gibi devlet olma hakkına sahiptir. Kür milleti, birleşik halde bağımsız tek devlet hakkına, parçalanmış halde de dört devlet kurma hakkına sahiptir.”
Bugün yüzlerce devlet BM’nin üyesidirler. Soğuk Savaş sonrası, Sosyalist Sistemin çöküşünden sonra, Sovyetler Birliğinin bünyesindeki otonom ve federal milletler 16 tane bağımsız devletlerini kurdular. Yugoslavya’nın çözülmesinden sonra 6 devlet kuruldu.
Bu devletlerin hepsi de başka ABD olmak üzere dünya devletleri tarafından tanındılar. BM’nin üyesi olarak kabul edildiler.
Bu bağlamda, Kürdistan Devleti’nin kuruluşunu da dünya devletleri kabul etmek durumundadırlar.
Ayrıca Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin Bağımsız Devlet konusunda dünya devletleri arasında yaptığı görüşmelerden yaptığım okumalardan, dünya devletlerinin Kürdistan Bağımsız Devleti’nin ilânı konusunda hazır durumda olduklarını saptıyorum. Kürdistan Devleti’nin ilan edilmesinden sonra, tanıyacaklarıyla ilgili güçlü veriler var.
Şimdi de halkımızın, Kürdistan örgütlerinin devlet konusundaki yaklaşım ve görüşlerini ele alabiliriz.
Kürdistan’ın Güneyinde halkımızın ezici çoğunluğu, 2005 referandumunda Kürdistan’ın bağımsızlığından yana olduğunu oyları ve tercihleriyle ortaya koydu.
Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan yönetimi ve hükümeti ağırlıkla, Kürdistan Başkanı ve Başbakanı, pêşmergeler bağımsız devletin ilânından yanadır. Bunun için de aktif çalışma yürütmektedirler.
Üstelik aşiretlerin temsilcisi olduğu ileri sürülen KDP, tüm milletimizin egemenliği, iktidarı olan bağımsız devletten yana.
Ne yazık ki, “ilerici ve modern demokrat”, hatta “liberal” olduğunu ileri süren GORAN ve YNK’nın bir kesimi, ayrıca şeriatçı İslamcılar, Kürdistan Bağımsız Devletine karşılar.
Bu parti ve siyasi kesimlerin Kürdistan Devletine karşı olmalarının birkaç nedeni vardır.
*Birinci nedeni: Bu partilerin, milletin egemenliğini değil, partilerinin egemenliğini bir bölgede savunmakta olmalarıdır.
*İkinci neden, ilişkili oldukları İran Devleti’nin tutum ve stratejisinden dolayıdır. İran, Kürdistan’da Bağımsız Devlet kurulmasını şiddetle karşıdır. Çünkü İran, Irak’ın tümü üzerinde nüfuz ve egemenlik sahibi olmak istiyor. Kürdistan’ın Bağımsız Devlet olması, onun nüfuz ve egemenlik alanını otomatik bir şekilde daraltacaktır.
Ayrıca, İran’ın Kürt millet ve Kürdistan sorunu var. Kürdistan’ın Güneyinde devletin kurulması, Kürdistan’ın Doğusu için bir model ve teşvik edici misyon oynayacaktır.
İran, Kürdistan Devletinin kuruluşuna karşıtlığını, GORAN, YNK’nın bir kesimi ve İslamcıların bir kesimi üzerinde yürütmektedir. İsmi geçen bu Kürdistan örgütleri, Kürdistan Devleti’nin kuruluşuna direnç göstermektedirler.
PKK, bir Kürt ve Kürdistan örgütü değil. Buna rağmen, Kürdistan’ın dört parçasından Kürtlük adına sömürgeci devletlerin taşeronu ve vekâletçisi olarak Kürdistan’ın Güneyindeki bağımsız devletleşmeye kesinlikle karşı. Buna karşı her parçada savaşacaklarını açıkça ilan ediyor.
*Kürdistan Devletinin ilânına karşı olmalarının bir üçüncü nedeni de, Barzanilere ve KDP’ye olan düşmanlıklarının onların gözlerini kör etmiş olmalarıdır. Aslında Barzanilere karşı olmak, muhafazakâr halka karşı olmak anlamında oldukça tehlikelidir. İsmi geçen örgütleri, halktan uzaklaştıran ve yabancılaştıran bir bakış açısıdır.
*Dördüncü neden; Sol ve ümmetçi partilerinin, milli duygularının zayıf olmalarıdır. Kendilerini Sol Enternasyonale ve İslam ümmetçiliğe bağlı ve tabi görmeleridir.